cizenbayan http://www.cizenbayan.com müzik, seyahat, lifestyle, yoga, festivaller, keşifler Tue, 06 Sep 2016 19:26:11 +0000 tr-TR hourly 1 http://wordpress.org/?v=4.3.1 Eylül Konserleri [canım istanbul] http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/haberler/eylul-konserleri-canim-istanbul/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/haberler/eylul-konserleri-canim-istanbul/#comments Thu, 01 Sep 2016 16:00:46 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8208 Devam et ]]> Canım İstanbul için hazırladığım Eylül Konserleri huzurlarınızda! Adı geçen müzisyenleri Canım İstanbul SoundCloud hesabında da dinleyebilirsiniz. İyi eğlenceler!

Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen, zor bir yazın ardından Eylül itibariyle şehre dönüş başlarken, hem püfür püfür teras etkinlikleri devam ediyor, hem de yazın bir kısmı sahil beldelerine bir kısmıysa şehirdeki teraslara ve sahillere taşınan eğlence mekanları bayram sonrası yeni sezona kapılarını açıyor.

1 Eylül Perşembe bu yazın en aktif mekanlarından Mentha’da Playtuşu + Co serisinin ikinci partisi gerçekleşecek. Playtuşu’nun konukları DJ Sarıyılan ismiyle sahne alan Kaan Sezyum ve Mindshifter.

 

Suma Dance Olympics foto

 

3 Eylül Cumartesi bir Suma Beach geleneği Suma Dans Olimpiyatları gerçekleşecek. Henüz line up’ı açıklanmayan etkinlikte en çok dans edenler dereceye girecekler. Dans ayakkabılarınızı hazırlayın, vitaminlerinizi alın çünkü geçen seneden edindiğim tecrübeye göre olimpiyatlar oldukça çekişmeli geçecek.

 

Dennis Ferrer foto

Photo of Yang & Elif Tanverdi (cizenbayan)

19 Eylül’de bitecek ve muhtemelen yılın en büyük kolektif pazartesi sendromuna sebeb olacak yaz ve bayram tatili sonrası çok özlediğimiz, burnumuzda tüten Babylon, Salon, İndigo, Klein gibi mekanlar da sezona merhaba diyecek.

23 Eylül’de hem Klein hem de Babylon hem de sezona merhaba partisiyle Salon kapılarını açtığında artık yaza hep beraber el sallıyor olacağız. Bu efsane sıcak ve olaylı yazın bitişine şikayet eden yoktur diye düşünüyorum. Ve hepimize umarım ki etkinliklerin ertelenmediği, barış, dostluk ve huzur içinde yeni sezonun ilk haberlerini sunuyorum.

Kraak & Smaak foto

Selda Bağçan foto

 

Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşeceği duyurulan G-Shock City Festival’le ilgili henüz bir açıklama yok. Sezon bitmeden son bir festival olur mu acaba diyenler 25 Eylül tarihini takvimlerinde işaretleyip festivalin sosyal medya hesaplarını takipte kalabilirler.

 

Athena foto

Jehan Barbur foto

Mashrou Leila foto

Stimming foto

Şimdiden müjdeleyelim: Ekim ayı Akbank Caz Festivali ve daha çok konserle gelecek. Hatta bir de spoiler: 1 Ekim’de YANG ile aylık Kiki performansımız var! Ekim etkinlikleriyle ilgili ayrıntılar önümüzdeki ay!

***

Eylül ayının müzik listesine buradan ulaşabilirsiniz

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/haberler/eylul-konserleri-canim-istanbul/feed/ 0
Clique’le ikinci el moda! http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/cliquele-ikinci-el-moda/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/cliquele-ikinci-el-moda/#comments Mon, 29 Aug 2016 14:48:32 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8210 Devam et ]]> Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır görmek istediğim yerler listemin ilk sıralarını zorlayan İsveç’e ilk kez gittim. Sebebi ziyaretim ikinci el moda alım & satım sitesi Clique ile tanışmak, Türkiye ve İsveç’te faaliyet gösteren web sitesi ve uygulamanın tüm inceliklerini anlayıp sizlere de anlatmaktı.

O zaman başlayalım! Nedir clique?

sosyal-pazar-clique-ikinci-el

Clique İsveç merkezli, İsveç ve Türkiye’de faaliyet gösteren, ikinci el giysi ve aksesuar alım/satım sitesive uygulaması. Bir sosyal  pazar!

Clique’e üye olarak hem uygun fiyata ikinci el giysiler satın alabilirsiniz hem de bayılarak alsanız da bir süredir giymediğiniz ve atmaya kıyamadığınız güzelim giysilerinizi onları en az sizin kadar sevecek yeni sahipleriyle buluştururken dolabınızda yer açıp ekstra gelir elde edebilirsiniz. Bir taşla bir sürü kuş!

Giysileri çöpe atmamak, kullanılmış ama iyi durumda giysileri tekrar kullanmak çok da çevreci bir tutum üstelik. O yüzden Clique’in dünyanın enerjisini atıklarından üreten, yemyeşil güzide ülke İsveç’ten çıkmasına hiç şaşırmamak lazım.

Processed with VSCO with a5 preset

Clique ile nasıl tanıştım ve benim clique shop’umda neler var?

Ben Galata’da epey ufak bir evde oturuyorum. Bir de farkettim ki çoğunlukla döndürüp döndürüp hep son zamanlarda aldığım giysilerimi giyiyorum. Bir de tabii işim gereği çekimler ya da tanıtımlar için bolca ve hatta ihtiyacımdan fazla giysi alıyorum. Minik evimde tek başıma yaşarken sirkülasyona az giren ama atılmayacak kadar da güzel giysiler dolabın orasında burasında kendine yer buluyordu. Anıl yanıma taşınınca bu minik dolapta ona da yer ayırmak farz oldu!

Bence dolapta birine yer açmak gerekmese bile arada ‘bu aralar neleri giyiyorum, neleriyse artık bir sebepten giymediğim veya giyemediğim halde kıyamadığım için atmıyorum’ diye bir temizliğe girişmek çok ferahlatıcı oluyor. Anıl’a yer açmak bahanesiyle ben de bütün dolabımı indirmiş ve daha Clique’ten haberim bile yokken artık giymediğim kıyafetlerimi 2 büyük ikea kutusuna kaldırmış, onlarla ne yapacağımı bilmez halde hayatıma devam ediyordum. Tabii o 2 büyük ikea kutusu da evde yer kaplamaya devam ediyordu.

cizenbayan-galata-home-istanbul-blogger

Şimdi diyeceksiniz ki e madem o kadar giymediğin giysin var ihtiyaç sahiplerine yolla, bir yerlere bağışla. Ama söz konusu giyim tarzı olunca herkes her ortamda her şeyi giyemiyor. Ara ara ihtiyaç sahiplerine de gayet giyilecek durumda giysiler veriyorum. Ancak şimdi bir sebepten artık giymediğim halde zamanında özenerek aldığım giysilerimi onları en az benim kadar sevecek, pahalı olmalarına gerek yok- değerini anlayacak ve tabii onları giyebilecek kişiler giysin istiyorum. O yüzden o kutular öylece duruyordu evde!

Sonra bir gün Clique’ten bir mail aldım! İsveç’te doğan Clique, gardrobunun büyük bölümü Monki, & Other Stories, H&M, Cheap Monday, Weekday gibi İsveç markalarının ürünleriyle dolu bendenizle tanışmak istiyormuş! Tarzımı tam kendilerine uygun buldukları gibi Clique’i en iyi ben anlatırım diye düşünüyorlarmış!

Processed with VSCO with c3 preset

Clique’in ne olduğunu anlayınca yerde aradığımı gökte bulduğumu farkettim! Ve hemen teklifi kabul edip İsveç’e geldim! Clique’in ne işe yaradığını, hangi felsefeyle yola çıktığını Stockholm’deki şirin mi şirin ofislerinde öğrendim!

cizenbayan-clique-hq-office-stockholm-stardoll

O zaman hadi bize de anlat, sistem nasıl işliyor?

Tamam! Başlıyorum. Clique hem web sitesi hem de cep telefonu uygulaması üzerinden kullanılabiliyor. Hemen cliqueshop.com adresine girerek veya ios için buradan, android içinse buradan uygulamayı telefonunuza yükleyerek Clique’e ilk adımınızı atabilirsiniz. Clique’e Facebook aracılığıyla veya e-posta adresinizle üye olmak çok kolay. Sonrası ise kolaydan öte eğlenceli!

download-clique

Benim satacak bir şeyim yok ama neler satılıyor bakmak istiyorum diyenlerdeyseniz

hemen clique’in öne çıkardığı ya da sisteme en yeni yüklenen ürünlere bakabilirsiniz. Bir diğer seçenek de belirli kullanıcıları takip etmek. Örneğin ben neler satıyorum diye merak ediyorsanız beni takip edebilir, ben yeni ürünler yükledikçe feed’iniz de görebilirsiniz. Profilmin linki burada: http://cliqueshop.link/elif

cizenbayan-clique-shoplari

Beğendiğiniz ürünleri kalpleyebilir, ürüne herkese açık yorum bırakabilir ya da anında satın alabilirsiniz. Satın almadan önce ürünü satan kişiye sorularınız varsa bunları da özelden sorabiliyorsunuz.

Ödeme iyzico üzerinden gerçekleşiyor. Malum ülkemizde paypal olmadığı için iyzico alternatif bir aracı kurum. Tüm kredi kartlarıyla çalışıyorlar ve taksit imkanı da var. Güvenilirliği konusunda Clique’tekileri epey sorguya tuttum ve ben ikna oldum :) Sizin de kafanızda soru işaretleri varsa bir araştırın bakalım.

Ben de dolabımda yer açmak istiyorum, satış nasıl oluyor diyorsanız hemen o konuya da gireyim :)

featured-one-cikan-clique-shoplar

Önce satacağınız ürünün bir güzel fotoğraflarını çekiyorsunuz. Fotoğraf çekerken tavsiyem mümkün olduğunca düz, desensiz bir arka plan kullanmanız. Mesela ürünleri benim yaptığım gibi bir askıya asıp (gömlek ve elbiselerde iyi oluyor), askıyı da duvardaki bir çiviye asıp, tam karşıdan, doğal ışıkta fotoğraflarını çekebilirsiniz. Önden, arkadan, varsa detaylarını, belki markalıysa etiketini, yine varsa kusurlarını (dürüst olmak önemli) fotoğraflamak iyi olacaktır. Bir diğer öneri de ürünleri yere koyup tam tepeden çekmek (şortlarda falan baya iyi oluyor). Tabii son olarak ve bence en iyi seçenek ise ürünleri giyip çekmek olabilir :)

clieque-shop-bloggers-turkey photo-tips-clique clique-cizenbayan clique-urun-cizenbayan

Fotoğrafları çektiniz. Eğer telefonla çektiyseniz işiniz baya kolay. Hemen clique uygulamasına girip kendi profilinizde yer alan ŞİMDİ SAT tuşuna basın, ürünün fotoğraflarını yükleyin, açıklamaları girin:) Kargoyu siz mi ödeyeceksiniz yoksa alıcı mı ödesin ona karar verin (ki bu özellik yeni geldi ve süper oldu). Bu arada elden teslim seçeneği de var. Son adımda size ürünü hangi clique shop’ta satışa sunmak istediğinizi soracak. O zaman clique shop mantığı ne hemen onu da anlatayım!

