Çizen Bayan

EMİR YARGIN

müzik  ·  playlist  ·  röportaj
emir yargın

Gerçek indie bir proje: Emir Yargın

Kliplerinde robotlarla halay çeken ya da Rusya’da birbirinden güzel kızlarla eğlenen, kah omzunda erimiş dondurmayla poz veren, kah değişik saç modelleriyle kendine has tarzını yansıtan Emir yaptığı müziğe Yenilikçi Pop diyor. Yenilikçi Pop’u ve Emir’i daha yakından tanımak için sohbetimizi okumak üzere sizi aşağıdaki satırlara davet ediyoruz.

Ne tarz müzik yapıyorsun?

Yaptığım müziğin tam bir tanımı veya belirli bir örneği yok. O yüzden yenilikçi pop diye bir isimle çıktım.

Ne demek yenilikçi pop?

Aslında olmayan bir şey. Benim yaptığım bu hiçbir janra uymayan müziğin kendimce bulduğum Türkçe ismi.

Var mı yurtdışında bu janrın veya ‘yenilikçi popçu’nun bir karşılığı?

Yok. Aslında yurtdışında alternatif pop’a daha yakın. Türkiye’de alternatif kelimesinin algılanışı biraz farklı olduğu için bu isimle çıkmaktan koktum.

Çok da enteresan bir isim aslında, slogan gibi…

Bana çok uyan bir isim, ama sonradan gördüm ki aslında yanlış bir çıkış stratejisi olmuş.

Neden?

Sözleri alışılmışın dışında olsa da sound olarak oldukça pop bir iş yapıyorum ama bunu benim yapıyor oluşum bu işi pop olmaktan çıkarıyor. Aslında ‘pop’ filan diye kısıtlar koymaya gerek yokmuş. Neyse o. Türkiye için çok alternatif bir iş ve alternatif işleri seven tayfa sevdi benim müziğimi. Ama bu dakikadan sonra bana hangi müziği yapıyosun diye sorsan ben yine -kimseye deme ama yenilikçi pop yapıyorum derim :)

Sence bu kötü mü?

Kitle çok iyi, çok memnunum. Ama işimi pop diye tanımlamak hata oldu aslında. Alternatif müzik seven kitlenin dikkatini direkt çekemedim. Popçuyu gören çarpıyı koyuyordu hemen. Bir yerlerde beni dinleyince kendilerine hitap edebileceğini anlıyorlar. ‘Aa pop diyor ama aslında farklı bir müzik yapıyormuş’ tepkisini veriyorlar. Yenilikçi popçu ismiyle hedef kitleme direkt ulaşamadım, daha yeni, yavaş yavaş ulaşıyorum.

emir-yargin cd-kapak-arka[1]

İlk albümün Tokat’tan bahseder misin biraz?

2 yıllık bir çalışmanın ürünü Tokat, 8 şarkıdan oluşan elektronik bazlı bir albüm. Onor Bumbum’la çalıştık. Geçtiğimiz 12 Mayıs’ta Ghetto’da lansmanını yaptık.

2 kişi mi yapıyorsunuz bu müziği?

Bir tek Kemik abi’nin müziği bana ait. Onun dışında sözler bana müzikler Onor Bumbum’a ait. Onor ses mühendisi, Türkiye’de bu konudaki en iyi adamlardan biriydi, artık Amerika’da.

Bilgisayarla mı yapıyorsunuz müziğinizi?

Akustik kayıtlar da var ama ana melodiler elektronik. Yani evet, bilgisayar müziği. 

3 tane enteresan klip çektin. Tokat’ın klibinde robotlar halay falan çekiyor. Biraz anlatsana o klip fikri nerden çıktı, neden öyle bir klip çektin?

İlk klibim ve albümün çıkış parçası Tokat’ta gerçekten benim kafamı yansıtan bir şeyler yapmak istedim. Amacım insanların beni tanıması hatta biraz da “N’apıyo lan bu herif?” demeleriydi. Klibi İsmet Kurtuluş yönetti. Japonya’da gerçek robotlar tasarlayan birinden evde bulunabilecek basit eşyalarla yapılabilecek bir robot çizmesini rica ettik. 1 Milyoncuya gidip aldığımız ekmek sepeti, pinpon topu gibi absürd malzemelerle evde ben yaptım klipteki robotları. Serdar Deniz oyunculuğu ve karizmasıyla çok iyi yerlere getirdi klibi ve hepimizi etkiledi.

