cizenbayan » Ne Dinliyoruz? http://www.cizenbayan.com müzik, seyahat, lifestyle, yoga, festivaller, keşifler Fri, 13 May 2016 15:14:43 +0000 tr-TR hourly 1 http://wordpress.org/?v=4.3.1 Müzik özgürleşiyor, yeni sesler geliyor… http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/muzik-ozgurlesiyor-yeni-sesler-geliyor/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/muzik-ozgurlesiyor-yeni-sesler-geliyor/#comments Fri, 29 Jan 2016 13:35:24 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7532 Devam et ]]> 27 Ocak 2016 tarihinde Radikal‘de yayımlanmış, sevgili Yekta Kopan’ın bendeniz ve Çetin Cem Yılmaz’a naçizane görüş danışarak hazırladığı yeni/yerli müzisyenler dosyası. afiyetle okuyunuz

Kimi gerçekten yolun başında. Kimi yıllardır stüdyo müzisyenliği yapıyordu. Kiminin sahne deneyimi veya camiadan desteği yok, evde yaptığı kayıtlarla başlatmış macerasını. Kimiyse özellikle canlı performanslarıyla çoktan bir hayran topluluğu edinmiş.

Müzik dünyasının tekdüzeliğinden sıkılanlar, internet ortamı ve müzisyene değer veren küçük mekânlar sayesinde yeni sedalarla tanışıyor. Dijital müzik platformlarının yeni isimlere kapı açmasının ve YouTube yayıncılığının gelişmesinin de önemli bir katkısı var. Hatta şunu söylemek yanlış olmaz; teknoloji ve paylaşım araçlarındaki değişimlerin etkisini en çok müzik sektöründe görüyoruz. Çeşitlilik ve özgürlük, ana akım müzik anlayışının dışında bir üretimi besliyor, geliştiriyor.

Amacım basmakalıp bir “bu isimlere dikkat edin listesi” oluşturmak değil. Herkesin listesi farklı olur. Yeni sedalara kulak açmayı seven iki isimden, Çetin Cem Yılmaz (ArtfulLiving isimli blogda harika yazılar yazıyor) ve Elif Tanverdi’den (çoğu kişi onu çizenbayan olarak tanır, blogunu ziyaret etmenizi öneririm) aldığım desteğin de gücüyle birkaç isme ışık tutmak istedim. Merak edenler dinlesin, kararlarını kendileri versinler:

Nilipek

Nil İpek mi yazmalıyım yoksa albüm kapağında olduğu gibi nilipek mi yazmalıyım bilmiyorum ama ‘gücü sadeliğinde’ kadın vokallerden biriyle karşı karşıyayız. Ben kendisini yıllar önce Yedi Pink Floydlar ve İki Prenses (7PF2P) kadrosundayken tanımıştım. Orada tanıştığım kişiyle aynı kişi olduğunu bilmeden bir kez daha tanıştık sonra. “Sabah” albümündeki çoğu şarkı, epeydir unuttuğumuz bir duyguyu içimize işliyor: Huzur.

Ars Longa

Ars Longa’ya yeni bir seda demek haksızlık olacak. Ama geçen yıl ilk albümlerini çıkarınca, adlarını anmadan geçmeyeyim dedim. “Günler” gerçekten iyi albüm. Ben ilk olarak bir Açık Radyo programında dinlemiştim. Sonra internet sayesinde şarkılarına ulaştım. Grupla ilgili en güzel yazılardan birini KiaMore blogda ‘Sanat Uzun, Hayat Kısa’ başlığıyla yazan Aylin Aslım’a teşekkür ederim.

Kes

Cenk Turanlı, Mehmet Demirdelen ve Emre Kula’dan mürekkep bir grup Kes. Bu iç ismi bilen bilir, bilmeyen de öğrensin bir zahmet. “Kamlama” isimli albümleri bir acayip. Vay, vay, vay!

Burcu Tatlıses

Hiç yalan söylemeyeceğim. Burcu Tatlıses’i yıllarca popçu sandım. Pek de yanılmamışım, çünkü birçok popçuya söz ve beste veren bir isimmiş. İtiraf ediyorum, dinlediğim bir isim değildi. Sonra “Güzel Kokuyorum” albümü geldi. Dinledim. “Önyargıyla karar vermemek lazım,” dedim. Derdiyle dalga geçmeyi başarırsa daha da mutlu olacağım. (Allah bizi popçunun slowuna sinmiş dertten korusun.)

Alper Fıratlı

Tango adımları, Akdeniz yürüyüşleri, Paris metrosunun bir istasyonu, Ankara ironisi, İstanbul çeşitliliği. Sanırım en bilinen ve dillere dolaşan şarkısı “O Malum Meyve”.

Ahmet Beyler

Grupla, Tolga Akyıldız’ın %100 Açık Sahne buluşmasında tanıştım. Beş dakikada Ankara muhabbeti çevirmeye başladık. Nefeslilerin enerjisiyle coşup giden bir grup. Şarkıları bazen ‘geveze’. Sözlerde kaybolup gitmeye hazır olduğunuz zamanlarda dinleyin.

Sufle

Çoğu kişi gibi ben de Sufle meselesine eski köprünün altından girdim. Duman’ın taş gibi şarkısı “Köprüaltı” bu grubun elinde daha yumuşak bir şeye dönüştü. Ama haykırışını yitirmeden. İşin sırrı burada, ‘cover’ yaparken ruhu değiştirmeden dönüştürmeyi başarmak.

Palmiyeler

Bu listedeki bazı isimler artık “tanınan gruplar” safında yer alıyor. Palmiyeler için de bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ama yine de adlarını anmadan geçmeyeyim dedim. “İyi hisset müziği”nin en yerli örneği.

Biz

Farklı konulara girmeye cesaret eden gruplara ayrı bir ilgim var. Listede yer alan isimlerin çoğu, sözler konusunda yenilikçi zaten. Biz, hem yenilikçi hem de cesur. İkinci albümlerini yayınladılar bildiğim kadarıyla.

Can Kazaz

Soundcloud keşiflerimden. Söze de sese de önem veriyor. Zaten yeni dönem müzisyenlerin bir özelliği de teknolojiye hakimiyetleri ve iyi prodüksiyon yapma konusundaki katkıları.

Sedef Sebüktekin

Standart bir vokal bilgisini sözleriyle “kıran” müzisyenlerden. Üstelik kayıtlarına da özen gösteren, dinleyicisine her sedayı duyurmak konusundaki iştahı dinmeyen bir isim. “Kase” bir zamanlar döne dolaşa dinlediğim bir şarkıydı.

Bu liste uzar gider…

Artık tanınırlığı daha geniş bir çevreye yayılmış olan isimlerden bahsetmedim.

Kalben, Can Güngör, Cihan Mürtezaoğlu, Adamlar bu isimlere örnek olarak sayılabilir. The Away Days’i yıllar önce televizyon programı yaptığım zamanlar, ekibimizin genç üyeleri yana yakıla dinletmişti. İyi ki de dinletmişler. The Away Days gibi Farfara ve Görkem Han Jr.’da bu listede sayılabilir. Bir de sözsüz şarkılar yapan, setin başına geçtikleri her mekanı dolduran isimler var; Men With A Plan, Villette, Alpman and the Midnight Walkers, Ah! Kosmos gibi… Bu isimlerden özellikle Ah! Kosmos, benzer kulvarda müzik yapanlar için kapı açan bir isim. (Bu parantez Villette için; Sine Büyüka ile yıllarca birlikte çalıştık. Bütün o anıların üstüne, Sine’nin böyle özgür ve yaratıcı bir projeyle karşıma çıkmasının yaşattığı güzelliği anlatamam.)

Dedim ya, liste uzar gider. Eminim unuttuklarım vardır. Daha da önemlisi, bilmediklerim vardır. (Unuttuğum ve bilmediğim isimleri yorumlara yazsanız da ben de öğrensem keşke.)

Bağımsız bir müzik anlayışı gürül gürül geliyor. Yeni seslere, yeni sözlere açık olanlara… Şimdi isteyen basmakalıbın çamuruna bulanmaya devam etsin.

Müzik özgürleşiyor.

