pozitif günler

Müzikle dolu haftamızın ilk ayağı, çok beklenen ve çok konuşulan Pozitif Günler 25 Haziran Pazartesi akşamı nihayet başladı. Pozitif Günler kapsamında Walk off the Earth, Nouvelle Vague, Multitap, Jessie J, Zaz, Metronomy ve Two Door Cinema Club’ı izledik ve haftaiçi olmasına rağmen festival tadında 4 gün geçirdik.

25 Haziran Pazartesi Nouvelle Vague Konseri

Normal konserlerinde de son derece erotik bir performans sergileyen Nouvelle Vague bu defa kostümleri Fransız tasarımcı Jean Charles de Castelbajac tarafından tasarlanan, moda ve müziğin iç içe geçtiği erotik müzikal bir sahne şovuyla karşımızdaydılar. Birçok kez izlememe rağmen tam bir canlı performans topluluğu olduklarından Nouvelle Vague’dan sıkılmamıştım henüz, yine de bu defa farklı bir konseptle izleyici karşısına çıkmaları iyi oldu diye düşünüyorum.

nouvellevague1

Grup bu konserde genellikle Dawn of Innocence konseptine uygun şarkılarını çaldı. Geçtiğimiz senelerde Babylon’daki bir konserlerinde izleyiciler In A Manner Of Speaking şarkısını istemiş, solist şarkının sözlerini ezbere bilmediğinden izleyicilerden biri akıllı telefonundan şarkının sözlerini bulup soliste uzatmış, solist de sözlere bakarak şarkıyı söylemişti. Türk dinleyicisinin bu şarkıyı çok sevdiğini bilen Nouvelle Vague bis yapıp kabare dahilinde olmamasına rağmen ‘In A Manner Of Speaking’ çalarak hayranlarını mutlu etti.

Ben Dawn Of Innocence’ı, özellikle solistlerin neredeyse her şarkıda değiştirdikleri kostümlerini sevdim. Gotik, erotik, karanlık, kışkırtıcı bir şovdu. En çok da dev vatkalı, leopar desenli takımıyla kıvırcık saçlı gitariste hasta olduğumu belirteyim. Bir de daha önce hiç canlı dinlemediğim ve inanılmaz sevdiğim Don’t Go şarkısını ilk defa bu konserde canlı dinledim ve mest oldum. Pozitif Günler Nouvelle Vague ile iyi bir başlangıç yaptı.

26 Haziran Salı Jessie J Konseri

Yıldız olma yolunda emin adımlarla ilerleyen, yeni çıkış yapmış diyebileceğimiz Jessie J’in Do It Like A Dude ve Price Tag isimli şarkılarına mutlaka denk gelmişsinizdir. Ben bırakın hayranı olmayı öyle çok şarkısını da bilmediğim bu 88 doğumlu genç kızımızın konserine meraktan gittim biraz. İlk şarkı sırasında henüz kapısında olduğum Küçükçiftlik Park’tan rollercoaster çığlıkları duyunca şaşırdım. İçeri girdiğimdeyse Nouvelle Vague konserinin iki katı bir kalabalıkla karşılaştım. Hem bu çığlıkların hem de kalabalığın sebebi Jessie J hayranlarının konsere yanlarında ebeveynleri olmadan giremeyecek yaşta olmalarıymış meğer.

jessiej

Şarkıları ezbere söyleyen, Jessie J’in her konuşmasının ardından çığlıklar atan izleyicinin %90’ının ilk konseriydi belki de bu ve karşılarında hayranı oldukları bir dünya starı oldukları için ne kadar heyecanlı oldukları her hallerinden belliydi. Baya tatlılardı. Çok uzun zaman sonra kız kıza dans, babasının omzuna oturmuş çocuklar bir de öpüşen çift görünce utanıp gülen ufaklıklar gördüm.

Do It Like A Dude’un sözlerini es geçersek şarkıları tarz ihtibariyle tam çocukların seveceği türden Jessie J’in. Yine de 6 yaşında bir hayranını sahneye çıkarıp en ünlü şarkısı Price Tag’i ona söyletirken takındığı hal ve tavırlarından daha iyi anladım onu çocukların neden bu kadar sevdiğini. Jessie J onlarla inanılmaz bir diyalog kuruyormuş meğer. Gerçekten sahneye çıkardığı minik hayranı da Jessie J de çok sevimlilerdi. Kalıcı olmak için çocukların sevdiği sanatçı olmak önemli bir avantaj. Hayranlarıyla beraber büyümeyi ve kalıcı olmayı başaracak mı Jessie J ilerleyen yıllarda göreceğiz.

Muhtemelen biradan çok pamuk şekerin satıldığı bu konserin benim için highlight’ları ise Jessie J’in düz ayakkabı giymesine rağmen inanılmaz görünen bacakları, minik hayranını sahneye çıkarması ve zenci vokalistin mükemmel sesi oldu. 2. gecesi de güzel noktalandı Pozitif Günler’in. 3. Günde sahne alan Zaz konseriniyse es geçtim.

