Atina – cizenbayan https://www.cizenbayan.com müzik, seyahat, lifestyle, yoga, festivaller, keşifler Thu, 14 Mar 2019 15:54:27 +0000 tr-TR hourly 1 https://wordpress.org/?v=4.6.14 yerlisinden tavsiyeler: aspurce onay https://www.cizenbayan.com/atina-yerli/ https://www.cizenbayan.com/atina-yerli/#respond Thu, 08 Dec 2011 13:26:30 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=87

Şehirdeki ritüelin : Hicbir zaman turist gibi olamadim Atina’da ben. Sanirim ilk hayat varsa gayet Atina’li bir taksi soforuydum, her sokagini bilirim beni nereye birakirsan birak mutlaka ne yapar eder Kolonaki’yi bulurum. Gune her zaman Kolonaki’de bir tiropita(peynirli pogaca) ile baslarim, dik dik yokuslarinda yuruyus yaparak ise giderim, okuluma giderim. Aksam yemekleri mutlaka kalabalik yenir, sokaklarda yenir yaz kis. Cumartesileri evimin onunde pazar kurulurdu, butun hafta onu beklerdim, en lezzetli mandalina Atina’da yenir, bir de odur benim Atina rituelim. 

En sevdiğin galeri / müze: Benaki Muzesi huzur buldugum bir yer, Kolonaki’de yine. Parlementonun tam karsisinda, oyle daha kolay bulunur. Persembe aksamlari ucretsiz giris olurdu, gitmeden kontrol edin, souvenir vs almak isterseniz biraz pahali bir muzedir ama sehrin en guzelidir. Bir de son iki yildir acik sanirim, Akropolis Muzesi gorulmesi gereken, hatta butun bir gun ayrilmasi gereken bir muze. Yalniz basiniza gidip sindire sindire gezin derim, zira hem buyuk, gezerken oflayan puflayan cok , hem de hayal kurmaya musait bir manzaraya sahip, ikinci bir kisi cogu zaman bunlara engel. 

En sevdiğin cafe: Hangi biri, hangi biri.. Kizlarla hep Xaritos uzerindeki cafelere giderdik, belli bir isim yok hepsi ayni aslinda. Kolonaki’nin tam gobeginde Central vardir, guzeldir. Zappeion bahcelerine de gidin civardaki minik cafelerden birine oturun derim. Ama en en en favorin neresi, en ozledigin derseniz, Glyfada Balux Cafe The House Project’i oneririm. Hem denizin onunde, isterseniz denize girersiniz, isterseniz bilardo oynarsiniz, isterseniz kitap okursunuz, isterseniz mutfagi izlersiniz, televizyon izlersiniz. Yazlik deniz kenarinda bir ev, her odasinda ayri keyif. Oyle birsey iste.

En sevdiğin bar: Mai Tai, Ploutarchou sokaginda Kolonaki’de. İs cikisi herkes ama herkes orada olur, sokaklarda takim elbiseli adamlar, super guzel kadinlar gorurseniz direk yaklasin kesin Mai Tai’dir. Bir icki almak yaklasik 40 dakika surer bara yaklasamazsiniz. Tam yaninda da bombos bir cafe var bak onlara cok acirim. Mai Tai baska bir yere gecmeden once mutlaka havali Atina insaninin ugramasi gereken yerdir,aman atlamayin. Ben bir de Skoufa uzerindeki Big Apple ‘i cok severim, hep ayni kisileri gorursunuz ve mutlaka bir kadeh Vinsanto (Tatli bir Santorini sarabi) icer kirmizi yuzunuzle yabanci yabanci oturursunuz.

En sevdiğin gece kulübü: Villa Mercedes! Cizenbayan’la da gittik biz buraya mesala. Herkesin illa gitmesi gerketigini dusunurum Atina’ya gelen. Restoran ve club kisimlarindan olusur. En iyi DJ’ler burada cikar, zaten sehrin en onemli DJlerinden biri buranin ortagiydi degismediyse. Belli bir saatten sonra danscilar cikar ortaya, ama zaten vatandas pek eksikliklerini hissettirmez, deli gibi dansediyor olur coktan. En hosuma gideni burada (ve aslinda her clubta) belli bir saatten sonra sadece Yunanca calar, herkes sirtakisi vs neyi biliyorsa yapar, butun club daire olusturur ortada kendine guvenen danseder. Cok guzeldir. Bir alternatif ise Island Bar, sadece yazlar icin. O da cok uzaktir sehre, mutlaka araba lazim. Denizin tepesinde, bembeyaz bir mekan, fazla cool insanlar. Kapisi hep cok zorlar, o strese degmez bence yine de Villa Mercedes gozumuzun bebegidir!