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/muzik-ozgurlesiyor-yeni-sesler-geliyor/feed/ 0
2015’in en iyi albümleri http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/en-iyi-albumler-2015/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/en-iyi-albumler-2015/#comments Sun, 10 Jan 2016 00:35:15 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7339 Devam et ]]> Birazcık geç oldu (seferiyim affedin) ama 2015’de en çok dinlediğim, en çok sevdiğim albümleri bir araya getirmek istedim. Belki nasiplenirsiniz :) Sırayı çok şey yapmayın. Sıra öylesine. En iyisine, en yenisine, alfabetik sıraya göre falan değil. Aklıma geldikçe yazdım işte.

Bob Moses – All in All

bob-moses-all-in-all-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Ben bu sene sapık gibi Bob Moses dinledim. Kanada asıllı New York çıkışlı Deep House ikilisi Bob Moses debut albümleri All in All’u sene başında yayınladılar. Far From The Tree gibi beni peronda metro beklerken dans ettiren bir şarkı ile başlayan bir albüm düşünün… Albümü baştan sonra açıp dinlemek, araya Hands to Hold’un akustiği karışmasa çok güzel olurdu bence. O biraz modu düşürüyor. Yazın Çeşme’de müthiş bir canlı performans sergilediler ve ben bu albümü daha da çok dinlemeye başladım. En bomba parçalar All I Want, Hands To Hold (ki partilerde en çok çalınan şarkılarından biri), Too Close For Comfort ve Grace. Ama bence boş şarkı yok.


Bob Moses – Days Gone By

bob-moses-days-gone-by-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Bob Moses sene bitmeden Eylül ayında Days Gone By’ı yayınladı sonra. Yine çok sağlam bir albüm. Hatta müzik çevreleri tarafından yılın en iyi elektronik albümleri arasında gösterildi. Ben dedim bizim çocuklardan boş çıkmaz. Days Gone By albüm turnesi için İndigo’ya geldiler sonra. Sıra Zara’nın ordan başlıyodu. Daha 11.30’da full’dü mekan. Canlarım çok iyi çaldılar. Konserden sonra Jimmy Alican’la back to back çaldı. Ertesi gün bir de İstanbul’u gezdirdik tontişkolara. Sora onlar da beni NY’da gezdirdi yılbaşında. Saat 12’de 10’dan geriye birlikte saydık, konserleri bitince beraber ev partilerine gittik. İade-i ziyaret kafası. Ama bu sene en çok dinlediğim 2 albüme imza attıkları gerçeğini sarsamaz bu durum. Kanka olduk diye torpil yapmıyorum yani. Dinleyin görün işte :) Tearing me Up ve Days Gone By iddialı.


 Susanne Sundfør – Ten Love Songs

susanne-sundfor-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Norveçli şarkı yazarı ve müzisyen Susanne Sundfør, adı üstünde albümü Ten Love Songs’da farklı tarz ve modlarda gezen 10 aşk şarkısını birbiri ardına sıralamış. Bu sene 25. Akbank Caz Festivali kapsamında Zorlu PSM’de yerimizde zor oturarak (ama oturmak zorunda olarak) dinlediğimiz ‘dramatik’ performansı sonrası albümü daha büyük zevkle dinlemeye başladığımı itiraf etmeliyim. Sofistike ritimler, karanlık şarkı sözleri, aşka farklı bir bakış açısı, çokça tutku, Norveçli olmanın getirmiş olduğu doğal muhteşemliğin müziğe yansıması… Silencer ve Trust Me gibi balladlarla dinlenip onun dışında dreamy ve hatta barok seslerin öne çıktığı elektronik parçalarda çok hissederek dans edeceğiniz bir albüm, dinlerken beni hatırlayın.

 


 Ghostpoet – Shedding Skin

ghostpoet-shedding-skin-best-albums-of-2015-en-iyi-albumlerİngiliz şarkıcı ve söz yazarı Ghostpoet’in vokalini çok karakteristik buluyorum, hem ses rengi hem de neredeyse şarkıların üzerine sakin bir tonla konuşur gibi tarzını / ritmini. Üzerine bu vokali yaptığı müzik kendisine Mercury adaylığı getiren debut albümü Peanut Butter Blues & Melancholy Jam’in daha elektronik havasından sonra biraz değişmiş ve belki de olgunlaşmış. Alternatif / indie rock sularında yüzen parçalar konu olarak da derinleşmiş. Ghostpoet’e Sorry My Love, It’s You Not Me’de bu tarzda da iyi bir vokal olduğunu kanıtlayan Lucy Rose, gelgitli aşklar anlatan X Marks The Spot ve That Ring Down The Drain Kind of Feeling’de Nadine Shah, albüme ismini veren ve gitar tonlarına bayıldığım Shedding Skin’de ise Melanie De Biasio gibi kendine has kadın vokaller eşlik ediyor. Sözler ve ruh halleri içinizi parçalarken ritimler sizi ayağa kaldırıyor. 2015’de tekrar Mercury adayı olması tesadüf değil bence.


 Floating Points – Elaenia

elaenia-floating-points-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Pitchfork’a verdiği röportajda, bir rüyasından esinlenerek ertesi sabah kalkıp albüme adını veren Elaenia şarkısını yaptığını anlatıyor İngiliz DJ ve prodüktör Sam Shepherd, sahne ismiyle Floating Points. Gerçekten de tıpkı rüyalar gibi, çok net hatırlamadığımız, belirgin ne olduğu anlaşılan figürleri değil adı konulmaz yoğun duyguları, ruh hallerini, canlı renkleri sesler ile tarif eden, belli belirsiz olayları anlatır gibi keskin ifadelerden uzak, deneysel, huzur ve aynı zamanda huzursuzluk veren, etrafımızdaki eşyalarla ilişkimizi koparıp uzay boşluğunda olduğumuzu hissettiren bir albüm olmuş. Özellikle uykuya dalarken dinlemenizi tavsiye ederim.


 Beach House – Thank You Lucky Stars

beach-house-lucky-stars-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Canım bunalım çektiğinde ilk başvurduğum isimlerden olan Beach House, yine modumuzu anında karanlık odalarda terkedilmişiz gibi bir seviyeye çekmeyi başaran bir albüm yapmış. Bence yine 2015’de yayınladıkları Depression Cherry’den çok daha iyi bir albüm ama kesinlikle bir Bloom değil. Bana en yoğun şeyler hissettiren şarkı All Your Yeahs oldu. “Hush don’t you cry, In the next life, She takes me to the water, Don’t say a word, And when I ask her, Is she doing alright, She’s a rollercoaster, And yeah, she’s a fire in the night” Ah Beach House ah. Somewhere Tonight’ın duygusal bir filmin kapanış sahnesini, sandalyeler ters dönmüş ışıklar sönmüş bir barda en son hüzünlü hüzünlü dans eden bir çifti gözümün önüne getiren duygusal atmosferi de albümün atlanmayacaklarından.


Mano Le Tough – Trails

Mano Le Tough, Trails (Permanent Vacation)

İrlandalı prodüktör Mano Le Tough yaklaşık bir saatlik bir set gibi kurguladığı ve ilk 3 şarkıyla sakin bir giriş yaptığı Trails albümünde Half Closed Eye ile ufak ufak dans ettirmeye başlıyor.  Empty Early Years and The Seed ve I See Myself In You ile tempoyu ve duyguyu iyice yükseltiyor. Albümün peak yaptığı bu 3 şarkıdan sonra ise adeta seti yavaş yavaş düşürüyor. Albüm yapmadığı zamanlarda senede 100 gig gibi bir tempoyla performans sergileyen Berlin-based Mano Le Tough, club sinerjisin, ritmini ve ruhunu çok iyi bilen bir DJ olduğundan set niyetine açılabilecek, dans ettiren, derin, çok katmanlı ve şahane bir albüme imza atmış. Albüm çıktığı gün hemen bana yollayan Soner İnce’ye speşıl tenks :)


Howling – Sacred Ground

howling-sacred-ground-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler RA’ın 2015’in en iyi live act’leri listesine aldığı Howling Avusturalyalı folk şarkıcısı Ry X ve Âme’den Frank Wiedermann’ın ortak projesi. Bu birliktelikten ortaya çıkan debut albümleri Sacred Ground’la çok acayip bir evren yaratmışlar. Derin, gerçeküstü bir Âme şarkısı üzerine gelen mırıldanmavari duygu yüklü vokallerle, iyi ki de bir araya gelmişler dedirten Howling’in artwork’üyle de göz dolduran bu leziz ilk albümünde en çok öne çıkan şarkılar Signs, Stole The Night ve Howling. DJ kafası olduğu çok belli oluyor, soft versiyonlar albümde ama şarkıların hepsi çok iyi mixlenmeye müsait. Haliyle Sings’in Rødhâd tarafından, Stole The Night ve Howlin’in Âme tarafından yapılan remixleri kalp krizi geçirtmelik. Umarım tek albümlük bir proje olarak kalmaz Howling.


