Seyahat Tüyoları – cizenbayan https://www.cizenbayan.com müzik, seyahat, lifestyle, yoga, festivaller, keşifler Thu, 14 Mar 2019 15:54:27 +0000 tr-TR hourly 1 https://wordpress.org/?v=4.6.14 havalimanında hızlı geçiş! https://www.cizenbayan.com/havalimaninda-hizli-gecis/ https://www.cizenbayan.com/havalimaninda-hizli-gecis/#respond Thu, 27 Jul 2017 10:56:06 +0000 https://www.cizenbayan.com/?p=9300 Her yere en az 4 saat erken giden bir anne ve her yere son dakika yetişen ya da yetişemeyen bir babanın kızıyım. Annem seyahat öncesi havaalanına kamp kurar babamsa sık sık uçak kaçırırdı. Bu şekilde büyümekse beni havaalanlarına tam zamanında gitmeye çalışan zamanını optimize etmeye çalışan biri haline getirdi haliyle…

Tabii evdeki hesap çarşıya her zaman uymuyor. Hayatımda 3 kez uçak kaçırdım. Birinde Londra’daydım, metro hattındaki inşaat ve onun yerine binmemiz gereken otobüs angaryası sebebiyle havaalanına hesapladığımızdan tam 1 saat geç varmıştık. Bir sonraki uçakta yer bulup İstanbul’a onla dönmüştük ama bu son dakika bileti bize tabii ki de pahalıya patlamıştı. İkincisinde bayram yoğunluğunu hesaba katmamış bir 19 Mayıs günü Kabak Dalaman’a uçmak yerine boynum bükük eve dönmüştüm. Üçüncüsünde ise uçağın kalkış saati yerine iniş saatine bakmışım :) Uçağın kalkmasına 15 dakika kala havaalanına varıp büyük yalvarmalara karşın uçağa alınmamıştım :)

TAV-elif-tanverdi-cizenbayan-havaalani

Şimdi size bu tarz durumlarda inanılmaz zaman kazandıran bir uygulamadan bahsedeceğim: TAV Hızlı Geçiş özelliği. Havaalanına zamanında ya da birazcık geç geldiniz ve pasaport kontrolünde çok sıra var diyelim… CEPTETEB üyelerinin yararlanabileceği TAV Hızlı Geçiş özelliği ile TAV havalimanlarında güvenlik ve pasaport kontrolünde sıra beklemeden geçebilirsiniz. Uçağı yakalamak ya da havalanında mağazalara bakmak, birşeyler içmek için zaman kazandınız bile! Üstelik kampanyadan yararlanmak için herhangi bir alt limit yok.

cepteteb

Benim çok tatlı bir arkadaşım var. Çok tatlı ama sürekli uçak kaçırıyor. Yılbaşında Berlin’e gelecekti. Uçak boarding’e başladığı sırada gözünü açmış. Ona yapabilecek bir şey yok. Ama bi model arkadaşım daha var o da ‘yetişirim yetişirim’ diyerek her yere geç gidiyor, sonuna kadar zorluyor. Geçen gün uçağı resmen TAV Passport Hızlı Geçiş Kampanyası sayesinde yakaladı. Tabii ki sadece uçak kaçırmamak değil sırada beklemeyi sevmeyenlerin de hayatını kolaylaştıracak bu kampanyadan ayda 4 senede 24 kere üstelik her seferinde yanınızda bir kişiyle (ya da 18 yaşından küçükse sınırsız kişiyle beraber) faydalanabiliyorsunuz.

Bu tarz life hack’ler buldukça paylaşmaya devam!

]]>
https://www.cizenbayan.com/havalimaninda-hizli-gecis/feed/ 0
Yeni başlayanlar için: dünyayı gezme konusunda biraz ilham! https://www.cizenbayan.com/dunyayi-gezmek-icin-ilham-isteyen/ https://www.cizenbayan.com/dunyayi-gezmek-icin-ilham-isteyen/#comments Sun, 19 Feb 2017 13:30:20 +0000 https://www.cizenbayan.com/?p=8970 Okula git. Ailenin sözünden çıkma. Ödevlerini yap. Sınavlara çalış. Üniversiteyi kazan. Aileni mutlu et. Mezun ol. İyi bir işe gir. Ev al. Araba al. Paranı sevmediğin insanları etkilemek için satın aldığın şeylere harca. Biriyle tanış. Evlen. Çocuk yap. Her gün işe git. Çocukların büyüsün. Onları da aynı döngünün içine sok. Yaşlan ve öl.

Kapitalizmin, devletlerin hatta belki de bazen bizi çok seven ailelerimizin bizim iyiliğimizi istedikleri halde bizim neyle mutlu olacağımızdan haberleri dahi olmadığı için bize dayattıkları hayat tarzı bu olsa da; bazılarımız bu oyunu oynamayı reddedip kendi hikayelerimizi yazma cesaretini gösterebiliyoruz. İşe bir sene ara vermekten, kazandığı yüksek puanlı bölümü okumayıp daha ‘basit’ işler yapmaktan kim ölmüş? Ben demiyorum ki şehirde yapılan 9-5 bütün işler kötü! Kariyer yapmak tü kaka! Asla! Sadece buna mecburmuşuz gibi gösterilmesi sıkıntı. Ve bazılarımız kesinlikle bunun için yaratılmamışız!

gezenbayan-cizenbayan-meksika

Malumunuz, üniversitede -ailemin zoruyla değil, kendim isteyerek- mimarlık okudum. Çok da severim mesleğimi. Ama taa o zamanlar başlamıştım kalıpları, kuralları sorgulamaya. Bana ‘şu saatte işe gel, şu kadar saat bilgilsayar başında otur, sonra eve git’ denmesi bünyemde ters etki yarattığından, neredeyse 5 senedir kendi işimi kendi belirlediğim saatlerde kendi istediğim şekilde yaptığım düzenimi kurdum. Ne şanslıyım ki hem cesaret ettim, hem ailem kararlarımı hep destekledi ve hayatta kendi yolunu çizmeyi başarmış insanlardan biri oldum.

Ben ne aileden zenginim ne başkasının parasını yiyorum. Öyle dünya güzeli bir kadın da değilim. Çalışıp didinip inat edip olmaz denilen şeyi olduruyorum. Dışardan ‘tuzu kuru hayat ona güzel’ gibi görünsem de kurum ve kuruluşlardan bağımsız, güvencesiz hayat herkesin bir anda ha deyince yapabileceği bir şey değil. Hatta tahmin ettiğiniz üzere kendileri bu cesareti gösteremeyip sıkıştıkları hayatlarında mutsuz olup başarabilenlere gereksiz bir nefret duyanlar da bol!

İlla düzenli işi gücü bırakmak da şart değil. Sadece bunun imkansız olmadığını, dünyayı görmenin çok zenginlerin tekelinde olmadığını, yapılabildiğini görmek ve göstermek gerek! Ben istiyorum ki gelin kalıpları yıkıp tek başına yola çıkan, tuzu kuru olmadığı halde hayallerini gerçekleştirmenin öyle ya da böyle yolunu bulan, senin benim gibi insanlardan ilham alalım!

cansu-elter-victoria-falls-africa

(Not: Bu arada bana da çok soruluyor, gezmeye blog yazmaya nasıl başladın diye, çoook röportaj cevapladım bu konuyla ilgili çok yerde çıkıp anlattım ama bütün hikayeyi anlattığım bir yazı yazacağım söz, siz de lütfen sorularınızı yöneltin bana ki daha detaylı cevaplandırabileyim)

Şimdi birazdan sizlere tanıtacağım ilham perilerim gibi gidiş o gidiş dünya turuna çıkmadım ben. Ama ben de yakın zamanda evimi kapatıp, eşyalarımı da bir depoya atıp, zaten ayın yarısından çoğunda boş bıraktığım bir yere kira ödemektense, iş seyahatlerim dışında kendim de uçak biletleri alıp, daha çok yolda olma kararı aldım! Ben gezip, fotoğraf çekip, yazıp, paylaşıp beni okuyanlara, takip edenlere ilham vermekten mutlu olurken, bana ilham veren gezgin arkadaşlarımı da sizlere tanıtmak istedim.

Cansu, Kerimcan ve Barkın. Üçü de yollarda. Ve bana şu sıralar öyle ilham veriyorlar ki, onları takip etmeyen bilmeyen kalmasın istedim! Yoldalar, yoldayken bilgisayar açmak, çalışmak ne zordur bazen en iyi ben bilirim. Öyle de tatlılar ki beni kırmadılar ve sorularımı hızla yanıtladılar. Keyifle okumanız, ilham almanız dileğiyle!

Ladies first! Cansu’dan başlayalım!

the-riverdeck-afrika-cansu-elter

Cansu ile Boyner için yaptığımız bir çekimde tanışmıştık. O da benim gibi bir dijital içerik üreticisi aslında. Sonra işini bıraktı, eşyalarını topladı ve bir uçağa atlayıp kendini Afrika kıtasında buldu. Şimdi onu bir gün sörf tahtasının üstünde, bir gün fokların içinde, bir gün tehlikeli bilinen şehirlerin arka mahallelerinde görüyoruz. Gelin hikayesini ondan dinleyelim!

Selam Cansu! Şu an nerdesin?

Selam! Şu an hayatımda kendimi en çok ait hissettiğim ikinci şehirde, Cape Town’dayım. Cape Town Güney Afrika’nın en büyük, dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Buraya Aralık sonunda geldim, aslında planım Nisan sonunda gerçekleşen Africa Burn festivaline kadar kalmaktı ama planlarım galiba -yine- değişiyor :) Ama bir ay süresince gönüllü olarak çalıştığım surf hostelindeyim daha. Seyahatin en ballı dönemi, hem surf, hem yoga, hem meditasyon hem de kahve yapmayı öğreniyorum şu an.

Neden Afrika’dan başladın?

Afrika’yı gezmek en büyük hayalimdi. Planladığım dünya turu için de rotamın en mantıklı başlangıç noktasıydı. Mevsim de yaz olunca çok düşünmeme gerek kalmadı. Şu ana kadar 5 ülke gezdim Afrika’da. Sanırım bir ülke daha ekleyip Asya’ya geçeceğim.

Ne zamandır yoldasın?

Tam 3 buçuk ay oldu yola çıkalı. Bu zamanın tamamını Afrika kıtasında çeşitli ülkelerde geçirdim. Hayatımın en güzel 3 buçuk ayı :)

Kararını kimler destekledi, kimler saçmalama dedi? Ailenin tutumu nasıl oldu?

Kararımı ilk açıkladığımda malesef çok inandırıcı olamadım :) Büyük bir şirkette iyi bir pozisyonda çalışıyordum, az çok iyi bir kariyere sahiptim ve fena para kazanmıyordum. Bu yüzden çevrem genelde o hep yapılan ama asla gerçekleşmeyen planlardan biri sandı. İşi gücü bırakıp eşyaları satmaya başlayınca bir anda işin ciddiyetini kavradılar. En çok iş yerindeki arkadaşlarım destek oldu. Binlerce kalp onlara!

Ama sen de biliyorsun, çevremizde bazen hater’lar oluyor :) Haters gonna hate diyerek yoluma devam ettim ben, yorumlara hiç bakmadan.

Aileme kararımı tam 1 sene önce açıkladım. Kabullenmek için yeterli vakitleri oldu :) Benden bu kadar uzun süre ayrı kalacakları için üzüldüler ama genel anlamda benimle gurur duyuyorlar. Ben de kararlarıma hep destek olan bir ailem olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Nasıl karar verdin? Canına tak eden birşeyler mi oldu? Yoksa her zaman yapmak istediğin birşeydi de ‘şimdi yapmayacağım da ne zaman yapacağım’ mı dedin?