Alışveriş için adreslerin: Ayakkabi cennetidir Atina, Kalogirou bence dunyanin en guzel ayakkabilarini yapiyor, ayrica butun luks markalari da barindiriyor. Hondos Center benim her kiza onerecegim bir cennet, her semtte var, 3-4 katli kozmetik cenneti, hem lokal markalar hem bildigimiz klasik her turlu kozmetik markasini gercekten iyi fiyatlara satiyor. Bir de Lak, yerli bir modaci Lakis Gavalas, farkli renklere ve designlara aciksaniz harika bir alternatif. Bir de artik aslinda her ulkede var ama Korres’i gitmisken mutlaka bol bol deneyin, yuzde yuz dogal muthis kozmetikler satar, butun bu bahsettiklerime aslinda Attica diye bir dept store’da bulabilirsiniz. Gitmisken altindaki Zonars’ta cilekli milfoy yiyin olur mu..

Ne yemeli / içmeli: Oncelikle mutlaka lokal fast food Goodys ‘e gidin. O kadar basarili ki McDonalds hep bos, Burger King ulkeye girmiyor bile. Yeme icmede o kadar cok ve guzel alternatif var ki secemiyorum, Gazi bolgesinde Mamacas vardir, biraz pahali ama gercek Yunan mutfagi at its best. Kolonaki’de Kolonaki Kalamaki diye bir souvlakici vardir, limonlu patatesle servis ederler, muthistir. Despina Pastanesinin herseyi yenmeli, hatta yaniniza alip buraya getirip yemeyenlerle de paylasilmalidir. To Kotopolo 1957’den beri tavuk cevirme yapar yine Kolonaki semtinde, onunden gecerken gelen kokuya dayanamazsiniz zaten yersiniz. Syntagma meydani yakinlarinda Doris vardir bir de, tam bir Yunan tavernasi, mutlaka pasticio yemelisiniz.

Icmek konusunda sinirsizsiniz, Kifissia Kayak Cafe’de sicak cikolata, heryerde Frappe, Kolonaki Petite Fleur’da cikolatali hersey..Yerli saraplar denenmeli.

Ama en guzeli aslinda bir tane Yunan anneanne bulunup evinde non stop yenmeli icilmeli.. Benim var oyle bir tane tontonum, isteyene adres veririm, zira yedirmeye icirmeye bayilir.

Şehrin soundtrack’i / filmi / kitabı: Benim icin Antonis Remos’un her sarkisidir sehrin soundtracki. İlla secmem gerekirse Ti Imouna Gia Sena. Ben senin icin neydim,sen benim icin neydin. Atina ile yasadigim askin ozeti :) Sehre asik olur mu insan, pek tabi olurmus. Kitabi ise henuz yazmadigim kitaptir,acilinden yazmam gereken.

Yılın en sevdiğin zamanı: Apokries! Karnaval zamani. Yani fil kostumu ile gezmenin gayet normal oldugu, kizlarla ayni turuncu perugu takip Starbucksta kahve icmemizin cok dogal oldugu zaman. Bir de tabi ki Noel. Tam meydana, Syntagma’ya kocaman bir yilbasi agaci yaparlar isil isil. Butun balkonlar susludur, noel babalar tirmanir, yildizlar yanar soner filan. Ben de denedim elektrik faturamla iki cocuk okuturdum, bir sonraki sene yapmadim. Ama yine de isil isil, tarcin kokulu noel zamani cok guzeldir.

ATİNA YAZISINA GERİ DÖNMEK İÇİN TIKLAYIN

]]>
https://www.cizenbayan.com/atina-yerli/feed/ 0
atina https://www.cizenbayan.com/atina/ https://www.cizenbayan.com/atina/#respond Thu, 10 Nov 2011 23:52:41 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=11 2007 yazında çok sevgili arkadaşım Merve’nin bir o kadar sevgili ablası yine canım arkadaşım Aspurçe’yi ziyarete Atina’ya gittim. Üzerinden 4 yıl geçmesi sebebiyle, ki gördüğüm kadarıyla o yıllarda kocaman gözlükler modaymış, size Atina ‘anılarım’dan, şehirle ilgili izlenimlerimden bir kuple sunuyorum efendim. Buyrunuz:

