one love

Tatsız geçti bu festival ne yalan söyleyeyim. Müzikten çok yasaklar konuşuldu. Müzik dinlemeyi, içki içmeyi seven insanlar olarak başkalarına dayatmadığımız, sadece kendimiz yaşadığımız hayat tarzımız bir takım insanları rahatsız etmiş. Haksızlığa uğradık. Alkol lazım değil elbet eğlenmemiz için, müzik dinlemeye gitmişiz, ama böyle ayıp bir şeymiş gibi yasaklanınca iki bira içmemiz, tadımız kaçtı, kırıldık.

Efes Pilsen One Love festivali 11 senedir yapılıyor. İlk kez düzenlendiği 2002 senesinden bu yana Gotan Project, Manu Chao, Moby, The Chemical Brothers, The Black Eyed Peas, Violent Femmes, Morrissey, Beastie Boys, Roisin Murphy, Hot Chip, Gogol Bordello, Shantel, Klaxons, Tricky, M83, Röyksopp, Groove Armada, The Ting Tings, Sophie Ellis-Bextor, Fischerspooner, The Whitest Boy Alive, Suede, Manic Street Preachers, Editors, Cake, Pulp, Kaiser Chiefs, Damien Rice, Kimbra, Selah Sue ve Yuck gibi isimleri izleyiciyle buluşturdu.

Bu sene festivale günler kala #eyuptebirafestivalinehayir diye bir hashtag atıldı ortaya. 3 senedir santralİstanbul kampüsünde gerçekleşen One Love Festival bir bira festivali değil, müzik festivalidir. Yıllardır Türk basketboluna, müziğe, spora, kültür ve sanata destek veren Efes Pilsen’in sponsor olması bu festivali bira festivali yapmaz. Kaldı ki bir bira festivali de yapılabilirdi. Alkol içmemeyi tercih edebilrsiniz evet ama alkol içmeyi tercih edene de saygı duymak gerek.

Bira içmek yasak değil. One love bir müzik festivali, insanlar müzik dinlemeye geliyor, isteyen özgür iradesiyle bira da içiyor müzik dinlerken (18 yaş altına alkol satışı yapılmıyor), yasa dışı bir durum yok. Yıllardır böyle oldu bu. Bu sene ise festivale gitmeden tadımızı kaçırdılar. Acaba provokasyon olur mu, kapı önünde olay çıkar mı falan derken Cumartesi günü alana vardığımızda içki satışının yapılmayacağını açıklayan şöyle bir duyuruyla karşılaştık.

aciklama

Senelerdir santralİstanbul içindeki mekanların ruhsatıyla içki satışının yapıldığı festivalde bu sene içki olmamasının sebebi içerdeki mekanların oluşan baskılar sebebiyle içki ruhsatlarını kullandırtmaktan son anda vazgeçmiş olmaları olmuş. Alana varıp yukardaki fotoğrafı kendi twitter hesabımdan paylaştığımda ‘Efes içki satılmayacağını biliyordu neden daha önce duyurmadı’ gibi geri dönüşler aldım. Gerçekten de kapılar açılmadan az önce belli olmuş bir durum olduğunu bizat konuştuğum ve güvendiğim yetkililerden öğrendim. Kimsenin böyle bir durumda küçük hesaplar peşinde koştuğuna inanmıyorum. Zaten bira yoksa festivale gelmeyiz kafasında olan kişilere bilet iadeleri de yapıldı.

Ben şahsen oraya bira içmeye değil, müzik dinlemeye gittim. Bira yoksa girmeyiz şeklinde -belki de haklı- protestoların hedefi Efes ya da organizasyon olmamalıydı diye düşünüyorum sadece. Zaten alkol yasağına rağmen festivale gelerek destek olanlar da az değildi.

Cumartesi günü içki yasağını duyup kapıda bira satan onlarca kişi vardı. Festivale girmeden çimenlerin üzerinde bira içti katılımcılar. Bu manzara Pazar günü yerini festival kapısında nöbet tutan polislere bıraktı. İçki satmaya çalışanı polis kışkışladı, çimenler ve festival kapısının önü de kimse oturamasın diye sulandı.

