Sofar’a ev sahibi olmak

Geçtiğimiz Cumartesi günü, İstanbul’da 10.su yapılan Sofar Galata’da “bi evde” gerçekleşti.

İlkine taa Berlin’lerden uçarak konuk oduğum, (hatta The Away Days olarak da çaldığımız), sevgili Eda ve Gözde’nin İstanbul’a kazandırdığı şukela konsept Sofar’da çok uzun zamandır arzu ettiğimiz gibi bu kez ev sahibiydik. Yani Galata’daki “o ev” bizimdi.

Öğlen, önce ses ekipleri geldi ve hummalı bir çalışma başladı. Akşam, terasımızda sahne alacak 3 “taze” ve çok ortalarda görünmeyen grubun setup’ları kuruldu. Görüntü ekibi de erken saatlerden itibaren evdeydi ve onlar da hazırlandı. Sonra yavaş yavaş sanatçılar gelmeye başladılar. Soundcheck’ler alındı. Konser saati yaklaştıkça tatlı telaş arttı.

panorama soundcheck

Sofar’da kurallar var. Evet, sizler gibi biz de kuralları pek sevmeyiz, ama bunlar tepeden inme, bizi hizaya sokmaya herkese benzetmeye çalışan sıkıcı kurallar değil. Aksine, Sofar’ın kuralları, müziğe, sanatçıya ve müzik keşfeden müzik tutkununa saygıyı amaçlayan kurallar.

Sofar’ın çıkış noktası müzik tutkunlarına, müziği, belki insanların bağırarak konuştuğu ya da cep telefonlarıyla meşgul olduğu, müziğe yeterince saygı göstermediği bar konserinden farklı bir ortamda, bir dinleme odasında sunabilmek. Sofar gönüllü bir hareket. Tüketim odaklı piyasaya göre değil, inandığı estetik değerlere göre müzik yapmayı seçmiş, bu nedenle “henüz” çok ünlenmemiş ama müthiş yetenekli sanatçılara ve iyi müzik dinlemeyi, herkesten önce keşfetmeyi seven insanlara; müziğin ikinci plana atıldığı bazı sözümona konserlerde yarım yamalak değil, tam dikkatle ve keşfetmeye aç bir ruhla dinleneceği ortamlar sağlamak. Bu da ancak tüm ticari kaygılardan arınınca mümkün olabiliyor. Bilet kesme, kaşe gibi dertler olmayınca müzik özgürleşiyor.

ev

Olay gönüllüler çerçevesinde gerçekleşince imkanlar da kısıtlanıyor ve ister istemez kurallar giriyor işin içine. Bu nedenle Sofar’a, özellikle bizimki gibi küçük evlerde, kayıtlı olmayan eşi dostu +1 olarak getirmemek (gerçekten oturacak, adım atacak yer kalmıyor), geç kalmamak (sanatçıların daha çok insana ulaşabilmesi için daha sonra internette yayınlanmak üzere kayıt alınıyor ve müzisyenlerin dikkati dağılıyor), performanslar esnasında sessiz olmak, oturup kalkmamak, bir şey yiyip içmemek, telefonlara gömülmemek gerekiyor . Bu ve bunun gibi kurallar sayesinde bir saygı ortamı oluşuyor ve en az sanatçı kadar dinleyicinin de özeniyle ideal bir dinleme odası deneyimi yaşanabiliyor.

sofar couch

Cumartesi günü tüm bu kurallara saygı gösteren gerçek müzikseverlere ve kısıtlı imkanlara rağmen şahane performans sergileyen müzisyenlere evimizi açmış olmak, çorbada tuzumuzun bulunması bizim için çok ama çok keyifliydi.

Miss Crowley

miss crowley sofar istanbul

Saat 18:00’de 10. Sofar’ın ilk konseri başladı: Irlandalı sempatik vokal Claire Crowley, davul ve klavyede çok genç iki müzisyen; Sinan Erdin ve Mert Bereket; kontrbasta ise pek çok iyi müzisyenle birlikte çalan tecrübeli müzisyen Murat Çopur eşliğinde ‘sahne’deydi.

miss crowley

Evimizde, terasımızda kontrbas çalınıyor olması ve eskiciden -temiz kalpliysek demek- bundan şahane davul halısı olur diye aldığımız halımızın bu ulvi işleve nihayet kavuşmuş olmasının verdiği mutluluk bir yana; klasik piyano, leziz caz davulları ve muhteşem vokal eşliğinde baya kendimizden geçtik. Güneş hafif hafif batarken şahane gitti Miss Crowley.