Atina’nın şehir merkezi Plaka (Πλάκα) olarak geçiyor. Yunan Parlamento binası ise Syntagma Meydanı (Πλατεία Συντάγματος) nda yer alıyor. Syntagma meydanı toplu taşıma hatlarının kesiştiği yine merkez sayılabilecek bir yer ve Plaka’dan yürüme mesafesinde. Gösteriler, protestolar bu meydanda yapılıyor. Bu civarda müzeler, konsolosluk binaları, çeşitli mağazalar, tarihi ören yerleri ve turistik mağazalar mevcut. Neolitik çağdan beri yaşanan eski bir şehir olduğundan elinizi sallasanız antik yunan tapınağına çarpan ve görülecek çok şey olan Atina’da bu oran Plaka ve Syntagma Meydanı etrafında iyice artıyor. Yani ilk turistlik hevesinizi üzerinizden atacağınız muhitler buralar. Ünlü Acropolis’e tırmanmaya da yine Plaka’dan başlanıyor.

Acropolis (Ακρόπολις) Yunanca yüksek şehir demek. Buraya çıktığınızda tüm şehir ayaklarınızın altında gerçekten de. Ben gittiğimde birçok tapınak onarılıyordu yine de oranın büyüsüne kapılmamak mümkün değil. Tırmanırken bir miktar yorulacaksınız ama mutlaka gitmeniz gereken yerlerin başında geliyor haliyle.

Atina’da Plaka etrafında Gyros (γύρος) satan yerler var çokça. Gyros bizim dönerin domuz etinden yapılanı. Pita ekmeği içinde domates soğan ve cacıkla servis ediliyor. Tıpkı Almanya’da da Türk dönercilerin döneri cacık gibi bir sosla servis etmesi gibi, tek farkı tavuk ya da et yerine domuz eti kullanmaları. Bu da bu yiyeceği biraz ağır kılıyor. O zaman orada yaşayan Aspa’nın önerisiyle buralardan bir şey yemedik çünkü her şehirde olduğu gibi burada da turistik yerlerdeki fiyat/lezzet performansı oldukça düşükmüş.

Bir çok ortak lezzete ve kelimeye sahip olduğumuz Atinalı komşularımızda bizimkinden çok farklı olan şeylerden biri taksi. Evet taksi! Burada bindiğiniz taksiyi yol üstünde başkası durdurup yanınıza binebilir. Bu durumda taksici ikinci bir taksimetre açar, diğer binen kişi bindiği yerden indiği yere kadar olan meblağı öder ve iner. Siz de ineceğiniz yerde iner ve bu arada binip inen ya da sizden sonra devam edecek olan kişiden bağımsız ödeyeceğiniz miktarı öder inersiniz. Yani siz takside giderken bir anda biri yanınıza oturursa şaşırmayın:) Biraz korkutucu olsa da trafik için iyi bir çözüm gibi.

Diğer Avrupa şehirlerinden farklı bir o kadar da özgün bir mimari göze çarpıyor Atina’da. Binaların en üst katları teraslanmış şekilde. Binanın 5. katı ilk 4 kat ile aynı iken 6. kat 5. kattan biraz küçük ve önünde bir teras var. 7. kat da 6. kattan daha küçük ve yine önünde teras var. Bu şekilde birkaç kat teraslanarak yükselen binalar Atina’nın her yerinde ve buraya özgü, iklime uygun bir yerel mimari doku oluşturuyor. Dolayısıyla bol bol teras keyfi yapma şansına sahip Atinalılar’ın sokakları da geniş ve aydınlık bir algıya sahip.

Sokaklarında gezmeyi en çok sevdiğim semtlerden biri Kolonaki (Κολωνάκι) idi. Nişantaşı’nı andıran semtte güzel cafeler, barlar ve mağazalar var. Yolları, kaldırımları Atina’nın genelinden düzgün ve ortalama 5-6 katlı Avrupa tarzı taş binaların olduğu bu semt şehrin en nezih semtlerinden biri. Atinalı gençlerin Starbucks’tan daha çok tercih ettikleri ve şehrin bir çok yerinde görebileceğiniz flocafe‘lerden birine girip frappe (φραπές) yani soğuk yunan kahvesi içmeniziyse özellikle tavsiye ederim. Kolonaki’deki şubesi ekstra keyifli.

Plaka’da, Kolonaki’de alışveriş imkanları dışında bir alışveriş merkezine gitmek isterseniz The Mall Athens‘i önerebilirim. Trenle gidiliyor, üstelik yolda ünlü olimpiyat stadını da görebilirsiniz.