Kısaca boşluk hissi diyelim. Bu hayatın insanı hissetmiyorum kendimi. Sürekli çalışıp kendine zaman ayıramamak, şehirde debelenip durmak, bir şeyler yapabilmek için hafta sonunu beklemek, gülümsemeyi unutmak. E neden yaşıyorum öyleyse sorusunu fazlaca sorunca vücudum bana tepki gösterir hale geldi. Ama dünyaya bir kere geliyoruz. Kalbimi, vücudumu dinlemeyeceğim de ne yapacağım? 30 yaşımda bunu kendime hediye etmeliyim dedim sonra. Hayatımda verdiğim en doğru karar.

wilderness-national-park-cansu-elter-africa

 

İlham kaynağın kim ya da ne?

Cevabım “Into the Wild” değil :) Bilmiyorum bu biraz seksist mi olacak ama benim kahramanlarım genelde kadınlar :) ve toplum standartlarından kendini sıyırarak daha farklı yaşamaya cesaret edebilmiş tüm ünsüz kahramanlar.

Herkesin izlemesini tavsiye ettiğim bir iki film var;

1- WILD

Hayattan umudunu yitirmiş Cheryl, iyice boka sarmış hayatından onu tamamen sıyıracak bir karar veriyor ve tek başına Pacific Crest Trail’de sırt çantasıyla 1000 km’den fazla yol alıyor.

2- TRACK

Yaşadığı kötü anılarla dolu çocukluğunun ardından yaşamını sorgulayan karakterimiz 1700 mil uzunluğundaki Avustralya çölünü 4 deve ve köpeğiyle geçmeye karar veriyor.

3- HOURS

Virginia Woolf karakteri. Film çok popüler zaten anlatmama gerek yok. Sorgulamaktan kendini alamayan yazar Virginia Woolf karakterine hayranlığım büyük.

im-juli-fatih-akin

3- IN JULY

Sevdiği adam uğruna gözü kapalı birçok tehlikeli maceraya atılan Juli. Fatih Akın’ın ilk ve en sevdiğim filmlerinden biri.

4- MASUMİYET & KADER

Güçlü bir karaktere sahip hayat kadını Uğur. Sevdiği adamın peşinden sırf tutkusu yüzünden durmadan yer değiştiriyor. İnanılmaz etkileyici bir dram. Zaman zaman niyeyse aklıma geliyor ve hüzünleniyorum.

Gabriel Garcia Marquez’in 100 yıllık yalnızlık kitabındaki güçlü kadın Ursula.

Dostoyevski’nin Budala kitabı karakteri Prens Mışkin. Herkesin budalalığı ile dalga geçtiği karakter saflığı ve sorguladığı konularla insanları şaşırtıyor ve kendine hayran bırakıyor.

Oğuz Atay’ın düşünüp sorguladığı için tutunamayan karakteri Selim Işık.

Bu dünyadaki bence en değerli yazarlardan biri Adalet Ağaoğlu.

okavango-deltasi-cansu-elter

Yolda tek başına bir kadın olmak nasıl bir duygu?

İnsanlar genelde şaşırıyor ve takdir ediyor. Yanlış anlaşılmasın, yolda binlerce kadın var. Ama uzun süreli seyahate çıkmış, yalnız ve orta doğulu bir kadın çok görülen bir şey değil. Bunu duyduğumda gururum okşanıyor :)

Arada korkuyorum ama çoğunlukla kendime güvenli ve mutluyum. Bazen istemediğiniz durumlarla karşılaşabiliyorsunuz ama inanın İstanbul’da yaşamaktan asla daha zor değil.

Yolda kendinle ilgili neler öğrendin?

Türk yemeklerini yapmayı bilmediğimi öğrendim. Hep biliyorum zannederdim :) Spor yapabildiğimi öğrendim. Korkularımın sınırlarını öğrendim. Kendimi sakinleştirmeyi öğrendim. Ailemin hayatımda zaten büyük önemi vardı, ama sandığımdan daha büyük bir boşluğu doldurduğunu öğrendim. Göbek atmayı bilmediğimi öğrendim, düğünlerde kendimi göbek atıyor zannederdim (herkes Türk olduğumu öğrenince ilk bunu soruyor:) ) Meditasyona çok eğilimli olduğumu öğrendim. Sınırlarımı biraz zorlayınca yapamayacağım hiçbir şey olmadığını öğrendim. Hala öğrenmeye devam ediyorum, kendimle baş başayım. Hayatımda kendime hiç bu kadar zaman ayırmamıştım.

Yolda tek başına bir türk kızı olarak insanlardan nasıl tepkiler alıyorsun?

Tahmin edemiyorlar, genelde İsrail, İspanya, İtalya ya da Güney Amerika’dan olduğumu zannediyorlar. Öğrendiklerinde çok şaşırıyorlar. Sebebi Afrika’ya Türklerin çok seyahat etmemesi. Hani tek başına bir Türk kızı olmayı da geçtim :) Konakladığım çoğu hosteldeki ilk misafir olmuş Türk genelde ben oluyorum.

cansuelter-sorf

Senin gibi gezginlerle tanışıyor musun?

Konaklamak için genelde backpacker hostelleri seçiyorum ki buralarda benim gibi insanlardan bol bir şey bulamazsınız :) Solo seyahat eden 19 yaşında gencecik biri de oluyor, 60 yaşında bir adam da.

Rotanı nasıl belirliyorsun?

Spontane desem :) Gideceğim kıtalar belli, nereye gideceğime oradayken karar veriyorum. Çok planlı olmaktan hoşlanmıyorum çünkü hayatın karşınıza ne çıkaracağı belli olmuyor. İnsanlara soruyorum, fırsatları değerlendiriyorum, sıkıldığımda kaçıp başka yere gidiyorum.

Seyahatlerini nasıl finanse ediyorsun?

En çok sorulan soru :) Bununla ilgili uzun bir yazı yazacağım blogda, ama kısaca yaklaşık 2 sene para biriktirdim.

Şimdi sırada neresi var?

Bilmem hahaha =)

Madagaskar’a gitmek istiyorum aslında ama çok pahalıya mal olacak sanırım. Bu yüzden onun yerine Namibia ya da Mozambik’ten birini seçeceğim.

cansu-elter-prison-island-tortoise

Ne kadar daha bu şekilde yaşamayı düşünüyorsun? Bu geçici bir süreç mi yoksa artık hayat stilin mi?

Bir senelik bir sehayat bu, daha uzun da sürebilir, daha kısa da. Bundan sonraki seyahatlerim sanırım bu kadar uzun olmayacak. Ülkeye döndüğümde kendime bir hostel açmak istiyorum aslında (deli mi ne bu krizde :) ) Beni mutlu eden yerde, beni mutlu edecek işi yapacağım.

Hikayeni instagram’dan paylaşıyorsun? Amacın ilham vermek mi?

Biraz ilham, biraz kendim ve ailem için, biraz da gelecekteki çocuklarıma hava atmak için :) İnsan her gün dünya turuna çıkmıyor.

Başına gelen en ilginç olay neydi?

Hangisinin daha ilginç olduğunu düşünüyorum. Botswana’da hippo saldırdı bir kere mesela. Cape Town’da tren biletim olmadığı için tutuklandım :) Namaqua Ulusal Parkı’nda bir elmas kaçakçısıyla tanıştım. Düşündükçe bir şeyler çıkıyor.

Yolda olmanın en güzel yanı ne?

Özgürlük hissi.

devils-pool-victoria-falls-cansu-elter-afrika

Sence seyahat eden insanların ortak özelliği ne?

Yaşadıkları hayatın farkında olmaları, mutlu olmayı öğreniyor olmaları ve neredeyse hepsini seyahate iten farklı sebeplerinin olması.

Seyahat etmek insana ne katar?

Kendini, insanları, doğayı ve dünyayı tanıma şansı. Dünyanın aslında çok küçük olduğunun ama sonsuz hayatın ve seçeneğin olduğunun farkına varması. Bu küçük kabuğumuzda tıkılıp kalmak zorunda olmadığımız anlamına geliyor. Seyahat insana özgür ve mutlu bir insan olmayı öğrenme yeteneği katıyor.

Yola çıkmak isteyen ama bir türlü cesaret edemeyenler tek bir şey söyleyecek olsaydın?

3 şey söyleyebilir miyim? :)

Tabii ki :)

Yoldan korkmayın. Tek başımayım, kadınım ve hala yaşıyorum.

Plan yapın. Bir günde olmuyor hiçbir şey.

Kimseye aldırmayın. Bu sizin hayat deneyiminiz, sizden başka kimse söz sahibi değil.

Cape Town’dan Sevgiler

capetown-wanderlust-cansu-elter

Helal olsun sana Cansu! Çok mutlu ol! Hostelini aç! İlham vermeye devam et. Cansu’yu ve maceralarını instagram sayfasından takip edebilirsiniz. 

Sırada Kerimcan var!

Kerimcan Akduman! Kaçak Duman :) ahhahah Cansu gibi Kerimcan da dijital içerik konusunda tecrübeli, ajans geçmişli. Wanderlust zehri kanına bir kez karışmış, 9-5 işi varken de icantravel.co blogunu hali hazırda yazıyordu. Daha sonra yetmedi ve işini bırakıp tam zamanlı olarak dünyayı gezmeye başladı.

Processed with VSCO with kk1 preset

Şu an nerdesin?

Şu an Şili Patagonyasındaki Puerto Natales isimli bir kasabadayım. 1-2 gün daha kalıp, dünyanın sonundaki Ushuaia şehrine gideceğim.

Şimdiye kadar kaç ülke gezdin? Hedefin var mı?

Bilmem :) Saymayı bırakalı çok oldu. 40’ı geçmiştir herhalde. Ben kaç ülkeye gittiğimden ziyade kaç anım var veya o ülkede kaç insanla tanıştım ona bakıyorum açıkçası. Gol krallığı hedefim yok.

Dünyayı gezme kararını nasıl aldın?

Uzun bir süreç sonunda aldım. Özel hayatımda büyük bir travma yaşamıştım, iş hayatımda istemediğim bi adama evriliyordum, kısa bir seyahat için Kanada’ya giderken havayolu dergisinin arkasındaki dünya haritasını gördüm ve ne kadar param varsa hepsini harcayıp dünyayı gezme kararını aldım. Birkaç ay sonra ise istifa, hazırlık, veda ve yola çıkış.

Senin ilham kaynağın kim ya da ne?

Zor soru. Ama en başta annem var. Ben memur çocuğuyum. Kendisi çocukluğumdan beri bana kıt bütçeyle gezebilmeyi aşıladı. Öncelikleri öğretti ki bunlar kesinlikle ev, yazlık, araba değil. Sonraysa Barış Manço’dan Coşkun Aral’a, Jules Verne’den Evliya Çelebi’ye geniş bir külliyat sayabilirim.

Processed with VSCO with a9 preset

Kararını kimler destekledi, kimler saçmalama dedi? Ailenin tutumu nasıl oldu?

Ben şanslı bi adamım. 30 yaşında işi bırakıyorum, dünyayı gezeceğim dediğim zaman çevremde kimse “neden” sorusunu sormadı. Arkamdaki en büyük desteklerden biri de bu. Ailem, kız arkadaşım ve dostlarım.

Ne kadar zamandır yoldasın?

15 ay oldu.

Yolda kendinle ilgili neler öğrendin?

Limitlerimi, sabrımı, adaptasyon elastikiyetimi ve kısmen gerçek beni.

Malum hem çalışmıyorsun hem de sürekli yoldasın? Seyahatlerinin finansmanını nasıl sağlıyorsun? Bana en çok sorulan sorulardan biri de eminim herkes merak ediyordur.

3 sene kadar para biriktirdim. Sonra yola çıktım. Birikimlerimi yiyorum :) yolda arada çeşitli yerlere yazılar yazdım. Bunlar da seyahatin anca %20 uzamasına fayda sağladı.

Processed with VSCO with f2 preset

Ajans geçmişinin bu konuda bir faydasını gördün mü?

Ben proje yöneticisiydim. Açıkçası bazen bunu kendi kendime yönettiğim bi proje gibi değerlendirip sorun çözdüğüm oldu. Öte yandan içerik üretirken de faydalarını gördüm elbet. Ancak %15i geçmez bu fayda.

