cizenbayan » yeme-içme http://www.cizenbayan.com müzik, seyahat, lifestyle, yoga, festivaller, keşifler Sat, 30 Apr 2016 10:11:29 +0000 tr-TR hourly 1 http://wordpress.org/?v=4.3.1 Ekmek: Dost mu düşman mı? http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/ekmek-dost-mu-dusman-mi/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/ekmek-dost-mu-dusman-mi/#comments Fri, 22 Apr 2016 05:40:24 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7826 Devam et ]]> Diyetisyen gözetiminde 21 gün şekersiz diyete başladığımda diyetisyenimden en çok duyduğum laf ‘ekmek yemiyorsun’ oldu. Evet diyetisyenden duymak için biraz garip bir laf biliyorum. Genelde ekmeği düşman olarak görürüz ama aslında uzak durmamız gereken işlenmiş beyaz undan yapılan ekmekler. Şekersiz diyette de beyaz ekmek yasaklılar listesinde ama tam tahıllı ekmekler aksine her gün mutlaka tüketmemiz gereken gıdalar arasında.

Peki neden? Beyaz undan yapılan ekmekle tam tahıllı ekmek arasındaki farkı anlatayım hemen:

İşlenmemiş buğday, yani tam tane tahıllı ekmekler kilo aldırmanın aksine dengeli bir beslenme için oldukça mühim. Çünkü tam tahıllı ekmeklerde tahılın sadece unsu özü değil, en faydalı ruşeym ve kepek kısımları da kullanılıyor. Ama dikkat edin içinde beyaz un da olan ‘kepekli’ diye lanse edilen ürünleri değil ‘tam tahıllı’ ürünleri tercih etmek gerekiyor. Örneğin güvendiğim bildiğim bir marka olan UNO Premium ürünlerinde, diğer ekmeklerden farklı olarak tam bir tahıl tanesi ayrıştırılmadan kullanılıyor, yani işlenmiş beyaz una sonradan kepek eklenmiyor. Tam tahıllı ismi de buradan geliyor zaten.

cizenbayan-uno-premium-tahilli

Tahıl tanesi ayrıştırılmadan doğal haliyle kullanılırsa faydaları saymakla bitmiyor gerçekten. Örneğin içeriğindeki protein kasları güçlendirip kassızlığı önlüyor ve vücut direncini yükseltiyor. Tahıl işlenmediği için faydalı vitamin ve mineraller de kaybedilmemiş oluyor. Bu vitamin ve mineraller sinir sisteminin düzenli çalışmasını sağlıyor.

Tam tahıllı ekmek bize kilo aldırmanın aksine yağların eve karbonhidratların parçalanmasına da yardımcı oluyor. Beyaz ekmekler kan şekerimizi yükseltirken, tam tahıllı ekmekler aynı zamanda yoğun lif kaynağı olduğundan hem daha uzun süreler tok kalmamıza yardımcı oluyor, sindirim sistemini düzenliyor hem de kolestrolün düşmesinde rol oynuyor.

Ayrıca spor yapıyorsanız sağlıklı ve yağsız bir enerji kaynağı olduğu için tam tahıllı ekmekler süper tercih.

cizenbayan-diyet-tam-tahilli-ekmek

Ben normalde çok ekmek yemeyen biri olduğumdan tam tahıllı ekmeği diyetime şu şekillerde dahil ettim.

UNO Premium çok tahıllı ekmek en klasik lezzet. Hemen hemen her öğünde, salataların yanında,sebze yemeklerinin suyuna banmada bir numara. Ama ben küp küp kesip yağsız tavada bi tutam kimyonla hafif bir kızarttıktan sonra mercimek çorbasıyla tüketmeye bayılıyorum. Kruton gibi ama yağsız ve sağlıklısı :)

UNO Denge tam buğdaylı ve çiya tohumlu da yine lezzetini en sevdiklerimden. Çiya proteince zengin, inkalardan kalan bir süper gıda. Nerdeyse her şeye iyi geliyor. UNODenge ekmeğin üzerine iki dilim olgun avokado (avokado oldukça yağlı ama yağları yamaya yaraya faydalı bir yağ, günde yarım avokado tüketebilirsiniz), kırmızı pul biber (metabolizmayı hızlandırıp bağışıklık sistemini güçlendiriyor), lime ya da limon suyu ve çok az deniz tuzu ile leziz oluyor. Hem çok sağlıklı bir ara öğün hem de kahvaltıda tüketilebilir. Kahvaltıda tüketecekseniz bir de haşlanmış yumurtayla deneyin.

cizenbayan-ekmek-karbonhidrat

UNO Premium çavdarlı ekmeğinse kokusuna bayılıyorum. Özellikle peynirli zeytinli kahvaltıya en yakışan ekmek bence.

21 gün şekersiz diyete göz atmak için buraya, UNO ile farklı kanepe ve sandviç tarifleri içinse uno web sitesi, instagram ve facebook sayfalarına bakabilirsiniz.

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/ekmek-dost-mu-dusman-mi/feed/ 1
Brooklyn’in en havalı brunch mekanları http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/amerika/newyork/brooklynin-en-havali-brunch-mekanlari/ http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/amerika/newyork/brooklynin-en-havali-brunch-mekanlari/#comments Fri, 04 Mar 2016 15:56:20 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7623 Devam et ]]> Ocak ayında The Story of Seven‘da yayımlanmış Brooklyn’in En Havalı Brunch Mekanları adlı yazım (bunun gibi daha pek çok konuda ilham verici ve özgün yazı için The Story of Seven‘ı ziyaret etmeyi unutmayın)

 

Manhattan’ın çok hızlı ve aceleci ruhuna kıyasla Brooklyn’de daha yavaş akıyor hayat. Dev gökdelenlerin yerini yatayda uzanan ve geniş depoların aldığı ‘karşı yaka’da, takım elbiseyle bir yerlere yetişmeye çalışan hep hızlı hareket halindeki Manhattanlıların yeriniyse elinde soğuk sıkılmış yeşil sebze suyuyla yogaya girenler ve hayatı daha sakin yaşayanlar alıyor. Bu belirgin farklılıklar New York’un iki cazibe merkezi arasında yeme içme alışkanlıklarında da farklılıklar yaratıyor haliyle.

 

Brooklyn’de gece hayatı, içki, müzik, dans için seçenekler tabii muhteşem ama sanki bununa örtüşür gibi gün boyu kahvaltı servis eden ya da akşamüstü 4’e kadar harika brunchlar sunan mekanlardan da çokça var. Bunlardan en havalı 7 tanesini seçtim.

 

5 Leaves (18 Bedford Ave at Lorimer St)

Untitled-6

 

Daha önce kokteylleriyle de The Story of Seven için hazırladığım listeye konuk olan 5 Leaves brunch için Brooklyn ahalisinin en sevdiği adreslerden. İki sokağın kesiştiği köşede, sokağın şeklini alan dar restoranda az sayıda masa olduğundan ve burada yemek yemek de oldukça keyifli olduğundan biraz sıra beklemeniz muhtemel. Rezervasyon almıyorlar ama isminizi yazdırıp bir tur atabilirsiniz. Menüden favorilerimiz brüle greyfurt, avokadolu tost ekmeği ve ‘big breakkie’ yani büyük kahvaltı tabağı. Yanında büyük bir Bloody Mary ve kahve de unutulmamalı.