Clique aslında Fransızca bir kelime. Almanca’da ‘yakın arkadaş grubu’ ya da ‘aynı şeylerden hoşlanan insanlar’ anlamında kullanılıyor. Clique’in ikinci el ürünler satılan pek çok siteden farkı da bu noktada başlıyor. Clique’ler aynı moda zevkine sahip ya da benzer ürünleri arayan insanları buluşturuyor!

Clique shop’ları tematik butikler gibi düşünebilirsiniz. Her kullanıcı 3 clique shop oluşturma hakkına sahip. Benim de 3 tane clique shop’um var: Biri Nordic Style, biri Vintage & Ethnic Style, sonuncusuyla Active / Street Style.

cizenbayan-clique-shoplari

İskandinav markalı, minimalist ürünlerimi ilk clique shop’uma,

monki-cizenbayan

vintage butiklerden aldığım ya da etnik tarzda ürünlerimi ikinci clique shop’uma,

coctail-nu-stockholm-shop

daha spor ürünlerimiyse üçüncü clique shop’uma koyuyorum.

cizenbayan-active-street-style

Eğer kendiniz bir clique shop açmak istemiyorsanız sorun yok. Başkalarının açtığı ve sattığınız ürüne uygun başka bir clique shop’a da ürün koyabilirsiniz. Bu ürünler yine sizin profil sayfanızda da görünecek merak etmeyin. Peki, nerden bulacağım ben başkasının clique shop’unu diyorsanız o da düşünülmüş. Clique size sattığınız ürüne uygun popüler clique shop’ları öneriyor. Ya da takip ettiğiniz kişilerin clique shop’larını da takibe alarak buralara ürün yükleyebiliyorsunuz. Bu hem ürününüzü doğru yerde sergilemenize, sattığınız şeyi arayan kişinin ona daha kolay ulaşmasına yarıyor hem de örneğin çok takip edilen clique shop’larda ürününüzün görünme olasılığı artıyor. Her ürünü yalnız bir clique shop’ta sergileyebilirsiniz. O yüzden seçiminizi iyi yapın. Örneğin çok güzel bir parti elbiseniz var. Onu kendi açtığınız ‘X’in dolabı’ clique shop’una, ünlü bir blogger’ın ‘y’in dolabı’ shop’una ya da z kişisinin ‘parti elbiseleri’ shop’una koyabilirsiniz.

once-cikanlar-clique-shop

Clique’de ürün listelemek ücretsiz. Ürününüz satılana kadar parayla işiniz yok. Önce alıcı sisteme ürünün parasını ödüyor. Sonra ürün karşı tarafa kargoyla ya da elden teslim ediliyor. Karşı taraf ürünü onayladıktan sonra ise ürün için biçtiğiniz bedelin %80’i yine iyzico’ya tanımladığınız hesabınıza yatıyor. %20 ise Clique’in payı:)

kargo-teslim-clique

Şimdi gelelim clique shop’ların ikinci güzelliğine. Diyelim ki ‘enteresan şapkalar’ diye bir clique shop açtınız, (clique shop’unuzu herkesin ürün yüklemesine açık yapabileceğiniz gibi tamamen kapalı ya da sadece onayladığınız kişilere açık da yapabilirsiniz) ve başkalarının üye olmasını da kabul ediyorsunuz. Pek çok kişi de enteresan şapkalarını sizin ‘butiğinizde’ sergilemeye başladı. Clique sizin clique shop’unuzda satılan ürünlerden size de pay veriyor. Sizin clique shop’unuzda satılan her ürünün %5’i size, %15’i Clique’e gidiyor. Yani aslında aynı zevkleri paylaşan insanları buluşturan clique’ler açarak bir internet butiğiniz varmış gibi para kazanmaya bile başlayabilirsiniz!

clique-shop-gercek-is

Clique sadece kızlar için mi?

Tabii ki hayır :) Hatta erkekler için de baya iyi şeyler var. Bir göz atın=) Tabii ne kadar erkek üye olursa o kadar çok ürün olur!

Clique’de sadece giysi mi var?

Hayır! Giysi dışında aksesuar da alıp satabilirsiniz. Hatta çok yakın zamanda ‘beauty’ de eklendi. Kullanılmamış makyaj malzemeleri, güzellik ürünlerinizi bile alıp satabilirsiniz.

guvenli-alisveris-clique

Clique güvenilir mi? 

Clique öncelikle aracı. Ürünlerini satmak isteyenlerle ikinci el alışveriş yapmak isteyenleri buluşturuyor. E ben ürünü beğendim, satan kişiyle iletişimim de var ama clique üzerinden ödeyip neden %20 vereyim gibi bir sorunuz varsa hemen açıklayayım: tabii ki güvenlik için. Ürün beklediğiniz gibi çıkmayabilir. Yanıltıcı şekilde paylaşılmış bir ürün olabileceği gibi mesela üzerinize de olmayabilir. Böyle bir durumda paranızı geri alma garantiniz olsun istersiniz değil mi? İşte clique üzerinden alışveriş yaparak bu teminata sahipsiniz. Bir de satıcı olarak da olumlu ya da olumsuz yorumlar alıyorsunuz satış işlemini clique üzerinden gerçekleştirince. Daha çok olumlu yorum da daha çok satış demek :)

cizenbayan-clique-office-hq-sweden

Bir de tabii gidip tanıştım ya cidden çok tatlılar :) Stockholm’de yer alan tatlı mı tatlı ofislerine gittim. İsveç’e özel tatlılarından yedim. Beraber çekim bile yaptık. CEO’ları Mona’dan beni gezdiren Manolya ve Aslıhan’a, fotoğraflarımı çeken ve aynı zamanda İsveç’te kızlardan oluşan ve şu sıralar baya popüler olan rock grubu Dolores Haze’in davulcusu Saga’ya binlerce teşekkür. Cidden dünya tatlısı insanlar ve Clique’in Türkiye’de büyümesi için de çok heyecanlılar! Ben kefilim. Clique’e güvenebilirsiniz. Haydi o zaman hem ikinci el süper giysilere bakmaca hem de dolaplarda yer açmaca! Bu arada Clique’le tanışma vesilesiyle 4 gün boyunca gezdiğim (tabii ki yetmedi, bi daha gitmem şart) Stockholm post’u da yolda!

clique-shooting-cizenbayan

 

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/cliquele-ikinci-el-moda/feed/ 0
yeniden başlıyorum: Elif Tanverdi Ağustos 2016 Set http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/yeniden-basliyorum-elif-tanverdi-agustos-2016-set/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/yeniden-basliyorum-elif-tanverdi-agustos-2016-set/#comments Mon, 22 Aug 2016 13:12:33 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8203 Devam et ]]> 2013’de ara verdiğim müzik çalma işlerine geri döndüm (zaten o zaman farklı tarz mekanlarda farklı tarz müzik çalıyordum). Bu sefer biraz daha ilgiliyim. Hafta içleri kulüplerde, hatta ordaki setup’ları eve getirerek çalışıyordum, ilk olarak gidip Traktor’de çalabilmek için X1 ve Z1 controller’lar aldım, CDJ ve mixer’in yerini tutsun diye. Evde her akşam çalışmaya başladım. Bu arada Anıl’la ve tek başıma çalmaya başladım. Bu evde kaydettiğim ilk setim. Devamı gelecek =) Yorumlarınızı beklerim

 

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/ne-dinliyoruz/yeniden-basliyorum-elif-tanverdi-agustos-2016-set/feed/ 0
İyi Pazarlar! http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/iyi-pazarlar/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/iyi-pazarlar/#comments Wed, 17 Aug 2016 08:10:51 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8191 Devam et ]]> Batı Anadolu Grubu’nu, 50. Yılını kutlamak ve İyi Pazarlar adı altında başlattığı sosyal sorumluluk projesi kapsamında yapılan etkinliklere katılmak amacıyla bir organik beslenme meraklısı olarak geçtiğimiz Salı günü Milas Salı Pazarı’ndaydım. Sağlıklı Bir Yaşam İçin Batı Anadolu ile “İyi Pazarlar” projesi; hem yetişkinlerin hem de gelişme çağındaki çocukların sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri için dengeli beslenme alışkanlıklarını geliştirmelerine katkıda bulunmayı, onları biliçlendirmeyi amaçlıyor. Bunu yapmak için yerel üreticilerin organik ürünlerini sattığı pazarlardan daha iyi bir yer olabilir miydi?

fasulye-iyi-pazarlar

Üstelik gezen bir sosyal sorumluluk projesi bu! İyi Pazarlar ailesi Nisan’dan bu yana geziyor. Ege’nin 20’yi aşkın geleneksel pazarına, gezici bir araçla yıl boyunca 100’ü aşkın ziyaret gerçekleştiriyorlar. Özel olarak tasarlanmış bu gezici araç ile uzman diyetisyenleri de yanında götürerek, sağlık ve beslenme üzerine sohbetler ediyorlar. Kilo, boy, yağ oranı gibi ölçümler ile vücut analizleri ve  çarkıfelek gibi eğlenceli aktiviteler de mevcut. En güzel haber ise; sadece bugün ile kalmayıp, Ege’deki tüm semt pazarlarını dolaşmaya ve tüm saydığım etkinlikleri de ücretsiz yapmaya 5 Eylül’e kadar devam edecek olmaları.

diyet-yi-pazarlar

Milas Pazarı Türkiye’nin en büyük semt pazarıymış ve tezgah açanlar; kendileri ürettikleri ürünleri satan yerlilermiş. Pazarı gezmeye gelenler kadar tezgah açanlar da etkinlikle yakından ilgileniyor ve memnunlar!

iyi pazarlar

Uzmanlar tarafından vücut analizleri yapılan ve beslenme tavsiyeleri verilen kişiler sadece günlük tavsiye almakla kalmayıp sözlerini bir anlaşma ile taçlandırıyor: İyi Pazarlar projesine katılan kişiler, aile hekimi kontrolünde aldıkları beslenme tavsiyeleri sonrası, bu beslenme kurallarına ve fiziksel aktivite önerilerine uyacaklarına dair “Sözüm Söz” anlaşması imzalıyor. Daha sonra herhangi bir Pazar ziyaretinde, katılımcının ölçümleri tekrar yapılıp, gelişmeleri hakkında diyetisyenler tarafından bilgi veriliyor. Şimdiye kadar 550 kişi sözüm söz demiş ve bugün de katılım oldukça yüksekti!

diyetisyen-iyi-pazarlar

Barış Manço’dan esinlenen Batı Anadolu Grubu, “Domates, Biber, Patlıcan” adıyla bir de kitap çıkarmış. Çocuklara yönelik yazılan bu kitap, beslenme ve sağlıklı büyüme hakkında bilgileri veriyor.