Sektörden gelen biri olarak: Markaların bir gezgine sponsor olması için ne gereklidir?

Bunun sihirli bi formülü yok. Masanın 2 tarafından da geçmiş biri olarak Türkiye’de bu işler oldukça vizyonsuz yapılıyor. Vasatın değer bulduğu bir coğrafyada iş kalitenizden ve bunun nasıl kullanabileceğinden ziyade takipçi rakamları değerlendiriliyor. Açıkçası çok takipçi, toplumun damarlarına basan bir popülist tavır fayda sağlıyor günümüzde :)

Senin gibi seyahat etmek isteyenlere önerilerin neler?

Yol en güvenli liman. Korkmayıp yola çıksınlar. Para bi şekilde kazanılıyor yolda.

DCIM112GOPRO Processed with VSCOcam with kk1 preset

Daha ne kadar yolda olmayı planlıyorsun?

Artık yoruldum, param da bitiyor. Bu nedenle yavaştan 360’ın sonuna geliyorum.

En etkilendiğin yer neresi?

Zor soru. Çok var ama ilk 5 listesi yapacak olursam:

1-Amazonlar

2-Patagonya

3-Japonya

4-Güney Afrika

5- Peru

Processed with VSCO with acg preset

Tek başına değil de biriyle gezmek ister miydin?

Tek başına gezmek ibadet gibi bir şey. İnsanın kendiyle olan yolculuğu bambaşka. O yüzden bu turu böyle yaptığım için mutluyum.

Bir sonraki destinasyonunu nasıl belirliyorsun?

Bilmem, o kendini belirliyor biraz.

Evi özlüyor musun?

Elbette. Ama benim ev kavramım binadan ibaret değil. Sevdiklerim yanımda olsun ev orası zaten.

Sence seyahat eden insanların ortak özelliği ne?

Bir kırılma noktası var hayatta. Onu yaşamış olmaları. Derdi olmayan adam yola çıkmaz çünkü. Bi çizik, kırık, yarık, yara veya delik var hepimizde. Onu onarmak için yoldayız.

Processed with VSCO with acg preset

Seyahat etmek insana ne katar?

Özgüven, mutluluk, vizyon, cesaret ve daha bir sürü şey.

Yola çıkmak isteyen ama bir türlü cesaret edemeyenler tek bir şey söyleyecek olsaydın?

Keşke yapsaydım diye geçmişe pişmanlıkla bakacağınıza iyi ki yapmışım deyin.

Kerimcan’ı takip etmek, okumak her zaman ilham! İyi ki varsın Kerocan :)

Sırada Barkıncık var

Barkın benim küçük kardeşim sayılır. Onu tanıdığımda 2o yaşında 2o ülke hedefi vardı! Hedefini gerçekleştirdi! Benim küçük sosyal kelebeğim, ben nereye gitsem orada tanıdığı instagrammer’lara mesaj atar, ablam geldi onu gezdirin der! Geçtiğimiz sene yaptığı işi online yapabileceği için okuluna ara vererek bavulunu aldı NY’a yerleşi, çalışıp okulda öğrenebileceğinden çok daha fazlasını öğrendi. Şimdiyse Güney Amerika’da o şehir senin bu şehir benim geziyor. Maceralarını instagram hesabından takip edebilirsiniz: instagram.com/barkinozdemir

barkin-ozdemir-kolombiya

Ne okuyorsun / okuyordun?

Özyeğin Üniversitesi’nde tam burslu işletme öğrencisiyim faka. 2. sınıfı bitirdikten sonra radikal bi kararla özellikle Kanada ve Avustralyalı üniversiteli gençlerin yaptığı “gap year”ı ben de yapmaya karar verdim. Aslında tam olarak okulu da dondurmadım. Halen öğrenci gözüküyorum ve online olarak 2 ders alıyorum. 

Okulu dondurup New York’a gitme kararını nasıl aldın?

Okula başladığımdan beri aynı zamanda çalışıyordum ve kazandığım parayı sadece seyahatlerime harcıyordum. Küçük bütçelerle pek çok yere seyahat etme şansım oldu fakat son zamanlarımda dilini bildiğim bi ülkede bi süre yaşamak bucket listemde en üst sıraya oturmuştu. Son bir senedir de çok uluslu bir firmanın digital marketing stratejilerini yönetiyorum ve online çalışma imkanım oldu. Zaten gezerken çalışabiliyordum; neden evimi, ofisimi istediğim yere taşıma şansımı kullanmayayım dedim ve hikaye de burda başladı.

İstanbul’da büyük bi arkadaş çevrem var, şehri avucumun içi gibi bilirim. Her cafede, barda veya restoranda bir arkadaşıma rastlarım… Fakat ilgimi daha çok çeken bir şey vardı: yeni bir ülkeye taşınıp, her şeye sıfırdan başlamak istedim. O arkadaşlıklara yeniden başlamak, yeniden bir düzen kurmak, sıfırdan yeni ortamlara girmek, kısacası comfort zone’nunun dışında yepyeni bir Barkın’ı keşfetmek istedim ve New York’a taşındım!

Hayatımda aldığım en iyi kararlardan biriydi. İyi tarafları da oldu kötü tarafları da. Aç kaldığım zamanlardan tut, paramın bittiği zamanlara kadar pek çok şey sayabilirim ama annemler bu röportajı okuyacağı için çok detay vermiyim hehe=) Ama sanırım yaptığım en iyi şey, bozuk paraları tek tek biriktirmem olmuştu, ayın sonunda beni kurtaran onlardı hehe=)

Kararını kimler destekledi, kimler saçmalama dedi? Ailenin tutumu nasıl oldu? 

Evin tek çocuğum. Bu kararı aldığımda anneme söylemeye cesaretim olmadı ilk başta. Babamaysa nasıl söyleceğim konusunda uzun süre düşündüm. Fikrimi ilk paylaşma deneyimimdeyse tahmin ettiğim üzere ‘saçmalama!’ diye konu sert bir şekilde kapandı.

Ama babamın bilmediği bir şey vardı: ben değişmiştim. Son 2,5 senedir yoldayım. Yüzlerce insanla tanıştım, hiç tanımadığım insanların evinde kaldım, kaç kere kaybolduğumu sayamam. Bankta kaldığım zamanlar bile oldu. Kısaca artık eski Barkın yoktu karşısında. Taşınma fikrini kaç kere tekrardan açtım ve  konuyu kaç kere kapattırmaya çalıştığını hatırlamıyorum. Ama en son konuşmamızda, asker bir babaya, ‘KORKAK OLMA , ilerde bu kararımda beni desteklemediğin için her gün senin yüzünden pişmanlık duyucağım’ diye sesimi yükselttiğimi hatırlıyorum. ‘En kötü başıma kötü bişey gelse, İstanbul’a bi uçak bileti alıp geri dönerim, Barkın yapamadı, geri döndü etiketini yiyeceğim o kadar’ demiştim.

‘Seyahatimde, cüzdanımı kaybettiğim oldu. Uçak kaçırdım, parasız kaldım, evsiz kaldım. Baba zaten başıma kötü şeyler gelmiş, iyiki de gelmiş ki bak artık bunlarla nasıl başa çıkabilliğimi biliyorum’ demiştim. Sanırım o gün ikna oldu. Şimdi Kolombiya’dayım ve bana her gün iyi misin diye mesaj atıyorlar. Evet, halen endişeleniyorlar. Dün Kolombiya’nın tehlikeli mahallerinden birinden selfie çekip attım. 

kolombiya-barkin-ozdemir

Ne zamandır yollardasın?

Özellikle Eylül 2014’den bu yana her ay en az bir kere yurtdışına çıkmışımdır. Eylül 2016’dan bu yana da Amerika’ya yerleşmemden beri göçebe hayatıma başladım diyebilirim. Yani yaklaşık 7 aydır aralıksız yollardayım.

Şu an nerdesin? (ne zaman geldin, daha ne kadar kalacaksın?)

Kolombiya’nın Medellin şehrindeyim bugün. Dünya salsa başkenti Cali’de de iki gün kalıp doğru Ekvador’a!

Kaç ülke gezdin?

Şimdi saydım, 35 olmuş! Valla ben bile şaşırdım! Zamanında 20 yaşında 20 ülke hedefim vardı, şimdi 21’im 35 ülke gezmişim vay be.

Seyahat etmeye ne zaman başladın?

İlk kez babamın görevi nedeniyle Kıbrıs’a taşındığımızda diyebilirim. 4 yıllık harika bi serüvendi. Bir çocuğun büyüyebileceği dünyadaki en güzel topraklardan biri.

İlk kez nereye gittin tek başına? 

Lise 3. sınıfın yarı tatilde Frankfurt’a gitmiştim 10 günlüğüne. Dürüst olmak gerekirse sıkıcı bir destinasyon da olsa, benim için yeri her zaman ayrıdır. Çünkü bir kere bu duyguyu tattıktan sonra geri dönüş yok :) 

barkin-ozdemir-arizona

Seyahatlerini nasıl finanse ediyorsun?

Devletin üniversite okuyan her öğrenciye verdiği bir kredi var. Aylık 400 lira veriyorlar. Üniversitenin ilk senesinde o paraya 9 ay hiç dokunmayıp bir birikim elde ettim ve 9 ayın sonunda ilk Avrupa turumu bu sayede gerçekleştirdim. Daha sonra da hem kredileri biriktirmeye devam ettim hem de okulda çalıştım.

Yolda olmanın kutsal olduğuna inanıyorum. Zor görünse de eğer tüm kalbinle inanıyorsan bir şekilde hallediyorsun. Çok sıkıştığım zamanlarda hep bir yerlerden bir şekilde bir yardım geldi. Seyahat ederken tanıştığım arkadaşlarımın anneleri  sağolsun, beni baya doyurdular. Yeri geldi Meksika seyahatim için anneannemden borç aldım. Kalacak ve yemek harcamalarımı da minumuma indiriyorum. Ya arkadaşlarımda kalmaya çalışıyorum ya da uygun hostellerde kalıyorum. Bazen hostellerin mutfağında yemek yaptığım bile oluyor. Bazı şeylerden fedakarlık edeceksin ki, bazı şeylere ulaşasın.

Yolda kendinle ilgili neler öğrendin?

Sosyal bir tipim. Arkadaş çevrem geniştir. Hep arkadaşlarımlayımdır ama seyahat sayesinde yalnız kalmayı, kendimle vakit geçirmeyi ne kadar sevdiğimi farkettim.

Hayatımla ilgili aldığım önemli kararları hep seyahatlerim sırasında aldığımı farkettim. Doğaya karşı ilgimi farkettim. Daha muzur, kirli bi bi çocuk olduğumu, ellerimin, kollarımın kirlenmesinden rahatsızlık duymamayı öğrendim. Doğada yürüyüş yaparken, kafamdaki sorulara cevap bulabildiğimi farkettim. Duyguları yoğun yaşayan biriymişim meğer ve tahmin ettiğimden daha cesurmuşum. Halen bazı yerlere hangi cesaretle gittiğime inanamıyorum. Babam genelde bana ödlek derdi, seyahatlerimden sonra artık ben ona ödlek diyorum. Ve son olarak ki benim için en önemli olanı, seyahat bana hayallerimi nasıl gerçekleştirebilebileceğimi öğretti! Neyi, nasıl daha iyi yapacağımı.

Seni en çok etkileyen yer neresi? 

1- Cape Town, Güney Afrika

2- Antilop Kanyonu, Arizona

3- Great Ocean Road, Avusturalya

barkin-ozdemir-dubai

Ne için seyahat ediyorsun? 

Kendim için, kendimi keşfetmek ve farklı şeyleri tecrübe etmek için. İlginç bir dünyada yaşıyoruz. Fikirlerimiz, yaşantımız, hobilerimiz aslında bazı dayatlamar sonucu şekillenmiş. Bizi biz yapan şeyler aslında biz değiliz. Ansiklopelerden internetten okuduklarımı gerçek hayatta denemeye çalışıyor, ne neymiş öğrenmeye çalışıyorum. İnsanın her zaman hayallerini süsleyen o yerleri gerçekte görmek, hissetmek tuhaf bir duygu… İlk gördüğümde derin bir nefes alıyorum, yüzümde küçük bir gülümseme ve içimden “evet, işte Barkın burdasın…” Kelimelerle ifade edemeyeceğim bir an daha. Umarım herkes böyle anlara pek çok kere tanık olur.