 

Cafe Mogador (133 Wythe Ave btwn N 7th & N 8th St)

 

Brooklyn Willamsburg’un Fas ve Akdeniz esintili mekanı saat 4’e kadar brunch sunuyor. Burası da çok popüler olduğundan özellikle hafta sonları biraz sıra beklemeniz gerekebilir ama merak etmeyin 5 Leaves’den daha çok masası olduğu için sıra hızlı ilerleyecektir. Mogador’daki favorilerimiz Morrocan Eggs ve bütün omletler!

 

12 Chairs (342 Wythe Ave at S. 2nd St)

 

Güney Williamsburg’da dünya mutfağından kahvaltılıkların yanında Orta Doğu’dan ve özellikle İsrail’den lezzetler sunan ve bütün gün kahvaltı servis eden tatlı mı tatlı bir mekan. Öğlen labne, kuskus, dolma yaprak sarmaları, pita yanında kebaplar servis ediyorlar. Kahvaltıda ise bolca İsrail spesiyalitesinin yanında en sevdiğimiz lezzet mantarlı ve soğanlı omlet oldu.

 

Egg (109A N 3rd St at Berry St)

 

Egg yani yumurta Williamsburg’un bu aralar en popüler sokaklarından birinde yer alıyor. Tüm gün organik ve doğal kahvaltı servis ettiğinden geç kahvaltı severlerin oldukça tercih ettiği bir mekan. Bekleme süresi minimum bir saat ve çok popüler tüm mekanlar gibi rezervasyon kabul etmedikleri gibi içerde boş masalar olsa da sizi oturtmak için hiç acele etmiyorlar. Acıktıkça acıkıyorsunuz. Masalarda masa örtüsü ya da servis yerine beyaz kağıt ve pastel boyalar var. Leziz kahvaltınızı beklerken yaratıcılığınızı konuşturabilirsiniz. Menüdeki favorilerimiz Eggs Rothko ve 2 Eggs any style. (Biz scrambled söyledik).

 

Cubana social (70 N 6th St btwn Wythe & Kent Ave.)

 

Brooklyn’deki pek çok mekan gibi eski bir fabrikadan bozma Cubana Social’de Williamsburg’u orta yerinde otantik Havana atmosferi yaşamak ister misiniz? Akşamları canlı müzik de olan yüksek tavanlı loş restoranda Latin Amerika usulü börek Empanada’lar ve kokteyller çok popüler. Brunch menüsünde yer alan 1 fiyatına 2 Mimosa favorilerimizden.

 

House of Small Wonder (77 N 6th St at Wythe Ave)

 

İçinde ağaç olan mekanlara bayılıyorum. Williamsburg’daki bu küçük Japon kahvaltıcısı da bunlardan biri. İsmiyle bile gönülleri fetheden House of Small Wonder’da tüm gün kahvaltı servisi var. Kart kabul etmiyorlar ama mekanda bir ATM makinası var. Hafta sonu çok kuyruk olsa da hafta içi daha sakin. Lavanta lattesi ve croissant’ı leziz.

 

Eagle trading co. (258 Eagle St. at Franklin)

 

Listede bir de klasik amerikan kahvatısı olsun dedik ve erken gitmezseniz ‘kalmadı’ cevabıyla karşılacağınız Bagel’ları ve iyi kahvesiyle Eagle Trading Co.’yu son sıradan ekledik! Bagel dışında omletleri ve mini slider’ları da denemeye değer ama mekanın asıl olayı kahveleri!

]]>
http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/amerika/newyork/brooklynin-en-havali-brunch-mekanlari/feed/ 0
Amsterdam’da sabah kahvaltıdan gece dansa kadar 7 öneri (2015) http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/hollanda/amsterdam/amsterdamda-sabah-kahvaltidan-gece-dansa-kadar-7-oneri-2015/ http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/hollanda/amsterdam/amsterdamda-sabah-kahvaltidan-gece-dansa-kadar-7-oneri-2015/#comments Thu, 21 Jan 2016 21:38:36 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7516 Devam et ]]> Kasım ayında The Story of Seven‘da yayımlanmış Avrupa’nın en özgür ruhlu şehri Amsterdam yazım: (bunun gibi daha pek çok konuda ilham verici ve özgün yazı için The Story of Seven‘ı ziyaret etmeyi unutmayın)

Avrupa’nın en özgür ruhlu şehri Amsterdam’da sabah kahvaltıdan gece dansa kadar 7 öneri

Kahvaltı: Bakers & Roasters

Untitled-3

 

Avustralya ve Güney Amerika’nın en leziz tatları Avrupa’da buluşursa ne olur? Bu sorunun cevabını özellikle hafta sonları brunch için kapısında ortalama 1 saat sıra beklemeniz muhtemel Bakers & Roasters’da bulabilirsiniz. Brezilya ve Yeni Zelanda usulü lezzetlerin yanında klasik ingiliz kahvaltısı da sunan Amsterdam’ın en popüler kahvaltıcılarından Bakers & Roasters’ta hem yiyecekleriniz hem de cıvıl cıvıl ortam beklediğinize değecek cinsten.

 

Alışveriş / Moda: United Nude Store

 

Başarılı Hollandalı mimar Rem Koolhaas’ın kendi gibi mimar olan yeğeni Rem D. Koolhaas’ın zamansız ve kült ayakkabı markası United Nude macerası final projesini teslim ettiği sırada kendisini terkeden kız arkadaşı sebebiyle tasarladığı bir ayakkabıyla başlamış. Mimarlık eğitimi alan biri kendi içinde yine statik ve mukavemet gibi sorularacevap arayan avangart ayakkabı tasarımı konusuna nasıl yanaşır sorusunun cevabını birbirinden şık ayakkabıların uzayvari bir ortamda alışılmışın dışında bir ışık ve dinamizimle adeta sergilendiği United Nude mağazasında bulabilirsiniz.

 

Cafe: Cafe Brecht

 

Sanki 20. yy Alman şiir ve tiyatrosunun en önemli ismi Bertolt Brecht’in oyunlarını yazdığı bir anda zaman durmuş; Amsterdam’da kanal kenarındaki bu minik dükkan şiirler, el yazısıyla yazılmış notlar, altın varaklı çerçevelerde klasik tabloların asıldığı sararmış duvarlar ve yırtık duvar kağıtlarını loş bir ışığın aydınlattığı, Alman tatlıları ve çeşit çeşit Alman birasının servis edildiği Cafe Brecht olmuş. Berlin’i hatırlamak ve 2. Dünya savaşı sonrası günlerini yaşamak isterseniz tavsiye ederiz.

 

Amsterdam’a özgü: De Dampkring

DAMPKRING

 

Oceans 12 filmiyle ünlenen De Dampkring, merkezi lokasyonu, konuya yabancı olanların her türlü sorusunu cevaplayan ve size kendinizi rahat hissettiren çalışanları ve sizi ormanın derinliklerinde gibi hissettirecek enteresan dekorasyonu ve sürekli camın önünde uyuyan şirin mi şirin kedi kadrosuyla bu ününün hakkını veren samimi bir coffeeshop. Amsterdam’a gitmişken bu ikonik yere mutlaka uğranmalı!

