Emre, 24 yaşında ve İKSV’nin sosyal medya sorumlusu. Şehri yaşamayı çok iyi bilen ‘cool’lardan o da. Bir cool’unu çok sevdim dedim ve aynı zamanda, her sabah aynı vapurla aynı liseye gittiğim Emre’ye onun İstanbul’unu şehirdeki ritüellerini sordum. İşte cevapları…
Şehirdeki ritüelin: Her sabah 7’de kalkıp Erenköy’deki evimden Suadiye’deki spor salonuma gidiyor, 1 saat spor yapıp duş alıyor ve Şişhane’deki ofisime gidiyorum. Bugünlerdeki ritüelim bu ve bunu çok seviyorum.
En sevdiğin galeri / müze: Ne bir galeri, ne bir müze. Bu aralar en sevdiğim kültür-sanat mekanı SALT Galata!
En sevdiğin cafe: Asmalımescit’teki House Cafe. Her zaman güzel ve güleryüzlü servis, mercimekli diyet ızgara tavuk ve bir şişe san pellegrino!
En sevdiğin bar: Küçük Otto! Rahat, samimi ve ilk göz ağrılarından.
En sevdiğin gece kulübü: Otto Santral. İçi ayrı güzel, dışı ayrı güzel.
Alışveriş için adreslerin: Beyoğlu’ndaki bilimum pasajlar. Beyoğlu İş Merkezi, Atlas Pasajı, Anabala Pasajı. Bir de tabii küçük butikler ve daha kendi çapında dükkanlar. Ayakkabı ve aksesuar için Lastik Pabuç be Beymen Blender, her türlü kitap defter için Robinson Crusoe.
Ne yemeli / içmeli: Miss Pizza’da Enginarlı Pizza, House Cafe’de Mercimekli Diyet Izgara Tavuk, Burger House’da Bacon Cheese Burger, Çiya’da Fıstıklı Kebap ve salata, Sahan’da Lahmacun. Her yerde 250 ml şişe kola. Eğer geceyse içine biraz Absolut Vanilia.
Şehrin soundtrack’i / filmi / kitabı: KT Tunstall – Suddenly I See / Film değil dizi ama olsun, Çemberimde Gül Oya / Portakal Kız
Yılın en sevdiğin zamanı: Tam bir yaz aşığı olmama rağmen yılın en sevdiğim zamanı sanırım Eylül başı, “Back to School” dönemi.