Şimdi önündeki rota nedir? 

Şimdi 6 aylık bi Güney Amerika turuna çıktım. İlk durağım Kolombiya’nın Karayiplere bakan şehri Cartagena oldu. Yavaştan da Kolombiya’nın güneyine doğru ilerliyorum. Oradan da, çocukluk hayalimi gerçekleştirmek için Machu Pichu’nun olduğu kasabaya; Cusco’ya bi liderlik projesi için taşınıyorum. Ordan Bolivya’ya gidip ve sonrasında da Şili’nin en renkli şehri Valparaiso’da 1,5 aylığına staj yapıcağım. Stajım bittikten sonra Arjantin’in uç kıyılarını geçip Antartika’ya geçme “hayalim var”. Eğer bu hayalimi gerçekleştirirsem de bütün kıtalara ayak basmış en genç Türk ünvanını alacağım. Bakalım yapabilecek miyim.

Sence seyahat eden insanların ortak özelliği ne? 

Empati, saygı ve paylaşma duygusu. Gezmeyenler, farklı ülkeleri, farklı kültürleri malesef ki hep kulaktan dolma hikayelerle öğreniyorlar. Dünyanın onca farklı yerinden daha önce hiç tanımadığım insanla, yemeği, odamı, gülümsememi paylaştım. Gezmeden, tecrübe etmeden “bilemezsin”

Yola çıkmak isteyen ama bir türlü cesaret edemeyenlere tek bir şey söyleyecek olsaydın?

Biliyorum anne ve babamlarımız bizden çok farklı kafadalar. Daha az risk almaya, daha temkinli davranmaya çalışıyor, o güvenli merkezilerinden asla çıkmamaya çalışıyorlar. Ne yap ne et, kafana koy ve yola çık! Bunun için okula ara versen bile ne değişecek ki? Bi sene geç mezun olsan ne olacak? 

Okuldan sonra yaparsın, gezersin lafına asla inanma, en büyük yalan o. Öğrenciyken hazır gerçek işin başlamamışken bu deneyimleri sonuna kadar tecrübe etmeye çalış. Ön yargılarını bi kenara bırak. Bir süre kimliksiz dolaş, kirlen, hisset ve en önemlisi tecrübe ederek öğren! Bir bira daha az iç, o pahalı restorana gitme, biraz daha dişini sık, listene bi ülke daha ekle.

barkin-ozdemir-digital-nomad

Canım Barkın’ım:) İşte bu benim minik kardeşim. Tıpkı Barkın gibi ben de KYK’den aldığım bursu biriktirerek, ispanyolca almaca çevirilerden kazandığım paralarla, Erasmus’ta tanıştığım arkadaşlarımın kanepelerinde kalarak seyahat etmeye başladım. Ben de 3 sene önce o sımsıcak Güney Amerika topraklarında gezdim 5 ay. Bazen korktum, bazen yalnız kaldım, çok güldüm, çok eğlendim, ama hem kendimi hem hayatı hem insanları tanıdım. Kendimi gerçekleştirdiğimi en hissettiğim anlar hep seyahatlerim sırasında oldu. Ne de iyi yaptım! 2 giysi az al ama dünyayı gör! Ne güzel motto! Şimdi var mı bahaneniz gezmemek için?

‘Dünya bir kitap, ve seyahat etmeyenler bu kitabın yalnızca bir sayfasını okuyor’

İlhamlarınız bol olsun!

Not: Ben de kendimle ilgili nasıl seyahat etmeye başladığımla, seyahatlerimi nasıl finanse ettiğimle ilgili ayrıca bir yazı yazacağım. Lütfen merak ettiğiniz soruları gönderin bana!

machu-picchu-cizenbayan

]]>
https://www.cizenbayan.com/dunyayi-gezmek-icin-ilham-isteyen/feed/ 3
aradolu x cizenbayan seyahat paketleri https://www.cizenbayan.com/aradolu-x-cizenbayan-seyahat-paketleri/ https://www.cizenbayan.com/aradolu-x-cizenbayan-seyahat-paketleri/#respond Tue, 15 Dec 2015 13:17:34 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7364 Doğal, organik ürünlere sevdam sonucu tanıştığım ve sonradan hayatımdan hiç çıkarmadığım Aradolu’yla tatlış bir işbirliği yaptık. Fikir ben bavul hazırlarken aklımıza geldi, ki bavul hazırlama konusunda artık master yaptığımı düşünüyorum. Yolculukta hem uçakta hem de gittiğimiz yerde ihtiyacımız olabilecek doğal ve organik ürünleri seyahat paketleri haline getirelim dedik. Ve tada!!! Aradolu’dan seçtiğim favori ürünlerimle uçakta yanınıza almalık, kadın ve erkekler için de bavula sığabilecek özel seyahat paketleri hazırladık.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Uçağa özel seyahat paketinde yer alan hafif ve taşıması kolay ürünler basınç farkı sonucu ortaya çıkan ani cilt çatlamalarına, şeker düşmesine ve uykusuzluktan doğan baş ağrısına birebir destek sağlıyor.

Erkeklere ve kadınların bavuluna özel isterseniz kabine de alabileceğiniz seyahat boyu ürünlerden oluşan iki tane de bavul seyahat paketi şu an aradolu.com‘da satışta :)

cizenbayan-kadin-bavul

 

Bu paket seyahatte de organik ve doğaldan vazgeçmeyen tüm kadın gezginler için hazırlandı.

 

cizenbayan-erkek-bavul
Bu paket seyahatte sağlığından ödün vermek istemeyen, organik ve doğalı seven tüm erkek gezginler için ideal.

cizenbayan-seyahat-paketi

 

 

Bu paket ise uçakta yanımıza almalık. Hafif ve taşıması kolay. Basınç farkı sonucu ortaya çıkan ani cilt çatlamalarına, şeker düşmesine ve uykusuzluktan doğan baş ağrısına birebir destek sağlıyor.

 

 

Paketlerin içeriğine göz atmak ve satın almak için aradolu’dan bekleniyorsunuz :)

]]>
https://www.cizenbayan.com/aradolu-x-cizenbayan-seyahat-paketleri/feed/ 0
Havaalanında rahatsızlanınca ne oluyormuş? https://www.cizenbayan.com/havaalaninda-rahatsizlaninca-ne-oluyormus/ https://www.cizenbayan.com/havaalaninda-rahatsizlaninca-ne-oluyormus/#comments Sun, 07 Dec 2014 09:41:43 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4779 Dün hayatımın en zor ve maceralı uçuşlarından birini yaşadım.

Sabah 9:40’taki Londra uçağım için 8 civarı havaalanına mide bulantısı çarpıntı ve baş ağrısıyla zar zor geldim. Bavulu verdikten sonra henüz pasaport kontrolünden geçmeden çok afedersiniz istifra ettim. En yakın tuvalet cip’de diye pasaport kontrolünden hızlıca geçip lounge’a girdim. Elimi yüzümü yıkadım ama daha iyi olmadım. Halsizlik, mide bulantısı. Uçuşuma 1 saat kala yok ben yapamayacağım 3 saatlik uçuş kaldıramam diyerek lounge içindeki concierge’e gittim. Pasaportuma çıkış damgası basıldı ama çok kötüyüm uçamam, prosedür nedir diye sordum. Baya biletleri yakmayı göze almış eve gidip yatmaktı amacım. Beni hemen desk’in arkasında sanırım belli bir saatten fazla layover’ı olan yolcuları konaklattıkları bir odaya alıp doktor çağırdılar ve dilersem uçuşumu ücretsiz bir şekilde bir sonraki ya da yarınki uçağa transfer edebileceklerini söylediler. Doktorlar gerekli kontrolleri yapıp beni alanda (pasaport kontolü öncesi) yer alan kliniğe aldılar. Serum takıldı. İlaçlar biraz iyi geldi uyudum da epey. Saat bir civarı yetkililer gelip kendinizi iyi hissediyorsanız 2.15 uçuşuna binebilirsiniz, ya da biletinizi yarına alalım dediler. Ve hiçbir ek ücret talep etmediler. Şimdi uçsam daha iyi dedim. Biraz daha iyiydim, halsizdim ama eve git yarın yine gel yapmak da istemedim. İşlemleri tamamladık. Tekerlekli sandalyeyle uçuşuma götürdüler. Pasaport/polis olaylarında (girip çıktığım için komplike bir süreç) baya bir yardımcı oldular. Bindiğim uçakta da 3 saat uyuduktan sonra kendime geldim ve sağ salim Londra’ya vardım. İlgilenen yardımcı olan tüm personele (thy, klinik ve havaalanı) cidden teşekkür ederim. Neyim varmış bilmiyorum bu arada muhtemelen zehirlendim. Şimdi iyiyim :)

]]>
https://www.cizenbayan.com/havaalaninda-rahatsizlaninca-ne-oluyormus/feed/ 2
Tatil Dönemlerinde Hayat Kurtaracak 25 Seyahat Tüyosu https://www.cizenbayan.com/tatil-donemlerinde-hayat-kurtaracak-25-seyahat-tuyosu/ https://www.cizenbayan.com/tatil-donemlerinde-hayat-kurtaracak-25-seyahat-tuyosu/#comments Wed, 23 Jul 2014 08:06:21 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=3896 Çoğumuz tatil için çalışıyoruz. Çalışırken çabuk geçsin diye dua ettiğimiz saatler, bayramlarda, izinlerde kısacası tatildeyken değerleniyor, bırakın saatleri dakikalar bile altın değerinde oluyor.

Seyahat etmeyi iş olarak yapıyor olsam da yepyeni bir yerdeyken her dakikanın keşiflere, tanımaya, dinlenmeye, eğlenmeye kalması için benim de uyguladığım, tatildeyken değerli vaktinizi boşa harcamamanız için çok işinize yarayacak pratik ipuçlarını sizler ve listelist için derledim. Huzurlarınızda:

Tedbirli olun

tc-pasaport
Bir yurt dışı seyahatine çıkmadan önce pasaportunuzun ve nüfus cüzdanınızın renkli fotokopisini çekip ailenize ya da yakın bir arkadaşınıza bırakın. Yine bu belgeleri scanleyip (akıllı telefon uygulamalarıyla da yapabilirsiniz) dropbox gibi her yerden ulaşabileceğiniz bir depolama alanına upload edin ya da kendinize mail atın. Pasaportunuzun çalınması gibi tatsız durumlarda çekeceğiniz sıkıntıyı minimuma indirirsiniz.

Bavul hazırlama seromonisi

valiz-kapatma
“Less is more!”

Mies Van der Rohe’nin her biri basit geometrik formlardan oluşan minimalist binalarının felsefesini anlatmak için mimarlık tarihinde de sıkça kullanılan bu İngilizce deyişi yalnızca mimar olarak değil gezgin olarak da benimsiyorum. Ne kadar az o kadar iyi! Seyahate neden gittiğinizi unutmayın. Yanınıza ihtiyacınızdan fazlasını alarak değerli vaktinizi, paranızı ve enerjinizi boşa harcamayın.

Giysileri bavula rulo yaparak yerleştirin

valizdeki-esyalari-rulo-yapmak
Uzun zamandır internette okuduğum bu yöntemi test ettim onayladım. Gerçekten de rulo yapılmış giysiler katlanmışlara göre bavulda çok daha az yer kaplıyor. Dolma sarma teknikleriniz size ekstra alan olarak geri dönecek.

Dolu bir bavulla seyahate çıkmayın

bos-valizle-seyahat
Zar zor kapadığınız bavulunuzu tatilden dönerken tekrar kapamanız gerektiğini unutmayın. Üstelik gittiğiniz yerden enteresan şeyler almak isteyebilirsiniz. Giderken bavulunuzda ekstra yer olmasında fayda var.