 C Duncan – Architect

c-duncan-architect-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Konservatuar çıkışlı İskoçyalı besteci ve müzisyen C Duncan, ilk albümü Architect ile 2015 Mercury adayları arasındaydı. Mimar olduğumdan artwork’e gerçekten hasta oldum ayrıca belirteyim. Albüm ismini sanatçının mimar bir arkadaşını anlatan Achitect isimli şarkıdan alıyor ve en iyi şarkılardan biri, ama zaten bence gerçekten boş şarkı yok. Ben şarkılarda yaratılan havayı The Shins’e benzettim biraz. Aşk anlatan, bir takım gidişler ve kaçışları güzelleyen, dreamy bir havada, ağza takılan pop öğeler içeren, Brit kafasını çok iyi yansıtan sağlam bir albüm Architect.


Wolf Alice – My Love is Cool

wolf-alice-my-love-is-cool-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler
Sakin sakin girdiği şarkılarda bile ilerleyen dakikalarda camı çerçeveyi indirme potansiyeline sahip Ellie Roswell’in vokalini çok etkileyici bulsam da Wolf Alice şarkıları taa ki bu albüme kadar bana fazla sert gelirdi. Farklı tarzlar arasında dolaşsa da her şarkıda ortak bir Wolf Alice imzası yakaladıkları ve daha olgun bir soundu olan My Love is Cool da 2015 Mercury adayı albümler arasındaydı.  Turn To Dust’la yumuşak yumuşak başlayan yolculuk, Brit indie sound’un hakim olduğu Bros ile devam ederken aniden direksiyonu kıran Wolf Alice You’re A Germ’le eski hayranlarını sevindiriyor. İpeksi Silk, cayır cayır Giant Peach ve seksi seksi dans ettiren Soapy Water albümün en iyi şarkıları bana göre. Bravo Wolf Alice. Bravo İngiltere!


Unknown Mortal Orchestra – Multi-Love

Unknown-Mortal-Orchestra-Multi-Love-Cover-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Albüme adını veren Multi-Love’ı, mükemmel sözlerini, Ruban Nielson’ın burnu tıkanmış da sümkürmeye üşenmiş vokalini, vintage synth’leri, romantik atmosferi dağıtan davulları kaç yüz kere dinledim acaba… Tam bir So Good At Being In Trouble ve Swim And Sleep Like A Shark Unknown Mortal Orchestra’cısı olarak 3. albümlerinde biz kafamıza göre hangi tarz istersek o müziği yaparız diyen bu ekibi daha da takdir ettim. Sene sonunda Salon’daki konserlerini Amsterdam’da olduğum için kaçırdım ve çok üzüldüm. Mutlaka canlı dinlemek istiyorum, çok merak ediyorum. O zamana kadar janrdan janra atlayan albümü dinlemeye devam. Can’t Keep Checking My Phone ve Necessary Evil, Multi-Love’dan sonra öne çıkan parçalar.


 Sun Kil Moon – Universal Themes

sun-kil-moon-universal-themes-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Gündelik, sıradan, önemsiz konuları, uzak akrabayla sohbet mevzularını tatlı folk melodileri üzerine kendine has yorumuyla anlatan da anlatan Sun Kil Moon yine çalışırken falan akan giden çok güzel bir albüm yapmış.  Birds of Flims’in gitarları, Little Rascals’ın bas tonu, girdap gibi sürekli aşağıya sürükleyen hissiyatı, Mark Kozelek’in ses tonu, şarkının bitmek bilmeyen hali ve sürekli duygu değişimleri beni benden alıyor. Garden of Lavender’daki yağmurlu, gri atmosferi bir şarkıyla çizebiliyor olmak büyük başarı. 10 dakikalık This is My First Day And I’m Indian And I Work At A Gas Station’da her gün gözümüzün önünde olan ama görmediğimiz günlük bir hikayeyi bir destan gibi anlatıyor yine. Sun Kil Moon albümlerinde konular değişse de hüzün hep baki.


Ratatat – Magnifique

Ratatat-Magnifique-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Yine yüksek tempolu, gürültülü, 14 şarkılık magnifique bir albüme imza atmış Brooklyn’li ikili Ratatat. Rock ve elektronik sound’ları müthiş harmanlayan Ratatat’ın bu albümlerindeki favori şarkılarım Cream on Chrome, Countach, Nightclub Amnesia, Coldfingers ve Primetime’a özellikle göz atın. Bu arada albüm kapağı da harika değil mi ya <3

 


LA Priest – Inji

la-priest-inji-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

 

Gerek şarkıların isimleri, gerek albüm kapağı, gerekse müzikal olarak oldukça sıra dışı bir iş olmuş Inji.  Sonlara doğru ard arda gelen Night Train, Fabby ve A Good Sign albümün peak yaptığı yer diyebilirim. Baştan sona aç, dans et.


 

Nils Frahm – Solo

nils-frahm-solo-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

 

Küveti doldurup kafa dinlemek istediğim akşamlarda, kitap okurken, dinlenmek istediğimde Nils Frahm’ın Screws albümünü o kadar çok dinledim ki… Solo çıkınca en çok ben sevindim. Bu albüm de yine benzer nitelikte, çok keyifli, çok güzel. Teşekkürler Nils Frahm<3

 

 


Jamie xx – In Colour

jamie-xx-in-colour-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Jamie xx albüm yapar sevmez miyiz?  Grup arkadaşları The xx’den Romy’nin vokalleriyle Laud Places, yine The xx’den Oliver’ın vokalleriyle Stranger In A Room (the xx özlemişsem demek) ve kapanıştaki Girl bence albümün en iyi şarkıları ama genel olarak The xx’in hızla yakaladığı başarıda dev payı olan ve çok iyi bir prodüktör olan Jamie xx’in single’larla kalmayıp solo albüm yaparak rüştünü ıspatlaması çok iyi oldu. Bu arada canlı performansı da cidden yıkılıyor.

 


Foals – What Went Down
Foals-what-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Bir Total Life Forever, bir Holy Fire değil ama yine de Foals sonunda albüm yaptı, bu sene festivallerde izleyeceğiz yaşasın dedirten bir albüm olmuş What Went Down. Mountain At My Gates, ilk sinyalleri Spanish Sahara ile veren ve Holy Fire’da iyice öne çıkan daha pop sound’un en oturmuş halinde.  A Night In The Ocean’da da güçlü gitar ve Foals-vari davullar var onun dışında Foals’un en iyi işi olmaktan çok uzak bir albüm.

 


 The Weeknd- Beauty Behind The Madness

the-Weeknd-beauty-behind-the-madness-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

The Weeknd’in durdurulamaz yükselişi sürüyor. Triology ve Kiss Land’le şimdiki başarısının ve popülaritesinin sinyallerini vermeye başlamıştı. En ateşli sevişmelere ve şevetli aşklara fon müziği yapma konusundaki ustalığını 50 Shades Of Grey soundtrack’ine verdiği şarkıyla bir üst seviyeye taşımış, Ed Sheeran ve Lana Del Rey işbirlikleriyle ulaştığı kitleyi sağlamlaştırmış bu albümde. Can’t Feel My Face’i her yerde duyuyorsunuz zaten, Albümün devamı da dinlemeye değer.


Disclosure – Caracal

Disclosure-Caracal-best-albums-of-2015-en-iyi-albumler

Settle gibi mükemmel ve bombalarla dolu bir debut albümle dünyada çok sağlam bir yer edinmişti  İngiliz elektronik müzik ikilisi. Bence Caracal Settle’ın gölgesinde kalıyor. Yine de Latch’le kendilerine seviye atlatan Sam Smith (Omen) dışında Lorde (Magnets) ve The Weeknd (Nocturnal) gibi popüler isimlerle yaptıkları çok iyi parçalarla albüm yine ortalamanın çok üstünde.