Bu süper 4’lünün Sofar video’ları yayınlanana kadar Kamayor’da seslendirdikleri Glory Box cover’larını huzurlarınıza sunarım.

La Dee Eda feat. Saint Kitten

la dee eda sofar istanbul

Miss Crowley sonrası 15 dakikalık, terasa çıkış mekanı yatak odamız olduğundan ne yazık ki kimsenin bir yere gidemediği ama hiç değilse püfür püfür bira keyfi yaptığı minik bir set change’den sonra, saat 19’da İzmirli Eda (La Dee Eda) ve Ezgi (Saint Kitten) Köyağasıoğlu kardeşler, kendilerine ayrılan 45 dakikayı kardeş kardeş bölüştüler.

la dee eda saint kitten

Önce iki kız kardeşten büyük olanı Eda’nın La Dee Eda projesi ile başladı set. Eda daha önce cizenbayan.com’da yeni müzik bölümüne konuk olmuştu, hakkındaki kısa haberi buradan okuyabilirsiniz. Eda klavye çalıp, yıllarca aldığı eğitimin hakkını veren kusursuz bir performansla şarkı söyledi, kız kardeşi de ona eşlik etti. İnsanın terasında icra olunca kendini şanslı hissedeceği türden bir performans! Nasıl mestiz anlatamam.

Daha sonra, dedim ya kardeş kardeş, şimdi de Saint Kitten projesinden şarkılar çalacağız dediler ve Ezgi ön plana çıktı bu kez. O metalofon çalıp şarkılarını söylerken ablası ona klavyede ve back vokallerde ile eşlik etti. Yine Sofar videoları çıkana kadar sizleri Saint Kitten’in Jens Lekmen cover’ı Pocketful of Money ile başbaşa bırakıyorum.

Nu Park

nu park sofar istanbul

Saat 8’de İstanbul’daki 10. Sofar’ın son performansı için Nu Park ‘sahne’deydi. Gitarda Ozan Erkan, synt’lerde Oğuz Öner, seyirciyi bazen güldüren ve bazen şaşırtan teatral öğelerle süsledikleri, Türkçe, İngilizce ve doğaçlama dillerdeki vokalleri, aryaları, çığlıkları ile Uran Apak ve Nilüfer Ormanlı ve bu performansta kendilerine eşlik eden bir keman ile günün en kalabalık ekibi Nu Park’tı. Seyirciyle süper bir etkileşim kuran Nu Park çok da alışık olmadığımız şekilde kendine doğa, tarih ve coğrafyayı konu edinen, farklı enstrüman ve seslerin kullanımıyla insana kendini kutsal bitki ayininde hissetiren transandaltan bir performans sergiledi.

Sonuç olarak Sofar’da yine harika 3 grup tanıdık. Eda ve Gözde bu konuda çok iyiler, her seferinde süper gruplar bulmayı başarıyorlar. Bir çok konuda hassasiyetleri ve kuralları ile sorunsuz bir organizasyon için gerekeni yapıyorlar. Ses ve video ekibi de çok çalışkan, onlara da kocaman bir tebrik. Pek çok insanın canla başla çalışması, grupların ve izleyicilerin özverisi sayesinde ‘bi evde’, bazen bir bahçede, bazen bizimki gibi bir terasta ya da bir oturma odasında, kısacası samimi ötesi bir ortamda, bir defaya mahsus ‘unique’ bir deneyim yaşanıyor.

sofar tüm müzisyenler

Önümüzdeki aylarda gerçekleşecek Sofar’lara katılmak için http://www.sofarsounds.com adresindeki Sign Up linkine tıklayarak mailing listesine kayıt olmanız, her ay tarihlerin açıklandığı mail’i aldıktan sonra elinizi çabuk tutup ‘o ayki konsere’ ilk kayıt yaptıran 50-60 kişi arasına girmeniz gerekiyor. Konsere 1-2 gün kala kapasiteye göre mekanın adresi ve gizli tutulan gruplar, erken davranan 50-60 kişiye mail olarak gidiyor. Sistem böyle işliyor. Yeni müzisyenler tanımak, onları belki de daha ünlü olmadan bir oturma odası ortamının samimiyetinde izlemek isterseniz Sofar’ı kesinlikle tavsiye ederim. Katılımcıların deneyimlerine göz atmak için instagram’da, twitter’da #sofarist etiketine göz atmayı unutmayın.

Son olarak: Eda, Gözde. Sofar kartonetini bizde unutmuşsunuz. Merak etmeyin!

konser başlıyor