Vakumla beni

vakumlu-valiz-posetleri
Kabin boyu bavula sığmakta zorlanıyorsanız ya da daha uzun seyahatlere çıkacaksanız giysilerinizi katlayıp züccaciyecilerden 7-8 liraya satın alabileceğiniz vakum torbalarına yerleştirip ağzını sıkıca kapadıktan sonra elektrikli süpürgeyle poşetin içindeki havayı çekin. Ne kadar yer kazandığınıza inanamayacaksınız. Ancak 2 şeye dikkat etmeniz gerekli.

Biiiir: Normalde sığacak kadar giysi yerine vakum torbası ile yerden kazanıp doldurduğunuz kabin boyu bavulunuz hacim olarak değilse bile ağırlık olarak kabin boyu olmaktan çıkabilir.

İkiii: Bavulunuzu açacağınız ve tekrar toplamanız gereken yerde de elektrik süpürgesi yoksa aynı yöntemle bavula sığmanız mümkün olmayacak. Bunu da hesaba katın.

Seyahat boyu

kozmatik-seti-valiz
Otellerde complimentary olarak verilen ya da kozmetik mağazalardan satın alabileceğiniz ‘seyahat boyu’ ürünleriniz bitince paketlerini atmayıp tekrar tekrar doldurarak normal bavulunuzda yerden tasarruf edebilir, kabinde yanınıza alacağınız bavul içinse sıvı kısıtlaması kurallarına takılmamış olursunuz. Cilt bakım ürünlerinizi küçük plastik torbaları ya da pipetleri tüp gibi kullanarak yanınıza ihtiyacınız olan kadar alabilirsiniz.

Şampuanlı t-shirt’e son!

leke-cikartmak
Bavulda basınç farkından patlayan, ya da akan, sızan ürünleri önlemek için kapaklarını açıp kapakla sıvı arasına streç film geçirip kapağı tekrar kapatın. Seyahat boyu şampuan, krem gibi ürünlerinizi plastik torbalarla bir arada kaldırın.

5 kolye üst üste takmaya son!

kolye-cilginligi
Takılarınızı eczanelerden satın alabileceğiniz günlük ilaç kutularına koyarak, ya da her birini streç filme sararak taşıyabilirsiniz. Kolyelerin birbirine dolanmasını önlemiş olursunuz böylelikle. Kulaklık, şarj aleti gibi kablolarınızı gözlük kutularına koyarak çantanızın içinde birbirine dolanmasını engelleyebilirsiniz.

Devrik yaka kader değil!

gomlek-yakasi
Gömleklerinizi bavula yerleştirirken yakasının içine kemerinizi halka yapıp koyarak yakanın kırılmasını engelleyebilirsiniz. Hem de iş seyahatlerinde toplantılara boynunuz bükük gitmemiş olursunuz.

Ayakkabılar

SONY DSC
Ayakkabılarınızı bavula yerleştirmek için otellerde bulabileceğiniz duş bonelerini kullanabilirsiniz. Ayakkabıların içlerine çorap yerleştirip birbirine dönük şekilde ya da tek tek bavulun kenarlarına koyabilirsiniz.

Kırılacak eşyalar

icki-tasima
Gittiğiniz yerden içki almak isterseniz şişeyi t-shirt’e sarıp bavulun tam ortasına gelecek şekilde yerleştirin. (Neden bavul derseniz uçağa free-shop’tan almadığınız içkileri sokamıyorsunuz da ondan.) Bavulu taşırken ne kadar itip kaksalar da şişe içi dolu olduğu ve dışı da sarılı olduğu için kırılmıyor. Yine gittiğiniz yerlerden kırılacak tabak çanak almak isterseniz tabakları t-shirt’e sarıp, bardakları sarıp içini de yine t-shirt’le doldurarak bavulun dış kenarlarından mümkün olduğunca uzağa koyarak kırılmadan taşıyabilirsiniz.

Sırt çantası candır

sirt-cantasi
Sırt çantası ile seyahat ediyorsanız daha ağır parçaları belinize, sırtınıza yakın yerlere koyarak dengenizi sağlama alabilirsiniz. Kısa bir tatile çıkıyorsanız sırt çantası veya kabin boyu bavul alarak bavulunuzubeklerken kaybolan vaktinizi geri kazanabilirsiniz. Hatta Avrupa’daki bazı ucuz hava yolları check-in yapacağınız bavul için ekstra ücret talep eder, sırt çantası ya da kabin boyu bu ücretten de yırtmanıza olanak sağlar. Ancak tekrar hatırlatalım kabine alacağınız bavullarınızda sıvı kısıtlamalarına dikkat edip güneş kremi, şampuan, solüsyon gibi sıvı ürünlerinizi 100cc’yi geçmeyecek küçük kaplara koymanız gerekli.

Uçak ve havaalanı faslı

havalimani
Online check-in size her zaman vakit kazandırır. 2 kişi seyahat ediyorsanız online ya da kontuarda check-in sırasında aynı sırada cam kenarı ve koridor koltukları alın. Uçak % 100 dolu olmadığı sürece ortanız muhtemelen boş kalır. Eğer biri gelirse de kibarca arkadaşınızla oturmak istediğinizi söyler yer değişmeyi rica eder yanyana oturursunuz. Kazan-kazan durumu. Yine check-in yaparken uçağın arka ya da ön kapısına mümkün olduğunca yakın koltukları tercih ederseniz iniş binişlerde ve tuvalet kullanımlarınızda rahat edersiniz.

Ucuz etin yahnisinin yavan olabilmesi

ilk-ucak
Sırf 3-5 kuruş daha ucuz diye abuk subuk saatlerde abuk subuk uzak havaalanlarına inen (bu taksiye binmeniz gerektiği anlamına gelebilir), bagaj hatta online check-in yapmazsanız kontuarda check-in’e bile fahiş fiyatlar ödeyeceğiniz, u$çakta bir şeyler yemek isterseniz para ödemeniz gereken hava yollarını tercih etmeyin. Çünkü astarı yüzünden pahalıya gelebilir. Sinir bozukluğu ve vakit kaybı da cabası. Bu havayollarını tercih edecekseniz de sizden nelerden ekstra para koparacaklarının farkında olun.

E-mail mühim

flight-number
Bagaj tag’inize adınız soyadınız, telefonunuz ve adresinizin yanında mutlaka e-mail adresinizi de yazın. Yurt dışında bavulunuzun karışması durumunda bilmedikleri bir hattı aramak yerine size e-mail’inizden çok daha rahat ulaşabilirler. Hava alanlarında döviz değiştirmeyin. Hem kur hem de alacakları komisyon ile zarara girersiniz. Çoğu zaman ATM’den döviz çekmek daha hesaplı.

Adresleri unutmayın

google-maps-adresler
Bazı ülkelerin girişinde form doldurmanız gerekiyor. Sıkıntı çıkmaması için forma kalacağınız otelin, evin, arkadaşınızın adresinizi yazmanız ve görevlinin size bu konuda sorduğu soruları cevaplamanız lazım. Adresleri not etmenizde fayda var.

Telefon/internet sorunsalı

telefonu-bosaltin
Seyahate çıkmadan önce telefonunuzun hafızasını boşaltın. Yeni fotoğraflara yer açın. Yurt dışında 1-2 günden fazla kalacaksanız gittiğiniz ülkeden oranın yerel bir kontörlü hattını satın almanız her zaman roaming’den daha hesaplıya geliyor. Yerel hat taktığınız telefonunuzda whatsapp numaranız aynı kalabilir. Tek yapmanız gereken yeni simi taktığında numaranı değiştireyim mi diye sorduğunda hayıra basmanız. Başka hat takılıyken de her zamanki whatsapp hesabınızı kullanabilirsiniz.

Kartkeser

kart-kesme
Her gittiğiniz ülkede telefonunuza uygun sim kart bulamayabilirsiniz. Özellikle birkaç ülke dolaşmalı seyahatlerde değerli vaktinizi micro, nano, macro simlerden size uygun olanını arayarak geçirmek istemiyorsanız amazon gibi e-ticaret sitelerinden 3-5 dolara satın alabileceğiniz bir adet cutter edinebilir, macro siminizi kendiniz keserek telefonunuza uygun hale getirebilirsiniz. Tersi durumlar için yani micro sim bulmanız durumunda macroya çevirmek için dönüştürücüler de çok uygun fiyata satılıyor ama her gittiğiniz ülkede bulamaycağınız için önceden almanızda fayda var. İnanın bu özellikle uzun seyahatlerde sizi cep telefonu faturasına bir servet ödemekten kurtaracak.

İnterneti emen uygulamalar

fotoğraf
Kısa süreliğine gittiğiniz ülkede başka hat satın almak istemiyorsunuz ya da bulamadınız diyelim. Yurtdışına çıktığımda faturama yansıyan astronomik rakamlar arama ve mesajlardan ziyade internet kaynaklı oluyordu. Üstelik de çok az data yiyen whatsapp gibi programları kısa süre kullanmama rağmen. Akıllı telefonlar siz interneti açtığınız anda ülkenizdeymiş gibi data yerse son derece pahalı internet paketleri anında bitiyor ve paket aşımı da size can yakımı olarak geri dönüyor. Bunu önlemek, data harcamanızı minimuma indirmek için iPhone’da ayarlardan hücresele girip en altta hücresel veri kullanılsın kısmında işinize yaramayacak app’leri kapamanız yeterli.

Offline uygulamaların değerini bilin

cep-telefonu-gps
Yurt dışında adres bulurken akıllı telefonundan vazgeçemeyenlerdenseniz bunun için pahalı internetinizi harcamanız gerekmiyor. Offline harita uygulamalarını indirebileceğiniz gibi dolaşacağınız alandaki haritayı otelinizden çıkmadan önce yükleyip hücresel veriyi kapatıp yolunuzu ücretsiz olan ve internet bağlantısı gerektirmeyen GPS ile bulabilirsiniz.

Şarj taktikleri

sarj-etme-taktikleri
Telefonunuzu şarj ederken uçak moduna alıp kullanmamaya özen gösterin. Hem daha hızlı şarj olur hem de pilini boşuna eskitmemiş olursunuz. Telefonu 2-3 kere şarj edebilen powerbar’lardan edinin ve telefonunuzu şarj etmek yerine vaktinizi gezerek değerlendirin. Gittiğiniz ülkede prizlerin farklı olma ihtimali var. Gitmeden araştırın. Pek çok ülkenin prizini dönüştüren aparatlar havaalanlarında ve turistik mağazalarda satılır. Çoğu zaman otellerde dönüştürücü ya da başkalarının unuttuğu şarj kabloları olur ama yine de yanınıza almanızda fayda var.

Gezme tozma

foursquare
Restoranlarda foursquare’e girip yazılan tip’lerden internet şifresini bulabilirsiniz. İnternet şifresi dışında ne yiyip içeceğinize karar veremiyorsanız yine tip’ler çok faydalı oluyor.

Fotobomb’a son

Çektiğiniz seyahat fotoğraflarından, siz tam manzarayı çekecekken önünüze geçip sohbet etmeye başlayan ve tam ordan giderlerken yerine yenileri gelen gıcık turistleri silmenin bir yöntemi var. Büyü değil, teknoloji!

before-after-fotograftan-adam-silme

Sosyal olun

couch-surfing
Konaklama için check-in check-out saatleri her zaman uçak saatinize uymayan, ruhsuz ve pahalı oteller yerine airbnb, couch surfing gibi konaklama seçeneklerine açık olun. Hem, otellerden komisyon alan pahalı turlar ve restoranlar yerine normal bir insan olan ev sahibinizden harika şehir tavsiyeleri de alabilirsiniz.

Önhazırlık önemlidir

la foto 4
Seyahate çıkmadan önce hazırlık yapın. Tarzını sevdiğiniz blog’ları okuyun. Mahalleler, insanlar hakkında fikir edinin. Özellikle Güney Amerika ve Avrupa rotalarınız için buraya da bir göz atmayı ihtmal etmeyin.