Alkol satışı tartışmaları müziğin önüne geçti One Love’da bu sene. Konuşmaya değer müzik olayları da yaşandı. Kısaca bahsetmekte fayda var…

Cumartesi yasaktı, ruhsattı derken biraz geç açıyor kapılarını One Love. Hava sıcak ama gündüzden gelenler yok değil. Alanda onlarca etkinlik var. Afrikalı Dans topluluğu, jonglörler, one man band, oyunlar… ortam harika olmasına rağmen şahsen benim tadım kaçık. Etrafta da buruk bir enerji var.

18:15’de Yuck çıkıyor sahneye, hava hala çok sıcak ve sahne önünde çok az kişi var. Yeni bir grup Yuck, ilk albümleri geçtiğimiz sene çıkmış. Ana Sahne’de bu tarz grupların başlaması için erken bir saat belki de 18:00, Temmuz ortasında yapılan bir festival için. Yuck’tan sonra Closer filminin soundtrack albümünde yer alan Blower’s Daughter şarkısıyla ünlenen -benim İrlanda’nın Halil Sezai’si dediğim- Damien Rice sahnede. Konsere ilgi büyük. Zaten güneş de artık kimseyi rahatsız etmiyor. Tek başına sahneye çıkan Damien Rice gitar ve klavye çalarak şarkılarını söylüyor. Bir iki şarkısını dinlemek okey ama bence festival sanatçısı değil pek. Çimlerde oturarak dinliyorum ben de, hem de Kaiser Chiefs’e hazırlanıyorum.

Saat 21:30’da hava iyice karanlık ve ana sahne önünde dev bir kalabalık var. Birazdan Kaiser Chiefs sahnede olacak. Heyecanla bekliyoruz. Gaz bir şekilde sahneye çıkan Kaiser Chiefs solisti Ricky Wilson bira yasağıyla ilgili şaşkınlığını anlatan içinde fuck geçen cümleler kuruyor bol bol, haklı adam. Hadi biz yıllardır alıştık, maalesef kanıksadık böyle saçmalıkları ama onlar şaşkınlar bu kavraması güç durum karşısında. Everything Is Avarage Nowadays’de sahneden seyircilerin arasına iniyor Ricky Wilson, hiç yerinde durmuyor konserin devamında, Na Na Na Na Naa’da sahne direğine tırmanıyor, atlıyor, zıplıyor. Seyirci de bütün tatsızlıkları unutmuş. Sonunda deşarj olup rahatlıyorum ben de. Harika bir konser oluyor. Derken gönlümüzü fetheden hareketi Take My Temperature’da yapıyor Ricky Wilson:

Kulisten aldığı birayla sahneden inip Efes Lounge’a gidiyor peşinde koşan güvenlik görevlileriyle. Lounge’un tepesine çıkıp ‘Şerefe’ diyerek birasını içtiğinde alkış kopuyor haliyle. Grup sahnede gaz bir şekilde çalmaya devam ediyor hem de. Seyirciyi iyice coşturduktan sonra sahneye dönüp şarkıya devam ediyor Ricky Wilson. Gerçekten inanılmaz bir performans. Mutlaka canlı izlenmesi gereken gruplardanmış Kaiser Chiefs de. Bu süper finalden sonra seyirci dahasını istiyor. Bis için tekrar sahneye çıkan grup Oh My God’la mükemmel bir kapanış yapıyor. Ben bu konserin üzerine bir ay yatar kalkar Kaiser Chiefs dinlerim, öyle söyleyeyim.

Pazar günü daha kalabalık festival. ‘İçki satışı olmayacağını açıklasalardı önceden kimse gelmezdi’ teorisinde olanların yanıldığı belli oluyor, bir gün önceden içki satışı olmayacağı bilinmesine rağmen festival alanı dolu. Müzik dinlemeye gelmiş binlerce kişi beni umutlandırıyor. Önümüzdeki senelerde de konserler izlemek için bugün bu festivale gelmek, organizatörlere destek olmak, yaşam tarzımıza parmağını sallayanlara karşı birlik olmak lazımdı. İşte buradayız.