Eylül ayı sonuna kadar devam edecek olan İyi Pazarlar projesi; 17 Ağustos’ta İçmeler’de, 20 Ağustos’ta Bornova’da, 21 Ağustos’ta ise Urla’da olacak!

iyipazarlar

Tarihler ve Pazar yerleri ile ilgili detaylı bilgi için platformun sosyal medya hesaplarını takip etmeyi unutmayın! Ücretsiz şekilde yapılan vücut ölçümleri, dalından yeni kopmuş sağlıklı, beslenme tüyoları ve sürpriz hediyeler için programdaki pazarlardan birine yolunuzu mutlaka düşürün.

web: http://iyipazarlar.com.tr/  instagram: www.instagram.com/iyipazarlar

Beni haberdar edip bu vesileyle bu platformdan daha çok insana ulaşmasına vesile olmamı sağladıkları ve davetleri tabii bir de böyle güzel bir projeyi hayata geçirdikleri için Batı Anadolu Grubu’na da kocaman bir teşekkür!

iyi-pazarlar-biber biber-iyi-pazarlar

 

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/iyi-pazarlar/feed/ 0
Kolektif Diaries http://www.cizenbayan.com/blog/kolektif-diaries/ http://www.cizenbayan.com/blog/kolektif-diaries/#comments Thu, 11 Aug 2016 17:55:36 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8185 Devam et ]]> Üyesi olduğum ve çok sevdiğim coworking space yani ortak çalışma alanı Kolektif House’ta Kolektif Diaries başlığında gerçekleşen konuşmalardan biri de bana aitti. Şubat ayında Kolektif House Sanayi’de gerçekleşen etkinlikte konumuz ‘Yerlisi Gibi Seyahat Etmek’ti aslında ama her zaman olduğu gibi blogumla ilgili de pek çok soru aldım. Konuşma ve soru cevapların bir kısmı youtube’da şuan. Aşağıdaki playlist’ten ulaşabilirsiniz.

Sorular:

Yola çıkmaya nasıl karar verdin?
Blogunun tanıtımını nasıl yaptın ve tavsiyelerin neler olurdu?
Sevdiğin şeyden para kazanma sürecinden bahseder misin?
Hangi ülkede yaşamak isterdin ve neden Türkiye’de yaşıyorsun?
Blogun yerini farklı mecralara bıraktığına inanıyor musun?

]]>
http://www.cizenbayan.com/blog/kolektif-diaries/feed/ 0
Sabahtan Akşama Galata http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/sabahtan-aksama-galata/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/sabahtan-aksama-galata/#comments Thu, 11 Aug 2016 14:29:12 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8181 Devam et ]]> Temmuz ayında The Story of Seven‘da yayımlanmış Sabahtan Akşama Galata adlı yazım (bunun gibi daha pek çok konuda ilham verici ve özgün yazı için The Story of Seven‘ı ziyaret etmeyi unutmayın)

image1.JPG

2 senedir evim olan, İstanbul’un da en eski ve her daim kozmopolit semtlerinden Galata’da en sevdiğim adresleri, sabahtan akşama önerilerle derledim. (Daha önceki Galata yazıma da bir göz atın.) Eğer ki en otantik manzaralardan birini bana cömertçe sunan evimin terasında viskimi yudumlamıyorsam ya da arkadaşlarımla kokteyl ve müzik buluşması yapmıyorsam, muhtemelen aşağıdaki özgün ve özgür ruhlu sokakları, mekanları keşfediyorumdur. Gitmediyseniz yapılacaklar listesine eklemenizi öneririm.

Nostalji ve kahvaltı: Privato

Cafe Privato Galata

Galata’nın kuleye çıkan dar ara sokaklarından birinde yer alan Privato bana göre mahallenin en güzel serpme kahvaltısına sahip. Doğal menü, vintage tarzında dekor, hem Galatalıların hem de turistlerin müdavimi olduğu kendine özgü bir mekan. Göze de mideye de hitap eden bu geleneksel kahvaltı bir mahalleli olarak favorilerimden!

Çay ve Fırın: Çaylavyu Galata ve Şirin Fırın

Küçükhendek Sokak’ta mini mini bir çay ocağı burası. Bu listeye girmesinin sebebi sosyal medyayı çok iyi anlayan ve kullanan sahibi. Nasıl mı? Çay ocağının bulunduğu binanın duvarına yazdırdığı Çay Lav Yu yazısıyla hem yerli hem yabancı turistleri tebessüm ettiren işletmeye arka sokakta yer alan Şirin Fırın’dan poğaçanızı alıp gidip tavşankanı çayla kule manzarası eşliğinde hızlı ve hesaplı bir kahvaltı yapabilirsiniz.

cay-lav-y

Yeri gelmişken Şirin Fırın’dan da bahsedelim: Kuledibi’nde geleneksel bir börekçiyken mahallenin kozmopolit yapısına ayak uydurup tatlı bir patisserie görünümüne bürünen şimdiki adıyla Şirin Fırın samimiyetinden ve lezzetinden hiçbir şey kaybetmeden mahalleliye hizmet vermeye devam ediyor!

Sokak Sanatı: Grafiti

Leo Lunatic

Galata sokak sanatını ve grafitiyi en güzel görebileceğimiz mahallelerden belki de. Hazır buraları keşfe çıkmışken duvarlara, çatılara hatta bazı ofislerin içlerine bakmamazlık etmeyin. Özellikle Leolunatic imzalı ikonlaşmış pandalar ve Mr. Hure’un renkli ve mesajlı grafitileri ansızın karşınıza çıkabilir.

Mr. Hure

Tasarım: Lunapark, Unexpected Stories & Halt

Luna Park Galata

Lunapark Türkiye’den önde gelen tasarımcılarının koleksiyonlarını ‘ulaşılabilir tasarım’ konsepti altında topluyor. Her şey Aşk’tan, Merve Baal, Elif Doğan, Sema Karcı, Ümit Aybek, Vreskala gibi tasarımcıların ve markaların takı koleksiyonlarına, Şule Şimşek’in tasarladığı yastıklara, Bravoİstanbul’un bu yaz kasıp kavuran tipografik peştemallerime, Persan’ın ‘Picculet’ tasarımı çantalarına, Wohha ve Babylon t-shirtlerine, Gülçin Uz’un mesajlı kimonolarına, Kağıthane ve Happily Ever Paper ürünlerine Lunapark’ta ulaşmak mümkün.

Luna Park Shop

Unexpected Stories ise özetle hikayesi olan tasarımları sunuyor. Özellikle ayakkabılara yaptıkları Frida desenli baskılarla oldukça ünlenen marka Galata’ya gelince uğrayıp her şeyi almak isteyeceğiniz orijinal dükkanlardan. Her şey el yapımı ve sınırlı sayıda üretim.

unexpected

Halt İstanbul ise yine yerli tasarımcıların ürünlerini uygun fiyatla tüketiciyle buluşturan bir tasarım mağazası. Satışını yaptığı markalar arasında Happily Ever Paper, Olibastiani, Kravatistan, Lorena, cooq, Kulak Atelier, Imaku, Atölye Yeti, Midblue gibi çeşitli isimler var! Halt’ın biri büyük biri küçük iki mağazası Küçük Hendek Sokak’ta! Galata’ya gelmişken bakmadan dönmeyin!

Hikayeli dövmeler: Tattoom Gallery

Tattoom Gallery

Dövmelerle ilgili daha önce dünyadan ve Türkiye’den en iyileri yazmıştık. Ama Türkiye dövme anlamında dünyayla yarışır hale gelmeye başladığından seçenekler bitmiyor. Galipdede Caddesi üzerindeki Tattoom Gallery dövme sanatının hem yeni nesil hem de duayen pek çok isimlerini aynı çatı altında toplayan bir merkez niteliğinde.

Tattoom Gallery

Hayalinizi anlatıyorsunuz, sizi en uygun isme yönlendiriyorlar ve o kişi size özel bu hikâyeyi yorumluyor, çiziyor.  Ekipteki dövmeciler pek çok anlamda başka yetenekleri de olan sanatçılar. Mesut Bayraktar(hikaye anlatan dövmeler), Kobay Kronik, Havva Karabudak (kanaviçe), Emre İncik (ressam, siyah ve gri renkleri konuşturan bir isim),  Yeliz Özcan (seramik sanatçısı, sulu boya tarzıyla ön plana çıkıyor), Ahmet Cambaz (aynı zamanda çizer) gibi isimler var birlikte çalıştıkları dövmeciler arasında. Instagram hesaplarına bir göz atın: @tattoomgallery.

Kahveden daha fazlası: Federal

Federal Coffee Company Galata

Avustralyalı kahve uzmanı Sam’in çekirdek seçiminden kavurmaya, harmandan demlemeye kadar tüm aşamaları titizlikle kontrol ettiği, nitelikli kahve servisi konusunda tek geçtiğim Federal ferah mekanı ve zevkli müzikleriyle Galata ahalisinin en sevdiği buluşma noktalarından.

Fly Inn Federal Coffee

Bu yaz Çeşme’de Fly Inn Beach’in içerisine açılan Federal, kahveden çok daha fazlasını sunuyor. Kahveli kokteyller barista Uğur Süpçeler’in elinden çıkıyor. Menüdeki Tennessee ballı viskisi katılarak hazırlanan kahve kokteylleri Honey Bee ve Biscotti’ye bayıldık. Galata’nın yanı sıra Çeşme’ye yolu düşenler buraya da uğramalı!

Yemek: Galata Kitchen

Tatarbeyi Sokak’ta yer alan Galata Kitchen tüm gün sebzeli ya da etli, sıcak ya da zeytin yağlı ev yapımı yemekler servis ediyor. Turistlerin de sık tercih ettiği bir mekan olmasına rağmen fiyatlar el yakmıyor, lezzetse hiçbir zaman şaşırmıyor. Mahalleli dostlarla karşılaşma noktası gibi olan Galata Kitchen’a bayılmamın bir diğer sebebi de sokaktaki tüm kedilere bakıyor olmaları!

Galata Kitchen

Bonus: Kuledibi’ndeki Kiva’da Türkiye’nin her bölgesinden ve yöresinden yemekleri tadabilirsiniz. Şu anda kapalı olmasının geçici olduğunu düşünmek istiyorum. Çünkü özgün dokunuşlarla geleneksel tatların modern insanları nasıl çektiğinin en güzel kanıtı Kiva’ydı. Yabancı misafirler geldiğinde en iyi Galata alternatifi.