]]>
https://www.cizenbayan.com/tatil-donemlerinde-hayat-kurtaracak-25-seyahat-tuyosu/feed/ 4
hesaplı seyahat önerileri https://www.cizenbayan.com/ucuz-seyahat/ https://www.cizenbayan.com/ucuz-seyahat/#comments Fri, 13 Sep 2013 12:14:00 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=833 Diyelim ki bir şekilde pasaport ve vize aldınız. Bütçeniz zaten sarsıldı. Hiç değilse gittiğiniz yerde az para harcamanın, turist tuzaklarına düşmemenin yolları var.

nasıl gideceğiz?

İnsan oğlu kuş misali. Günümüzde uçmak çoktan lüks olmaktan çıktı. Her yere her zaman vızır vızır uçabiliyoruz. Birkaç noktaya dikkat ederek ihtiyaçlarımıza en uygun bileti alıp hesaplı bir seyahat yapabiliriz. Peki ne yapmak lazım?

Ucuz bilet bulmanın yolu herkesin bildiği gibi erken davranıp erken bilet almak. Uçuş tarihi yaklaştıkça fiyatların arttığı bir gerçek.

Yine bildiğiniz gibi “pahalı” hava yolları (THY gibi) ve bir de daha az hizmet sağlayan ucuz hava yolları (ryanair, easyjet gibi), bir de bunların arasında kalan daha ucuz olan ama belli hizmetleri karşılamayan yarı ucuz hava yolları (pegasus gibi) var.

wizz

Ama her zaman karşılaştırma yapmakta ve hava yolundan hangi hizmeti nasıl alacağını bilmekte fayda var. Yoksa astarı yüzünden pahalıya geliyor meselenin. Nasıl mı? Hemen ucuz ve pahalı hava yollarının sağladığı hizmetleri karşılaştıralım:

İneceğiniz hava alanı: Pahalı hava yollarıyla şehrin en merkezi, en iyi bağlantılı hava alanına inersiniz. Ucuz hava yolları sizi şehir dışında ücra hava yollarına indirirler. Örneğin THY Barselona içinde bir havaalanına uçarken, Ryanair, Pegasus gibi hava yollarının Barselona uçakları Girona diye başka bir şehirdeki havaalanına uçarlar. Ayrıca servis veya ulaşım için masrafa girmeniz ya da çok vakit kaybetmeniz söz konusu olabilir.

wizz3

Check-in, boarding pass, bilet çıktısı: Pahalı hava yollarında biletinizi basmanız, eğer canınız istemiyorsa online check-in yapmanız gerekmez. Sıraya girip ücretsiz check-in yapıp uçağa gidebilirsiniz ve size ayrılan koltuğa oturursunuz. Ucuz hava yollarının en çok para kazandığı durumlardan biri bu. Bileti alırken anlaşmayı iyi okumazsanız havaalanında ekstra masraflar ödemeniz gerekebilir. Ryanair, Wizzair gibi hava yolları sizden online check-in yapıp biletinizin çıktısını almanızı ister. Eğer bunu yapmazsanız havaalanında check-in yapmak için 80 Euro’ya kadar ekstra para ödemeniz gerekebilir. Ayrıca uçakta belli bir yeriniz yoktur dolmuş gibi erken gelen oturur stili oluyor. Bir de çok bekleyip en kötü yerlerden binersiniz uçağa hep.

wizz2

Bagaj: Pahalı hava yolları standart müşterilerinin 20kg bagajını ve spor / müzik ekipmanlarını ücretsiz taşır. Ucuz hava yollarında yanınıza  56x45x25 boyutlarında kabin bagajı dışında bir şey almak için ekstra ücretler ödemeniz gerekir. Bu kabin bagajı dışında ufak bir çantanız hatta elinizde torba varsa bile laf edebiliyorlar. Kabine daha büyük bir çanta almak için 50 Euro, ya da check-in’e bavul vermek için de yine 160 Euro’ya kadar ekstra ücret ödemeniz gerekebilir. Pegasus gibi yarı ucuz hava yolları belli bir kiloya kadar ücretsiz check-in hakkı verse de bir kere elimde torba sırtımda sırt çantası var diye illa ikisinden birini check-in’e vermem konusunda anlamsız bir ısrara girmişti. Mecbur sırt çantamı check-in’e verip laptop’umu poşetin içinde taşımıştım.

sirtcantasi

Uçakta ikramlar: Pahalı hava yolu şirketlerinde uçakta uçuş uzunluğuna oranlı bir sıklıkta yiyecek; alkollü / alkolsüz içecek servisi olur ve ekstra bir ücret ödemezsiniz. Ucuz ve orta ucuz hava yolu firmalarında uçakta karnınız acıkması durumunda ekstra ücret ödeyerek yiyecek içecek satın alabilirsiniz.

Aktarmalı uçuşlar: Bazen gideceğiniz yere aktarma yaparak daha ucuza gitmeniz ya da gidiyor gibi görünmeniz mümkün. Aktarma saatleri, kaybedeceğiniz zaman, havaalanında geçireceğiniz zaman sırasında yapacağınız harcamalar, emanete bavul vermeniz gibi durumlarda aktarma yaparak daha ucuz gibi görünen biletin astarı yüzünden pahalıya gelebilir. Ya da ucuz diye çok abuk saatlere bilet alırsanız toplu taşıma değil de taksi kullanmanız gerekeceğinden yine zararlı çıkabilirsiniz. Hesaplamanızı iyi yapın.

 lounge

Kısacası her zaman ucuz biletle daha ucuza uçacaksınız diye birşey yok. Ayrıca bazen THY’de Pegasus’tan ucuz biletler bile olabiliyor. Kampanyaları takip etmek ve uçuşları karşılaştırmak gerekiyor. Örneğin skyscanner gibi sitelerden gideceğiniz tarihleri ve destinasyonunuzu yazdığınızda size o destinasyonu uçan bütün uçuşları ve fiyatları listeliyor. Seçiminizi oradan da yapabilirsiniz. Bileti illa o siteden satın alacaksınız diye birşey yok.

Ayrıca pahalı hava yollarıyla mil biriktirip sonra bu millerle uçmak ve üyelere özel lounge kullanımı, ekstra bagaj hakkı gibi ayrıcalıkları kullanmak da mümkün. Tüm bunları tartarak bilet alın.

havaalani

Bilet almak için acentalara gidip ekstra işlem ücreti ödemeyin. Biletinizi online alın. Wizzair / ryanair gibi ucuz firmalar dışında bilet basmanıza gerek yok. Pasaport’unuzla check-in kontuarına gidip gireceğiniz yeri söyleyerek uçabilirsiniz.

Nerede kalacağız?

Ben artık bir yere davet edilmediysem, seyahatimi kendim planlıyorsam %90 otelde kalmıyorum. Otelden daha ucuz olan ama bazen 8 kişiyle bir oda paylaştığınız, bazen iki odanın ortak banyo paylaştığı hostelleri de zorunda kalmadıkça tercih etmiyorum. Benim yeni favorim airbnb!

Airbnb bir ev / oda kiralama sitesi. Bütçenize göre semt, büyüklük seçerek başkasına ait bir evin tamamını ya da evin bir odasını kiralamanızı sağlıyor. Kendisi de arada bir komisyon alıyor. Nasıl yani? Tanımadığım birinin evinde mi kalacağım diye düşünebilirsiniz.

airbnb

Tamamen apart otel gibi sadece kiracılara verilen evler de var, o tarihlerde başka bir yerde olacağı için sahibi tarafından belli bir süreliğine kiralanan evler de, sahibi de içinde yaşarken ekstra bir odası kiralanan evler de…

airbnb kiracıyı ve kiralayanı pek çok tatsız duruma karşı koruyan bir sistem geliştirmiş. Örneğin eğer bir evin fotoğrafları gerçeği yansıtmıyorsa bu hemen orada kalan kullanıcılar tarafından airbnb’ye bildiriliyor. airbnb’nin bizzat gidip fotoğraf çektiği evler de var bu evlerin fotoğraflarında zaten airbnb verified yazıyor. Tatsız durumlar yaşamanız durumunda para iadesi alabilirsiniz ya da depozito ödediyseniz ve eve zarar verdiyseniz depozitonuzu geri alamayabilirsiniz. Tamamen size ve kullanıcıya kalmış. airbnb de arada hakemlik yapıyor.

 amsterdam

Evde size hangi hizmetler sağlanacak iyi incelemeniz gerek. Ev sahibiyle konuşarak anlaşmalar yapmanız mümkün. Bir de referans sistemi var. Bir yeri tutmaya karar verdiğinizde daha önce gidip orada kalanlar tarafından yapılmış yorumları mutlaka okuyun. Ben şimdiye dek çok kullandım airbnb’yi tüm ev de tuttum, birinin yanında da kaldım ve hiç sorun yaşamadım.

Tüm ev olunca zaten apart otel gibi, sadece otel soğukluğu değil ev sıcaklığı ve rahatlığı oluyor ve daha uygun fiyatlar oluyor. Birinin yanında kalmak, sadece oda kiralamak da güzel bir deneyim. Amsterdam’da yanında kaldığım kız o kadar tatlıydı ki bana normalde turist halimle belki de bulamayacağım harika yerler önermişti. Sabahları beraber kahve içip muhabbet ediyorduk. Ev sahibiyle muhabbet düzeyini istediğiniz seviyede tutabilirsiniz. Ben seyahatimden memnun kaldığım için o kullanıcıya iyi yorumlar yazdım, böylelikle başka airbnb kullanıcıları da benim referansımla orda kalmanın güvenli olduğunu görmüş oldu.

 togo

Bu arada otellerden daha güzel acayip tatlı evler oluyor. Bazen daha pahalı ama özel evler. Mutlaka siteyi bir gezin.

airbnb’ye üye olmak, evlere bakmak, hatta kendi evinizi ya da odanızı kiralamak isterseniz bu linki kullanarak beni referans gösterebilirsiniz: https://www.airbnb.com/tell-a-friend?airef=2ifubz7e0b2zz5 ya da  www.airbnb.com/c/etanverdi

Eğer başka ülkelerde arkadaşlarınız varsa onları ziyarete gidin. Ben üniversitedeyken Avrupa’da çok arkadaşımın kanepesinde kalarak çok yer gezdim. Gençseniz neden olmasın?

Yanımıza ne alacağız?

Yanıma alacağım şeyler konusunda çok seyahat ettikçe mottom ‘less is more’ yönünde oldu.

Yanınıza minimum eşya alarak hem ucuz hava yollarıyla uçuyorsanız kilo, boyut sınırlamalarına takılıp ekstra para ödemezsiniz hem de daha mobil olur daha rahat hareket edersiniz.

 ucmaca

Londra’ya sırt çantasıyla gittiğimde herkes otellerine gidip bavul bırakırken ben otobüsten iner inmez Hyde Park’a gidip çimlere yatıp güneşin keyfini çıkarmıştım. 1 saat 1 saattir. Çok gerekmeyen şeyleri yanınıza alıp kendinize yük etmeyin. Aşırı şık olmaktansa daha çok yer görmek daha az para harcamak gibi önceliklerim var benim. Tavsiye ederim.

Bilet alırken boyut sınırlandırmalarına mutlaka bakın ki madur olmayın. Özellikle ucuz hava yolları bu konuda çok titizler bagajınızı olması gereken boyutta bir şeyin içine sokuyorlar, sığmazsa almıyorlar ya da ekstra para ödetiyorlar.

Mutlaka çok eşya almanız gerekirse vakum torbalarını öneririm. Bu ağırlıktan değil ama yerden kazanmanızı sağlar. Giysilerinizi vakum torbasına koyup ağzını kapatıyorsunuz, sonra da elektrik süpürgesiyle içindeki havayı çekiyorsunuz. Çok yer kazandırıyor ama gittiğiniz yerde herşeyinizi ütülemeniz gerekebilir :)

fotoğraf 1-1

Ayakkabıları doğru yerleştirmek bile size hacim kazandırır. Örnekler içeren fotoğraf ve videolar hazırlayabilirsem mutlaka paylaşacağım.