 


Tame Impala – Currents

best-albums-of-2015-en-iyi-albumler-tame-impala-currentsYine Lonerism gibi bir şaheserden sonra daha az dikkat çeken bir albüm olsa da yakaladığı sesleri ve Kevin Parker kafasını seven biri olarak albümü listeye almasam olmazdı. Currents Tame Impala tarzının oturduğu bir albüm değil hala bir takım arayışların sürdüğü bir çalışma bence. Tabii ben ne anlarım. Bir de sound daha elektroniğe kaymış. Let It Happen ve Love / Paranoia ilk dinleyişte öne çıkan parçalar oldu benim için ama farklı modlarda dinlenesi bir albüm bence Currents.

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/en-iyi-albumler-2015/feed/ 0
Nashville’den çıkmış dünyaca ünlü 7 müzisyen [the story of seven] http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/nashvilleden-cikmis-dunyaca-unlu-7-muzisyen/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/nashvilleden-cikmis-dunyaca-unlu-7-muzisyen/#comments Tue, 15 Dec 2015 13:45:07 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7537 Devam et ]]> Kasım ayında The Story of Seven‘da yayımlanmış Nashville’den çıkmış dünyaca ünlü 7 müzisyen adlı yazım (bunun gibi daha pek çok konuda ilham verici ve özgün yazı için The Story of Seven‘ı ziyaret etmeyi unutmayın)

Amerikalılığın gerçek anlamda iliklerine kadar hissedildiği Nashville hiç kuşkusuz, kendine özgün ve bağımsız tarzıyla çok farklı bir iz bırakıyor ziyaretçilerinde. Dünyanın en meşhur Amerikan viskisinin evi Nashville; Amerikan müziğinin de en önemli merkezlerinden.

Silvet Cornet

Silver Cornet Band

Buraların en tanınmış kişiliği Jack Daniel’ın ruhunun da dünya müziğinin ruhuyla anılır hale gelmesi ise hiç şaşırtıcı değil. Örneğin, Silver Cornet Band müzik grubu yıllarca Jack’in kendi host ettiği etkinliklerinde insanları bir araya getirmek ve eğlendirmek için markayla birlikte kullanılırmış. Silver Cornet Band hala Amerika’yı geziyor ve Nashville’in bir sembolü olmayı sürdürüyor:

Nashville

Nashville’in irili ufaklı onlarca barın yer aldığı şehir merkezindeki Broadway, sadece country değil rock müziğin sokaklara taştığı, zamanın en önemli müzisyenlerin albümlerinin kaydedildiği plakçıları ile ismini resmi olarak müzik şehri diye kayıtlara sokmuş. Nashville, Amerika ve dünya müzik sahnesine sayısız müzisyen kazandırmış. Gelin onlardan 7 tanesini tanıyalım:

Johnny Cash

Nashville3

2003 yılında 71 yaşında kaybettiğimiz, country, rock’n roll ve gospel müziğe sayısız eser kazandırmış, kadife sesiyle olduğu kadar duruşuyla da tanınmış müzisyen ve aktör Johnny Cash Nashville’in belki de akla ilk gelen en önemli değerlerinden. Ünlü sanatçının Nashville Downtown’da bir de müzesi bulunuyor.

JCash

folsom-prison -1

Miley Cyrus

miley_cyrus_glamour_magazine_photoshoot-1600x1200

Çocukluğunda Hanna Montana’daki aktrislik kariyeriyle ünlenen ve daha sonra oldukça cüretkar klipleriyle başına buyruk ve çılgın bir pop ikonu haline gelen Miley Cyrus da bir Nashville kızı.

Paramore

Adı hep country müzikle anılsa da Nashville 1999 yılında punk-rock grubu Paramore’un kurulduğu şehir aslında.

Jack White

sixteensaltines

Nashville doğumlu olmasa da kariyerinin büyük bir bölümünde burada yaşamış rock / blues müzisyeni Jack White’ın özellikle solo çalışmalarındaki country tınılarıyla Nashville’li olduğunu oldukça açık ediyor. Şehre kazandırdığı Third Man Records da bir plak dükkanından ziyade bir çok amaçlı bir müzik merkezi gibi ve Nashville’e yolu düşenler tarafından mutlaka ziyaret edilmeli.

The Black Keys

Alternatif rock ikilisi The Black Keys de Nashville doğumlu olmayıp kariyerini Müzik Şehri’nde devam ettirenlerden. 2010’da Nashville’e taşınıp, burada Easy Eye adlı bir stüdyo kurup sondan bir önceki albümleri El Camino’yu ve son albümleri Turn Blue’nun da bir kısmını burada kaydettiler ve böylelikle dünyaya sadece country müzikten ibaret olmadığını göstermek için Nashville müzik sahnesinin de elini güçlendirdiler.

Kings of Leon

3 kardeş ve kuzenleri tarafından 99 yılında kurulan Kings of Leon, yoğun tur programları sebebiyle memleketlerinde çok sık vakit geçiremeseler de hem albüm kaydetmek hem de ufak festivaller organize etmek için sık sık buraya geri dönen gerçek bir Nashville asıllı rock grubu.

Taylor Swift

taylor-swift2-countrymusicislove

Sonradan müzik tarzı belirgin şekilde değişse de içindeki country kızını öldürmeyen, hayali peşinde 14 yaşında Nashville’e taşınan Taylor Swift ülke ve dünya çapında büyük başarı yakalayıp kendini kabul ettirip kariyerine şekil veren bu şehrin yetiştirdiği sanatçılar arasına ismini yazdırmayı  başaranlardan.

ib5vORBCYYVvlx_V53qGJ9EJ5oCgDO1RqqmCchXfqCA.JPG

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/nashvilleden-cikmis-dunyaca-unlu-7-muzisyen/feed/ 0
nordik simit için iskandinav playlist http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/nordik-simit-icin-iskandinav-playlist/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/nordik-simit-icin-iskandinav-playlist/#comments Wed, 11 Nov 2015 09:07:24 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=6914 İskandinavya’ya dair müzik, kültür, sanat, seyahat ne varsa tutkuyla paylaşan, ortak Kuzey aşkıyla yanıp tutuştuğumuz Nordik Simit için 10 şarkılık bir playlist hazırladım. Listeyi hazırlarken ne kadar fazla İskandinav sanatçı dinlediğimi farkettim, içlerinden seçerken çok zorlandım. Sonra dedim ki bunu her ay yapalım =) Du bakalım.

Nordik Simit için hazırladığım liste için sizi şöyle alacağız: http://nordiksimit.org/2015/11/cizenbayan-hangi-nordikleri-dinliyor/

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/nordik-simit-icin-iskandinav-playlist/feed/ 0
ah! kosmos’dan debut albüm http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/ah-kosmosdan-debut-album/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/ah-kosmosdan-debut-album/#comments Tue, 21 Apr 2015 08:03:48 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=5659 Devam et ]]> Bir süredir başarılarını gıpta ve gururla takip ettiğim Başak Günak, yani Ah! Kosmos, 2 yıl önce yayımladığı ilk EP’si Flesh’in ardından prodüktörlüğünü kendi üstlendiği ilk albümü Bastards’ı 24 Nisan itibariyle bizlerle buluşturuyor!

Ses tasarımcısı kimliğiyle, sesin doğasını bilimsel olarak inceleyen ve dolayısıyla müziği farklı boyutlarda ele alan Başak, ilk EP’den sonra geçen 2 yıl’da çok şey yaptı: RBMA yarışmasını kazanarak Tokyo’da aldığı müzik eğitimi, sahne aldığı festivaller, seslerin ona emanet olduğu film ve tiyatro gösterimleri ve ses tasarımcısı olarak performans sergilediği sanat çevrelerinde edindiği tecrübeler ile ilk albümü Bastard’da ilhamını uzaydan, dünyadan, doğadan alan sesleri kendi elektronik süzgecinden geçirip sakin ritimleriyle şarkılara adeta kalp atışı vererek onları yaşayan birer organizma hatta kendi içinde küçük birer evren haline getiriyor. İki yıl ve sayısız başarı bir insanın hayal ettiği seslere nasıl yansırı gösteren Bastards aslında düşük temposuyla biz çalışırken o “arka planda görünmez olsun” istediğimiz albümler arasına girebilecekken, ses skalasının alışmış olduğumuzun dışına çıktığı, yankı, derinlik ve ritmlerde bile kendini gösteren, insanın içinde bulunduğu atmosferi değiştirme veyahut insanı alıp başka yere götürme gücüne sahip bir albüm olmuş.

