Finlandiya – cizenbayan

yerlisinden tavsiyeler: tina köylüoğlu

Elif Tanverdi — Wed, 23 Nov 2011 21:35:55 +0000

Tina Köylüoğlu

Tina köylüoğlu, 23 yaşında,
sosyoloji mezunu, İstanbul'da bir
araştırma şirketinde çalışıyor,
annesi Finlandiya'lı, her
sene mutlaka Helsinki'ye gidiyor.

Her gittiğinde mutlaka yaptığın şey: Akateeminen Kirjakauupa’ya mutlaka her seferinde uğrarım. Çok güzel bir kitapçı. 4 kattan oluşuyor ve çok başarılı kitaplar var.

En sevdiğin galeri / müze: Ateneum Museum – Kalıcı sergisinden ziyade daha çok geçici sergileri çok güzel oluyor.

En sevdiğin cafe: Fazer Cafe, cheesecake’leri mükemmel.

En sevdiğin bar / gece kulübü: Hep aile ziyaretine gittiğim için Helsinki’de gece dışarı çıkmıyorum.

Alışveriş için adreslerin: MONKİ, WEEKDAY ve MARIMEKKO.

Ne yemeli / içmeli: Sahilde kurulan bir pazar var ve öğlen 12’den önce orada mutlaka kıymalı çörek yemeli. 12’den sonra kalmayabiliyor. Yanında çoğunlukla kahve içiliyor. Ben daha çok orman meyveli meyve suyu içmeyi tercih ediyorum. Çok güzel oluyorlar. Pazarda bir de ahududular satılıyor, mutlaka deneyin, çok taze ve lezzetli oluyor.

Yılın en sevdiğin zamanı: Biraz klişe olacak ama Noel’de Finlandiya’yı çok seviyorum çünkü o karanlık kış bir anda çok renkli, canlı ve gürültülü oluyor.

HELSİNKİ YAZISINA GERİ DÖNMEK İÇİN TIKLAYIN

helsinki

Elif Tanverdi — Sun, 20 Nov 2011 16:08:20 +0000

lapland

Elif Tanverdi — Thu, 10 Nov 2011 23:52:11 +0000

Geçtiğimiz kış, Helsinki’de Erasmus yapan arkadaşım Umut’u ziyarete Finlandiya’ya gittim. Finlandiya’yı hala özlüyorum! Çok huzurlu bir yerdi. Hava çok soğuk ama insanlar işe bisikletle gidiyor. Sadece bu bile doğaya ve insana (kendilerine ve diğerlerine) ne kadar saygı duyduklarını hissetmenize yetiyor. Tabii bu mimariye, yaşam tarzına da yansıyor. Helsinki’de bir kaç gün geçirdikten sonra (ki bilahare anlatmayı düşünüyorum), Umut’un Erasmus ekibiyle Lapland’a kayak turuna gittik. Yolda bol bol ren geyiği görerek yaptığımız otobüs yolculuğumuz 12 saat sürdü! Santa Claus köyüne de uğradık ve Elfler nerede oyuncak yapıyormuş gördük.

Uzun ve eğlenceli bir otobüs yolculuğundan sonra Levi isimli kayak bölgesine vardık. 2001’de burada dünya kayak şampiyonaları da yapılmış, yani tesisler çok çok güzel! Zaten kışın daimi bir karanlık olduğu için pistler gece boyunca açık ve ışıklandırılmış. O yüzden hava karrınca pistlerin kapanması gibi bir durum yok. Board yapmak için tam bir cennet! Biz de boardlarımızı yanımıza aldık ve muhteşem pistlerin tadını çıkardık.

Kaldığımız otel, dörder kişilik ahşap kulübelerden oluşuyor. Bir nevi apart otel. Marketlerden alışveriş yapıp kendi yemeğinizi yapıyorsunuz. Ve tabii her kulübenin kendine özel bir saunası yani fin hamamı var. Finlandiya’ya giderseniz yapmanız gereken şeylerden biri saunaya girip sonra karlara atlamak. Bu aktivite içkiliyken de epey eğlenceli oluyor. Sonrasında karlardan yaptığımız tümseğin üzerinden kızak olarak kullandığımız boardlarla uçarken bulduk kendimizi ki aman siz evde denemeyin, benim belimde hala duruyor izi.

Sauna’dan board’dan, şanslıysanız kuzey ışıklarından ve ren geyiklerinden hevesinizi aldığınızda artık sıra husky’lerle tanışmakta!

‘Husky ride’ denen aktiviteyi yapmak için sabah erkenden otobüslere doluşuyoruz ve yüzlerce husky’nin kaldığı çiftliğe gidiyoruz. Bizi görünce çıldırıyorlar. Daha önce bungee jumping yapmış biri olarak söylüyorum ki bu bambaşka bir adrenalin! 8 köpeğin sürdüğü kızağa 2 kişi biniyor, biri kızakta oturuyor diğeriyse önde ayakta duruyor ve kızağı ayaklarıyla kontrol ediyor. Kontrol etme meselesi tamamen içgüdüsel. Size sadece ayağını frenden hiçbir zaman tamamen kaldırmamanız söyleniyor. köpekler öndeki köpeği takip etmek için kızakları hızla çekerken sizin fren ve denge olayını halletmeniz gerekiyor ve ne kadar hızlı gittiklerine inanamazsınız! Kuzey’e giderseniz mutlaka deneyin!