Check-in’e vereceğiniz bavulunuza sıvı koyabilirsiniz ama kabine yanınıza alacağınız bavulunuza koyacağınız sıvılar için 100 ml kısıtlaması var. Sırt çantasıyla seyahate çıkıyorsunuz ve şampuanınızı, güneş yağınızı ya da özel bir kreminizi yanınızda götürmek istiyorsanız Watsons, Gratis gibi yerlerde seyahat setleri satılıyor. 100 ml’lik boş şişeler belki görmüşsünüzdür. Şampuanınızı falan bunların içine boşaltarak sırt çantanıza alabilirsiniz. Sprey deodorant kesinlikle almazlar.

Telefon faturası çok geliyor

Evet yurt dışında telefon faturası çok geliyor. 1 günden fazla kalacaksanız en mantıklısı oradan bir prepaid yani kontörlü kart almanız. Bunu malesef Fransa’da yapamıyorsunuz. Ama çoğu ülkede mümkün.

İngiltere’de ve Uzak Doğu’da 3, Almanya’da blau.de, Macaristan’da Play, Hollanda’da Lyca Mobile, Afrika’da Airtel, Avusturya’da Yooopi! önerebilirim.

simkart

Özellikle gideceğiniz adreslere falan benim gibi internetten bakıyorsanız bu hatlarda size rahat rahat yetecek kadar internet oluyor. İngiltere’de bile bir ay için maksimum 15 Pound ödüyorsunuz ki Türk hattınızdan yurtdışı konuşma paketi / internet paketi alsanız ödeyeceğiniz ücret yanında bedava.

Turkcell’in paketleri her türlü çok pahalı. Vodafone’da Pasaport tarifesi geçen ülkelerde günlük 10 Lira’ya kendi tarifenizdeki mesaj ve dakikaları her yöne kullanabiliyorsunuz; ama internet malesef günlük 25 MB ile kısıtlı ve hiçbir şeye yetmiyor. Bir hafta kalsanız 70 Lira artı bir de ekstra internete dünyalar kadar para ödemek gerekiyor sınırı geçerseniz. Dolayısıyla 1 günden uzun kalacaksanız muhakkak oranın hattını alın.

simkarts

turla mı gitmek lazım, nereleri gezeceğimizi nerden bileceğiz?

Bazen otel ve uçak biletinin paket olarak daha ucuz olduğu turlar olabiliyor ama yine de ‘derdinizi anlatacak kadar’ ingilizce ya da oranın yabancı dilini biliyorsanız turdan bağımsız gitmenizi ya da turlara katılmamanızı tavsiye ederim.

Tur ne ya? İnternet ne güne duruyor? Biz ne güne duruyoruz?

Gideceğiniz yerleri tarzını sevdiğiniz blogger’ların blog’larından, çok gezenler kulübü rehberlerinden, http://www.spottedbylocals.com gibi muhteşem sitelerden araştırın. Kendi zevkinize tarzınıza göre yerleri akıllı telefon kullanıyorsanız foursquare’de liste yapıp kaydedin. Akıllı telefonunuz yoksa adresleri not alın haritada işaretleyin. Şehri yaşayın.

dunya

Turistik yerlerden kaçının.

Çünkü buralara tatilde daha esnek para harcama modunda olan turistler geldiğinden mekanlar hep kazıklama modundalar. Zaten kur sebebiyle kafası karışık turistler abuk subuk paralar harcayabiliyorlar. Gidilecek iyi yerleri de bilmiyorlar. Hemen ilk gördükleri yere oturma kafasındalar. Üstelik çok kalabalık olduğu için böyle yerlerde servis %90 kötü olur, kiraları yüksek olduğu için karşılığını alamayacağınız meblağlar ödersiniz hem de oranın yerlileriyle değil turistlerle dolu bir ortamda takılırsınız. Suni yani.

Şehri yaşamak, orada oturan insanların gittiği yerlere gitmek çok daha keyifli. Ama bu gezmekten ne anladığınızla ilgili bir şey. Bazı insanlar da gidip çok eski kiliseleri, müzeleri falan gezmeyi tercih edebilir. Ben şehri yaşamayı seviyorum.

sehir

Bunun dışında gittiğiniz yerlerde toplu taşıma için haftalık kartlar alın. Taksiye binmeyin. Yürüyün, bisiklete binin. Şehri yaşayın!

Başka sorularınız varsa (yeni sitede comment özelliği olacak şimdilik yok) lütfen bana [email protected]’a mail atın ben de cevaplarını buraya yazayım. Şimdiden iyi gezmeler!

]]>
https://www.cizenbayan.com/ucuz-seyahat/feed/ 9
pasaport & vize https://www.cizenbayan.com/pasaport-vize/ https://www.cizenbayan.com/pasaport-vize/#comments Sat, 22 Dec 2012 13:33:30 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=817 Seyahat etmek bizim ülkemizde lüks.

Pasaport fiyatları, vize ve yurt dışı çıkış harçlarına bakınca gerçekten de durum böyle. Özgür dolaşım hakkı olan şanslı Avrupalı akranlarımız 3-5 Euro’ya uçak bileti alıp son dakika planları yapıp sırt çantalarıyla dünyayı gezip görürken, bizim ağzımız açık izlememiz, sonra muasır medeniyetlet seviyesine de aynı mesafeden bakmamız normal.

Girizgahtaki isyana bakmayın. Bu yazıda pasaport çıkarma, Amerika, Schengen ve İngiltere vizesine başvurmayla ilgili pratik bilgiler bulacaksınız. Sizlere tavsiyem vize başvurularınızı aracı kurumlara ek ücret ödemeden şahsen yapmanız. Çünkü aracı kurumlar sizin için form doldurmak ve evraklarınızı kontrol etmek dışında pek de bir şey yapmıyorlar. Çoğu vizede parmak izi vermeniz gerektiğinden şahsen başvuru yapmanız gerekiyor. O yüzden tavsiyeleri dikkatlice okuyun kendi vize başvurunuzu kendiniz yaparak ortalama 100 lira kara geçin.

Ama önce bir isyanımı edeyim, bakın Amerikalı Avrupalı akranlarımız nasıl da rahat geziyor size göstereyim de hep beraber bir iç çekelim.

001

Çok gezen mi çok okuyan mı bilir bu hep tartışma konusudur ama bazı şeyleri yerinde gidip görmek, farklı kültürlerden insanlarla yüz yüze iletişim kurmak, değişik bir yemeğin tadına bakmak, farklı müzikler dinlemek, ünlü bir mimarın yapısını kitaptan değil yerinde incelemek, malzemeye dokunmak, iklimi hissetmek, dünyanın başka bir yerinde yaşıtımız bir genç Cumartesi akşamını nasıl geçiriyor görmek kitapların, filmlerin hatta internetin bile katamayacağı bir şey katar bize. Tecrübe etmek görgüdür ve Türk gençliğinden esirgenen, çalınan bir haktır bence.

Seyahat etmek illa Paris’te en lüks kafede fahiş fiyatlara yemek yemek, İsviçre Aplerinde kayak sonrası konyak yudumlamak, Milano moda haftasından kürk almak değildir. Sırt çantasına bir iki t-shirt atıp, hostellerde ya da airbnb tarzı bir siteden ayarlanan evlerde uygun fiyata kalıp Hans’ın Pazar akşamı arkadaşlarıyla ucuza bira içtiği barda takılmak da bir seyahat şeklidir ama biz daha işin o kısmına gelemeden eleniyoruz.

Vize almak için önceden 7 ceddimizin maddi durumunu kanıtlayan belgeler hazırlamak ve beklemek durumunda olduğumuz için uygun fiyatlı son dakika seyahatler zaten bize göre değil. Vize alabilmek için öğrenciyseniz ailenizin, çalışıyorsanız sizin hesabınızdaki paraya bakıyor Avrupalı, Amerikalı amca ve hatırı sayılır bir paranız yoksa gelme diyor. Oraya kaçak bir şekilde yerleşmeyeceğimizden, bombalı saldırılar yapmayacağımızdan falan emin olmak istiyor. Aşağılık kompleksi yaşatıyor. Kısacası çok paranız yoksa gidip sevdiğin bir filmde geçen bir mahalleyi, hayranı olduğunuz sanatçının doğduğu evi, çok sevdiğiniz müzisyenin konserini, derslerde okuduğunuz binaları aslında uygun fiyata bile görmeye hakkınız yok. Çünkü zorluk çıkarıyorlar.

Kafaya koydum, gideceğim ben diyorsanız şöyle bir yol izlemeniz gerekiyor:

pass

Pasaport:

Önce Pasaport almanız gerekiyor. 72 TL’si defter harcı olacak şekilde pasaport fiyatları şu şekilde:

6 ay: 164,55 TL
1 Yıl: 207,20 TL
2 Yıl: 292,65 TL
3 Yıl: 385,25 TL
4-10 Yıl: 513,40 TL
Üstelik bu rakamlar geçen seneye göre %15 zamlanmış halde. Kim bilir önümüzdeki sene ne kadar zam gelecek? Geçen seneki fiyatları ve zam oranlarını http://seyahatozgurlugu.blogspot.com/p/umuma-mahsus-lacivert-pasaport.html adresinden inceleyebiilirsiniz.
Diğer ülkelerden örnek vermek gerekirse:
Almanya: 6 yıllık pasaport ortalama 40-60 Euro (http://www.berlin.de/ba-mitte/org/buergeramt/infosystem.php/dienstleistung/121151/) Pasaportsuz bir Alman yıldızsız bir geceye benzer zaten
Danimarka: 15 yıllık pasaport 646 Kr yani 90 Euro civarı (https://www.politi.dk/da/borgerservice/pas/paspriser/)
Amerika: 10 yıllık pasaportun ücreti ortalama 100 Dolar (http://travel.state.gov/passport/fees/fees_837.html)
Gördüğünüz gibi hepsi bizimkinden ucuz. Zaten çoğu yere gitmek için vize almaları da gerekmiyor. Dolayısıyla uygun bilet buldukça geziyor, dünyayı görüyorlar.
Fiyatlar da sizi yıldırmadı, pasaportu alacaksanız, işte yapmanız gerekenler:
Pasaport başvurusu için önce http://www.epasaport.gov.tr sitesinden randevu almanız gerekiyor. Randevuya giderken yanınızda olması gereken belgeler:
  • Biometrik fotoğraf,
  • Nüfus cüzdanı
  • Kaç yıllık vize çıkarmak istiyorsanız onun ücretini anlaşmalı bankalardan birine yatırdığınıza dair dekont.