 

Restoran: Cannibale Royale

 

Hamburger ve Steak için son zamanlarda şehrin en iyisi olarak geçen ve 2 şubesi bulunan Cannibale Royale’de özellikle hafta sonu yemek yemeniz için önden rezervasyon şart. Yemek öncesi atıştırmalıkları ve pisco ya da viskiyle hazırlanan kokteylleriyle de kalbimizi kazanan mekan, ismiyle örtüşen bir tarzda karanlık, eski ve hafif ürkütücü objelerle dekore edilmiş.

 

Gece Kulübü: Closure

 

Rahat kıyafetlerle disco, house ve techno müzik ve minimalistik ışıklar eşliğinde sabaha kadar dans etmeyi sevenlerdenseniz gerçek anlamda ‘underground’ bir kulüp olan Closure sizin yeriniz. Cuma ve Cumartesi geceleri dünyaca ünlü dj’leri dinleyebileceğiniz Closure’ın programı için http://closure-amsterdam.nl/events/ adresine göz atabilirsiniz

 

Bar: Struik

STRUIK

 

Closure’un hemen çaprazında yer alan Struik, mekanın hareketlenmesini beklerken birer içki yudumlamak ve yerel halka karışmak için ideal mekan. Salaş, rahat, loş, gürültülü ama alabildiğine orijinal!

]]>
http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/hollanda/amsterdam/amsterdamda-sabah-kahvaltidan-gece-dansa-kadar-7-oneri-2015/feed/ 0
New York’ta nevi şahsına münhasır 7 kokteyl bar http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/amerika/newyork/new-yorkta-nevi-sahsina-munhasir-7-kokteyl-bar/ http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/amerika/newyork/new-yorkta-nevi-sahsina-munhasir-7-kokteyl-bar/#comments Thu, 21 Jan 2016 21:20:12 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7509 Devam et ]]> Ekim ayında The Story of Seven‘da yayımlanmış New York’ta nevi şahsına münhasır 7 kokteyl bar yazım: (bunun gibi daha pek çok konuda ilham verici ve özgü yazı için The Story of Seven‘ı ziyaret etmeyi unutmayın)


 

Yüzlerce milletten milyonlarca insanın bir arada yaşadığı, kültürlerin birbirine karıştığı, dünyaya yayılacak trendlerin doğup geliştiği bir kuluçka olan New York’un bu çeşitliliği ve trend yaratma iddiası tabii ki kokteyl kültüründe de kendini hissettiriyor. Alışkanlıklarla beraber melodiler ve aromalar da karışıyor birbirine. Yepyeni renklerin var olduğu işte bu canlılık ve çeşitlilik içinde New York’un her biri kendine has 7 mahallesinde yer alan onlarca kokteyl barı içinden bu ziyaretimizde kalbimizde yer eden 7 kokteyl bar:

 

1. Apotheke / Chinatown

(9 Doyers St #1)

apothekenyc5

Chinatown’un, mazgallarından buhar tüten, (dev farelerin koştuğu) ıssız bir çıkmaz sokağında, hiçbir tabela olmayan kapısından içeri girip birkaç basamakla iniyorsunuz duvarları ateş tuğlası oldukça şık ve loş mekana. Mermer barda içkiler, vintage ilaç şişeleri, deney tüpleri arasında eczacı önlüğü giymiş barmenler deri kaplı menüden seçtiğiniz ‘reçete’nizi büyük bir ustalıkla hazırlıyorlar. Deri koltuklarda rahat bir ev ortamındaymış gibi kokteyl içebileceğiniz gibi her Salı burada çalan 9 kişilik brass band’in alçak tavanlı mekanı dolduran melodileriyle dans da edebilirsiniz. New York’un kendine has kokteyl ve speakeasy ruhunu en iyi yansıtan zamansız mekanlardan biri olduğu kesin Apotheke’nin. Giderken pek çok kokteyl barda olduğu gibi giyim kuşama biraz dikkat etmekte fayda var. İstek üzerine uzman miksolojistler tarafından verilen kokteyl workshop’larına katılmak da enteresan bir deneyim olabilir.  http://www.apothekenyc.com/apotheke-academy

 

2. The Campbell Apartment / Midtown 

(15 Vanderbilt Ave)

elif

1920’lerde zengin bir iş adamı olan John W. Campbell’ın ofisi olan, Midtown’da, Grand Central Terminal’in içinde yer alan The Campbell Apartment, vintage kokteylleriyle olduğu kadar ihtişamlı atmosferiyle de New York’un en iddialı kokteyl barları arasında. Kitlesiyle ve şık ahşap ağırlıklı dekorasyonuyla viski kültürüne olduğu kadar sofistike kokteyl ortamına da uygun mekanın mottosu “Cocktails from another era.” Son zamanlarda kokteylleri kadar Manhattan’da geçen ve oldukça zengin üniversite öğrencilerinin hayatlarını konu alan Gossip Girl dizisinde bir öpüşme sahnesinin burada geçmesi sebebiyle de dizinin fanları tarafından yakın mercek altına alınmış durumda http://www.hospitalityholdings.com/#/establishments/the_campbell_apartment

FullSizeRender-4

3. Five Leaves / Greenpoint

(18 Bedford Ave., Greenpoint)

5lv_editorial_092013-06-06-15-05-49

2008 yılında kaybettiğimiz Avustralyalı aktör Heath Ledger’ın hayali olan ve ölümünden sonra ailesi ve arkadaşları tarafından açılan Five Leaves iyi kokteylleri gibi  Brooklyn ahalisini hafta sonları akşamüstü saatlerine kadar mekanın kapısında kuyruğa sokan brunch’larıyla da ünlü.  http://fiveleavesny.com/

4. The Ides at the Wythe Hotel / Brooklyn 

(80 Wythe Ave, Brooklyn)

unnamed

Brooklyn’in hatta New York’un en hip otellerinden Wythe Hotel’in terasında yer alan The Ides, özellikle Manhattan skyline’ını pembeden turuncuya açık maviden koyu laciverte boyayan gün batımı saatlerinde hafif bir kokteyl içmek için ideal. http://wythehotel.com/the-ides/

5. Grand Bar at the Soho Grand Hotel / SoHo

(310 W Broadway)

31426905

SoHo’nun kalbinde, Manhattan’ın ilk lüks butik otellerinden Soho Grand’in, bu mahallenin 1870’lerdeki şatafat ve ihtişamının yanı sıra, 1970’lerdeki lüks sanatsal döneminin izlerini taşıyan barında hem bu dönemlerde gitgide bir trend haline gelen leziz viski kokteylleri yapılıyor hem de plaktan çalınan harika müzikler eşliğinde harika pre-evening partileri düzenleniyor.  http://www.sohogrand.com/dining-nightlife/

