Canım babacığımdan ağlatan bir doğum günü yazısı geldi. Onun da müsadesiyle blog’umda da paylaşmak istedim.
Sevgili Prensesim;
Her ne kadar yıllar geçtikçe ayrı düşse de yollarımız seni her gördüğümde o 12 Ocak 1987 saat 12:25 geliyor aklıma, Gebze’den Cihangir’e hiç bir şey hatırlamadan, heyecanlı uçuşum ve seni ilk kollarıma alışım ve kullandığın hiç bir parfümün bastıramayacağı o kokun… Seni her görüşümde yine o ilk tanıştığımız gündeki gibi bir sevgi güneşi ısıtıyor içimi ve gözlerimde o güneşin ışıkları…
Zamanla gelişen ve kuvvetlenen bu sevgi bağları ve SEN benim hep huzur ve mutluluk kaynağım oldun. Daha sonra iki aşık gibi çıkmaya başladık seninle. O lüleli sarı saçlarınla Bostancı Dolphin Restaurant’da bir prenses edası ile oturuverdin karşıma her hafta sonu… Yemek sonu bastıran uykunu omuzlarımda uyurken o minicik ellerinle sırtımı okşaman küçük darbelerle Abidin’in çizemediği mutluluk resmidir aslında…
Benim o minik prensesim büyüdü şimdi.. Belki de birisinin kraliçesi olmuştur kim bilir… ama o onu her zaman 12 Ocak 1987 saat 12:25 kucaklayan babasının biricik sevgilisi ve prensesi olarak kalacaktır…
İyi ki doğdun kızım, hayatıma renk, sorumluluk ,neşe, mutluluk ve aşk kattın…. doğum günün kutlu olsun…
Her öpücüğünde kurbağalıktan krala dönüşen baban….
Ben de seni seviyorum, iyi ki benim babamsın <3