Gece dışarı çıkmak isterseniz Kolonaki’deki kulüpler oldukça in. İsim olarak hatırladığım kulüplerden biriyse Kerameikos (Κεραμεικός)’ta bulunan Villamercedes. Biz taksiyle gitmiştik ama metroyla gitmek de mümkün. Burada yemek yemek isterseniz önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Kesinlikle tavsiye ederim. Hem lezzetli bir yemek yemiş olur hem de kulübe girişte para ödemenize gerek kalmaz.

Atina’nın en önemli özelliklerinden biri de Avrupa’da denize girebildiğiniz ender başkentlerden biri olması. Atina’nın Glyfada (Γλυφάδα) semtinde (merkezden buraya tramvayla ulaşmak mümkün) çok güzel beach club’lar var. Düşünsenize işten çıkıp doğru beach club’a gidip yüzüp serinleyip bir şeyler içip öyle dönebiliyorsunuz eve. Harika. Denizi de Çeşme’nin denizi gibi. Hem tuz oranı hem de sıcaklığı. Glyfada’ya girerseniz burada Güllüoğlu Baklava’nın bir şubesi var :)

Eğer beach club’a değil de şehirden biraz daha uzaklaşıp bir kumsala gitmek isterseniz Atina’nın 20 km güneyindeki Vouliagmeni (Βουλιαγμένη) ‘ye gidebilirsiniz. Burada denize girebileceğiniz alan şehir içindekine oranla daha geniş. Genellikle otellerin plajları kullanılıyor. Girişte şezlong için bir miktar ücret ödüyorsunuz.

Ve eğer kumsal da sizi kesmezse Atina’dan herhangi bir Yunan adasına deniz veya hava yoluyla gitmek mümkün. Atina’dan örneğin Mykonos’a kalkan feribotlar 6 saat sürüyor (daha yakın adalar da var) ve gidiş dönüş sezona göre ortalama 40-50 euro tutuyor. Yunan adalarına gitmek isterseniz rezervasyonunuzu kesinlikle önceden yaptırmalısınız. Çünkü özellikle ağustos ayında buralarda elinizi kolunuzu sallayarak yer bulmanız imkansız. Ağustos ayında Yunanistan’da devlet daireleri ve ofisler tatil. Atina bomboş! Herkes adalarda oluyor. Biz de bu gazla gidip 6 saat süren Atina-Mykonos feribot biletimizi aldık, geiln görün ki adada tek bir otelde bile boş oda yoktu.

Son çare bir araba kiralar onda kalırız diyecek kadar kararttık gözümüzü gel gelelim kiralık araba bile bulamadığımız Mykonos hayallerimiz suya düştü ve biletlerimiz boşa gitti. Ben de buraya çılgın parti fotoğrafları yerine yanan biletlerin fotoğrafını koymak zorunda kaldım…

Adalara gidemeyince yılmadık ve köye gitmeye karar verdik. Atinalı arkadaşımız Theo’nun yemyeşil köyüne. Burada evlerinde kaldığımız Theo’nun İstanbullu annesi ve anneannesi bizi çok iyi ağırladılar. Gençliğini İstanbul’da yaşamış, okula burada gitmiş anneanne ona İstanbul’u anlatmamızı istedi ve bizi dinlerken gözleri doldu. Atina’da zamanında İstanbul’da yaşamış sonra buraya dönmek zorunda kalmış çok insan var. O yüzden etrafta Türkçe konuşurken dikkatli olun. Sizi anlayabilirler :)

Köyde unutamayacağım şeylerden biri gece olunca bütün gençlerin toplandığı, bir tepede bulunan basketbol sahasıydı. Etrafta hiç ışık olmadığından yıldızlar inanılmaz görünüyordu. Ev yapımı yunan şaraplarımızı içip bir yandan yıldızları izlerken zamanında insanların neden filozof olduklarını anladık. Sonra Rum arkadaşlarımız türkü söylemeye başladılar. Bizi en şaşırtan kısımsa türkülerinde geçen ‘of aman aman’ bölümleriydi :) Ege’nin iki ucunda farklı diller konuşup belki de aynı şeylere aynı sözcüklerle hüzünlenip heyecanlandığımızı bilmiyordum.

yazı bitti ve ben en önemli noktaya değinmemişim: yunan erkekleri çoook yakışıklılar !!! :)

]]>
https://www.cizenbayan.com/atina/feed/ 0