SGH_CLUB_ROOM_1200x800-1200x800-c-default

6. fig. 19 / Lower East Side 

(131 Chrystie St. btwn Broome & Delancey St)

fig 19

Önce kapıdaki iri yarı adamın kulağına bara geldiğiniz fısıldanarak giriliyor gündüzleri bir sanat galerisi olan Lower East Side’daki ‘ön’ mekana. Bembeyaz duvarlar ve sergilenen tabloları geçince en arkada, karanlıkta seçilemeyen bir kapı, bu steril ortamdan çok farklı bir dünyaya açılıyor. Duvarlarda doldurulmuş hayvan kafaları, bir şömine, deri koltuklar, antika mobilyalar, loş bir ışık ve tüm bu ortamdan çok alakasız yüksek tempolu sert bir müzik. Lower East Side’da’ki bu speakeasy birer whisky sour içip geceye devam etmek için ideal. http://figurenineteen.com/

7. Mother’s Ruin / Nolita 

(18 Spring Street)

door2

Nolita’da özellikle mahalle ahalisinin uğrak mekanlarından olan, casual (salaş) ve rahat Mother’s Ruin hafta içi iş çıkış saatlerinden gece yarısına kadar cıvıl cıvıl bir ortamın yanında leziz kokteyller vaat ediyor. Eğer kokteyllerin lezzeti kadar sunumu ve hazırlanış esnasındaki şov ve ritüel de hoşunuza gidiyorsa, ön sıralardan yani barda bir yer kapın kendinize. Mother’s Ruin’in belli ki işinden çok keyif alan, hoşsohbet ve oldukça da yakışıklı barmenleri içkinizi hazırlarken sizi hipnotize etsin. Bu arada Pazartesi geceleri de acılı tavuk kanadı gecesi, mekanın spesiyalitesi. Yerel bar kültürünü ve downtown ruhunu yaşamak isteyenlere duyrulur. http://www.mothersruinnyc.com/

Mothers Ruin

]]>
http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/amerika/newyork/new-yorkta-nevi-sahsina-munhasir-7-kokteyl-bar/feed/ 1
Nashville’e yolu düşenlerin görmesi gereken 7 mekan http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/amerika/nashville/nashvillee-yolu-dusenlerin-gormesi-gereken-7-mekan/ http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/amerika/nashville/nashvillee-yolu-dusenlerin-gormesi-gereken-7-mekan/#comments Thu, 21 Jan 2016 20:15:32 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7506 Devam et ]]> Ekim ayında The Story of Seven‘da yayımlanmış Nashville’e yolu düşenlerin görmesi gereken 7 mekan yazım: (bunun gibi daha pek çok konuda ilham verici ve özgü yazı için The Story of Seven‘ı ziyaret etmeyi unutmayın)

b_s6CZ5k1XimrPDTl4Q_OstHoHj1nTSCNKoikV-anvg

Jack Daniel’s Distillery

Nashville’e bir saatlik mesafede Lynchburg’da yer alan bu dev tesiste tüm süreci baştan sona izlemek mümkün. Bu viskiye tadını veren Lynchburg’daki kaynak suyuyla hazırlanmış mısır, arpa ve çavdar karışımı bu hikayenin sadece bir kısmı. Diğer kısmı rengini, tadını ve kokusunu veren; her biri kendi üretimleri olan fıçıda gizli. Özel turlarla, dünyanın neresinde tüketilirse tüketilsin tamamı tam da burada üretilen Jack Daniel’s markasının her bir damlasının geçtiği aşamaları görüp viskiye duyulan hayranlığın artması muhtemel. Her yıl dünyanın her yerinden sayısız (yerli ve yabancı) turistin ziyaret ettiği bu fabrikaya ve çevresine sadece harika viskisiyle değil kurucusunun efsanevi hayatı da damgasını vurmuş. İnanılmaz bir doğa, yürürken etrafımızdan akan kaynak suyu, 1866’dan günümüze uzanan bir geleneğin her anını belgeleyen müzesiyle birlikte bu damıtımevi /fabrika Nashville’e gelmişken mutlaka ziyaret edilmesi gereken mekanlar arasında başı çekiyor. Alışveriş için de zaman ayırmayı unutmayın, ahşap ve el işçiliğinin konuşturduğu Lynchburg’daki mağazalar ziyarete değer!


 

Miss Mary Bobo’s Boarding House

Lynchburg’ün en önemli şahsiyeti Jack Daniel hiç evlenmemiş ve çapkınlığıyla adından sıkça söz ettirirmiş. Ve Lynchburg’de fabrikasında çalıştığı yıllarda öğle ve akşam yemeklerini Miss Mary Bobo’nun yerinde yermiş. Bugün hala orijinal mekanında, yaşlı hanımefendiler tarafından işletilen Miss Mary Bobo’s Lynchburg’ü ziyaret edenlere eşsiz bir yemek deneyimi sunuyor. Eski, güney tarzı dekore edilmiş konakta her bir odasında masanın başına oturan tonton mu tonton nineler, ortaya gelen birbirinden leziz yemekleri masanın başından saat yönünde elden ele ileterek aynı masada tesadüfen bir araya gelen farklı müşterilere sorular sorup onları hemen kaynaştırarak bir aile ortamı yaratıyor. Güney mutfağının en güzel örneklerini sunan menüdeki her yemeğin leziz olduğunu söylememe sanırım gerek yok. Miss Mary Bobo’s Nashville’e gelenlerin atlamaması gereken bir tecrübe. Ancak önden rezervasyon yaptırılması şart.


U-QP4hxtiU4RQvkjHA6c-oKmzir_VK0Buf3Se4SUfEo

 

The Southern Steak & Oyster

Nashville Downtown’da bolca proteinden oluşan güney mutfağını en iyi şekilde temsil eden ve bu yemek kültürünü şehrin steak’ini yapıp ve leziz istiridyesi ile taçlandıran, hem samimi hem de şık bir restoran olan The Southern şehre gelmişken mutlaka uğranması gereken restoranlardan. Başlangıçlar konusunda güler yüzlü çalışanların önerilerine güvenebileceğiniz gibi ülkenin dört bir yanından farklı tat ve dokularda istiridyeyi de es geçmeyin. Nashville’e özel biralar kadar, Tennessee viskisiyle yapılan tatlı ekşi kokteyller ve klasik Lynchburg limonatasını bir de memleketinde için!

Fido

Gençlerin sıklıkla takıldığı, ikinci el kitapçıların, uzak diyarlardan kumaş ve hediyelik eşyaların satıldığı butiklerin ve iyi kahvecilerin yoğunlaştığı Hillsboro Avenue’nun en kendine has cafe / barı şüphesiz Fido. Özellikle öğle saatlerinde oturacak yer bulmanın güçleştiği, çevre iş yerlerinde çalışanların ve öğrencilerin kasada uzun kuyruklar oluşturduğu Fido, Nashville’e özel Chili’li, zencefilli enteresan kahvelerin ve sağlıklı atıştırmalıklarının yanı sıra bol ışık alan yüksek duvarlarında sergilenen ve satışta olan genç sanatçılara ait işleri ve misafirlerine dinlettiği iyi müzikle de öne çıkıyor.

elif1

Pangaea

Hillsboro’nun en kendine has dükkanlarından Pangaea Uzak Doğu’dan Meksika’ya etnik kumaş ve hediyelik eşyalar, özenle seçilmiş enteresan kitaplar, yerel sanatçılara ait takı koleksiyonları, mis gibi tütsü ve sabun kokuları arasında enteresan kartpostallar satıyor ve kapısından girdikten sonra burada saatler geçirmeniz muhtemel. Nasville dokunuşu olan yerel bir Urban Outfitters kıvamındaki Pangaea’yı tanımlamak için yanlış olmaz.