AhKosmos_Bastardsalbum-art

Ah! Kosmos’la henüz tanışmadıysanız 24 Nisan’da Denovali Records etiketiyle dünya çapında LP, dijital ve vinyl formatında yayımlanacak Bastards albümü bahaneniz olsun. Ah! Kosmos’un canlı performanslarını da sık sık cizenbayan.com etkinlikler sayfasından paylaşıyor olacağız. Ancak siz Ah Kosmos’un albüm lansman konseri olan 15 Mayıs IKSV konserini şimdiden not edin. Bir de Ah! Kosmos’un sahnede Emre Malikler’in gitarları ve Gizem Aksu’nun canlı görsellerle eşlik ettiği “über” performanslarını da mutlaka deneyimleyin.

24 Nisan’da yayımlanacak albüm  www.denovali.com/shop adresinde  ön siparişe açık.

Crack Magazine sayfasında bulunan soundcloyd playlist’inde ise albüm şuan stream’e açık: www.crackmagazine.net/audio/music/ah-kosmos-bastards/

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/ah-kosmosdan-debut-album/feed/ 0
Best of 2014 http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/best-of-2014/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/best-of-2014/#comments Fri, 26 Dec 2014 18:27:57 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4949 Yılın en iyi albümlerinden seçme 75 parçalık çalma listesi

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/best-of-2014/feed/ 3
2014’ün en iyi albümleri http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/2014te-en-cok-dinledigim-albumler/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/2014te-en-cok-dinledigim-albumler/#comments Fri, 19 Dec 2014 06:57:18 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4803 Devam et ]]> Senenin son günleri, Pitchfork’undan NME’sine, Stereogum’dan CoS’una benim diyen her mecranın bizce yılın en iyi bilmemkaç albümü diye listeler yayınladığı geriye dönüp bu sene nasıl geçmişti dediğimiz o zaman. Sürekli takipte olduğum mecraların listelerinde bazı hadi ya bu mu yılın en iyi albümlerinden dediğim albümler üst sıralarda, oha bu albüm nasıl olmaz dediklerim de ortalarda yok. Bu işin tamamen bir zevk meselesi olması dışında, bende de bir gariplik olabilir tabii. Neyse çok lafa gerek yok, 2014 yılının “oha ne güzel yapmışlar” dediğim albümlerini bir araya getirdim. Belirli bir sıra yok aklıma geldikçe yazdım.


jungle - jungle

Jungle – Jungle

Londralı J ve T’nin projesi olan, 2013 yılında yayınladıkları The Heat single’ı ve ardından verdikleri konserlerde sahnede 7 kişilik enerjik bir ekibe dönüşüp ‘abi canlı izlemeniz lazım’ söylentilerine mahal veren Jungle, BBC Sound of Future adaylığından sonra SXSW ve Jimmy Kimmel Live gibi iki önemli vitrinde yer aldı. Canlı izlenmesi gereken bir grup oldukları dilden dile yayılarak albümleri çıkmadan tüm şovları sold out olan Jungle Haziran ayında ilk albümünü yayınladı ve 2 gün sonra Glastonbury‘de çaldıklarında ben de oradaydım ve söylentiler doğruydu. 70’li yılların soul ve funk sound’undaki debut albümleri muhteşem ve İngiltere’nin en prestijli ödüllerinden Mercury’ye de aday oldu. Ödülü Young Fathers’a kaptırdılar ama kalplerin birincisi oldular. Jungle’ın ‘boş şarkı yok’ albümüne itunes veya deezer‘dan göz atın.


SBTRKT-Wonder-Where-We-Land

SBTRKT – Wonder Where We Land

Ben susayım da müziğim konuşsun diyen ve anonim konsepti desteklemek adına sahneye birbirinden güzel maskelerle çıkan Aeron Jerome elektronik müzik projesi SBTRKT’in(subtract diye okunuyor) Wonder Where We Land albümü için Warpaint, Wampire Weekend’den Ezra Koenig, Chairlift’ten Caroline Polachek, Denai Moore, Jessie Ware, Koreless, Raury, Sampha, A$AP Ferg, Andrew Ashong ve Boogie gibi müzisyenlerle işbirliği yaptı ve vokallerin öne çıktığı, elektronik ve akustik davullar, synthler ve efektlerin yer aldığı harika bir işe imza attı bence. Ezra ile yaptıkları NEW DORP. DEW YORK’un klibindeki animasyon hayvanı da albüm kapağına taşıdı. Henüz dinlemediyseniz albüme itunes veya deezer‘dan göz atın.


lykke li - i never learn

 Lykke Li – I Never Learn

İsveçli söz yazarı ve şarkıcı Lykke Li’nin 3. Stüdyo albümü I Never Learn’de sanatçının iki albüm üzerine hala öğrenmemekte ısrar ettiğini görüyoruz gibi saçma bir yorum yaparmışım. Yaptım bile sanırım. Susuyorum. Lykke Li 9 şarkıdan oluşan I Never Learn albümünde sürekli yükselişte olan kariyerinin ivmesine uyan bir iş çıkarmış. Albümün genelinde yalın bir sound hakim, şarkıların hepsi yine melankolik, üzgün, hafif aşk acılı hatta karanlık ancak ritimler sizi olduğunuz yerde hafif hafif dans da ettirebiliyor. Albümü itunes‘dan satın alabilir ya da deezer üyeliğiniz varsa nispeten ücretsiz stream edebilirsiniz.

 

 


 

warpaint - warpaintWarpaint – Warpaint

Benim için çok özel yeri olan, erkek hakimiyeti olan gitar müziği piyasasında tüm üyeleri kadınlardan oluşan ama mesela Haim gibi girl band olmaları üzerinden değil yaptıkları müzikle kendilerini gösteren Warpaint 2013’ün sonlarında konserlerinde çalmaya başladıkları ve single olarak yayınladıkları Love Is To Die ile yine bileklerimizi dikine kestirme garantili bir albümle karşımıza çıkacaklarını müjdelediler. 2010’dan beri albüm yayınlamayan Warpaint kızları 2014’ün ilk ayı içinde bana göre bir şaheser olan Fool albümünü aratmayacak ikinci stüdyo albümleri Warpaint’i piyasaya çıkardılar. Öyle anlarda dinledim ki albümü, aşk acısını ikiye katladı belki ama onu bir ızdıraba döndürmektense aşk acısından bile zevk almamı sağladı. Melankolik anlarımın soundtrack’i Warpaint’i itunes‘dan ya da deezer‘dan dinleyin.


chet faker - built on glass

Chet Faker – Built on Glass

Yurdumuzda Babylon konseri kısa sürede sold out olup kar topu gibi büyüyen bir hype ile 5600 kapasiteli VW Arena’da hayatının ilk arena konserini veren Avustralyalı Nicolas James Murphy ya da sahne adıyla Chet Faker, internetten yayınladığı video ve şarkılarla ünlenen bağımsız bir sanatçı. İlk stüdyo albümü Built On Glass’ı yayınlaması 2014’e kısmet oldu ve bu sene benim en çok dinlediğim albümlerden biri oldu. 88’li sanatçının klavye ve elektronik alt yapı üzerine soul vokaller ile kaydettiği downtempo ama hafif hafif dans ettiren şarkılardan oluşan ilk albümüne deezer‘dan göz atın ya da parasını verip paşa paşa itunes‘dan indirin ya da illegal yollardan edinin ama dinleyin.


 

alt-j - this is all yours

alt-J – This Is All Yours

İlk albümleri An Awesome Wave 2012 çok prestijli Mercury ve BBC Radio 6’in Yılın Albümü gibi ödülleri toplayan Leeds’li indie rock grubu alt-J ikinci albümleri This Is All Yours’u bu sene yayımladılar. İlk albümlerinden bildiğimiz deneysel sound, bezeli ritimler, alt-j’e has vokaller This Is All Yours’da da kendini gösterirken Intro, Nara’ya varış, Nara, Nara’dan çıkış gibi bir hikayenin yanında, yine interlude’ların, ilk albümden Bloodflood’un devamının ve bir bonus şarkının da yer aldığı 14 parçadan oluşan ikinci albümleriylee müzik piyasasındaki yerlerini sağlamlaştırdıklarını düşünüyorum. Bir hikaye gibi gelişen, yükselen, alçalan, dinginleştiren This Is All Yours, artwork’ü için de ayrıca övgüyü hakediyor. itunes ve deezer linkleri de burada dursun.