 

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/sabahtan-aksama-galata/feed/ 1
Moda’nın “En”leri http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/modanin-enleri/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/modanin-enleri/#comments Thu, 11 Aug 2016 14:21:21 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8178 Devam et ]]>

Mayıs ayında The Story of Seven‘da yayımlanmış Moda’nın En’leri adlı yazım (bunun gibi daha pek çok konuda ilham verici ve özgün yazı için The Story of Seven‘ı ziyaret etmeyi unutmayın)

Ailemle yaşarken Erenköy’de oturuyordum, lisem Karaköy’deydi. Ve Kadıköy benim için hep dershane ve sabahın köründe binilen vapur demekti. Ne yalan söyleyeyim pek sevmezdim oraları. Moda ise Kadıköy’ün keşmekeşinden sıyrıldığımız bir kaçıştı hep. Parkı, çay bahçesi, Moda Teras’ı, Koço’su, Deniz Kulübü, tarihi tramvayı, havuzu ve daha sayamadığım pek çok güzelliği…

Mahalle Moda Meral Claudia Telsiz

@mahallemoda @mmmmeral

Şimdilerdeyse Moda son 3-4 senedir hızlanan bir değişim dalgasının tam içinde. Mahallede eskiden beri süregelen esnaf kültürü devam ediyor ama artik yeni nesil “esnaf” kahve yerine 3. nesil kahveciler, butik ve konsept mağazalar, canlı müzik dinlenebilecek mekanlar, eğlence ve gece hayatı, sokak sanatları derken Moda, İstanbulluların özellikle hafta sonlarını keyifle geçirdikleri bir semte dönüştü.

İstanbul’un pek çok semti gibi bu değişimi de belirli bir mesafeden izledim önce. Semtin ruhu korunacak mıydı yoksa ranta kurban mı gidecekti? Henüz cevap vermek için erken olsa da benim umudum var diyelim.

Untitled-6

@mahallemoda @koraycaner

Neyse doğma büyüme Kadıköylü, son 3 senedirse Galata muhtarı bendeniz bu defa karşının taksisi oldum ve son zamanların adı tasarımla ve yeni nesil kahvecilerle anılan popüler semti Moda’nın en ‘buraya gitmemiz lazım’ mekanlardan 7 tanesini sıraladım! Spoiler olacak ama devamı da yolda. Moda updateleri için mahallemoda ‘ya da arada göz atabilirsiniz.

Punta Design

Punta Design Moda

Son zamanlarda hayranlıkla takip ettiğim neredeyse bütün Türk tasarımcıları; The North Fox’un deri işlerini, Gülçin Uz’un harika kimono, clutch ve t-shirt’lerini, Pap Petitapetit’in ayakkabı püskülleri ve çantalarını, Nature of the Things’in el yapımı müthiş takılarını, Gege’nin fütüristik kolye ve bileziklerini, Soi Studio’nun esprili bilekliklerini, Woohoo Dream’in şukela yastıklarını ve fazlasını bünyesinde barındıran Punta Design’a girip her şeyi satın almak isteyebilirsiniz.

Untitled-3

Wunder
Wunder Moda

Trendleri takip etmeyi seven herkesin beğeneceği vintage ve tek tek elle seçilmiş değerli giysiler, son moda sneaker’lar, saatler ve çantalar satan Wunder zaman zaman ev sahipliği yaptığı partiler ve 5-17 Mayıs tarihleri arasında Art Around kapsamında ev sahipliği yaptığı video işiyle ziyaret edilmeye ve takip edilmeye değer bir mekan.

Wunder Moda 2

Seyyare

Seyyare Moda

Son zamanlarda gezdiğim ennnn tatlı eskicilerden! İçerde bakımı çok iyi yapılmış büyük mobilyalardan kartpostallara, tabak çanaktan kitaba her türlü ‘eski’ şey mevcut.

Ekran Resmi 2016-05-16 10.50.53

Walters Coffee Roastery

Untitled-6

Ünü Türkiye’yi taşıp Amerika’ya varan, milli gururumuz Walters ‘breaking bad’ temalı becher’lerde mis gibi kahveler içmek, sarı tulumlar giyip kavurma makinası başında hatıra fotoğrafı çektirmek, “her sandalyeye bir priz” sloganıyla kurgulanmış mekanda laptopunuzla çalışmak ya da beyaz tahtalı odada toplantı yapmak için bile uğrayabileceğiniz ferah mekan!

Breaking Bad Walters Coffee Roastery

Moda Calling

Moda Calling

Sokak ruhundan ilham alan, Atölye Craft’ın ahşap üstüne el boyaması mandala kolyeleri, Herschel ve Kanken çantaları, lomo fotoğraf makinaları, black eye akıllı telefon lenslerini, Cheapo ve Komono saatleri, Spitfire gözlükleri bulabileceğiniz mis gibi konsept mağaza. Moda bizi çağırıyor!

Zeplin Pub

zeplin2zeplin

Şimdi bildiğimiz Moda’nın ilk açılan mekanlarından olan Zeplin otantik bir pub ortamında bira ve viski kültürünü yaşatan, akşamları Modalıların buluşma noktası olan bir mekan! Bu arada çeşitli viski ve biraların yanında muhteşem kokteyllere de imzalarını atmayı unutmamışlar. İstanbul’un en iyi Lynchburg Lemonade’ini yapan nadir yerlerden…

Kropka Coffee

ModaKropkaCoffee

Tatlı cephesiyle içeri davet edip leziz ev yapımı tatlılarıyla ihya eden kahveci yapmışlar! Koşun!

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/modanin-enleri/feed/ 0
A “personal” summary of how i feel about what’s happening in turkey: http://www.cizenbayan.com/blog/a-personal-summary-of-how-i-feel-about-whats-happening-in-turkey/ http://www.cizenbayan.com/blog/a-personal-summary-of-how-i-feel-about-whats-happening-in-turkey/#comments Mon, 18 Jul 2016 10:32:39 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8165 Devam et ]]> Friday night was i think the scariest night of my life. After the rumor of a “military coup” and curfew, we all rushed back home and tried to find out what was going on. Everyone was confused. Having listened to the coup stories from my parents, I was very worried for our future.

Two major bridges and the airport in istanbul were closed, jets flying very low over my neighborhood, breaking the sound barrier and sounding like they were dropping bombs nearby (that was the scariest of all), non-stop prayers from the mosques and call for citizens out to city squares against the military forces to protect democracy all night long (a coup to defend secularity or an islamic state? i prefer none), watching videos of the assembly being bombed in Ankara, they were all terrifying…

Many people died, many people were injured that night, and many like me are very worried and deeply effected by this so-called coup attempt and what’s happening after. coups are a horrible threat to democracy but being ruled by a party who was elected by the majority doesn’t always mean that the country is democratic either. for over a decade, people’s opinions, who voted for oppositon parties have been neglected, journalists have been arrested, media became government’s mean of propaganda.. i’m a minority in this country. instead of the army there was the police forces against us, against people who were trying to demonstrate just a couple of years ago. For this reason, i don’t believe the people who were out on streets against the military forces that friday night were big defenders of democracy. (Some even lynched and killed soldiers who surrendered) if so they would have shouted out for our freedom of speech that was being supressed by the police during gezi protests as well. instead they were fascists, very aggressive and happy that people were being killed by the police back then. (They are always fascists and happy when people who are not like them die, in İstanbul, in France, in Belgium, in Orlando, US…)

Democracy shouldn’t mean that majority gets what it wants and supresses the others. The minority’s voice should be heard as well. But unfortunately Turkey’s being ruled by one man, who was, yes elected by half of the country, but what about the other half?

He never listens to other opinions, and now the streets are patroled by his fanatics, which is a bigger threat for people like me. i’m sure you’ve heard the stories of people being beaten in ramadan because they were eating or drinking. i think it’s going to get worse now after they supposedly “prevented” the coup: the clash of two different lifestyles…

i already hear terrifying stories. after friday’s “failed & prevented” coup attempt, they see themselves as the paramilitary forces to protect and impose their lifestyle. Now even though hundreds of people are injured and dead, supporters of the government are celebrating a so called “democracy festival” in very islamist ways. i’m scared to leave my home. Terrorism, new turkey’s democracy defenders, perverts, rapers… i don’t feel safe or welcomed in istanbul :(

i’m very sad that we couldn’t manage to live together in peace with our different beliefs, ethnic & cultural backgrounds and lifestyles. Such a shame:(

]]>
http://www.cizenbayan.com/blog/a-personal-summary-of-how-i-feel-about-whats-happening-in-turkey/feed/ 0
Fusion Фузион http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/festivaller/fusion-2016/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/festivaller/fusion-2016/#comments Wed, 13 Jul 2016 15:46:45 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8042 Devam et ]]> Yurt içinde ve yurt dışında onca festivale gittim, çok azından Fusion kadar etkilendim. Almanya’nın Laerz kendi yakınlarında, eski bir Rus askeri havaalanının arazisinde 1997 yılından beri gerçekleşen Fusion (ya da bilet, bileklik ve kitapçık üzerinde Kiril harfleriyle yazıldığı gibi Фузион) şimdiye kadar gittiğim festivallerden çok farklı bir karakterde ve benim de kendimi en ‘iyi’ ve ait hissettiğim yerlerden biri oldu.

turmbuhne-opening-cizenbayan-fusion

Aslında bu yazıyı yazmakla yazmamak arasında epey bir kaldım, çünkü bu sene 20. yılını kutlayan, ve 20 senedir de hiçbir sponsoru olmayan Fusion, ‘gazetecilerin’ festivalle ilgili yazılar yazmasını, hatta katılımcılar tarafından instagram’da ve kendi tabirleriyle fakebook’ta ‘like’lanmayı isteyen bir festival değil. Kendimi gazeteci olarak gördüğümden değil de, ne bileyim işte… Ama yasak değil tabii yazı yazmak, üstelik ben blogger’ım ve bu yazıyı yazdığıma göre Fusion’ı kendi algıladığım şekilde anlatacağım ve belki bu duruşun sebebi de daha anlaşılır olacak…

Fusion’a gitmek epeydir aklımda vardı. Birkaç sene çekilişine katıldık ama şans bize hiç gülmedi. Belki de her şeyin bir zamanı vardır. Bu sene yine bilet çıkmadı ama sonunda kavuştum uzun zamandır çok merak ettiğim Fusion Festival’e. (nasıl kavuştuğumuz yazının sonundaki biletle ilgili bölümde daha ayrıntılı var)

cizenbayan-yang-fusion

Fusion elektronik müzik hatta techno ağırlıklı olsa da neredeyse her tarz müziğe, tiyatroya, sinemaya, enstelasyonlara, performans sanatlarına, politik münazaralara ve sosyal sorumluluk projelerine ev sahipliği yapan bir festival. 500’ün üzerinde sanatçı 20’nin üzerinde sahne ve platformda performans sergiliyor.