Crema

Aslında işlek bir otoyol olan Hermitage Avenue üstünde, East Nashville ile Downtown’ı birbirinden ayıran Cumberland Nehrine bakan Crema, çalışmak için uygun aydınlık ve ferah ortamı, hızlı internet bağlantısı, mis gibi kahve kokuları arasında seçim yapmakta zorlanacağınız brewing yöntemleri, kahve demleme ve içme aksesuarları satılan köşesi ile her hipster’ın hayalindeki kahve dükkanı. Nashville’e gelmişken sabah 7’de erkenden açılan ve genç profesyonellerin işe gitmeden uğradıkları ya da direkt olarak rahat sandalyelerinde çalıştıkları bu mabede uğramalı.

 

Frist Center for the Visual Arts

Art deco ve klasik mimari stillerinde inşa edilmiş şehrin eski posta ofisi binası bugün binanın mimari üslubuna uygun logosu ve geniş görsel sanat arşiviyle şehrin mutlaka ziyaret edilmesi gereken sanatsal ortamına zemin hazırlamış. Frist’in programına http://fristcenter.org adresinden ulaşabilirsiniz.

]]>
http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/amerika/nashville/nashvillee-yolu-dusenlerin-gormesi-gereken-7-mekan/feed/ 0
İstanbul’un En Gözde 7 Kokteyl Noktası http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/istanbulun-en-gozde-7-kokteyl-noktasi/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/istanbulun-en-gozde-7-kokteyl-noktasi/#comments Mon, 04 Jan 2016 18:04:37 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7436 Devam et ]]> Aralık ayında The Story of Seven‘da yayımlanmış İstanbul’un En Gözde 7 Kokteyl Noktası yazım: (bunun gibi daha pek çok konuda ilham verici ve özgü yazı için The Story of Seven‘ı ziyaret etmeyi unutmayın)

İyi kokteyl ve miksoloji dünyada giderek önem kazanırken İstanbul’da da dünyadaki örnekleri arasında gösterilebilecek mekanlar artmaya başladı. İşte İstanbul’dan zamansız ruhlarını, orijinal ve şık dekorasyonlarını, kendine has duruşlarını çok beğendiğim 7 kokteyl barı:

Any

Untitled-5

Arnavutköy sakinlerinin mahalle barı da diyebileceğimiz Any, orijinal dekorasyonu ve samimi atmosferiyle İstanbul’un diğer semtlerinden misafirleri de müdavimi yapmış bile! Eski ahşap bir Türk evini mesken eden Any’nin barını çok sevmemin sebeplerinden biri de bu sıra favorimi olan viski kokteylleri konusunda epey yaratıcı olmaları. Bir klasik olan Lynchburg Lemonade dışında mandalina ve fesleğenli Lynchburg varyasyonu, ballı Tennessee viskisi ve passion fruit püresi ile yapılan efsanevi olmaya aday King Bee ve Ginger Bee gibi tatlı-ekşi lezzetler de var.

Adres: Bebek Caddesi No:71a Arnavutköy

Dress code: Rahat, şık

Ne içmeli: Lynchburglara ek olarak tatlı sevenlere Apple Jack, ekşi sevenlere turşu bamya ve erik ile hazırlanan Turşu Jack.

La Boom

İyi kokteyl Emirgan’da da olsa içiniz! La Boom şehir merkezi kalıplarının biraz dışında olsa da çok iyi başlangıçları, benim diyen sushiciden bile iyi sushileri ve tabii ki birbirinden yaratıcı ve özel kokteylleriyle İstanbul’un en iyilerinden. Bu sezon için yenilenen kokteyl menüsünden tatlar akıllarımızda kaldı ve favorileri seçmekte zorlandık diyebilirim.

Adres: Sakıp Sabancı Caddesi No: 14/A Emirgan

Dress code: Şık, havalı

Ne içmeli: Ekşi tatları sevenlere Leon filminden esinlenen Tennessee viskili, kırmızı şarap sirkeli, ahududu likörlü, greyfurt ve jalepeno ile servis edilen Leon, acı sevenlere tekila ve chilli biberli Red Hot Chilli Peppers, fresh tatlı sevenlere cin, yeşil elma sulu ve parça üzümlü Sling.

Corridor

Nişantaşı’nın kült barlarından Corridor, artık koridordan daha geniş ve manzaralı yeni adresinde, Kuruçeşme’de. Her gün farklı konsept müzik ve her daim görülen dostlarla bir mahalle barı olan Corridor yeni evinde daha ziyade tam teşekküllü barı ve kokteylleriyle de öne çıkıyor. Tecrübeli miksolojistlerin emek verdiği kokteyl menüsünde çok özel bazı tatlar var. Mutlaka denenmeli!

Adres: Muallim Naci Caddesi, No 64/D Kuruçeşme

Dress code: Kuruçeşme’de de olsa Corridor mahalle barı havasında, rahat

Ne içmeli: Hibiscus çayı ile infuse edilen tekila, içinde süt ürünü bulunmayan kremamsı köpük ve bir tarçın çubuğuyla tatlandırılıp bardağın etrafındaki tarçın ve tuz karışımıyla servis edilen Esmadon bir şaheser!

Mitte

whiskey

Karaköy’e yeni açılıp şimdiden müdavimlerini yaratan bir diğer mekan ise Mitte. Yüksek tavanlı, kaliteli ve şık malzemelerle dekore edilmiş, benzer şekilde Berlin’in en merkezi ve şık mahallesiyle de aynı ismi taşıyan Mitte iyi yemekleri ve servisiyle öne çıkıyor. Akşamları barın arkasına geçen usta isimlerin hazırladığı kokteyllere temposu yavaş yavaş artıp kitleyi yerinde tatlı tatlı salınmaya iten müzikler eşlik ediyor. Mitte’nin mavi kapısı, yüksek tavanı, Turgay Yıldız’ın deneyimiyle Karaköy’e ayrı bir kitle ve şıklık getirdiğini söylemek yanlış olmaz.

Adres: Necati Bey Cad. No:66a Karaköy

Dress code: Hafta içleri daha casual hafta sonları biraz daha şık

Ne içmeli: Kendi yapımları karamel şurubu ile hazırlanan Whiskey Sour ve Mitte smash from Berlin.

Alex’in yeri

Asmalımescit’te isimsiz tabelasız mini mini bir bar burası. Müdavimleri arasında Alex’in yeri olarak biliniyor. Dar ama yüksek tavanlı, vintage bir bar önünde birkaç bar taburesi, loş ama buradan uzman işi kokteyl çıkıyor hissini ziyaretçiye %100 geçiren bir atmosfer var. Mekanın sahibi Amerikalı Alex Waldman, bir film projesi için İstanbul’a gelip burada insanlara iyi kokteyl içirmek amacıyla bir bar açıyor. Kendi imzasını taşıyan kokteylleri de var klasik kokteyl yorumları da. Bardaklar, miksoloji aksesuarları hep yurt dışından, İstanbul’da bulunması güç, özel ekipmanlar. Kokteyl değil de sanat yapılıyor sanki burada.