Robot dostunuz olsun ister miydiniz diye komik bir video dolaşıyor internette, onun hikayesi nedir?

Öyle bir şey planlamamıştık aslında. Tokat’ın çekimleri sırasında Galata Köprüsü’ndeki sahnelerde insanların ilgisinden çekim yapamaz olduk. Amcalar, teyzeler, Japonlar gelip robotlarla fotoğraf çektiriyordu. Biz de hemen spontane ‘robot dostunuz olsun ister misiniz’ diye sorduk insanlara. 10 kişi çektik toplam, o kadar komik ki 10′unu da kullanarak klibin teaser’ını yaptık. Baya izlendi ve kendiliğinden viral bir iş yapmış olduk. Viral işlerim de var ama planlanmadan yapılanlar daha iyi oluyor.

Nasıl tepkiler aldın bu dibine kadar absürd klibinle?

Çok sevenler, yolda çevirip “Abi sen osun harika iş” diyenler de var; “Bu ne lan”, “Saçına bak şunun”dan tut da “Böyle şarkı mı olur saçma sapan işler” diyenler de. Normal karşılıyorum, saygı duyuyorum. Ama şöyle söyleyebilirim ki ilk klip kesinlikle istediğim etkiyi yarattı. Kendimi olduğum gibi yansıttığım bir işti ve umduğumdan daha çok beğenildi. Televizyonlarda da uzun süre  yayınlandı.

Bir plak şirketiyle mi çalışıyorsun yoksa indie misin?

Türkiye’nin en gerçek indie projesiyim diyebilirim. Hiçbir plak şirketine ya da kuruluşa bağlı değilim. Her şeyi kendim yapıyorum ve aslında bandrolüm de yok. Basılı bir albümüm var ama müzik marketlerde satılmıyor. Albüm satarak para kazanıldığına inanmıyorum. Çok büyük kitlelere hitap edecek hale gelirsem anlaşırım tabii ki bir şirketle ama şu an buna gerek görmüyorum. Albüm satarak para kazanma gibi bir hedefim yok çünkü.

IMG 7164

Nasıl para kazanıyorsun sorması ayıptır? Müzikten para kazanıyor musun?

Konserlerden, bir de jingle yaparak müzikten para kazanıyorum. Yaptığım jingle’ların da hepsi  -bu iş tam senlik diye geliyor. Şarkıcı kişiliğimin dolaylı yoldan böyle de bir faydası oluyor. Benlik işler gelince onları yapmak da en az kendi şarkılarımı yapmak kadar keyifli oluyor. İçime sinen müziği yaparak para kazanmak çok keyifli.

Albüm satmak bir başarı ölçütü değil o zaman senin için. Nedir peki başarı ölçütün? Konserime şu kadar insan geldi mi youtube’da şu kadar izlendi mi?

Aslında şuanki kitlem çok kaliteli ama küçük bir kitle. Aynı kalitede biraz daha büyük bir kitle benim için başarıdır. Kitlem çok fazla büyürse benim için mutsuzluk başlayabilir diye düşünüyorum. Konsere vip minibüsle gelip hayranlardan kaçma muhabbeti falan başlarsa mutsuz olurum. Şu yaptığım müzikle öyle bir kitleye ulaşacağımı düşünmüyorum zaten. Sokakta gördüğümde ulan ne güzel adam diyeceğim, kafası bana uyan adamların “bu adam ne güzel iş yapıyo” demesi benim için başarıdır.

Bir plak şirketine bağlı olmadığın için kendi istediğin tam kafandaki şeyleri yapma özgürlüğün var değil mi?

Aynen. Şu an bu lüksü kaybetmek istemiyorum. İstediğimi giyiyorum, istediğimi söylüyorum, istediğim sözü yazıyorum, istediğim klibi çekiyorum. Bugüne kadar bütün kliplerimi kendim planladım.

Şu sıralar İstanbul’u kendi dilimle anlatan bir proje yapıyorum mesela. Klibini de yine kendim çekiyorum. İstanbul’u oyuncak gibi gösteriyorum klipte. Akustik bir parça. Albümde yok. Aklıma geldi. Hop yapabiliyorum. İzmirde caz gitaristi bir arkadaşımla kaydettim. Sözlerini yazıyorum şu an. Bu serbestlik çok güzel. Çok büyük oynadığın zaman böyle bir serbestliğin olmuyor.