Real Estate - Atlas

Real Estate – Atlas

Amerikalı dream pop, indie rock grubu Real Estate’in 3. stüdyo albümü Atlas çalışırken, yazı yazarken çok güzel eşlik eden, aynı zamanda pazar kahvesinin yanına da yakışan, ilkbaharda bisiklete binerken de iyi soundtrack olabilecek, kolay dinlenen, ‘Real Estate gitar tonları”nı artık belirgin olarak tanıyabileceğimiz, naif ve ‘vintage’ sound’lu ve dinleyene hüzünle karışık iç kıpırtılı bir mutluluk veren bir albüm. Artwork’üyle de ekstra puanları topluyor. itunes‘dan alın, deezer‘dan dinleyin, playlist’lerinize ekleyin.

 


 

glass animals - zaba

Glass Animals – ZABA

Oxford’lu indie rock dörtlüsü Glass Animals, prodüktörlüğünü kendileri yaptıkları ve ismini Stefan Zweig’in çocuk romanı The Zabajaba Jungle’dan alan ilk albümleri Zaba’da çok iyi bir iş çıkarmışlar. Tek kelimeyle muhteşem artwork’ü ve gruba özel yaratılan font’ları Londralı Boat Studio tarafından tasarlanan albüm heyecan verici değişken ritmi, havai vokalleri, psychedelic ve trip hop öğelerini barındıran karmaşık ama rafine sound’uyla kulağa hitap ettiği kadar göze de hitap ediyor ve ekstra puan kazanıyor. Albüme deezer ya da itunes‘dan mutlaka kulak verin.

 


 

banks - goddess

Banks – Goddess

Henüz albümü çıkmadan soundcloud üzerinden yayınladığı single’ları Shlohmo, Jamie Woon, SOHN, Totally Enormous Extinct Dinosaurs gibi isimler tarafından produce edilen amerikalı şarkıcı / söz yazarı BANKS, 2013 sonbaharında The Weekend’la turladı ve 2014 yazında Coachella’da sahne aldı. Yarattığı hiç de fena olmayan hype’ın ardından nihayet 2014 Eylül ayında yayınladığı ve delux edition’ı 18 şarkıdan oluşan debut albümü Goddess’da karanlık denebilecek R&B beat’leri eşliğinde piyano çalıp şarkı söylüyor. Albüme deezer ve itunes‘dan kulak verebilirsiniz. Ancak Banks’in sık sık remix’ler yayınladığı soundcloud hesabını da takibe almanızı öneririm.


FKA twigs LP1

FKA Twigs – LP1

 2012’de ilk EP’si EP1’i Bandcamp üzerinden kendi kendine yayınlayan, Pitchfork ve Guardian gibi dev yayınların övgüsünü kazanan ikinci EP’sine EP2 adını veren Jamaica asıllı İngiliz bir ailenin kızı 88’li Tahliah Debrett Barnett, sahne adıyla FKA (formerly known as) twigs, Mercury ödüllerine de aday olan ilk stüdyo albümüne de LP1 adını uygun gördü. Albüm isimlerinden ve ekstra manipüle edilmiş kendi fotoğrafıyla albüm kapağında yer almasından anlaşılacağı üzere antika bir karakter olan müzisyen, bu enteresan karakterini albümüne de yansıtmış. Deneysel, elektronik, efektli seslerden oluşan LP1’i deezer veya itunes üzerinden dinleyebilirsiniz.

 


 

metronomy - love letters

Metronomy – Love Letters

2001’den beri suskunluğunu aşk mektuplarıyla bozan Metronomy’nin Love Letters albümünün genelinde tipik bir Metronomy şarkısı diyebileceğimiz şarkıların yanı sıra akustik ve elektronik enstrümanlarla yakaladıkları retro şarkılardaki sound’u artwork’deki fontla albüm kapağına da taşımışlar. Metronomy özletmişti, iyi oldu. Eskilerine göre daha melankolik, hatta daha deneysel ve belki biraz da ‘canımız istedi böyle yaptık’ havasında ama çok tatlı bir albüm olmuş. Deezer veya itunes‘dan kulak verebilirsiniz.

 


 

Mac-DeMarco-Salad-Days

Mac Demarco – Salad Days

Kanada ekolü utandırmıyor kesinlikle. Mac Demarco’nun 2. stüdyo albümü Salad Days, sevgilisinin kulağına papatya takmalı, kaleideskopla aşk sahnelerinin birbiri etrafında döndüğü, 70-80’lerin romantik aşk filmlerine soundtrack olabilecek şarkıların yer aldığı, gitar tonları ve soft vokaliyle kulağı tatlı tatlı okşayan ‘cici’ bir albüm olmuş. Sevgiliyle yapılan güneşli pazar kahvaltılarına çok güzel eşlik eder. Deezer ve itunes linkleri burada dursun belki dinler mutlu olursunuz.

 


 

slow-magic-how-to-run-away

Slow Magic – How To Run Away

 

“Slow Magic is the sound made by an unknown imaginary friend”. Yüzünü göstermeyen, acayip enteresan maskelerle gerçekleştirdiği sahne performansı, takdire şayan artwork’leri, takibe doyamadığım instagram hesabı ile güçlü ve çok cool bir algı oluşturan hayali arkadaşımız Slow Magic, How To Run Away albümüyle melodik / elektronik sound’da oldukça iyi bir işe imza atıyor. Albümü deezer üzerinden ya da itunes‘dan satın alarak dinleyebilirsiniz ama mutlaka bir adet de performans videosunu izleyin.

.


 

nick-mulvey-FIRST-MIND

Nick Mulvey – First Mind

Bir diğer Mercury adayı albüm de Nick Mulvey’in First Mind’ı oldu bu sene. 19 yaşında müzik ve sanat okumak için Havana Küba’ya yerleşen, grubu Portico Quartet’ten ayrıldıktan sonra kariyerine solo devam eden İngiliz şarkıcı ve söz yazarı Nick Mulvey eklektik müzik geçmişini yalın bir folk anlatımla ilk stüdyo albümüne taşımış. First Mind tam bir road trip albümü olmuş. itunes veya deezer‘dan kulak vermenizi tavsiye ederim.

 


 

temples-sun-structures

 Temples – Sun Structures

İngiltere’nin Tame Impala’ya cevabı mahiyetindeki Temples, ilk stüdyo albümleri Sun Structures’la İngiltere’nin en önemli müzik mağazası ve plak şirketi Rough Trade tarafından yılın albümü olarak seçildi. Temples’ı Glastonbury’de canlı izlediğimde biraz hayal kırıklığına uğramış olsam da albüm her türlü beklentiyi karşılayan cinsten. 60’ların saykodelik gitar ve org sound’unu 2014’e taşıyan ve Tame Impala özleyenlere ilaç gibi gelecek albümün özellikle Beyond the Wizards Sleeve (Erol Alkan & Richard Norris) reanimation’larının yer aldığı deluxe versiyonu Sun Structures Restructured adeta bir şaheser. Mutlaka edinin, dinleyin. Bunlar da linkler: itunes & deezer


Sun-Kil-Moon-Benji

Sun Kil Moon – Benji

Amerikan indie folk grubu Sun Kil Moon’un altıncı stüdyo albümü Benji ismini 1974 yapımı aynı adlı filmden alıyor. Hüzünlü karanlık bir sound’u olan albümde neredeyse her şarkıda biri ölüyor. Anne, baba, amca, köpekler, toplu cinayetler. Ama üzülmeyin, aslında sıradan hayatlar bu albümle onurlandırılıyor diye de düşünebilirsiniz. Şarkı sözlerine çok odaklanmazsanız, ki anadilimiz İngilizce olmadığı için bu imkansız sayılmaz, evde kitap okurken tıngır mıngır dinleyebileceğiniz bir albüm yapmış Sun Kil Moon. Benji’yi deezer‘dan dinleyebilir veya itunes‘dan indirebilirsiniz.

 


BadBadNotGood-III BadBadNotGood – III

Thank you Canada! Kanada’nın müzikseverlere bir diğer armağanı olan tanısanız çok seveceğiniz badbadnotgood, ya da BBNG, çok genç 3 caz müzisyeninin klavye, bas, elektronik alt yapı ve davulla yer yer hiphop coverladıkları çok deneysel, bazen doğaçlama ucundan caz ve çokça ‘post’ enstrümental projeleri. Üçüncü stüdyo albümleri III aynı zamanda her şarkısı gruba ait olan ilk albüm. Yazı yazmak gibi konsantrasyon gerektiren işlerle çok iyi gidiyor. Bence snowboard’a da yakışır. Album deezer’da yok onun yerine soundcloud linklerini vereyim, birkaç şarkıya göz atabilir ya da III’i itunes ‘dan satın da alabilirsiniz.

