ONE LOVE’IN ARDINDAN

Geçtiğimiz hafta sonu çok tartışılan One Love Parkorman’da vuku buldu.
Mini bir itirafla gireyim yazıya: Parkorman benim için Soundgarden demek oldu biraz son 2-3 senedir, One Love ise hep Santral’di. Bu yüzden ara ara kendimi Soundgarden’da sandım bu hafta sonu.
Ama sanırım bunun tek sebebi mekan değil, line up’ın da payı var: Geçen seneki (iptal olan) Blur, New Order, The Vaccines, Foals gibi grupların olduğu line up’tan sonra One Love’ın konsept değiştirdiğini söylemek hata olmaz.
Pozitif’in Haziran etkinliklerinin tüm bilet gelirlerini Soma’ya bağışlaması ve söz konusu biletlerin de 10 Lira’dan 250′ya değişiyor olması sebebiyle, Türkiye’de çok da gerçekleşmeyen bir durum oldu ve One Love biletleri Sold Out oldu.
Gündüz festival ortamlarına bayılmama rağmen Cumartesi günü ancak Oh Land İstanbul sahnesindeyken gelebildim alana.
H&M ana sahnenin olduğu alana çok güzel bir pop up shop kurmuş, festival tacı, t-shirt tasarımı atölyeleri ve festival koleksiyonuna ait renkli parçaların satışı vardı. Anında fotoğraf veren Photobooth da süperdi.
Ana sahnenin orda yemek alanı yoktu, yukarı bir yeme-içme ve pazar alanı kurulmuştu. Biraz uzaktı ama o kalabalığı ana sahnenin oralardan almak iyi bir fikir olmuş. Bir de oraya giderken sağa sola asılmış yazılar çok komikti ;)
İstanbul sahnesinde biraz Mogwai dinledikten sonra Soundgarden’da da en sevdiğim alanda kurulu olan Berlin Sahnesi’ne indim. Mogwai muhteşem bir grup. 2011 Rock’n Coke’ta hipnotize olarak dinlemiştim. Aslında o performans sonrasında bir albüm daha yaptılar ve tekrar dinlemek isterdim ama benim için Allah gibi olan Modeselektor’u kaçırmak istemedim. Festivaller harika, bir de şu çakışmalar olmasa. Ama sanırım doğru bir tercih yapmışım: Modeselektor DJ Seti gerçekten çok iyiydi. Kalabalık da şahaneydi. 1.5 saat boyunca ara ara mikrofonu alıp konuşarak coşturdular insanları. Kalabalıktan birinin getirdiği Monkey bayrağına çok mutlu oldular hatta sahneye alıp salladılar. Pazar günkü Moderat performansını da iple çekmeye başladım.
Modeselektor’dan sonra Jaguar Skills kapanışı yapmak üzere devraldı Berlin sahnesini. Görselleri ve coşkusu çok iyiydi. İstanbul sahnesindeyse Basement Jaxx, renkli, enerjik ve kalabalık ekibiyle dev bir kalabalığı dans ettiriyordu. 11:30′da çıkmamıza rağmen metro bitmişti. Binlerce kişinin katıldığı festivaller olduğunda hem de haftasonu azıcık uzatsalar şu metroyu ölürler mi diyorum hep, her festival yazımda yazıyorum neredeyse. Ama birilerinin bu etkinliklere bakışı bira içip ahlaksız ahlaksız şeyler yapıyorlar olduğu için önümüzdeki birkaç yıl içinde ancak rüyamızda görürüz sanırım bu anlayış ve çözüm odaklı yaklaşımı.
Pazar günü çok daha erken geldim alana. Açılışı favori sahnem Berlin’de The Red Hood’la yaptım. Seti devralmasıyla beraber çimlerde oturan kalabalık yavaş yavaş ayaklanmaya ve dansa benzer salınımlar yapmaya başladı.
Bir ara Mo ile tanışmaya Sony standına uğradım. Meet & Greet’te imza ve fotoğraf isteyen tüm hayranlarıyla ilgilenen Mo aşırı tatlı. İsmi Möy diye okunuyor bu arada:) evet boyu uzun ama topuklu da vardı ayağında :)
O sırada İstanbul sahnesinde Omar Souleyman vardı. Suriyeli sanatçının müziğinin ve imajının Avrupalılara enteresan gelmesini anlıyorum. Ama ben kendimi zorla akraba düğününe getirilmiş gibi hissettim ve başım şişti. Gerçekten berbattı. Oraya iyi müzik dinlemeye gelmemiş olsam ben de halay çekenlerin arasına girer eğlenmesini de bilirdim tabii. Kendimi zar zor Berlin sahnesine attım. Doğu’nun ayaklandırdığı kalabalık salınımın frekansını artırmış artık iyiden iyiye dans ediyordu. Sonrasında Style-ist kendinden beklenen muhteşem bir performansla Berlin sahnesini dev bir açık hava kulübüne çevirdi.
Mo için tekrar İstanbul sahnesine geldiğimde düğünde değil festivalde olduğumu hatırladım. Bu arada ana sahnede ne zaman grup dinleyecek olsam Refresh & Go’nun lounge gibi yaptığı alandaydım. Sanheyi yukardan ve çok güzel bir açıdan görüyordu ve çok rahattı. İçki koymak için masalar falan da vardı. Nedense çok boştu acaba insanlar VIP falan mı sandı bilemedim :) Neyse Danimarkalı sempati abidesinin şarkılarını çok severim, sahne performansı da lezizdi.
Beni en çok heyecanlandıran iki performans Bonobo ve Moderat için lounge’dan inip sahne önüne geldim. Bonobo’yu 2011′de yanlış hatırlamıyorsam otto santral’de izlemiştim (tamirane de olabilir emin değilim) O zaman da büyülenmiştim. Pazar gecesi performansın lezzetini tarif edecek kelime de bulamıyorum. Kullanılan enstrümanlar, müziğin yoğunluğu aldı götürdü.
Bonobo’dan büyülenmiş seyircilerin büyük bölümü Cumartesi Berlin sahnesini ateşe veren Modeselektor ve Apparat’ın ortak projesi olan müzikal ruh Moderat’ı beklemek için sahne önünden ayrılmadı hiç. Saatler 10 buçuğu gösterdiğinde o gün ana sahne önünde olan herkesi bir uzay mekiğine bindirip kaçırdı adeta Moderat. Sascha’nın vokali, Gernot ve Sebastian ikilisinin müzikal dehasıyla birleşince 1.5 saatlik bir uzay yolculuğuna çıkmış kadar olduk. Booking’i yapanın elleri dert görmesin.