Plak şirketlerinden teklif gelmiyor mu sana?

Geliyor ama “imzayı at, bize bağlan ama senin için hiçbir şey yapmayacağız” tarzı teklifler bunlar. Zaten tamamını kendi kendime yapabildiğim şeyler sunabiliyorlar bana. Niye bir şeye imza atiyim ki diyorum ben de. Bu yüzden tamamen indie’yim.

İkinci klibi anlatır mısın biraz da? O da oldukça enteresan.

Ailem otelci benim bu sebeple her yaz Alanya’dayım. Otelde doğup büyüdüm denebilir. Esnaf Rusçası biliyorum. Sıfır gramer ama istediğim her şeyi takır takır konuşurum. Çok Rus arkadaşım var ve 3 yazdır Akdeniz sahillerinde The Bananas adıyla electronic cover’lar yaptığımız konserler veriyorduk yabancılara.

St. Petersburg’da tanıdıklarım ve The Bananas dinleyicileri var bolca. Çok da güzel bir şehir. Oradaki kontaklarıma bir iki mail atıp kafamdakileri anlattım, daha sonra klibin yönetmeni Fırat Giraygil ile de konuştum. Her şey ayarlandı ve 6-7 kişi ekipmanımızla birlikte klip çekmeye Rusya’ya gittik. İlk akşam uçaktan inip buluşacağımız yere bir gittik ki 20 tane kız bizi bekliyor. Hepsi klip için gelmiş giyinmiş. Her şey hazırlanmış. Bu kadarını beklemiyorduk. Sonra spontane takıldık.

Evet belli. Party sahneleri var, eğleniyorsunuz klibin genelinde?

Evet şarkının hikayesi de o. Rutin hayattan sıkılan bi adam bu gece içeceğim falan diyor. Rusya’ya gidiyor. Planlarda onu İstanbul’da çekmek vardı ama Rusya’da çekince daha enteresan oldu.

Bu klip ilkinden çok farklı, başka kafada bi klip. Bundan nasıl tepkiler aldın?

Şarkı da klip de daha geniş kitlelere hitap edebilecek tarzda. Benim kafamda olup Tokat’ı seven tayfa Bu Gece’yi biraz pop buldu açıkçası. Onun dışında çok sevildi. Tokat’ın kafasını sevmeyip bu klibi sevenler de oldu. Şarkının içinde hafif de olsa dubstep ögelerinde yer verdik. Güzel oldu. Türk dinleyicisi yavaş yavaş bu tarz şeylere alışıyor. İki yaz önce yaptık o şarkıyı. Dubstep bölümleri olmasa güzel şarkı falan diyorlardı. Ondan bir sene sonra yapılan bütün yabancı şarkılarda kullanıldı sonra o öğeler. Şimdi direkt dubstep bir parça üzerinde çalışıyorum mesela, onu da yayınlayacağım yakında. Ondan önce F**er Discotheque’in klibini yayınladım.

Şarkıyı yapıyorum, hop yayınlıyorum kafası çok güzel ya.

Yeni sistem bu. 12 şarkı için neden bekleyeyim ki diyorum. Bir şarkı yaparım hop klibini çeker yayınlarım. Müzik dinleme alışkanlıkları da değişti. Şarkıyı indiriyorsun, ipod’una atıyorsun, başka sanatçıların başka şarkılarıyla beraber dinliyorsun. Artık tek bir sanatçının albümünü dinleme kafası azaldı. Bir sanatçının bir şarkısı, ötekinin başka şarkısı, herkes kendi beğenisine göre istediği şarkıya ulaşıyor.

Yeni dönemde bütün kurallar değişti. Bizim için birçok şey zorlaşırken birçok şey de kolaylaştı. Dediğim gibi klibi yayınlıyorum para ödemeden, bu evden, dandik internet bağlantımla klip yayınlama lüksüm var. Ama bu lüks yüzünden de albüm satma olayı ortadan kalktı. Çünkü insanlar aynı lüksle evlerinden kendi dandik internet bağlantısıyla senin şarkını indirebiliyorlar. O yüzden şarkı indirilmesine karşı değilim ben.