refugees-fusion-festival

Festivalin sponsoru olmadığından hiçbir marka ile karşılaşmıyorsunuz içerde. Bir de hiç et satılmıyor. Tüm yemek standları vegan ve vejeteryan. Vöner (vejeteryan döner), Chili ‘sin’ Carne (Etsiz Chili con carne), Vegan Burger gibi ‘vejeteryanlaştırılmış’ yemeklerin dışında gayet lezzetli orijinali etsiz yemekler var. Fiyatlar da oldukça uygun (örneğin 2 kişinin rahatça doyabileceği, fırında sıcak sıcak yapılmış pizza 5 Euro gibi…) Bunun dışında festivalde su istasyonları var, mataranıza, şişenize ücretsiz su doldurabiliyorsunuz her an! (Mataramasuko)

fusion-free-water-yang

Fusion’a bilet alarak “müziği seven faşizmden nefret eden” sıfatını baştan kabul etmiş oluyorsunuz (biletlerin arkasında loves music hates fascism yazıyor). Gerçekten en ufak bir milliyetçilik kırıntınız, homofobiniz, seksist tavırlarınız, insan vücudunu metalaştıran bir görüşünüz falan varsa Fusion size göre değil.  Shower Tower var mesela, alanın ortasında. İsteyen mayosuyla, isteyen çıplak duş alıyor orda. Kimse de kimseye rahatsız edici bir şekilde bakmıyor. İnsan vücudu, bundan daha doğal bir şey olabilir mi?

shower-tower-fusion-2016

Neyse uzun lafın kısası milliyetçi ve konzervatif kafalardaysanız hem siz ortamdan rahatsız olursunuz hem de festival sizi istemediğini ve ‘sağ’ fikirler ifade etmeniz durumunda size dışarıya atma hakkını saklı tuttuğunu peşinen bildiriyor.

fusion-ticket-loves-music-hates-fascism-embassy-botschaft

Böyle anlatınca herkesin postallar ve yeşil parkalarla gezdiği sanılmasın, oraya da geleyim… İsterseniz en moda en marka en Amerikan giysilerinizle gezebilirsiniz içerde :) Resmi web sitesinde ‘tatil komünizmi’ (holiday communism) olarak tanımlanan bir dünyaya adım atıyorsunuz Fusion’da. Ne demek tatil komünizmi, yani tabii ki gerçek düzen kapitalist olduğundan her şey tam da komünizmin kitabına uygun olamıyor tabii ama olduğu kadar işte anlayışı… Yani kimse kimseyi kandırmıyor, ama 6 günlüğüne ‘dünya farklı bir yer olsaydı nasıl olurdu’yu hayal ettirmeyi ve  farklı bir ‘paralal bir toplumu’ deneyimletmeyi, mevcut sistemi tartışmaya açmayı, ufukları genişletmeyi, kalıpları yıkmayı amaçlıyor Fusion. Tabii ki ama’lar olacak, onları elimin edemiyoruz diye hiç denememektense böylesi daha iyi değil mi?

fusion-unicorn

Fusion hiçbir zaman sadece müzik festivali olmamış. Festivali 20 yıldır hayata geçiren Kulturkosmos ekibi Almanya’nın en güçlü sol alternatif network’ü diyebiliriz. Daha iyi, daha özgür, zihinlerde ve haritalarda sınırların olmadığı bir dünyayı senede 6 gün hayata geçirmeye çalışıyorlar. Non-profit oluşları epey iyi isimleri book’lamalarına rağmen gerek bilet fiyatlarından, gerekse eminim burada bulunmak için ölüp biten pek çok sponsor varken bu festivali 20 senedir sponsorsuz olarak hayata geçirmelerinden de belli.

be-as-queer-as-possible-fusion

Karl Marx Bulvarı, Che Guevara Meydanı, Emiliano Zapata Sokağı, Friedrich Engels Caddesi Fusion kasabasında görebileceğiniz tabelalardan bazıları. FCK NZS (fuck nazis), kein mensch ist illegal (hiçbir insan illegal değildir, mülteci politikalarını eleştiren bir slogan) ya da Be As Queer As Possible gibi sloganlar ise festivalin en çok görünür sloganları…

kein-mensch-ist-illegal-sekt-fusion-festival-2016

Festival alanı eski bir Rus militer sahası, festivalin ismi her yerde Kiril harfleriyle yazılıyor. Alanda yer alan ve her biri birer sahneye çevrilmiş sığınaklar, savaşı çağrıştıran beton strüktürler paralel bir evrende Sovyetler Birliği dağılmasaydı dünya nasıl bir yer olurdu sorusuna görsel olarak da bir öneri sunuyor sanki.

turm-buhne-fusion-empty

turm-buhne-tower-turmbuhne-fusion

Dekorlar her zaman ‘aftermath’ atmosferi yaratsa da katılımcılar bunun tam tersi bir tablo çiziyor. Muhteşem bir çeşitlilik var ve hal ve tavırlardan o kadar belli ki herkesin tam da kendi gibi olduğu… Çok farklı tipte insan görüyorsunuz. Bu bireysellik kostümlere de yansımış durumda. Sanki herkes biricik kendi gibi oluşunu, olduğu gibi kabul görüşünü, kendinden farklı bireylerle bir arada oluşunu, kimsenin kimseyi yargılamamasını kutluyor Fusion’da. Hem de ne kutlamak!

ketasus-fusion-turmbuhne-festival-toy

Gerçekten inanılmaz bir pozitif enerji hakim. Rengarenk giysiler, ışıklar, simler, aklınıza gelecek her türlü çılgın kostüm de var, çırılçıplak dans eden de… En güzeli de kimse kimseyi yargılayan gözlerle süzmüyor. Komünizm ve bu denli bireysel ifadecilik bana tezat gibi geliyor aslında. Tıpkı savaş karargahını andıran ve çok sert müzikler çalınan Turmbühne’de gri betona tezat oluşturacak şekilde gökyüzünü rengarenk boyayan sopaların ucuna takılmış ışıklı oyuncaklar (misal yukarda gördüğünüz sevimli kahraman Ketasus), herkesin kendi zevkine göre süslediği dev şemsiyeler, renkli dumanlar, konfetilerin yarattığı kontrast gibi…

unicorn-pinata-party-animals-turmbuhne-fusion

Bu komün oluş hissi ekonomik düzen, politik ideoloji ya da rejim olarak değil de enerjetik boyutta tezahür ediyor en baskın şekilde. Sanki henüz tanışmadığımız kız ve erkek kardeşlerimizle kavuşuyoruz. Fusion’da geçirdiğim 6 gün boyunca tek bir insandan negatif enerji almadım. Mesela aşağıdaki fotoğraftaki çocuk geldi ‘çok güzel olduğunu söylemek zorundayım’ diye sarıldı :) Benim de en sevdiğim şey beğendiğim iyi elektrik aldığım insanlara iltifat etmek. İltifatlar havada uçuşuyo öyle bir ortam…

fusion-friends-festival

(EDIT: Bu blog post’u paylaştıktan sonra öğrendim ki bize gelip iltifat eden çocuk Berlin’den çok sevdiğim bir arkadaşımın baya yakın bir arkadaşıymış, bize beraber fotoğraf falan gönderdiler, dünya çok küçük)

turmbuhne-dragon-fire-fusion

Pek çok insanla tanıştım, yeni arkadaşlarımla hem fikirlerimi hem yiyecek içeceğimi paylaştım, birlikte saatlerce dans ettik. Bir yerde tek başına oturan, azıcık yorgun görünen birileri olduğunda birbirimize nasıl sahip çıktığımıza şahit oldum.

private-umbrella-holder-fusion-festival-seebuehne-seebuhne

Yağmur başladı. Şemsiye açtık. Üstteki fotoğraftaki uzun boylu çocuk geldi girdi altına, sonra ‘ben sizin özel şemsiye tutucunuzum’ diyip yağmur boyunca şemsiyemizi tutup bizimle dans etti. Başka bir sahnede çantam bir kolonun altında, gözlerim kapalı dans ederken bir an bile biri bir şeyimi çalar mı diye düşünmedim…

fusion-festival-impressions

Festival girişinde her birimize birer tane verilen festival kitapçığının giriş yazısında düyanın geldiği noktadan, gerek Avrupa’da gerek Amerika’da tekrar hortlayan ve ne yazık ki yükselişe geçen sağ eğilimden bahsediliyor ve hal böyleyken ‘partilemek’ etik mi sorusunu sorup düşündürtüyor önce. Sonra bu festival sayesinde 20 senedir hayata geçirilen değerlerin senede 6 gün bile olsa kutlanmaya değer olduğu konusunda bizi ikna edip içimize su serpiyor.

kolkata-2016-fusion-festival-germany

Festival Çarşamba başlayıp Pazartesi bitiyor. Kamp yapmak için ayrıca bir bilet almanıza gerek yok. Su geçirmez bi çadır ve uyku tulumuyla tamamsınız. Sahnelere yakın ya da uzak kamp alanı seçenekleri var. Çarşamba’dan giderseniz daha gönlünüze göre bir yer bulmanız olası.

fusion-skies fusion-camping-festival-2016 querfeld-fusion-festival turmbuhne-fusion-festival-techno turmbuhne-mdslktr-dubfire-dj-tennis-marco-resmann fusion-2016-querfeld fusion-fussball fusion-coffeeee fusion-seebuhne-chill fusion-theater kolkata-fusion-festival-stage fusion-festival-2016-stages fusion-festival-stande-schmuck fusion-friends-2016 see-buhne-fusion-2016

Gelelim bizim Fusion deneyimimize…

Biz de Çarşamba sabahtan Berlin’den yola çıktık. Çadırımızı kendimize kale olarak bellediğimiz Turmbühne’nin yakınına düşen A2 alanına kurup alanı keşfe başladık.

camping-fusion-zelt-tent

Festivali gezerken sık sık Glastonbury’yi andım. Ölçek olarak Glasto kadar büyük olmasa da derme çatmalık olarak Glasto’nun hippi ruhuna benzettim Fusion’ı. Sahneler arasında yiyecek içecek alanları, barlar, chill alanlar, takı ve giysi satan standlar, ağaçların altında hamaklar, türlü türlü oyuncaklar… Erken gelip keşfetmek şart!

fusion-festival-general

İlk gün pnömatik dev bir kubbe olan Luftschloss’da GoGo Penguin’le açılışı yaptık. Sonra saat 8’de bu sene Hindistan esintileriyle dekore edilmiş, sahne önündeyse sari’ler giymiş üçüncü gözlerine bindiler takmış bir ahalinin olduğu Kolkata’ya vardık.

kolkata-stage-fusion-festival

Burada Farfara’dan bildiğimiz Etkin, elektro gitarı ve pedallarıyla, Hint bir tabla sanatçısı olan Ranjith’e eşlik edip Kolkata sahnesinin açılışını yaptı. Fusion ekibinin bir araya getirdiği bu ikili ilk kez bir araya gelmelerine rağmen oldukça dinlendirici ve keyifli bir açılış konserine imza atmış oldular.

ekin-farfara-fusion-tabla-guitar-kolkata-live

Festival line up’ında Türkiye’den bir de Baba Zula vardı ama yaptıkları müzik ilgimi hiç çekmediği için dinlemeye gitmedim. Bir dipnot olarak Triebwerke ve Salon de Baile arasında yer alan minik bir sahneden sürekli eski saykedelik Türkçe şarkılar çalındı.