28 Haziran Metronomy ve Two Door Cinema Club Konseri

Bırakın Pozitif Günler’i son zamanlarda Türkiye’de gerçekleşen organizasyonlar içinde bile en çok beklediğim diyebileceğim Metronomy ve Two Door Cinema Club konseri günü nihayet geldi! Diğer konserlere hep geç kalan ben bu defa saat daha 8 olmadan kapıdaydım. Metronomy’yi mi daha çok seviyorsun Two Door Cinema Club’ı mı sorusuysa benim için anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı sorusundan farksızdı. Zaten birçoklarına göre bu gecenin headliner’ı yoktu. Farklı tarzlarda müzik yapan ve birlikte turnede olan iki muhteşem grup vardı.

Konser öncesi warm up’ı Dancing Birds Feel The Beat yaptı. Biz o sırada Binboa standını buluşma yerimiz olarak belirleyip konsere gelen tanıdıklarla hasret giderdik. Warm up bitince Metronomy hayranları olarak sahne önünde yerlerimizi aldık. Club Bangkok’un yaptırdığı ‘Metronomy FUN CLUP Türkiye’ bantlarına çok ama çok güldüm. Saat 9’a doğru grubun beyleri aynı haki pantolon ve beyaz gömlek, davulcu Anna’ysa bunlara uyumlu payetli bir giysiyle sahneye çıktığında uzun zamandır beklediğim an geldi çattı diye gerçekten inanılmaz mutlu oldum.

metronomy1

Some Written’la başlayan performans Nights Out ve English Riviera albümlerinden en sevilen ve benim de şahsen en beklediğim şarkılarla devam etti. The Look, The Bay, Heartbreaker, Corrine, Loving Arm, Everything Goes My Way, She Wants… mükemmeldi. Metronomy’nin sahne performansı da setlisti de çok iyiymiş. Vokallerin canlı olarak da bu kadar temiz olacağını tahmin etmemiştim. İstanbul’da olmaktan mutluluk duyduklarını dile getiren Metronomy’yi şarkıların neredeyse hepsine eşlik eden dinleyiciler de olumlu anlamda şaşırttı diye düşünüyorum. Konserden biz de mutlu ayrıldık, onlar da.

Konserin sonlarına doğru, çok zıplayınca açılan çantamdan gözlüğümü düşürdüğümü farkettim. Daha da kötüsü gözlüğümü ararken cüzdanımın da çantamda olmadığını görüp iyice panikledim. Hemen yetkililere durumu bildirdim. Gözlükten pek ümitli değildim ama cüzdanın içinde ehliyetim olduğundan bulunabilir belki diye düşündüm. İkinci konser başlamadan cüzdanımın bulunduğunu ve nereden alabileceğimi bildirdiler. O kadar rahatladım ki gözlüğü umursamadım bile. Cüzdanı hemen bulup bana ulaştıran Pozitif ve Küçükçiftlik Park çalışanlarına teşekkür ederim. Bulunmasa gecem berbat olur konserin ikinci kısmında eğlenemezdim.

Rahatlamış bir şekilde tekrar sahne önüne gelip bu sefer de Two Door Cinema Club’ı beklemeye koyuldum. Gerçekten inanılmaz bir gece. TDCC sahneye çıktıktan sonra Tan’la neredeyse bulabildiğimiz her fırsatta çığlık attık. Tan’ın çığlıklarının sorumlusu ay bunlar çok güzelmiş diye bilmem kaç tane içtiği Binboa Mojito, benimkiler safi groupie’likten. Şarkılardan önce, sonra… Evet, genelde zıplıyor ve çığlık atıyorduk.

tdcc1

Her ne kadar tarzlarından ötürü TDCC’da daha çok dans etmiş olsak da bence enerjileri Metronomy’ye göre daha düşüktü. Tam olarak neden bu hissiyata kapıldığımı bilmiyorum. TDCC da Undercover Martyn, Something Good Can Work, This Is The Life, Do You Want It All?, Cigarettes In The Theatre ve What You Know gibi en sevilen şarkılarını çaldı ve seyirci de şarkıların neredeyse hepsine eşlik etti (ben yarı eşlik yarı çığlık, sağımda solumda önümde arkamda konser izlemeye çalışan herkesten özür diliyorum). Bu arada beyaz atleti ve enerjik hareketleriyle önünde kızların toplaşmasına sebep olan basçıya hayran kaldığımızı da belirtmeden geçmeyeyim. TDCC sahneden indi, ama çığlıklar bitmedi. I Can Talk’la bis yaptıklarındaysa kendimizden geçtik.

Metronomy ve TDCC gününden daha çok fotoğraf için buraya tıklayabilirsiniz.

Konser bittiğinde hepimizde tatlı bir yorgunluk vardı. Aynı akşamda hem Metronomy hem TDCC izlediğimiz festival tadında şahane bir şekilde son buldu Pozitif Günler. Şimdi sırada Mono, Tuborg Gold Fest ve Efes Pilsen One Love Festival var…