Adres: Gönül Sokak 7B Asmalımescit

Dress code: Alex barın arkasında her daim yelek ve kravatıyla çok şık ama bence Alex’in yerinin kodu smart casual.

Ne içmeli: kendinizi Alex’in kollarına bırakın, ona damak tadınızı anlatın ve mevsime göre hazırladığı kokteylleri deneyin. Önerimiz God Shave The Queen

Finnfinn

Finn Karaköy’ün en yenilerinden olmasına rağmen, pirinç ve mermer ağırlıklı dekorasyonu, bara ışık katan boydan boya camın gerisindeki dikey bahçesi, yurt dışından özel sipariş edilen kristal kokteyl bardakları, samimi ortamı, güçlü barmen kadrosu ve iyi kokteylleriyle bu listeye adını yazdırmayı başardı. Akşam yemeklerinde de hizmet veren Finn’de Salı geceleri herkese açık eğlenceli bir konsept var. Eğer dilerseniz barın arkasına geçip miksolojistler eşliğinde seçtiğiniz malzemelerle kendi kokteylinizi yapabiliyorsunuz. Barın arkasında olmak sahneye çıkmak gibi, gözler üzerinizde ve neredeyse bir kokteyl workshop’u gibi geçen bu gecede yalnızca içtiğinizin parasını ödüyorsunuz. Cuma ve Cumartesi geceleri ise çok iyi müzik ve dans var Finn’de. İyi kokteyl hep baki!

Adres: Necati Bey Cad. Arapoğlan Sok. No: 8/B Karaköy

Dress code: Mekan o kadar şık ki sönük kalmak istemezsiniz. Ama rahatlığı da elden bırakmayın, unutmayın burası Karaköy’deki mahalle barınız.

Ne içmeli: Egzotik tatları sevenlere Zumbada, zencefil sevenlere ise Anti Hero öneririm.

Lucca

lucca

Geçtiğimiz sene 10. yaşını kutlayan Lucca, iyi kokteyl deyince akla ilk gelenlerden. İstanbul’un en posh mahallesi Bebek’te yıllardır aynı yerinde her sene yeme-içme trendlerine göre özenle yenilediği menüsü ve birbirinden iyi barmenleriyle hizmet veren Lucca zaman zaman dünyaca ünlü miksolojistleri barına konuk ederek müdavimlerine sürprizler de yapıyor. Bizim için kokteylleriyle öne çıksa da hatırlatmak da fayda var ki, hafta içleri akşamüzeri kahvesi içebileceğiniz ya da ayakta kokteyl yudumlayıp hafif hafif dans edebileceğiniz Lucca hafta sonları, özellikle yazın dışarıdaki masaları kendine mesken bellemiş ‘celebrity’ler ve mekanın önündeki lüks otomobillerle de adından söz ettiren bir mekan.

Adres: Cevdet Paşa Cad. No:51 Bebek

Dress code: Şık! Çok şık!

Ne içmeli: Benim gibi tatlı ve ekşi tatları seviyorsanız içinde viski ve karanfil olan Clover ya da ekstra yıllandırılmış rom, lime ve lavantayla hazırlanan Kassandra. İkisi de leziz!

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/istanbulun-en-gozde-7-kokteyl-noktasi/feed/ 2
kahve festivali başladı! http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/kahve-festivali-basladi/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/kahve-festivali-basladi/#comments Thu, 22 Oct 2015 15:26:39 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=6854 Devam et ]]> Bugün Haydarpaşa Garı’nda İstanbul Coffee Festival başladı. Bu sene ikinci kere yapılan Kahve Festivali, 25 Ekim Pazar gününe kadar sürecek, ancak baştan uyarayım, biletler tükenmiş bile.

Katılımcılar arasında butik kahveciler, kahve ve yeme içme ile ilgili markalar başta olmak üzere kahveden alakasız sektörlerden de pek çok marka var. Kahve festivaline diye gelip Lunapark’tan kolye ya da Marvis’ten diş macunu alıp çıkabilirsiniz yani:)

istanbul-coffee-festival

Gar alanı ve peronlar standlar ve sergilerle dolu. Workshop ve seminer alanlarında yer bulmak imkansız. Trenlerin içlerinde bile sergiler var. Her an her yerde kahve konuşuluyor.

Son yıllarda inanılmaz bir yükselişte olan kahve pek çok insanın ortak buluşma noktası olmuş ve anlaşılan arabadan spor ayakkabıya yayınevinden zincir kahvecisine herkes bu müşteri potansiyeline ulaşmayı çok kıymetli buluyor. Butik ve uluslararası pek çok marka burada!

kahve-festivali-standlar

Festivalin ilk günü, erkenden geldim, nispeten tenha olur diyordum ama gördüğüm kalabalık karşısında şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Girişte hemen Billur’la karşılaştım. Billur, “Günün Kahvesi” projesiyle 16 fotoğraftan oluşan bu ilk sergisinden elde edeceği gelir ile “Bir Silgi Bir Kalem” aracılığıyla ihtiyaç sahibi okullara destek olacakmış.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Yine sergi alanında yeralan CupArt sergisine bayıldım. Karton kahve bardaklarına yapılmış çizimlerin her biri görülmeye değer.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

isanbul-coffee-festival-cupart-illustration

Sergilere göz attıktan sonra butik kahvecilerin, çekirdek tedarikçilerinin, kahve makinası markalarının vs yer aldığı alanı gezmeye başladım. Gözüme çarpan enteresan detayları snapchat hesabımdan da paylaştım (cizenbayan diye aratıp bulabilirsiniz)

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Bol kahve kokulu alandan nispeten tenha peronlara ilerledim, burada çok sevdiğim sağlıklı restoran zinciri PlusKitchen’i  geçtikten sonra sağda organik ve doğal beslenmeye çok önem veren biri olarak hep internetten sipariş verdiğim Aradolu’yla canlı canlı tanıştım. Aradolu Ekspres adını verdikleri sevimli triportör önünde uzunca kaldım, Anarolu’ya ürün veren küçük üreticilerle sohbet ettim.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Burada çok sevgili Nilgün Bodur’la da tanıştık. Juico’nun kahveden vazgeçemediği için detoks yapamayanlara özel yarattığı yeni kahveli ürününü ilk kez burada tattık. İçinde badem sütü var. Latte gibi, leziz.