sonnendeck-fusion-2016

Biz alan keşiflerimize devam ederken yan yana üç ahşap altıgenin ortasında yer alan ve bu sene ilk kez Fusion’da yer alan Sonnendeck sahnesine vardık. Bu ahşap altıgenin üzerine projeksiyonla yapılan ışık şovlarına bayıldık. Setin başındaysa Martin Hayes vardı. Triebwerke’de Brezilya-Alman melezi Dillon’ın soundcheck seslerinin arasından geçip (Babylon’da dinlediğimde kız bana bir antipatik gelmişti seyirciyle iletişimi sebebiyle ve konserine kalasım gelmedi) festivalin derinliklerine attık kendimizi.

triebwerke-fusion-festival-stage

Ateş başında oturduk, sohbet ettik… Daha ilk gece ve bizim için ana sahnelerde henüz müzik yok. Festival alanını dolaşırken haritada bulamadığımız, line up’da yer almayan ama çok iyi mzüik ve crowd olan bir parti bulduk. Çok sorgulamadan dans ettik. Arada birkaç kişi gelip burası hangi sahne ve çalanlar kim diye sordu. Kimse bilmiyor! Bıraktık kendimizi! Hatta yatmaya giderken alanda karşılaştığımız arkadaşlarımız bile bize bu partiyi sordu. Dedikodusu tüm alana yayılmış. Ertesi gün (perşembe) aynı yere gidip bir Chai Bar’la karşılaştık (baya baya çay satan bir stand) ve sorduk: Dün gece burada ne oldu diye? Meğer Chai Bar nasılsa ilk akşam programda pek bir şey yok die kendi underground private partisini vermiş. DJ’lerin adını da öğrendik tabii: Moritz ve Swen-see :)

fusion-chai-bar-wednesday-underground-party

Perşembe günü sabahtan programda gördüğümüz yoga dersine gidelim dedik. Alan fena doluydu, bize yer yoktu, dışarda takılsak  dersi veren kızın sesi de hiç duyulacak gibi değildi. Gel dedim Anıl’a, sevdiceğin yoga hocası, ben sana özel ders vereyim, Shower Tower’ın oradaki çimlerin üzerine attık havluları başladık yoga yapmaya. Hatta sonradan 2’şer 3’er insanlar biz de katılabilir miyiz diye müsade isteyerek impromtu yoga dersimize dahil oldular. Fusion’da da yoga dersi vermedim demem artık :)

kolkata-stage-indian

Perşembe akşam 6’ya kadar alanı gezip takıldık. 6’da heyecanla beklediğimiz Turmbühne açılışında yerimizi aldık. Büyük sahne açılışları büyük olay oluyormuş burada meğersem. Ne konfetiler, ne renk bombaları… Açılışı Stephan Bodzin yaptı. O andan itibaren Turmbühne öğlenleri 1-2 saatlik molalar dışında Pazar gecesi MDSLKTR ile kapanışı yapana kadar hiç durmadı!

turmbuhne-people-colours-colors-fusion-festival-party

Turmbühne’de Stephan Bodzin’li muhteşem açılışından sonra DJ Tennis sırasında biraz arkalara geldik ve festival boyunca beraber takılacağımız arkadaşlarımızla da burada tanıştık! (Fotoğraf tanıştığımız andan değil, tanıştığımız gecenin sabahından, ayıptır söylemesi beraber 14 saat dans etmişiz bu ekiple!)

fusion-crew-festival

Her konuda konuşabileceğimiz, yemeğimizi, içkimizi ve her şeyimizi paylaştığımız bu 21’lik gençlerle dans çölüne yani Tanzwüste’ye doğru yol aldık! Turmbühne’nin ejderhalı bol betonlu savaş karargahı ortamından sonra Tanzwüste semalarında yer alan gezegenler ve ışık temalı ortamına da bayıldık!

tanz-wueste-tanzwuste-night-fusion-2016-festival

Fischer & Eichagen, Einmusik & Jonas Saalbach, Beatamines, Jimi Jules gibi isimleri arka arkaya dinlerken saat 4:30 gibi hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı bile…

fusion-tanzwuste-morning

Tanzwüste’de neredeyse sabahı ettikten sonra (yukarıdaki fotoğraf temsili, daha bi alacakaranlık gibi düşünün) kendimizi zombilerin buluşma noktası olan Querfeld’e attık. Ayakta uyuyarak dans eden kızın birini falan uyandırdım. Enteresan ortamlar. Burada da Deniro ve Thor dinleyerek fütursuzca dans ettik.

querfeld-fusion-festival

Biz Querfeld’deyken artık baya baya sabah oldu. Güzel bir Cuma sabahına merhaba dedik! Saat 6’da Sonnendeck’te başlayan Acid Pauli setine saat 7 gibi teşrif ettik. Yine çok nezih bir kitle vardı. 13. saate girdiğimizden ben biraz oturarak dinlediğimi itiraf ediyorum. Bu arada Acid Pauli beklediğimden daha sert çaldı! Fusion’da herkes sert çalıyor! Tankla, tüfekle, ağır sanayi hamleleriyle giriyorlar…

acid-pauli-fusion-2016

21 yaşında kanı kaynayan arkadaşlarımızla takılmak Anıl’la beni biraz yordu. Yaşlandık mı dedik, yooo dedik sonra ne yaşlanması ama saat 9’a doğru da tıpış tıpış çadırımıza doğru yol aldık. Tam 24 saattir ayaktayız. Güneş tepede, hava da sıcak, nasıl uyicaz ki şimdi diye düşündük (şişme yatak getirmedik diye üzülüyoduk, ben çadıra gidince yerden gelen soğuğa sevindim bile, iyi ki taşımamışız şişme yatağı dedik)

camping-area-a2-fusion

Bu arada tabii gündüz vakti sıcak çadırda uyumak zorunda değilsiniz. Festival alanında serin serin uyunacak bir sürü yer var. Gölgeler, hamaklar, yanınıza yere serecek bişey minik de bi yastık alın yeter. Bir de çok yorgun olmaya özen gösterin ki bangır bangır müziğe rağmen uyuyabilin. Ben şahsen Cuma sabahı Çarşamba gecesi dans ettiğimiz Chai Bar’ın önündeki halıya uzandım yattım. Trance sahnesinde başlayan 180 bpm’lik müziğe de bana mısın demedim. Fusion’da çareler tükenmiyor!

sunrise-fusion-2016

Uyuyup uyandıktan sonra Seebühne’nin yolunu tuttuk. M.Rux’ın alternatif, indie parçalarının chilled-out electronica remixleriyle tatlı tatlı salındık. Günün devamında Turmbühne’de Rodriguez JR, Marco Resmann, tekrar Seebühne’de Kid Simius,

Processed with VSCO with c2 preset

Tanzwüste’de Arne Schaffhausen (Extrawelt), EMI, Marko Fürstenberg,

tanzwuste-fusion-festival-music-techno

Turmbühne’de Dubfire, John Osborn, Sebastian Mullaert eşliğinde yine sabahlara kadar dans ettik.

creative-party-toys-fusion-festival-unicorn-pinata

Yine çok güzel bir sabah oldu, yine harika güneş doğdu. Biraz uyuyalım 7’de Mimi Love 8’de Magdalena’ya uyanalım diye niyet ettik ama gözümüzü açtığımızda Magda setin sonuna yaklaşmıştı. Olsun Mimi Love’ı Chill Out‘ta Magda’yı daha yeni Watergate’te dinledik zaten (üstelik 6 Ağustos’ta da istanbul’daki diynamic festival’da dinleyeceğiz tekrar)

fusion-techno-germany

Fusion’da Cumartesi mesaimiz öğlen 2’de Turmbühne’de Agents of Time ile başladı (O sırada Tanzwüste’de de Rampue vardı, gitmedik, affet bizi Daniel) Biz bu kış Rampue için İzmir’e gitmiştik Anıl’la :) Yakınlarda bi yerlerde dinleriz umarım yine. Frankey & Sandrino, Guy Mantzur, Daniel Steinberg, Sebastien Leger falan derken yine Turmbühne’de akşamı ettik. Aslında baya al uyku tulumunu Turmbühne’de uyu. Öyle bi yer. İnsanın 2 dakika uzaklaşası gelmiyor. Aralarda yağmur da yağdı ama kimse dansı bırakmadı! Bravo Fusion!

turmbuhne-sunset-fusion-2016

Ben şimdi şurda dans ettik burda raks eyledik diye anlatıyorum da aralarda yemek de yiyoruz tabii. Kumpir, mercimek çorbası, Slav Mantısı, Panzerotti, Pizza, Krep gibi leziz yemekler var. İçki olarak da elime bir şişe şampanya alıp onla her an hayatı kutlama havasında takılmayı tercih ediyorum.

fusion-love-techno-festival-germany-couple

Bir de arkadaşlarla buluşma meselesi var Fusion’da. Birkaç tanıdığa rastladık, ooo orda beraber kesin çok eğleniriz dediğimiz bir iki arkadaşımızdan ya hiç haber alamadık ya da 10 dakikalığına karşılaşıp birbirimizi kaybettik, ama bir yandan da Perşembe akşamı tanıştığımız tontik arkadaşlarımızla kurduğumuz sistem sayesinde yeni arkadaşlarımızla da istediğimizde rahat rahat buluştuk.

fusion-community-people-toys-party

Nasıl oluyor anlatayım: Bir buluşma noktası belirliyorsun. Gün içinde de 3 tane saat. O saatlerde buluşmak isteyen o buluşma noktasına gidiyor. Marj da yarım saat. Yarım saat bekliyorsun buluşabilirsen buluşuyorsun, buluşamazsan da bir sonraki buluşma saatine kadar başının çaresine bakıyorsun. Neden böyle ilkel yöntemler derseniz pek çok insanın telefonu çekmiyor Fusion’da. Benim Vodafone çatır çatır çekti o ayrı. Instagrama post bile attım. Bizim buluşma noktamız saat 2-5-7 ve 10’da feldpost’tu. Aşağıda feldpost’ta arkadaşlarını bekleyen bir cizo fotoğrafı görmektesiniz (temsili)

Processed with VSCO with c1 preset

Neyse gelelim gecenin devamına 22:30’da ışıklarıyla ve ateş şovlarıyla her daim gözümü alan gönlümü şenlendiren Tanzwüste’de Sven Dohse ile dans ederek Cumartesi gecesinin kapanışını yaptık.

tanzwuste-night-fusion-festival

Pazar sabahı 9’da uyandık, bir de ne görelim, Solomun Turmbühne’de setini bitirmek üzere! Kater Blau’nun kapısının üzerinde yazan cümleden alıntı yaparaktan soruyorum: ‘kahvaltıda yine mi techno var anne?’ Bugün Fusion’da son günümüz sayılır. Solomun + Johannes Brecht’in üzerine Tanzwüstemizde Dom & Martin Gruen dinledik.