Bugün benim adıma daha çok takip edecek müzik var. 16:30’da Filtresiz Müzik Sahnesi’nde The Away Days cayır cayır bir performans sergilerken Ana Sahne’yi birkaç saatliğine hakimiyet altına alacak olan güçlü kadın vokallerden ilki Elif Çağlar daha sakin müzikler yapıyor. Çok keyifli, tam akşamüzeri festival kafası.

On Your Horizon, Kafabidünya, Miller Music Factory 1.’si Sapan ve Ayyuka ile gün boyunca Alternatif Sahne harika gidiyor. 18:30’da Belçikalı 1989 doğumlu genç yıldız Selah Sue ise Ana Sahne’de. Şubat’ta Babylon konserini kaçırmıştım, burada yakalıyorum nihayet. Hava çok sıcak olduğu için sanırım yine öyle çok kalabalık değil sahne önü. Bence saati biraz erken, hatta bana kalsa Selah Sue’yu Kimbra’dan sonra çıkartırdım. Selah Sue çok sempatik ve sesi harika. Kendine has reggae / soul müziği tipiyle hiç bağdaşmıyor, bu ses gerçekten bu kızdan mı çıkıyor dedirtiyor. Bence daha çok seyirciyi hakediyordu.

Ondan sonra sahneye bir başka harika ses Kimbra çıkıyor. Kimbra da oldukça genç bir yetenek, 1990 doğumlu. Çılgın kostümü ve danslarıyla o da pek sempatik. Şahane bir sesi var, sahnede biraz deneysel takılıyor. Kendi sesini kaydedip loop’a alıp üzerine şarkı söylüyor. Gotye’yle yaptıkları ve herkesin bildiği Somebody That I Used To Know şarkısı line up hiyerarşisinde bir adım öne geçirmiş onu. Ben hala Selah Kimbra’dan sonra çıkmalıydı diyorum.

Pulp sahneye çıkmadan önce sahne önüne çekilmiş bir ağ üzerine yansıtılan yeşil lazer harflerle konuşmaya başlıyor seyirciyle. Hem de Türkçe! “Nasılsınız? Keyfiniz yerinde mi?” diye giriyor muhabbete, içki yasağından çıkıyor. ‘Şaka mı bu? Bu şaka anlayışı mı?’ diyor. Kaiser Chiefs’den sonra Pulp da duyarsız kalmıyor alkol yasağına ve bol bol alkışlanıyor. 90’ların efsane indie grubu Pulp bu lazerli iletişim sonrasında orijinal kadrosuyla sahnede nihayet. Grubun solisti Jarvis Cocker yaşına rağmen inanılmaz danslar eşliğinde yine süper bir performansa imza atıyor.

Pulp konserinden sonra Miller Silent Disco’yla 02:00’ye kadar sürüyor eğlence. Eğleniliyor böyle de, zaten mesele içki içememek değil hayat tarzımıza edilen müdahale.

Festival’de yaşanan tatsızlıktan yola çıkılarak #ozgurlugunesahipcik hareketi başlıyor ve sosyal medyada hızlı bir şekilde yayılıyor gün boyunca. Hashtag dünya çapında en çok konuşulanlar listesinde ve saatlerce orada kalıyor. Altına atılan imzalar arttıkça anonimleşip bir halk tepkisine dönüşüyor. Destek olan isimler çok önemli. Amaç farkındalık yaratmak. Festival’de bira satışının yasaklanmasının sebebi Eyüp halkının hassasiyetiyse, bira içme hakkımızın yasaklanması da bizi rahatsız etti halk olarak. Çünkü sadece içki değil mesele. Başörtüsü de, anadil de, içki içmek de bireysel özgürlük. Hoşgörü bugün senin hoşuna gitmeyen başkasının özgürlüğüne saygı duymak demek, ki yarın başkalarının hoşuna gitmeyen özgürlüğün elinden alınmasın. Kısacası biraları elinden alındı diye ayaklanan bir grup insan olarak görülmemeli yapılmaya çalışılan şey. Böyle bir hareketin doğmasına da sebep oldu One Love Festival. Yazılan bildiriyi okumak ve altına imzanı atmak için http://www.ozgurlugunesahipcik.com/