 


Bir de bu sene dikkate değer bu albümler çıktı:

(Yazarın artık yazmaya takati kalmamış)

the-black-keys-turn-blue

 The Black Keys – Turn Blue

deezer: deezer’da yok albüm

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/turn-blue/id841098321

,


The-Notwist-Close-To-The-Glass

  The Notwist – Close To The Glass

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/close-to-the-glass/id749813145

deezer: http://www.deezer.com/album/7457398

 


Kiasmos-Kiasmos

 Kiasmos – Kiasmos

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/kiasmos/id905400148

deezer: http://www.deezer.com/album/8865141

 


 

Mogwai-Rave-Tapes

 Mogwai – Rave Tapes

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/rave-tapes/id742963291

deezer: http://www.deezer.com/album/7306309

 


 

caribou - our love

 Caribou – Our Love

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/our-love/id883739153

deezer: http://www.deezer.com/album/8808125

 


 

wild beasts - present tense

 Wild Beasts – Present Tense

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/present-tense/id780124990

deezer: http://www.deezer.com/album/7453206

 


 

childhood - lacuna

Childhood – Lacuna

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/lacuna-bonus-track-version/id882137615

deezer: http://www.deezer.com/album/7858300

 


 

bombay-bicycle-club-so-long-see-you-tomorrow Bombay Bicycle Club – So Long, See You Tomorrow

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/so-long-see-you-tomorrow/id785094313

deezer: http://www.deezer.com/album/7337202

 


 

Hozier-hozierHozier – Hozier

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/hozier/id923529751

deezer: http://www.deezer.com/album/8548985

 


 

owen-pallett-in-conflictOwen Pallett – In Conflict

itunes: https://itunes.apple.com/us/album/in-conflict/id814784669

deezer: http://www.deezer.com/album/7810300

 


 

Kasabian_48_13Kasabian – 48:13

itunes: https://itunes.apple.com/gb/album/48-13/id865346013

deezer: http://www.deezer.com/album/9014667

 


 

war-on-drugs-lost-in-dreamThe War On Drugs – Lost In The Dream

itunes: https://itunes.apple.com/gb/album/lost-in-the-dream/id765568650

deezer: http://www.deezer.com/album/7484049

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/2014te-en-cok-dinledigim-albumler/feed/ 0
Pazar müziği: Big Beats Big Times http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/pazar-muzigi-big-beats-big-times/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/pazar-muzigi-big-beats-big-times/#comments Sun, 30 Nov 2014 10:57:30 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4729 Devam et ]]> 2013 Ocak ayında Amerika, Norveç ve Türkiye’den 3 davulcu, doğaçlama bir konser vermek için Borusan Müzik Evi’nde buluştu.

Amerika’dan – John Zorn ve Bill Frisell ile çalışan- Kenny Wollesen, Norveç’ten -Nills Petter-Molvaer’la birlikte çalan, Stian Westerhus & Pale Horses’tan tanıdığımız- Erland Dahlen ve Türkiye’den 123’den tanıdığımız Berke Can Özcan bu konser kaydını 2014 Eylül ayında Who Are We Who We Are etiketiyle yayınlanan 11 parçadan oluşan bir albüm olarak ölümsüzleştirdiler. Aynı zamanda bu üçlünün ilk canlı konserlerinin kaydı olan First Live albümünü iTunes‘dan indirebilirsiniz. Perküsyon, ritm, farklı enstrümanlardan çıkan tınıları ve caz müziği sevenlere güzel bir Pazar vaad eden bir albüm.

BBBT FIRST LIVE

Big Beats Big Times’ın projeleri bu canlı albüm kaydıyla sınırlı değil. Berke Can Özcan ve arkadaşları ‘Full Moon Theory‘ adlı bir de stüdyo albümü üzerine çalışıyorlar. 3 yıllık bir çalışmanın ürünü olacak Full Moon Theory’de Berke Can Özcan, Kenny Wollesen, Erland Dahlen’a Steve Nistor (Brian Blade’s Mama Rosa Band / Daniel Lanois), Blair Sinta (Alanis Morrisette), Jack Irons (Pearl Jam / Red Hot Chili Peppers / Arthur Channel), Craig Santiago (New Zion Trio), Arto Tunçboyacıyan (Armenien Navy Band), Thomas Strönen (Food / Humcrush) gibi önemli davulcuların yanısıra Gunnar Halle, Arve Henriksen, Burak Irmak, Feryin Kaya, John J. Holden, Dilara Sakpınar ve Tunç Çakır gibi müzisyenler eşlik edecek.

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/pazar-muzigi-big-beats-big-times/feed/ 0
24. AKBANK CAZ FESTİVALİ ÇALMA LİSTESİ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/caz-festivali-calma-listesi/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/caz-festivali-calma-listesi/#comments Wed, 22 Oct 2014 06:56:17 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4578 Devam et ]]> Bu sene 23 Ekim’den 2 Kasım’a kadar sürecek 24. Akbank Caz Festivali programı müziğinde cazın farklı tınılarını taşıyan onlarca isimle dolup taşıyor.  Kimleri dinlesek diyenler için naçizane favorilerimi yazdığım blog post’u buradan okuyabilirsiniz. Hemen moda girelim diyenleri ise 20 şarkıdan oluşan bir çalma listesi bekliyor.

Ekran Resmi 2014-10-22 09.54.20

Unutmadan: Akbank Caz Festivali Deezer ortaklığında çok güzel bir sayfa yapmış. http://try.deezer.com/akbankcazfestivali/ adresinden inceleyebileceğiniz sayfada festivalde sahne alacak isimlerden China Moses, İlhan Erşahin, Jamie Cullum, Jose James, Yasmine Hamdan gibi sanatçıların yanısıra Kıvanç Tatlıtuğ, Yekta Kopan gibi isimlerin de festivale özel hazırladıkları seçkilerden oluşan listeler yer alıyor.

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/caz-festivali-calma-listesi/feed/ 0
Deezer Playlist No:6 http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/deezer-playlist-no6/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/deezer-playlist-no6/#comments Tue, 16 Sep 2014 08:35:28 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4408 Uzun bir aradan sonra yeni bir playlist. Bu ara dinlemeden duramadıklarımdan oluşuyor. Mutlu bir 1,5 saat dilerim!

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/deezer-playlist-no6/feed/ 0
Sofar’a ev sahibi olmak http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/sofara-ev-sahibi-olmak/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/sofara-ev-sahibi-olmak/#comments Mon, 15 Sep 2014 12:23:31 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4378 Devam et ]]> Geçtiğimiz Cumartesi günü, İstanbul’da 10.su yapılan Sofar Galata’da “bi evde” gerçekleşti.

İlkine taa Berlin’lerden uçarak konuk oduğum, (hatta The Away Days olarak da çaldığımız), sevgili Eda ve Gözde’nin İstanbul’a kazandırdığı şukela konsept Sofar’da çok uzun zamandır arzu ettiğimiz gibi bu kez ev sahibiydik. Yani Galata’daki “o ev” bizimdi.

Öğlen, önce ses ekipleri geldi ve hummalı bir çalışma başladı. Akşam, terasımızda sahne alacak 3 “taze” ve çok ortalarda görünmeyen grubun setup’ları kuruldu. Görüntü ekibi de erken saatlerden itibaren evdeydi ve onlar da hazırlandı. Sonra yavaş yavaş sanatçılar gelmeye başladılar. Soundcheck’ler alındı. Konser saati yaklaştıkça tatlı telaş arttı.

panorama soundcheck

Sofar’da kurallar var. Evet, sizler gibi biz de kuralları pek sevmeyiz, ama bunlar tepeden inme, bizi hizaya sokmaya herkese benzetmeye çalışan sıkıcı kurallar değil. Aksine, Sofar’ın kuralları, müziğe, sanatçıya ve müzik keşfeden müzik tutkununa saygıyı amaçlayan kurallar.