Processed with VSCO with c3 preset

Sahneler de festival de gündüz aynı gece ayrı güzel! Bugün hava aşırı sıcak. İsteyen çıplak gezebilir. Kimsenin kimseye karıştığı yok. Bunu söylemiştim galiba. Olsun, insan Türkiye’den gelince böyle şeylerin kıymetini daha iyi biliyor.

seebuehne-seebuhne-2016-fusion-festival

Burası Seebühne, yani göl sahnesi, arkasında tatlı bi yapay göl var, üzerinde de çok eğlenceli bi asma köprü, üzerine her çıkan haylazlık yapıyor.

Processed with VSCO with g1 preset

Bugün Seebühne’de Victor Ruiz dinleyeceğiz. Bu kış indigo’daki setine biraz cheesy başlayıp sonra baya güzel yardırmıştı. Seebühne’de baya iyi çaldı. Setini şuraya iliştiriyorum:

Victor Ruiz’den sonra Pazar gecesinin son iki performansı için kendimizi kalemize, Turmbühnemize attık. Oliver Huntemann yardırdı. Onun setini de şöyle bırakayım:

Oliver Huntemann’dan sonra Turmbühne’nin kapanışını MDSLKTR yaptı. Sahne açılış ve kapanışları büyük olay. Yine başlı başına bir festival havasındaydı kapanış da!

turmbuhne-sunset-fusion-2016

fusion-2016-festival-turmbuhne

Her şeyi net hatırlamıyorum, orası kesin. Çektiğim fotoğraflar, aldığım notlar sağolsun. 5 gün boyunca azıcık uyuyup bolca dans etmek kolay değil… Pazar öyle sabahlara kadar takılmadık. Pazartesi sabah da kalktık çadırımızı topladık yola çıktık. Dönüş de aynı şekilde. Festival kapısına gidiyorsun. Yarım saat 40 dakika kadar sıra bekleyip shuttle ile tren istasyonuna oradan da bilet alıp trenle Berlin’e döndük ve akşam direkt İzmir uçağıyla Pazartesi gecesi Alaçatı’ya vardık, Salı günü Elektronika’daydık.

fusion-elif-anil

Özet: Avrupa ve Amerika’daki pek çok festivale göre çok uygun fiyatlarlaharika bir 6 gün geçirdik, güzel müziğe ve pozitif enerjiye bulandık (doyduk diyemicem, hep açız). Çok eğlendik, çok yorulduk, bundan sonra her sene çekilişine katılır Fusion’a gitmeye çalışırım. Net!

fusion-festival-signs-germany

Son olarak festival haritasına baktığınızda kamp alanlarının arasında 2 ‘sahne’ göze çarpıyor. Biri Oase diğer dei Bachstelzen. Bunların ikisinin de ‘line up’ları festival programında yok. Peki ne buralar? Biz hiç gitmedik ikisine de ama Oase’de politik tartışmaların yapıldığı bir ortam, sıcak sulu duşlar, telefon şarj edip chill’leme alanları varmış. Bachstelzen ise festivalin bağımsız sahnesi ve Berlin’de yaşayan arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla da asıl Berlin crowd’u burada takılıyormuş. Line up’ı da yine bu Berlin’li arkadaşım yolladı:

fusion-2016-bachstelzen-lineup

Gelelim şimdi pratik bilgilere:

Bilet nasıl alınır? Kaç paradır?

fusion-ticket-2016

Bilet alma meselesi her efsane festivalde olduğu gibi zor, bezdirici, biraz şansa bakıyor.

Adres şu: https://ticketing.fusion-festival.de/en/tix/area/

Örneğin biz Aralık’ta Fusion’ın çekilişine katıldık. Bir iki çekiliş oluyor festival zamanına kadar. Çekilişe kalabalık arkadaş grubunla katılabiliyorsun. ’Clique’ denen bir ekibin oluyor, kullanıcı adınla birlikte ekibinin adını da yazıyorsun, senin ekipten birine bilet çıkarsa hepinize çıkıyor. Ekipsiz de katılabilirsin tabii. Biz de birkaç kişi katıldık ama şans bize gülmedi.

yang-cizenbayan-fusion

Sonra nasıl gidebildik onu da anlatayım:

Almanya’da oturmayan çekiliş talihlilerine bilet değil e-mail gidiyor ve festival günü bu e-mail’in çıktısı ve kimliğinle gidip biletin parasını ödeyip festivale gidiyorsun. Bizim de bir arkadaşa bilet çıkmış, gidemeyeceklerini öğrenince biz biletlerine talip olduk. Fusion’a mail atıldı, Aralık’taki çekilişe katıldığımız yani sisteme kayıtlı olduğumuz için onların biletlerindeki isim değişti, bizim ismimiz yazıldı.

Festival günü mail çıktısı ve pasaportumuzla gittik, biletin ücreti olan 120 Euro’yu ödedik (10 Euro’sunu festival çıkışı bir torba dolusu çöp teslim ederek geri alabiliyorsun o yüzden bilet aslında 110 Euro da diyebiliriz)

6 günlük bir festival için 110 Euro epey uygun bir fiyat.

fusion-2016-festival

Pazar Bileti

Bu arada diyelim ki hiç bilet bulamadınız ama o ortamı görmek için yanıp tutuşuyorsunuz. Pazar günü 35 Euro’luk Pazar günü biletiyle Fusion’a girebilirsiniz. Sanırım pek çok insan Pazar dönüyor ve alan biraz boşalıyor diye böyle bir uygulama var. Bu 35 Euro’luk Pazar biletleri sınırsız sayıda kapıda satılıyor. Festival Pazartesi de devam ediyor. Hatta Pazartesi akşam baya iyi after partiler olduğunu duyduk. Bizim uçağımız vardı Pazartesi sabahtan çıktık alandan. O yüzden yorum yapamayacağım.

Bir ihtimal daha var:

O da gönüllü olup festivalde çalışmak. Ama ben şartını şurtunu çok araştırmadım. Şuradan inceleyebilirsiniz.

stage-opening-stephan-bodzin-fusion-2016-festival-techno

Nasıl gidilir? (Ulaşım manasında)

Festival Berlin’e arabayla 1.5-2 saat mesafede. Laerz diye bir yerde.

Arabayla gidebilirsiniz. Hatta festivale arabayla girip çadırınızı da arabanızın yanına bile kurabilirsiniz (10 Euro gibi bir ücreti var) Ancak özel araçla girişte efsane sıra ve aramalar olduğunu duyduk.

https://bassliner.org sitesinde Almanya’nın ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerinden (Zürich, Viyana, Amsterdam, Kopenhag gib) shuttle ile festivale ulaşabilirsiniz. Bu biletleri de mümkün olduğunda erken almak lazım yoksa sold-out oluyor bunlar da.

Bir de bizim gibi biletini bile son dakika çözmüş kişiler için tren opsiyonu var.

Berlin Hauptbahnhof’tan Neustrelitz’e tren var. Yaklaşık 2 saat sürüyor tren. 5 kişilik grup bileti 30 Euro civarı. Sonra Neustrelitz’den kamp alanına da shuttle’lar var (fusion biletinizi göstermeniz gerekiyor) Ücreti 3.5 Euro. Sanırım yarım saat sürüyor. Ben gidişte de dönüşte de uyudum tam hatırlamıyorum.

Çarşamba Berlin HBF’den sabah 10 civarı trene binelim dedik öyle bir kalabalık vardı ki trene binemedik ve bir saat sonrakine binmek zorunda kaldık. Dolayısıyla kimse biletimizi falan da kontrol edemedi. Bu da öyle bir bilgi.

Dönüşte de yine epey kalabalıktı. Neredeyse saat başı tren var. Bir şekilde ayakta, yere oturarak falan gidiliyor.

E harikaymış! Hadi gidelim seneye!

Seneye Fusion yok. Fusion’ı her sene hayata geçiren ve non-profit bir organizasyon olan Kulturkosmos 1 senelik bir molaya ihtiyaç duymuş. 2018’de Fusion yeniden olacak ve ben de şimdiden 2018 Haziran sonunu iple çekiyorum!

 

fusion-mornings

Giderken nelere dikkat etmek, yanımıza ne almak lazım? 

biletinizin çıktısı, nakit ücreti ve pasaport
çadır, uyku tulumu, minik hafif bir yastık (kilide gerek yok)
uykunuz hafifse göz bandı, kulaklık
yağmurluk
ecnebilerin layers diye tabir ettikleri kat kat giysi durumu (hem çok sıcak havaya hem de yağmura ve geceleri serinleyen havaya hazırlıklı olmalısınız)
güneş kremi (almanlardan bile daha beyazım diyorsanız)
el feneri
telefonsuz yapamam derseniz, harici şarj cihazı (şarjınız biterse safe area diye bir yerde telefonunuzu şarj edebilirsiniz, ben gitmedim hiç, harici aletlerle idare ettim)
vitamin (you need power my friend)
sakız (thank me later)
matara (alanda ücretsiz su istasyonları var, oralardan su alabilmek için, tabii aldığınız bir club mate ya da şampanya şişesini de kullanabilirsiniz ama matara pratik oluyor)
duş muş alacaksanız havlu, şampuan, sabun, nüdizm’e olan yakınlığınıza göre mayo/bikini/haşema (haşemalı adamın ne işi var fusion’da demeyin belli olmaz)
bol bol eğlenceli parti oyuncakları, ışıklar, sim, kostümler, makyaj malzemeleri, konfetti vs…

camping-fusion-festival
son olarak tüm dj arkadaşlar victor ruiz ve oliver huntemann’ı örnek alıp setlerini bir an önce soundcloud’a yüklesinler temennimin ardından arayan bulur herkes sevdiğine kavuşur kafanız rahat olsun birbirinizi kollayın başınıza güneş geçmesin bol su için diyerek yavaştan huzurlarınızdan ayrılıyorum. sorunuz varsa bana ulaşabilirsiniz. fusionista bir arkadaşın elinde taşıdığı pankartta gördüğüm sözlerle bitirmek istiyorum yazımı:

TECHNO HAS A HOME!

turmbuhne-lights-fire-show-fusion-festival

 

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/festivaller/fusion-2016/feed/ 0
Temmuz Konserleri [canım istanbul] http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/haberler/temmuz-konserleri-canim-istanbul/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/haberler/temmuz-konserleri-canim-istanbul/#comments Fri, 01 Jul 2016 08:46:59 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8044 Devam et ]]> Canım İstanbul için hazırladığım Temmuz Konserleri huzurlarınızda! Adı geçen müzisyenleri Canım İstanbul SoundCloud hesabında da dinleyebilirsiniz. İyi eğlenceler!

Haziran’da ara verdiğimiz konser etkinlik haberlerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

İstanbul’da hava sıcaklıkları iyice artarken artık konserler, etkinlikler tamamen açık alanlara ve yazlık mekanlara taşındı!

Mind Against foto

2 Temmuz’da, Kilyos’ta yer alan Kafes’te Mind Against performansı şehrin hararetinden kurtulmak ve dans etmek isteyenler için biçilmiş kaftan!

