En sevdiğin galeri / müze: “Astrup Fearnley Museum” & “The Museum of Contemporary Art”. Aynı zamanda her gittiğimde Oslo Opera House’da bale veya konsere gitmeye çalışıyorum.
En sevdiğin cafe: Favori 3’lüm… “Åpent Bakeri”, “United Bakery” ve “Kaffebrenneriet”
En sevdiğin mahalle: Grünerløkka. Şehrin en genç ve cosmopolit lokasyonu burada. Oslo’da pek rastlayamayacağınız şekilde günün her anı hareketli oluyor. En iyi ikinci el mağazalarını, cafe ve design store’larını burada bulabilirsiniz. Pazar günleri antika pazarını çok seviyorum. İskandinav tasarımlı mobilya veya aksesuarlarını çok uygun fiyata satın alabiliyorsunuz.
En sevdiğin bar: Fuglen. Türkçesi “kuş” anlamına gelen Oslo’da 50-60′lı yılların konseptinde coffee shop-bar-tasarım mobilya dükkanı. Satılan tüm mobilya ürünleri ve aksesuarları 50-60′lı yıllara ait retro ürünler. 2010 bar of the year’da birinci seçilmiş – Bu barın ikincisi yakın zamanda Tokyo’da açıldı.
Şehrin soundtrack’i / filmi / kitabı: Son gittiğimde Dostoyevski – Budala okuyordum. Benim için şehrin kitabı şuanda Budala. Ane Brun tüm şarkıları bana bu şehri hatırlatıyor. Wes Anderson’ın filmi Moonrise Kingdom bu şehrin filmi olabilir.
Yılın en sevdiğin zamanı: Aralık ve Mayıs. Christmas zamanında Oslo, kar ve yılbaşı süslemeleri ile bir masal şehri oluyor. Şehrin ortasında Afrika’daki çocuklar için dev bir noel ağacı kuruluyor. Norveçliler ağacın altına hediyelerini bırakıyorlar ve yıl sona ermeden hediyeler sahiplerine ulaştırılıyor. Buz pateni pistleri kuruluyor, kral yoluna dev çanlar asılıyor ve şehrin ışıltısı gece-gündüz devam ediyor.
Mayıs ayında ise tüm gün hava aydınlık ve şehir çiçekler içerisinde oluyor. En sevdiğim ağaç olan leylak şehrin her yerinde açıyor. 17 Mayıs Norveç milli bayramında halk yöresel kıyafetlerini giyerek sokağa çıkıyor, kralın sarayına gidiyor ve kraliyet ailesini selamlıyor.