Processed with VSCOcam with a5 preset

Sonra birbirinden güzel seramik, mug, bardak, bardak altlığı, kolye, tshirt, çanta yapan standları gezdim. Kahve makinaları satan kahhve standına uğradım (ama bu Bialetti’ler henüz satışta değilmiş, 1-2 haftaya geliyolarmış)

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Veeee tabii ki son zamanlarda İstanbul’un Ayasofya ve Sultanahmet Camii’nden sonra turistler tarafından en çok ziyaret edilen mekanı, Breaking Bad temalı ülkemizin gururu kahvecimiz Walters’ın standına uğradım.

walters-team

Ekip yine giymiş tulumları, deney tüpleriyle iş başındalar. Sadece şov sanmayın, kahveler de leziz. Walters ününü Moda’dadaki ilk dükkanından dünyaya yaydı. 9gag, Buzzfeed, CNN International, Elite Daily, USA Today, GQ, Huffington Post, Bored Panda ve allah daha ne verdise her türlü yayında yer aldı.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Şimdi ikinci şubesini New York Williamsburg’da açmak isteyen Walters’ın desteğimize ihtiyacı var. https://www.kickstarter.com/projects/walterscoffee/breakingbad-inspired-coffee-lab-walters-coffee-roa adresinden ister 5 dolara kart postal alarak, ister 100 dolara adınızı duvara yazdırarak, ya da mug’dan 1 yıl boyunca ücretsiz kahveye kadar ürün ve hizmet karışılığı ‘yatırım’ yaparak Walters’ı New York’a götürmeye yardımcı olabilirsiniz.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Çekirdek, kavurma ve pişirme gibi kahvenin daha teknik yönünü öğrenebileceğiniz seminerler gibi, kahve yanında yenecek lezzetlerin anlatıldığı hatta yapıldığı atölyeler ile dolu dolu bir program vaat eden festival alanında müzik de var bu arada. Bu sene Babylon sponsor olmuş. Tüm programı şu adresten inceleyebilirsiniz: http://www.istanbulcoffeefestival.com/festival/program/

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/kahve-festivali-basladi/feed/ 0
Zamana Karşı Duran Bir Mahalle: Galata http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/zamana-karsi-duran-bir-mahalle-galata/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/zamana-karsi-duran-bir-mahalle-galata/#comments Wed, 30 Sep 2015 20:45:48 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=7289 Devam et ]]> Eylül ayında The Story of Seven‘da yayımlanmış Galata / Neolokal yazım:

İsminin Rumca süt anlamına gelen “Gala”, ya da İtalyanca denize inen yokuş anlamına gelen “Galadyo” sözcüklerinden türediği düşünülen, tarihte gemicilerin semti olarak bilinen Galata, İstanbul’un belki de en eski yerleşim yerlerinden biri.

İstanbul’un fethinden önce bu bölgede yaşayan Cenevizliler zamanında yapılan Galata Kulesi’nden yokuş yukarı çıkınca Tünel’e aşağı inerken ise Karaköy ve Tophane’ye kadar uzanan bu zamansız mahallede sinagogların, Rum, Ermeni, Gürcü kiliselerinin ve camilerin varlığı Galata’nın ana karakterini oluşturuyor.

Üç semavi dinin yerleşkesi oluşu Galata’nın tarih boyunca süregelen kendine has, kozmopolit yapısının ilk sinyalleri aslında. Bugünse Galata’nın yerel esnafı, her gün Galata Kulesi’ni ziyaret eden onlarca turisti, geçtiğimiz 5 yıl içinde açılan kafe ve butiklerin ziyaretçileri ve ahalisiyle bu otantik ruhu korumaya devam ediyor. Tarihi değerlerini korurken yeniye kucak açışı özgürlüğe olan organik bağımdan geliyor belki de.

Genç tasarımcı ve sanatçıların atölyelerine ev sahibi olan her semt gibi bir değişim dönüşüm içinde daima Galata, ancak özünü hiçbir zaman kaybetmiyor. Dik yokuşları, yüksek tavanlı evleri, yüz yılı aşkın apartman ve iş hanları, Arnavut kaldırımlı sokakları, başına buyruk sanatçıların mahalleye armağanı rengarenk duvarları, müzik mağazaları, hediyelik eşya dükkanları, eskicileri, taze meyve suyu sıkan büfeleri, iyi restoranları, galerileri ile hem özüne bağlı hem yeni ve yaratıcı bir ortak yaşam alanı Galata.

neolokal-cizenbayan

Hikaye anlatma sanatını konuşturan bir mekan “Neolokal”

Bankalar Caddesi’nde Salt Galata binasının içinde yer alan ve manzarasıyla da özel bir konuma sahip Neolokal, gerek adı, gerek manifestosuyla Galata’nın bu özgün ruhuna en çok uyan mekanlardan biri

 

Yazının devamı için The Story Of Seven sitesini ziyaret edebilirsiniz.

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/zamana-karsi-duran-bir-mahalle-galata/feed/ 1
donal’la istanbul turu http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/followdonal-to-istanbul/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/followdonal-to-istanbul/#comments Fri, 11 Sep 2015 15:25:43 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=6711 Devam et ]]> istanbul’u turist kafasıyla daha çok sevdiğimi sık sık söylerim. yaşamak için biraz çileli bir şehir ama turistlerin bayılmasını da çok iyi anlıyorum. geçtiğimiz hafta çok sempatik bir misafirim vardı ve onun sayesinde istanbul’a yine turist gözüyle bakma fırsatım oldu.

Processed with VSCOcam with c1 preset

ingiliz food network kanalına, gittiği her şehri oranın ünlü bir blogger’ı ya da yemek yazarı rehberliğinde gezdiği #followdonal to … isimli bir program hazırlayan irlandalı sempatik şef, yemek yazarı, youtuber, sosyal medya canavarı ve televizyon sunucusu Donal Skehan istanbul’a istanbul’un lezzetlerini keşfetmeye, programının son bölümünü çekmeye geldi ve onu gezdirme görevi de bendenizdeydi. (şansımıza götüreceğim yerler konusunda tavsiye aldığım nilay’cığımla karşılaşıp selfie de çektik tabii)

donal-skehan-elif-tanverdi-nilay-ornek

hem ingiltere’deki yapım ekibiyle hem de türkiye’deki danışman ekiple uzun mailleşmeler sonucunda, bizim önerilerimiz ve onların istekleriyle şekillenen, kısa ama yoğun bir rotamız oldu. 4 gün boyunca ellerimizde fotoğraf makinaları ve telefonlar, peşimizde kameraman, sesçi ve yönetmenlerle istanbul’un altını üstüne getirip leziz yemekler denedik ve yaptık. Donal da benim gibi sosyal medya canavarı çıktı üstelik. beğendiğimiz bir manzarayı kim daha önce snapchat’e koyacak, instagram’a hangi fotoğrafı kim atacak muhabbetlerine bile girdik :)

behind-the-scenes-donal-skehan-food-network-cizenbayan

Donal’ı Moda Van Kahvaltı Evi’nde kocaman bir kahvaltıyla karşıladım. burada tanıştık, kaynaştık, ona kahvaltı geleneğimizi anlattım ama çok doymaması gerektiğini de söyledim tabii.

Processed with VSCOcam with a7 preset

bütün programın 10 bölümünü burada çekse yine de bitmeyecek yemek kültürümüzün %1’ini tanıyacaktı sadece belki ama yine de daha yiyecek, tadacak çooook şey vardı! pek çok yabancı misafirim gibi Donal da bal kaymağa bayıldı, peynir çeşitlerine hayret etti ve çılbır’ı çok sofistike buldu.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

kahvaltıdan sonra atladık vapura ve Avrupa yakasında sokak lezzetlerini keşfe çıktık.

Processed with VSCOcam with c3 preset

beşiktaş Çarşı’da Karadeniz Döner ve Pide Salonu’nda Asım Usta’nın dillere destan dönerini,

donal-cizenbayan-turkish-doner

fatih’te Öz Kilis’in leziz sarımsaklı ve soğanlı lahmacunu ve yanında bol köpüklü buz gibi ayranını denedik.

