
Seyahat editörlüğü yaptığım Yoga Journal Türkiye‘de Mayıs Haziran sayısında yayımlanmış İzlanda’da Yoga Seyahati yazım
66. Enlemde Yoga!
İtiraf etmem gerekirse, çok değil daha 1.5 sene önce ’spor olsun diye’ denemiştim bir matın üzerine yoga yapma amacıyla çıkmayı. Berlin’de düzenli olarak gittiğim ve formumu korumama yardımcı olan Pilates’e alternatif bir aktivite, belki de şu sıralar pek popüler ama zamanla unutulacak bir ‘fitness’ trendiydi yoga; o zaman öyle sanıyordum. Ne zamanlamanın ne de ‘bu sefer de farklı bir şey deneyeyim’ hissinin tesadüf olduğuna inanıyorum şimdi. O gün o matta pozdan poza girdikten sonra Savasana’da yatarken boşuna süzülmüş olamaz gözlerimden o yaşlar. Bugün geriye dönüp baktığımda hala da en sevdiğim yanlarından biridir yoganın, havalı, trendy, seksi, vücudum için iyi… ne motivasyonla başlarsan başla, orada kalmıyor, çok daha derin bir şeye dönüşüyor yoga, bir yandan seni de dönüştürürken.
Hayatımda dönüştürücü etkisi olan deneyimlerden bir diğeri de seyahat etmek. Bambaşka bir kültüre ait, hiç tanımadığın ve tanınmadığın yepyeni bir yerde kendini tekrar tanımlarken aslında kim olduğunu keşfetmek. Yoga hayatımın merkezinde kendine yer edinmeden önce de seyahat ediyordum ben. Lisede dil öğrenmek, üniversitede ünlü mimarların binalarını görmek, sonra hayran olduğum sanatçıların konserlerine, festivallere gitmek, yazı yazmak ilk kez gördüğüm sokaklarda kaybolmak gibi motivasyonlarla ama en çok da her yeni yerde başka bir yönünü keşfettiğim öz benliğimle baş başa kalmak için hep seyahat ettim.
Nihayet 2014 Eylül ayında, o Berlin’deki göz yaşlarının sebebini anlamak için başladığım Yoga çok geçmeden büyük bir yer edindi hayatımda. Toplantılarımı hatta seyahat tarihlerimi yoga derslerime göre düzenle- meye başladığımda anladım işin ehemmiyetini. Her gün öğlen yoga dersine gitmek önceliğim oldu! Derken hocalık eğitimi ile iyice işin içine girince seyahat rotalarımı da şekillendiren bir şey haline geldi Yoga.
Bir müddettir gidilecek görülecek yerler listemde tepelere tırmanan İzlanda dünya haritasının üst köşelerinden bana hadi gel artık diye göz kırparken; kuzey ışıklarına ev sahibi olan, dönüştürücü ateş elementini buzulların hemen altındaki katmanda barındıran, uçların ve dengenin bir arada olduğu; elf ve trollere inanan huzurlu ve mutlu bir halkın yaşadığı bu coğrafyada yoga yapmak harika olmaz mıydı diye düşündüm ve araştırmaya başladım.
İzlanda’nın kuzeyinde Eyjafjörður fyor- dunda yer alan, hepi topu 327 bin nüfuslu ülkenin 2. büyük şehri Akureyri’de Inspiration Iceland tarafından organize edilen 1 haftalık bir yoga kampı buldum ve ‘tamam işte bu!’ dedim.
Inspiration Iceland, Akureyri’de yaşayan İsviçreli bir karı koca tarafından hayata geçirilmiş bir yoga ve turizm oluşumu. Andreas bölgeyi çok iyi biliyor ve yoga dışında geçirilen zamanda yapılan turlarda rehberlik yapıyor. Ulrica ise dünyanın pek çok yerinde yaşamış ve sayısız eğitim almış bir Yogi. Akureyri’de yıl boyunca aktif bir yoga okulu ve turizm ofisi olmalarının yanında senenin belirli zamanlarında, farklı mevsimlerde bambaşka yüzlere bürünen güzel Akureyri’de çok farklı haftalık yoga workshop’ları sunuyorlar.
İzlanda gibi bir ülkede kışın turist olmak zor olsa da göz alabildiğince bembeyaz bir örtü, Kuzey ışıkları gibi doğa harikaları, husky köpeklerle kızak gibi mevsimlik aktiviteler ile çektiğiniz zorluğun karşılığını alıyorsunuz. Yine de kış mevsimi bana göre değil diyenler için, benim katıldığım Kış Yoga ve Hiking workshop’u dışında yazın ‘Geceyarısı güneşi altında yoga’ ve yine sonbaharda da farklı karaktere ve renklere bürünmüş doğaya paralel olarak merkezinde yoganın yer aldığı zihni ve ruhu dinlendirici workshop’lar sunuyorlar.
Konaklama Inspiration Iceland’e ait olan, Trip Advisor’dan mükemmellik sertifikası almış, şehirdeki en yüksek puanlı konaklama opsiyonu olan Pearl Of The North isimli evde oluyor. Akureyri şehir merkezine yürüme mesafesindeki ev her ihtiyacınızı karşılayacak şekilde döşenmiş, donatılmış ve bahçesinde jakuzi var!