IMG 4750

Kısacası şu anki planın indie kalmak. Müziğini yapıyorsun internet bağlantınla yayınlıyorsun. Tanınıyorsun. Sonra konserler yapıyorsun. İnsanlar geliyor ve bu şekilde memnunsun halinden.

Tuzla Belediyesi ile İTÜ ortaklığında bir konserim vardı. Belediye çok reklamını yapmış dolayısıyla tüm Tuzla halkı oradaydı. Beni daha önce hiç duymamış insanlar geldi ve çok sevdiler. Çok mutlu oldum. Ben hem kafamdakini yapıyorum hem de amcalar dans ediyor.

Konserden sonra minibüse bindik, bir aile geldi, babaları kusura bakmayın fotoğraf çekebilir miyiz beraber dedi. Çocuğu benle fotoğraf çekilmek istiyor heralde dedim. Adam verdi çocuğa makinayı geçti yanıma benle fotoğraf çektirdi. İnternette veya sokakta karşılaşamayacağım kişilerin canlı performansımdan etkilenmesi gerçekten çok mutlu ediyor beni.

Konserlerde robotların da çıkıyor mu sahneye?

Ya onun kötü bir hikayesi var. Yazın Hayrettin’in programına davet ettiler beni. Robotlarla beraber gelmemi istediler, tabii dedik. Taşındığım döneme denk geldi. Taşınırken robotları da evin önünde kömürlüğe koyduk ve robotlar çalındı. Karton robotlar üstelik hiçbir değeri yok. Çekime 2 gün kala Hayrettin’in ekibini arayıp robotlar çalındı dedik. İlk başta o zaman gelmeyin dediler. Sonra robot olmasa da gelin dediler yine çıktık ama gitti sonuç olarak robotlar. Çok üzüldük.

odul torenı

Radyo Boğaziçi’nden ödül aldın bir de, onu anlatır mısın?

Radyo Boğaziçi Müzik Ödülleri’ne Nada, Ramadan ve Bedük gibi isimlerle beraber en iyi elektronik müzik dalında adaydım. O ödülü Bedük aldı. Henuz çok yeni olmama rağmen Bedük gibi büyük bir ismi yakın oylarla takip etmiş olmam sebebi ile beni de ödüllendirmek istediler. Radyo Boğaziçi Özel Destek Ödülü verdiler. Çok mutlu oldum. Çok çok büyük isimlerin arasında olmak gururlandırdı beni. Kenan Doğulu ile ayakkabılarımız pişti oluyordu nerdeyse :) Bir de çıkıp bangır bangır Bu Gece’yi çaldık. Kendine geldi insanlar :)

Emir Yargın’dan son haberleri alsak bir de… Nelerle uğraşıyorsun şu sıralar?

Albüm çıktığından beri sürekli üstüne düşündüğüm video Eylül’dü. Hani bazı romantik filmler vardır onları izleyince gerçekten çok etkilenirsiniz o aşktan. Arkadaş tavsiyesi ile çok izlenir o filmler zaten. İşte Eylül’ün klibi de, çok guzel bi aşkı -vay bee dedirtcek , biraz da iç burkacak şekilde anlatacak. Bir iki gün içinde motöööör diyeceğim. Senaryolar hep benden çıkıyordu ama yönettiğim ilk kendi klibim olacak.

Bir de heyecanla beklediğim ‘Demirden Yumruk’ App’im çok yakında Kemal Kocabıyık’ın elinden çıkıyor. Yine çok eğlenceli ve farklı birşey geliyor. Herkes hazır olsun…

Şahane. Kolay gelsin. Son olarak cizenbayan.com okuyucuları için bir playlist yapmanı istesem.

Tabii ki. Aklıma gelenlerden bir demet sunayım:

emir yargın playlist by Elif Tanverdi on Grooveshark

Zwicker – Make It Happen (Ft. Heidi Happy)

Jamiroquai – Corner Of The Earth

Zoot Woman – Its Automatic

Incubus – Just A Phase

Adrian Lux – Teenage Crime

Jamie Woon – Spirits

C2C – Down The Road

————

Emir Yargın / Ağustos 2012

Emir Yargın Twitter

Emir Yargın Facebook Page

Emir Yargın YouTube Kanalı

Emir Yargın Web Sitesi

Emir Yargın Dondurma

Instagram
Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Elif Tanverdi
Top