CHİLL-OUT FESTİVAL 2014

Festival sezonunun ve yazın 2. müjdecisi Chill-Out Festival Pazar günü Life Park’ta gerçekleşti.
Metro ile Hacıosman’a yani son durağa gelip kısa bir beklemeden sonra buradan kalkan servislerle festival alanına ulaşmak mümkündü. Servis metro – festival gidiş dönüş 5, metrodan festivale gidiş sonra festivalden Taksim’e dönüş 15 TL idi. Belli bir saatten sonra metro olmadığı için bizi ormanın içinde kendi başımızın çaresine bırakmamaları güzel olmuş.
Life Park’ta daha önce bir festival etkinlik yapıldı mı bilmiyorum, ben ilk kez gittim ve aşık oldum. Gerçekten dünya üzerinde cennetten bir parça gibiydi. Tabii Chill-Out ekibinin bu cennette yaptıkları ufak dokunuşları da unutmamak lazım. Alana girer girmez sağınızda kalan ağaçların altındaki yemek yeme alanı binlerce renkli kağıt fenerle süslenmiş, inanılmaz güzel bir hale getirilmişti. Ana sahnenin bulunduğu alanda festivalin ana sponsoru Bridgestone alanı da gerçekten çok zevkli tasarlanmıştı.
Geçtiğimiz senelerde hep karta para yükleme uygulaması oluyordu Chill-Out’ta. Bu sene jetona geçilmiş. Minimum 50 liralık Jeton alınıp içeride onu harcıyorsunuz. Bir ara jeton alırken kredi kartı sistemleri çöktü ama sonra hallettiler. O ara üstümüzde nakit olmadığı için Mervem olmasa aç kalmıştık.
Yemek alanı ve markalar da oldukça başarılıydı. Egg & Burger’dan hamburger ve patates gömdük ayıptır söylemesi. Fiyatlar dışarıya kıyasla çok fazla değildi (en azından Egg & Burger için)
Absolut alkol konusunda elini korkak alıştırmıştı sanırım. Bir önceki gün Soundgarden’da 2 mojitoyla ağzımız yüzümüz yamulmuştu. Chill-Out’ta 2 sürahi içtik bana mısın demedi.
Müziğin 12’de başladığı Ana Sahne, akşamüstü önündeki çimenler rengarenk bir piknik alanına dönen Next Stage, servisle ya da biraz yokuş çıkarak ulaşabileceğiniz Other Stage ve Ana Sahne’den Next Stage’e giderken yol üstünde ağaçların altında mini mini bir sahne olan artık her festivaldeki gözdelerimdem biri olan RBMA Stage’de aralıksız her saniye çok güzel müzik vardı.
Standlardaki etkinlikler, dağıtılan ıvır zıvır da çok güzeldi. Çeyizi tamamladık baya. Absolut sürahi ve bardak takımı, Renault bardak altlıkları, Bridgestone hasırı, Diesel standında at kafası takıp çektirdiğimiz fotoğraflar…
Bir yerden sonra yolun kenarına dizilmiş rengarenk rüzgar güllerini insanların elinde görmeye başlayıp biz de aldık, şuan terası süslüyor (özür dilerim Chill-Out ekibi ama çok güzellerdi). Bir de gece festivalden dönerken yere inmiş birkaç renkli kağıt fenerin de şuanda salonumda durduğu doğrudur. Festivali çok sevdik biraz anımız olsun dedik :)
Gündüz genel olarak Next Stage’de takıldık. Çok ‘chill-out’ müzikler çaldı hep. Biz çimlerde oturup muhabbet ettik. Ağaçlara asılmış kurdeleler, sahnenin yanındaki küçük gölet falan ortam cennetti resmen.
Akşamüstü, güneş batmadan önce Other Stage’e yürüdük. Other Stage’in olduğu yerde düğün falan yapılıyor sanırım. Ormanın içinden biraz eğimli ama çok keyifli bir yol (servis de vardı yokuş çıkmam diyenlere) Herkesin kafası rahat musmutlu dans ediyordu. Biz de dans ettik.
Sonra Barış K’nın MÜKEMMEL performansı için RBMA Stage’e indik. Öldük bittik. Çok güzeldi. Teşekkürler Barış K.
Ana Sahne’de Goldfrapp çıkınca biz de o tarafa doğru koşturduk. Kalabalık vardı ama önlerden yer bulmamız zor olmadı. Elektronik müziği live setup’la dinlemeyi çok seviyorum. Hele ki Goldfrapp’ınki gibi bir performans olunca.
Sonrasında Plaid için Next Stage’deydik. Paylaştığım performans fotoğrafları ve gittiğim festivaller sebebiyle müzik zevkimi çok iyi bilen ve aynı müzik kafasında olduğumuz bir Instagram arkadaşım ‘Plaid bu gece burda çaldı yarın İstanbul’da çalıyormuş mutlaka gidip dinlemelisin seveceğine eminim’ dediği için performansı kaçırmak olmazdı. Sahne önü çok boştu. Plaid deneysel, güzel bir performans sergiledi. Festivalin Mini Book’unda okuduğum röportajlarında ‘Bu grubu seviyorum çünkü iyi olduğunu bildiğim başka bir şeye benziyor’ bir grubu sevmek için korkunç bir bahane olurdu demişler. Kesinlikle haklılar, bana kızmasınlar ama biraz da tanımlamak adına tarzlarını ve sahne duruşlarını Simian Mobile Disco’nun sahne performansına benzettiğimi söylemeliyim.
Çıkışta Türkiye’de olduğumuz için çok normal olan servis sırası beklerken insanların habire sabırsızlanıp öne geçmeleri sıra değil yığılma şeklinde araca binmeye çalışmaları gibi durumlar oldu tabii. Ama neredeyse hiç beklemeden Taksim servisine binip sorunsuzca döndük.
Chill-Out bu sene katıldığım en güzel Chill-Out’tu. Lounge FM’e teşekkürlerimi iletiyorum. Kemer Country de güzel bir mekandı ama artık festival kalabalığını kaldırmıyordu bir saatten sonra. Life Park cennet bahçesi. Bundan sonra Chill-Out’lar burda devam etsin hep!