Yoga haftası boyunca gün sabahları Ulrica ile, şehrin bulunduğu fiyordun karşı yakasında bir deniz fenerinin hemen yanındaki evlerinde yer alan küçük samimi stüdyoda 2 saat Yoga yaparak başlıyor. Ulrica, bir zamanlar Amerika’da epey popüler olan, özellikle hizalara çok önem veren Anusara ekolünden geliyor. Ancak Asya’da da oldukça zaman geçirdiği için Ulrica’nın yoga tarzını eklektik olarak nitelendirmek yanlış olmaz. 2’şer saatlik 5 seanstan toplam 10 saat yoga dersi içeren workshop boyunca her bir ders Geleneksel Çin Tıbbı’nın 5 elementinden birine adanıyor ve akış elemente karşılık gelen duygu, beden sıvısı ve enerjilere göre şekillendiriliyor.
Dersi mantralar söyleyerek açan ve çaldığı etnik enstrümanlarla işitsel olarak zenginleştiren Ulrica; kasları dışarıdaki soğuktan derin esnemelere hazırlayan uzunca bir ısınma ile devam ettiriyor. Mantra, meditasyon ve ısınmalar sonrasında bir dizi güneşe selamın içinden geçilip bolca prop ve partner çalışmasıyla pozlar uygulanıyor. Ben kendi adıma daha önce hiç denemediğim birkaç pozu burada Ulrica’nın yönlendirmesi ve cesaretlendirmesiyle ilk kez denemiş oldum. Akış boyunca bağımsız İzlandalı sanatçıların müzikler eşliğinde Geleneksel Çin Tıbbı Elementlerinin vurguladığı kavramları içinde bulunduğumuz eşsiz coğrafyanın öğrettikleri paralelinde aktarması oldukça etkileyici.
Ders sonrası öğle yemekleri için fiyordun iki yakasını bağlayan köprüden şehre dönüp Akureyri’nin en eski ve orijinal cafe’si Kafi Ilmur’un öğle menüsüyle karnımızı doyu- ruyoruz. İki çeşit çorba, ev yapımı İzlanda ekmeği ve tereyağın yanında çeşit çeşit sağlıklı yemekler çıkıyor burada her gün.
Sabah yogası ve öğle arasından sonra workshop’un ikinci kısmı için her gün farklı bir aktivite bekliyor bizi. Hafta başında elimize bir program verilmiş olsa da bunun sadece bir taslak olduğunu belirtmek gerek. Çünkü İzlanda gibi hayatın akışında iklimin belirleyici olduğu bölgelerde tahmin edildiği gibi planların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine doğa ana karar veriyor.
Hava durumuna göre şekillenen ve Andreas’ın tecrübeleriyle o günkü hava koşuluna en uygun aktivitenin seçildiği program dahilinde örneğin bir akşamüstü Hrisey adasına bir tur gerçekleştiriliyor. Burada yer alan ve İzlanda’nın en güçlü enerji kaynaklarından biri olarak kabul edilen Orkulindin, oraya vardığınızda gerçekten de insanın duygularına hakim olamayacağı kadar etkileyici; enerjiyi hissetmemek mümkün değil. Üstelik 2 saatlik yoga sonrası buraya ’snowshoe’larla yürümek hiç de azımsanmayacak bir cardio. Zihne huzur bedeneyse zindelik veren bir aktivite. Başka bir akşamüstü ise bu defa ormanda yine snowshoe’larla yürüyüş, ya da yakında yer alan kayak tesisinde kayak yapmak mümkün. Workshop’un şüphesiz en heyecan verici turlarından biri ise aktif volkanik bir bölge olan Mývatn Gölü ve çevresine yapılıyor. Tüm akşamüstü süren bu tur dahilinde tanrıların şelalesi olarak bilinen görkemli ve etkileyici Goðafoss, Skútustaðir kraterleri, Dimmuborgir’in lavla şekillenmiş peri bacalarını andıran coğrafi şekilleri gezildikten sonra günün yorgunluğu Námaskarð’da yer alan doğal termal kaplıcada atılıyor. Diğer etkinlik alternatifleri arasında yer alan, Andreas ve Ulrica’nın büyütüp eğittiği Husky’lerle kızak ise özellikle Kuzey Işıklarının aktif olduğu gecelerde büyüleyici bir deneyim haline dönüşebiliyor.
Huzurlu, ilham verici bu coğrafyada Yoga yapmak alışılmışın dışında, yenileyici ve besleyici. Eğer Inspiration Iceland’in sunduğu Yoga workshop’ları ilginizi çekerse www.inspiration-iceland.com adresine göz atabilirsiniz.
Reykjavik
Reykjavik
Seyahat editörlüğü yaptığım Yoga Journal Türkiye‘de Mayıs Haziran sayısında yayımlanmış İzlanda’da Yoga Seyahati yazım 66. Enlemde Yoga! İtiraf etmem gerekirse, çok değil daha 1.5 sene önce ’spor olsun diye’...

YORUMLAR
Şu an hiç yorum yok.