Alacati Soundpool foto

Biliyorsunuz önümüz bayram! Bayram tatilinde rotasını Ege’ye çevirecek Canım İstanbul okuyucularına İstanbul dışından bir tavsiye: 5-6 Temmuz tarihlerinde Alaçatı Soundpool’da Electronica Festival var! İki gün boyunca deniz, kum, güneş ve John Digweed, Tiga, Ame (Live), Bob Moses, Oliver Koletzki, Adana Twins, Nora En Pure, Sofi Tukker gibi yabancı müzisyenlerin yanında Birol Giray, Murat Uncuoğlu, Doruk Güralp ve Ali Efe Dinç gibi yerli sahnenin en iyi isimleri durmaksızın iyi müzik ve dansı garantileyecek.

Stavroz

Bayram tatilinde Bodrum’da olanlara önerimizse Xuma Village’de eklektik live setleriyle izleyiciyi kıtalararası yolculuğa çıkaran Stavroz!

Bayram tatilini atlattıysak dönelim İstanbul’a:

Âme foto

8 Temmuz’da İzmir’de kaçıranlar için Âme (Live) ve Fur Coat aman sabahlar olmasın dedirtecek performanslarıyla Suma Beach’te.

Romare foto

Yönümüzü yazın İstanbul’dan kaçılacak en serin Karadeniz Sahili Kilyos’a çevirmişken, 9 Temmuz Babylon Kilyos’ta gerçekleşecek canlı Romare performansını önermezsek olmaz. Red Bull Music Academy katkılarıyla…

Ibeyi foto

14 Temmuz’da İstanbul Caz Festivali Kapsamı’nda Beykoz Kundura Fabrikası’nda yenilikçi caz adına çok güzel şeyler olacak: önce Küba-Fransız melezi iki kız kardeşin soul projesi Ibeyi sonrasında ise Thundercat ve Kendrick Lamar gibi isimlerin albümündeki üflemeli çalgılara attığı imzasıyla cazı popüler projelerle buluşturan Kamasi Washington sahne alacak.

One Love Festival poster

Haziran ayında Parkfest, Chill-Out İstanbul ve Babylon Soundgarden ile festivale doyduk. Temmuz’da İstanbul semaları bu sene 15. kez düzenlenen One Love ile yeniden festivallere kavuşuyor. 17 Temmuz’da Parkorman’da tek gün olarak düzenlenen One Love Festival’de bu sene müjdeledikleri yeni albümleri sonrası turneye çıkan ve İstanbul izleyicisinin çok sevdiği Two Door Cinema Club, Django Django, Balthazar, Arthur Beatrice, HVOB, Sofi Tukker, Klangkarussel, Butch, Andrea Oliva ve Ben Pearce sahne alacak. Yerli malı yurdun malı line up’ımız da muhteşem. Alternatif sahnenin en kendine has kadın vokali Kalben, Umut Adnan, Cervus, Alican, İlker Aksungar, Men With A Plan sahne alacak isimlerden bazıları. Geçtiğimiz senelerde indie rock ve alternatif sanatçılarla öne çıkan One Love’ın her geçen sene elektronik yöne ilerleyişi de gözlerden kaçmasın!

Lost in Bosphorus boat

Biraz Boğaz havası almaya ne dersiniz? 23 Temmuz’da Jonas Saalbach ve yerli sahnenin Tangun, Gökberk, Ali Efe Dinç gibi isimleriyle boğaza açılacak Lost in Bosphorus teknesi sabaha kadar dans vaat ediyor.

Joss Stone foto

Yine 23 Temmuz’da İstanbul Caz Festivali kapsamında Joss Stone, Vintage Trouble ve Grup Ses Beats Küçükçiftlik Park’ta sahne alacak.

Chill Out Bodrum foto

Yine İstanbul dışı bir tavsiye ama 23-24 Temmuz’da Xuma’da gerçekleşecek Chill-Out Festival Bodrum kaçmaz! Benim için geçtiğimiz yazın en eğlenceli 2 günü olan Chill-Out Festival Bodrum’da bu sene Acid Pauli, Bedouin, Chancha via Circuito, dOP, Eduardo Castillo, Goldcap, Henri, Matanza ve Oceanvs Orientalis sahne alacak.

Muse foto

26 Temmuz’da ise Küçükçiftlk Park Muse efsanesini ağırlayacak! Rock müzik özleyen bünyelere duyurulur!

Ağustos’ta görüşmek üzere!

***

Temmuz ayı müzik listesine buradan ulaşabilirsiniz.

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/haberler/temmuz-konserleri-canim-istanbul/feed/ 0
Youtube’da yeni video serisi: Etkinlik Rehberi! http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/haberler/youtubeda-yeni-video-serisi-etkinlik-rehberi/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/haberler/youtubeda-yeni-video-serisi-etkinlik-rehberi/#comments Sat, 25 Jun 2016 13:49:52 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8039 Bundan böyle kaçmaz dediğim, önerdiğim konser, festival ve etkinlik haberleriyle her hafta karşınızdayım. Kanala abone olun, o hafta en iyi müzik nerede, en güzel nerede dans edilir beraber keşfedelim!

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/haberler/youtubeda-yeni-video-serisi-etkinlik-rehberi/feed/ 0
Dünyanın en çok takip edilen festivalleri canlı yayınla evimizde! http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/festivaller/dunyanin-en-cok-takip-edilen-festivalleri-canli-yayinla-evimizde/ http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/festivaller/dunyanin-en-cok-takip-edilen-festivalleri-canli-yayinla-evimizde/#comments Fri, 10 Jun 2016 09:32:57 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=8024 Devam et ]]> Festival sezonu açıldı. Dünyanın dört bir yanında en sevdiğimiz sanatçıların, on binlerce hatta yüz binlerce kişiye verdikleri konserlerse ben ve benim gibi iflah olmaz müzik aşıklarının gündemine geldi yerleşti! Tüm yaz tatil planını festivaller paralelinde kurgulayan beni bile bu festivallerden bir çoğunda orada bulunmam imkansız. Yine de siz de benim gibi festival sezonu boyunca hangi sanatçı hangi festivalde çalıyor ezbere bilenlerdenseniz sizi çok sevindirecek bir haberim var!

Red Bull TV, kalbimiz orada olsa da fiziksel olarak orada olamadığımız dünyanın en çok takip edilen festivallerine sahne önü biletimizi veriyor! Nasıl mı?

Red Bull TV‘nin, 2-4 Haziran tarihleri arasında Barselona’dan Primavera Sound’la başlayan canlı festival yayınları tüm sezon boyunca dünyanın en çok takip edilen festivalleriyle devam ediyor.

28-31 Temmuz Lollapalooza

Sıradaki canlı yayın ise bu sene 25. kez gerçekleşecen olan Chicago çıkışlı festival Lollapalooza!

Lollapalooza_1280x720_Yume-+-Amnet_Pre

28 – 31 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek festivalde fiziken bulunamasak bile, ne olup bittiğine göz atmak Red Bull TV sayesinde mümkün! Festival canlı yayınını bu adres üzerinden takip edebilirsiniz.

Sahnesinde heavy metal’den EDM‘e farklı türleri buluşturan Lolla, 25 yıl önce Jane’s Addiction solisti Perry Farrell‘ın öncülüğünde hayata geçti. Bugüne kadar Eminem‘den Lady Gaga‘ya pek çok dev ismi ağırladı. Bu yılın line up’ı da hayli sağlam: Red Hot Chili PeppersLCD SoundsystemFlumeJ ColeRadioheadThe Last Shadow Puppets ve dahası bu sene Lolla sahnesinde olacak.

Lollapalooza Red Bull TV canlı yayını 28 Temmuz gece yarısından hemen sonra saat 02:00’de başlıyor! Kaçırmayın

lollapalooza-chicago-red-bull-tv-live

9-12 Haziran Bonnaroo

15’inci kez düzenlenen Bonnaroo Müzik ve Sanat Festivali bu sene 10-13 Haziran tarihleri arasında gerçekleşiyor. Her sene 80 bine yakın müzik severin katıldığı festival’in redbull.tv üzerinden canlı yayını Pearl Jam, LCD Soundsystem, Ellie Goulding, Tame Impala ve Haim gibi dünyaca ünlü müzisyenlerin yer aldığı 2016 line up’ı da oldukça iddialı! 9 Haziran gecesi Türkiye saatiyle saat 03:00’de başlayan canlı yayın Dead & Company, LCD Soundsystem, Macklemore & Ryan Lewis, Death Cab for Cutie, Ween, Jason Isbell, CHVRCHES, Leon Bridges, Grace Potter, Father John Misty, The Claypool Lennon Delirium ve daha birçok müzisyenin setleriyle tüm hafta sonu devam edecek.

cizenbayan-Bonnaroo-red-bull-season-of-festivals

Benim bu yayınlarla ilgili en sevdiğim kısımsa sadece konser değil sunucular Sal Masekela ve Hannah Rad ile birlikte çıkacağımız yolculuklar! Performanslardan sahne arkası röportajlarına ve kamp alanlarında keşif gezilerine kadar Bonnaroo kapsamında görülmeye değer ne varsa Red Bull TV’de tüm hafta sonu erişimimizde! Yani kuru kuru konser değil tüm festival deneyimi evimizde!

Bu benim gibi festival tutkunları için zaten efsane bir olay ama bir de müziği sevse de festival ortamında yorulup festivale gitmeye üşenenler var, bu yayınlar asıl onlar için biçilmiş kaftan! Evde ayakları uzatıp festivalde olma keyfi!

Bu keyfi kaçırmak istemeyenler için link burada: http://www.redbull.tv/channel/music-festivals

Bu arada festival Amerika’da olduğu için yayın bizde sabah saatlerine denk geliyor, eskiden hafta sonu sabah çizgi film izlemeye kalkardık ya, şimdi de festivale kalkacağız gibi duruyor :) sabah kahvaltısına muhteşem soundtrack hizmeti… Yayın akışını da paylaşayım hemen.

bonnaroo-redbull-tv-canli-yayin

bonnaroo-redbull-tv-canli-yayin-2

bonnaroo-redbull-tv-canli-yayin-3

RB_TV_SOF_Logo_blue_grunge

Redbull.tv’de Season of Festivals kapsamındaki canlı yayınlar Bonnaroo’dan sonraysa şu şekilde devam edecek:

Roskilde Festival / Roskilde, Denmark / 29 Haziran – 2 Temmuz

Lollapalooza (25. yıl) / Chicago, Illinois / 28-31 Temmuz

Bestival / Isle of Wight, UK / 9-11 Eylül

Austin City Limit Music Festival / Austin, Texas / 30 Eylül – 2 Kasım

Festivallerden daha fazla bilgi için buraya tıklayın:

http://www.redbull.com/tr/tr/music/events/1331797033754/en-iyi-muzik-festivalleri-red-bull-tv-de-izle

 

]]>
http://www.cizenbayan.com/anne-ben-groupie-oldum/festivaller/dunyanin-en-cok-takip-edilen-festivalleri-canli-yayinla-evimizde/feed/ 0