Pasaporta ilk kez başvuruyorsanız emniyette parmak izinizi veriyorsunuz. 15 dakika sürüyor. Pasaport 1 hafta içinde verdiğiniz adrese geliyor (ara ara devletin çipli pasaportları bitti gibi saçmalık durumlar yaşanıyor, denk gelmemenizi temenni ederim)

Pasaportumda boş vize sayfası kalmadığı için acilen yeni pasaport çıkarmam gerekti geçen hafta. Evimin yakınlarındaki randevular 2-3 hafta sonrasınaydı ve Silivri’ye gitmek durumunda kaldım. Böyle durumlar yaşamamak için erken hareket etmenizde fayda var.
Pasaportu aldık şimdi bir de vizeye başvurmamız gerekiyor. Bu süper eğlenceli, ayak bastı parası ödemeli vize başvuru süreçlerini gelin beraber inceleyelim:
IMG 2970

Amerika Vizesi:

Amerika: 160 Dolar (Amerika insaflı, şanslıysanız 10 yıllık vize veriyor) = 290 Lira

Turistik (B1/B2 tipi) Amerika vizesi almak için önce https://ceac.state.gov/GENNIV/Default.aspx adresinde yer alan ve içinde Amerika’da terörist eylemlere katılacak mısınız gibi saçma sapan bir sürü soru bulunan ds-160 formunu doldurmanız gerekiyor. Formu doldururken biometrik fotoğrafınızın dijital versiyonunu upload etmeniz gerekecek bu yüzden biometrik fotoğrafınızı önceden çektirip dijital halini de kendinize mail attırın. (Formu submit ettikten sonra değiştirme şansınız olmadığı için dikkatli doldurun. Bir hata varsa baştan başka bir form doldurmanız gerekecek ve confirmation numaranız değişecek). Ardından http://usvisa-info.com/tr-TR/selfservice/ss_country_welcome adresinden sisteme üye olup, MRV makbuzunuzu bastırıp MRV ücreti olan 160 Dolar karşılığı Türk Lirası’nı Akbank’a ödeyip (makbuzunuzu saklayın) paranız hesaba geçtikten (ortalama 2 gün) sonra yine aynı siteden randevu almanız gerekiyor. (Bu sistem yeni geldi ve bu yeni bilgiler henüz official sitelerinde bile yazmıyor, öyle de bir hizmet benimkisi)

Randevunuza pasaportunuz, biometrik fotoğrafınız, DS-160 formunu doldurduğunuza dair onay sayfası, parayı yatırdığınıza dair makbuz ve vize almanızı destekleyici belgelerle gitmeniz gerekiyor. Konsoloslukta parmak izi verdikten sonra mülakatta size sorulan sorulara cevap verirken ülkenizi çok sevdiğinizi, mutlaka geri döneceğinizi, onların ülkesine yerleşmek gibi bir niyetiniz olmadığını falan kanıtlamalısınız. Bunu kanıtlamak için ne kadar belge götürürseniz o kadar iyi. Schengen için gerekenlerle üç aşağı beş yukarı aynı olan bu belgelere örnek vermek gerekirse: öğrenciyseniz öğrenci belgesi, çalışıyorsanız çalıştığınızı ve gelirinizi gösteren belgeler, ne kadar zengin olduğunuzu yatınızı katınızı gösteren belgeler, uçak biletleriniz ve kalacağınız yer ile ilgili belgeler vs. Size soru sorup bu belgeleri isteyebilirler ama istemeyedebilirler. Biraz keyfi. Yine de yanınızda bulunması gerekiyor. Amerika’da halanızın kızı, eniştenizin kuzeni falan varsa bunu mülakkatta belirtmeyin. Onun yanına imigre olacağınızı sanıp vize vermezler. Turistsiniz siz turist kalın. Halanızda kalacaksanız da booking.com gibi bir siteden otel rezervasyonu yapıp (vizeyi aldıktan sonra iptal edip) işinizi sağlama alın, davet mektuplarıyla falan da uğraşmayın. Eğer şanslıysanız 10 yıllık Amerika vizeniz randevu alırken bildirdiğiniz PTT şubesine postalanacak ve size SMS ile bildirilecek. Bunun için ek bir ücret ödemenize gerek yok. Ne kadar süreceği belli olmamakla beraber ortalama 1 hafta diye düşünebilirsiniz.

 012

Schengen Vizesi:

Schengen ülkeleri Avrupa Birliği üyesi ülkeleri (İrlanda ve UK hariç) ve bunlara ek olarak İzlanda, Norveç ve İsviçre’den oluşan toplam 26 ülkeyi kapsar. Bu ülkeler sınır konusunda tek bir ülke gibi hareket ettiklerinden Schengen vizesi ile Schengen’e üye tüm avrupa ülkelerine girip çıkabilirsiniz. Vizeyi hangi ülkeden alacağınız cok farketmez, ama sonraki başvurularınızda aldığınız ülkeye hiç giriş yapmadıysanız size tekrar vize verme olasılığının düştüğünü unutmayın.

Ortalama bir Schengen vizesi ücreti: 60 Euro (Vize Harcı) + 20 Euro (Hizmet bedeli) = 80 Euro (Pasaportun teslimi için de 20-30 TL) yani toplam 200 – 220 Lira

Almanya, Hollanda veya İtalya’dan Schengen almak için idata, Fransa’dan almak için VFS aracılığyla konsolosluğa gitmeden başvuru yapılabiliyor. 20 Euro gibi bir ek hizmet bedeli tahsil ediyorlar. Ücreti gidip bankaya ödemenize gerek yok, buralardan alıyorlar. VFS ve idata’nın İstanbul’daki yerleri Harbiye’de. VFS’de görevli Ay-Yıldız Güvenlik firmasına ait özel güvenlik görevlileri bir miktar öküz. Yazın gittiğimde cep telefonumu kırdılar. Tamir ettirmeleri için tutanak tutturdum, kayıtları izleyeceğiz dediler, 3-5 kere de aradım ama pek sallamadılar. Bir Türk gibi boynumu eğdim ve paşa paşa telefonumu kendim yaptırıp parasını ödedim. Bu da böyle bir anımdır. Neyse dönelim vize alma konusuna: Almanya’nın vize olaylarında biraz zorladığını duymuştum. Fransa’ya yapacağınız başvurularınız 3 iş gününde sonuçlanıyor ama Fransa VFS aracılığıyla yapılan başvurularda 3 aydan uzun vize pek vermiyor. En temizi İtalya. Ama dediğim gibi İtalya’dan aldığınız 6 aylık vizenizle İtalya’ya giriş yapmazsanız bir dahakine reddedilme riskiniz bile var.

Schengen vizesine başvuru için gerekli belgeler :

  • İnternetten indirebileceğiniz başvuru formu (Örneğin italya için: http://www.idata.com.tr/tr/doc/it/34/67.html)
  • Seyahat tarihinden itibaren en az 3 ay geçerli pasaport (Vize için arkalı önlü boş 2 sayfası olmalı)
  • Biyometrik verilerin ve önceki vizelerin bulunduğu pasaport sayfalarının fotokopileri;
  • Schengen Vizesi harcı (12 yaşından küçükler ve ikamet edecek olan öğrenciler muaf bu harçtan)
  • 1 adet biyometrik fotoğraf (herhangi bir fotoğrafçıya gidip hangi ülke için biyometrik fotoğraf çektirmek istediğinizi söylerseniz çekiyorlar)
  • Poliçe tutarı en az 30.000 Euro olan ve seyahat edeceğiniz tarihlerde ve AB ülkelerinin tamamında geçerli seyahat sigortası: 1-7 gün 8 Euro, 8-15 gün 10 Euro, 1 ay 18 Euro, 2 ay 25 Euro, 3 ay 30 Euro, 6 ay 40 Euro,1 yıl 60 Euro
  • Uçak bileti rezervasyonu, otel rezervasyonu gibi bilgiler. Uçak biletini satın almadan rezervasyon konfirmasyonunu gösterebilirsiniz. Hatta diyelim İtalya’dan vize alacaksınız ama ilk önce Almanya’ya gideceksiniz. Satın almasanız bile İtalya’ya uçak rezervasyonu yapıp bunu göstermeniz sizin açınızdan daha sağlıklı olur. Otelde değil arkadaşınızda kalacaksanız sakın davet mektubuyla falan uğraşmayın. Girin booking.com’a son güne kadar iptal edilebilen otellerden birine rezervasyon yaptırın ve vize evraklarınızın arasına bu rezervasyon çıktısını koyun. Rezervasyon yaptırırken kredi kartı bilgilerini girmeniz gerekecek ama sizden herhangi bir ücret tahsil edilmeyecektir. Vize aldıktan sonra rezervasyonu iptal etmeyi unutursanız bir gece veya bütün rezervasyon kadar gecenin ücretinin kartınızdan tahsil edilmesi durumu olabilir. Rezervasyonu iptal etmeyi sakın unutmayın.
  • Gelelim asıl meseleye yani seyahat masraflarınızı nasıl karşılayacağınıza dair belgelere:
  • Son üç aylık hesap hareketlerini gösteren banka hesap dökümü (paran yoksa vize de yok) (Bankanın imza sirküsüyle beraber)
  • Düzenli geliriniz varsa bunu gösteren belgeler: maaş bordrosu vs

Eğer çalışıyorsanız:

  • İşveren mektubu, izin ve onayı (patron izin vermezse gidemeyiz tabii)
  • SGK işe giriş bildirgesi ve hizmet dökümü
  • Şirketin ticaret odasındaki kaydı ve ticaret sicil gazetesinin kopyası
  • Vergi levhası (Valla şaka değil)

Eğer öğrenciyseniz:

  • Öğrenci belgesi
  • Masraflarınızı karşılayacak kişiden masraflarınızı karşılayacağına dair yazılmış dilekçe
  • Ebeveynlerin noter tasdikli imzası
  • Yukarıdaki belgelerin masraflarınızı karşılayacak kişiye ait olanları (annenizin veya babanızın maaş bordrosu vs gibi)
  • (Reşit değilseniz bir de bunlara ek olarak ebeveyninizden noter tasdikli muvaffakatname gerekiyor)

Tüm bunları götürüyorsunuz adamlara, BELKİ vize veriyorlar. Ülkeyi üzerinize alacak kadar belge toparlamışsınız ama vizeyi 3 aylık veriyorlar 6 aylık veriyorlar. Çıldırmamak elde değil.

bigbenlondoneye

İngiltere:

İngiltere vizesi başvuruları da WorldBridge aracılığıyla yapılıyor. http://www.visa4uk.fco.gov.uk/ApplyNow.aspx adresinden online başvuru yapıp bu sayfanın çıktısını almanız gerekiyor. Randevu ücretinizi de formu doldurduktan sonra kredi kartı ile dolar veya pound olarak online ödemeniz gerekiyor. O yüzden kredi kartınızı da hazır edin.

İlk seferde 6 aylık başvurabiliyorsunuz ücreti 129 $ = 228 Lira. Daha sonra 2 yıla kadar uzun süreli vizeye başvurmak isterseniz fiyatı 446 $ ki bunu hesaplayıp yazmak bile istemiyorum. Çok üzücü.

İngiltere vizesi için de gerekli belgeler üç aşağı beş yukarı Schengen başvuru belgeleriyle aynı. Herkes bankanızdaki parayla ilgileniyor. Eğer önceden Schengen vizeniz varsa veya yakın zamanda Amerika’ya giriş çıkış yaptıysanız İngiltere’den vize almanız kolaylaşıyor ve hızlanıyor. Ben en son yazın hem de olimpiyat zamanı 3 günde UK vizesi aldım.

Pasaportumuzu ve vizemizi aldık, uçak biletleri kalacak yer falan da tamam ama devlet yakamızdan düşmüyor: Yurt dışına çıkarken her seferinde adam başı 15 TL Yurt Dışı Çıkış Pulu almanız gerektiğini unutmayın. Bunu pasaport kontrolünden geçmeden önce dış hatlar gidiş terminalinde bulunan kiosklardan alabilirsiniz. Kontrol için sıra bekleyip sonra pulunuz yok diye aynı sırayı beklemeyin. Kontrole girmeden alın.

Kısacası (en yakınımızda olduğu için bu örneği veriyorum) Avrupa’ya gitmek için uçak biletleri, kalacak yer ve masraflar hariç:

Minimum: 165 TL (6 aylık pasaport) + 15 TL (Seyahat sigortası) + 220 TL (Schengen vizesi) + 15 TL (Çıkış harcı) = 415 TL harcamanız gerekiyor

(Vize alabilmek için bankanızda olması gereken parayı saymıyorum)

6 ayda bir pasaport yenilemek istemiyorum, 2 yıllık alayım, vizeyi de 6 aylık alayım belki bir iki kere giderim diye düşünürseniz de:

Ortalama: 293 TL (2 yıllık pasaport) + 70 TL (Seyahat sigortası) + 220 TL (Schengen vizesi) + 15 TL (Çıkış harcı) = 598 TL harcamanız gerekiyor

Diyelim ki bir şekilde pasaport ve vize aldınız. Bütçeniz zaten sarsıldı. Hiç değilse gittiğiniz yerde az para harcamanın, turist tuzaklarına düşmemenin yolları var. Onlar için de çok yakında bir yazı geliyor.

]]>
https://www.cizenbayan.com/pasaport-vize/feed/ 1