Sofar’ın çıkış noktası müzik tutkunlarına, müziği, belki insanların bağırarak konuştuğu ya da cep telefonlarıyla meşgul olduğu, müziğe yeterince saygı göstermediği bar konserinden farklı bir ortamda, bir dinleme odasında sunabilmek. Sofar gönüllü bir hareket. Tüketim odaklı piyasaya göre değil, inandığı estetik değerlere göre müzik yapmayı seçmiş, bu nedenle “henüz” çok ünlenmemiş ama müthiş yetenekli sanatçılara ve iyi müzik dinlemeyi, herkesten önce keşfetmeyi seven insanlara; müziğin ikinci plana atıldığı bazı sözümona konserlerde yarım yamalak değil, tam dikkatle ve keşfetmeye aç bir ruhla dinleneceği ortamlar sağlamak. Bu da ancak tüm ticari kaygılardan arınınca mümkün olabiliyor. Bilet kesme, kaşe gibi dertler olmayınca müzik özgürleşiyor.

ev

Olay gönüllüler çerçevesinde gerçekleşince imkanlar da kısıtlanıyor ve ister istemez kurallar giriyor işin içine. Bu nedenle Sofar’a, özellikle bizimki gibi küçük evlerde, kayıtlı olmayan eşi dostu +1 olarak getirmemek (gerçekten oturacak, adım atacak yer kalmıyor), geç kalmamak (sanatçıların daha çok insana ulaşabilmesi için daha sonra internette yayınlanmak üzere kayıt alınıyor ve müzisyenlerin dikkati dağılıyor), performanslar esnasında sessiz olmak, oturup kalkmamak, bir şey yiyip içmemek, telefonlara gömülmemek gerekiyor . Bu ve bunun gibi kurallar sayesinde bir saygı ortamı oluşuyor ve en az sanatçı kadar dinleyicinin de özeniyle ideal bir dinleme odası deneyimi yaşanabiliyor.

sofar couch

Cumartesi günü tüm bu kurallara saygı gösteren gerçek müzikseverlere ve kısıtlı imkanlara rağmen şahane performans sergileyen müzisyenlere evimizi açmış olmak, çorbada tuzumuzun bulunması bizim için çok ama çok keyifliydi.

Miss Crowley

miss crowley sofar istanbul

Saat 18:00’de 10. Sofar’ın ilk konseri başladı: Irlandalı sempatik vokal Claire Crowley, davul ve klavyede çok genç iki müzisyen; Sinan Erdin ve Mert Bereket; kontrbasta ise pek çok iyi müzisyenle birlikte çalan tecrübeli müzisyen Murat Çopur eşliğinde ‘sahne’deydi.

miss crowley

Evimizde, terasımızda kontrbas çalınıyor olması ve eskiciden -temiz kalpliysek demek- bundan şahane davul halısı olur diye aldığımız halımızın bu ulvi işleve nihayet kavuşmuş olmasının verdiği mutluluk bir yana; klasik piyano, leziz caz davulları ve muhteşem vokal eşliğinde baya kendimizden geçtik. Güneş hafif hafif batarken şahane gitti Miss Crowley.

Bu süper 4’lünün Sofar video’ları yayınlanana kadar Kamayor’da seslendirdikleri Glory Box cover’larını huzurlarınıza sunarım.

La Dee Eda feat. Saint Kitten

la dee eda sofar istanbul

Miss Crowley sonrası 15 dakikalık, terasa çıkış mekanı yatak odamız olduğundan ne yazık ki kimsenin bir yere gidemediği ama hiç değilse püfür püfür bira keyfi yaptığı minik bir set change’den sonra, saat 19’da İzmirli Eda (La Dee Eda) ve Ezgi (Saint Kitten) Köyağasıoğlu kardeşler, kendilerine ayrılan 45 dakikayı kardeş kardeş bölüştüler.

la dee eda saint kitten

Önce iki kız kardeşten büyük olanı Eda’nın La Dee Eda projesi ile başladı set. Eda daha önce cizenbayan.com’da yeni müzik bölümüne konuk olmuştu, hakkındaki kısa haberi buradan okuyabilirsiniz. Eda klavye çalıp, yıllarca aldığı eğitimin hakkını veren kusursuz bir performansla şarkı söyledi, kız kardeşi de ona eşlik etti. İnsanın terasında icra olunca kendini şanslı hissedeceği türden bir performans! Nasıl mestiz anlatamam.

Daha sonra, dedim ya kardeş kardeş, şimdi de Saint Kitten projesinden şarkılar çalacağız dediler ve Ezgi ön plana çıktı bu kez. O metalofon çalıp şarkılarını söylerken ablası ona klavyede ve back vokallerde ile eşlik etti. Yine Sofar videoları çıkana kadar sizleri Saint Kitten’in Jens Lekmen cover’ı Pocketful of Money ile başbaşa bırakıyorum.

Nu Park

nu park sofar istanbul

Saat 8’de İstanbul’daki 10. Sofar’ın son performansı için Nu Park ‘sahne’deydi. Gitarda Ozan Erkan, synt’lerde Oğuz Öner, seyirciyi bazen güldüren ve bazen şaşırtan teatral öğelerle süsledikleri, Türkçe, İngilizce ve doğaçlama dillerdeki vokalleri, aryaları, çığlıkları ile Uran Apak ve Nilüfer Ormanlı ve bu performansta kendilerine eşlik eden bir keman ile günün en kalabalık ekibi Nu Park’tı. Seyirciyle süper bir etkileşim kuran Nu Park çok da alışık olmadığımız şekilde kendine doğa, tarih ve coğrafyayı konu edinen, farklı enstrüman ve seslerin kullanımıyla insana kendini kutsal bitki ayininde hissetiren transandaltan bir performans sergiledi.

Sonuç olarak Sofar’da yine harika 3 grup tanıdık. Eda ve Gözde bu konuda çok iyiler, her seferinde süper gruplar bulmayı başarıyorlar. Bir çok konuda hassasiyetleri ve kuralları ile sorunsuz bir organizasyon için gerekeni yapıyorlar. Ses ve video ekibi de çok çalışkan, onlara da kocaman bir tebrik. Pek çok insanın canla başla çalışması, grupların ve izleyicilerin özverisi sayesinde ‘bi evde’, bazen bir bahçede, bazen bizimki gibi bir terasta ya da bir oturma odasında, kısacası samimi ötesi bir ortamda, bir defaya mahsus ‘unique’ bir deneyim yaşanıyor.

sofar tüm müzisyenler

Önümüzdeki aylarda gerçekleşecek Sofar’lara katılmak için http://www.sofarsounds.com adresindeki Sign Up linkine tıklayarak mailing listesine kayıt olmanız, her ay tarihlerin açıklandığı mail’i aldıktan sonra elinizi çabuk tutup ‘o ayki konsere’ ilk kayıt yaptıran 50-60 kişi arasına girmeniz gerekiyor. Konsere 1-2 gün kala kapasiteye göre mekanın adresi ve gizli tutulan gruplar, erken davranan 50-60 kişiye mail olarak gidiyor. Sistem böyle işliyor. Yeni müzisyenler tanımak, onları belki de daha ünlü olmadan bir oturma odası ortamının samimiyetinde izlemek isterseniz Sofar’ı kesinlikle tavsiye ederim. Katılımcıların deneyimlerine göz atmak için instagram’da, twitter’da #sofarist etiketine göz atmayı unutmayın.

Son olarak: Eda, Gözde. Sofar kartonetini bizde unutmuşsunuz. Merak etmeyin!

konser başlıyor

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/sofara-ev-sahibi-olmak/feed/ 0
The Away Days’den yeni single http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/the-away-daysden-yeni-single/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/the-away-daysden-yeni-single/#comments Tue, 26 Aug 2014 09:44:21 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4316 Devam et ]]> Türkiye’nin en başarılı indie / dream pop gruplarından The Away Days’in geçtiğimiz günlerde klibini yayınladığı Paris adlı şarkısının Kenan Jan İbar ve Mindshifter remix’lerinin de yer aldığı Single’ı iTunes, deezer ve spotify’da!

Mix ve mastering’i Arctic Monkeys, Muse, Kaiser Chiefs, Interpol, Franz Ferdinand, Neon Indian, Temples gibi isimlerle çalışan Claudius Mittendorfer tarafından yapılan Paris’in klibi ise grubun frontman’i Oğuzcan Özen ve Ali Demirel yönetmenliğinde çekildi.

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/the-away-daysden-yeni-single/feed/ 0