Processed with VSCOcam with a8 preset

hatta Donal kendi lahmacun bile yaptı.

donal-skehan-foodnetwork-lahmacun-turkish-pizza-cizenbayan

ingiliz ekibin ısrarı üzerine Donal’ı kelle tandır yemeye de götürdüm Balık Pazarı’nda. Dünya tatlısı Orhan usta bize 90 yıllık baba mesleğini, balık pazarı’nın değişen çehresini anlattı ve elleriyle servis etti kelleyi.

cizenbayan-blogger-elif-tanverdi-donal-skehan-foodie donal-cizenbayan-kelle-followdonal

Donal Asitane restoranda 3 course’lu bir osmanlı öğünü hazırladı ve Karaköy Güllüoğlu’nda baklava bile yaptı! onu istediğim yere götürmeye vaktim olmasa da yol üstünde kokoreç de yedik. tüm bunların üstüne Aksaray Sofular Hamamı’nda asker lakaplı tellak Donal’a iyi ter attırdı.

Processed with VSCOcam with a5 preset

Bu son hamam sefası ona biraz fazla geldi sanırım. kıpkırmızı çıktı! içeride neler olduğunu ben de çok merak ediyorum ve program Ocak ayında Food Network kanalında yayınlandığında izlemek için can atıyorum.

Processed with VSCOcam with c3 preset

Donal’ın müthiş enerjisi, eğlenceli ekibi sayesinde harika zaman geçirdim ve tabii bir de bu işe çok ısındım. seyahat etmek, keşfetmek ve bir yandan program çekmek zor ama oldukça keyifli. belki bir gün ben de dünyayı gezip program yaparım <3

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/followdonal-to-istanbul/feed/ 0
cizenbayan x eastpak http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/cizenbayan-x-eastpak/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/cizenbayan-x-eastpak/#comments Fri, 08 May 2015 20:08:07 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=5653 Devam et ]]> Üniversitede son senemde, bir yandan çalışıp bir yandan bitirme projemi çizerken twitter gençler arasında popüler olmuştu, ben de çok proje çizdiğim için çizenbayan adıyla tweetler atıyordum. Aynı dönem mimarlık öğrencilerinin katılımına açık olan bir seyahat bursuna başvurdum. Katılım şartı başvurunun bir blog üzerinden yapılmasıydı, ben de hemen bir blog açtım. Ne hakkında yazacağım derken seyahatlerimde çektiğim fotoğrafları ufak ufak notlarla bloga tek tek girmeye başladım. 2011 Şubat itibariyle bir blog’um Haziran itibariyle de Mimarlık diplomamla ‘ne yapacağım ben hayatta’ diye düşünürken buldum kendimi. Cevabım yoktu. Blog’un ne olacağını merak ediyordum. Yeni mezundum, önümde uzun bir yaz vardı. Tutku duyduğum hoşuma giden ne varsa hakkında yazmaya başladım.

Eastpak için çektiğimiz videoda blogger olmayı, güzel ve zor yanlarını, yogayla tanışma hikayemi ve İstanbul’da bir günümü nasıl geçirdiğimi anlattım :) umarım seversiniz (Video: Camille Antunes, Fotoğraflar: Maneki Neko)

Blogger olmak demek, tutkularını, yeni deneyimlerli, keşiflerini, fikirlerini, sevdiğin şeyleri kısacası nasıl yaşadığını seni takip edenlerle paylaşmak, ilham ve cesaret vermek demek.

Yaptığım iş dışarıdan çok kolay gözükse de aslında çok disiplin gerektiren bir iş. Evden çalışmak, bir ofise  bağlı olmamak, seni kontrol eden biri olmaması demek bütün sorumluluğun sende olması demek. Aynı zamanda sana iş veren biri de yok. Araştırmak, keşfetmek, yazmak, paylaşmak her şey senin sorumluluğunda.

Sabahları erken kalkıyorum. Nasılsa patron yok diye öğlene kadar uyursan işler yetişmez! Kahvem eşliğinde maillere göz atıyorum ve öğlene doğru yoga için hazırlanıyorum. Günde en az bir meyve bir de sebze yemeye bol bol su içmeye özen gösteriyorum. Yoga yaptıktan sonra bir öğle yemeği molası ardından bazen toplantılara gitmek, bazen fotoğraf çekmek bazen de yeni yerler keşfetmek için sokaklardayım. Ne giydiğimden çok sırt çantamda ne olduğu önemli: Yanımdan ayırmadıklarım laptop’um, fotoğraf makinam ve ajandam. Bu üçü olduğu sürece her yerden çalışabilirim. Genellikle de cafeler benim ofisim. Yazılarımı evde değil de dışarda yazmayı seviyorum.

blogger-cizenbayan-eastpak

İstanbul çok yönlü, çok sürprizli bir şehir aslında. Burada her an her şey olabilir ve herkes için bir şeyler sunuyor. Güzel, dinamik renkli bir şehir ama her şehir gibi İstanbul’un da yıpratıcı bir yanı var: Eğer kendime vakit ayırmaz, sağlıklı beslenmez, yoga ile zihnimi dinlendirmezsem İstanbul beni çok yorabilir. Aslında şehrin içinde küçük vahalar buluyoruz kendimize. Kahve içtiğimiz kafe, kitap okuduğumuz köşe, yoga yaptığımız yer, vapurda çay, bir bankta kedi sevmek, bunlar hayatın yavaşladığı, anda olduğumuz yerler. İstanbul kaotik olduğu kadar bu vahaları da barındırıyor içinde, bulmasını bilene.

Soğuk bir kış günü Berlin’de ilk kez çıktığım yoga matı üzerinde Savasana pozunda gözlerimden yaşlar aktığında bu durum benim için tam anlamıyla bir sürpriz olmuştu. O ana kadar pek çok ‘fitness’ trendi gibi gelip geçici bir trend sanıyordum Yoga’yı. Oysa ki spor olsun diye geldiğim dersten duygularımla yüzleşerek çıkmıştım. Hala da beni en çok etkileyen yanıdır Yoga’nın, ne sebeple ne motivasyonla başlarsan başla bir şekilde gizli kalmış yanlarıyla yüzleştiriyor insanı. Sadece spor olsun diye yapamadığın bir şey haline dönüşüyor, bir yandan seni de dönüştürürken.

elif-tanverdi-eastpak-cizenbayan

İnsanı dönüştüren bir şey seyahat etmek bence. Lise yıllarımdan beri, yani aslında kendimi bildim bileli seyahat ettim. Lisede dil öğrenmek, üniversitede mimarlık tarihi kitaplarında gördüğüm binalara dokunmak, blog yazmaya, yani heyecan duyduğum şeyleri paylaşmaya başladığımdan beri de müzik ve festivallerin peşinden gezdim, hep gezdim. Zaten bizim jenerasyon Eiffell kulesinin önünden fotoğraf çektirmek için gezmiyor, deneyim için seyahat ediyor. Hayatının merkezinde o an ne varsa, neye tutku duyuyorsa onun peşinden, yol nereye götürürse, hiç üşenmeden. Ben de deneyim peşinde, yeni kültürler tanıma, farklı coğrafyalar görme, dünyanın farklı yerlerinden insanlarla yollarımı kesiştirme bahanesiyle seyahat ediyorum, kendimi bildim bileli. Satın aldığın ve seni daha da zenginleştiren tek şey seyahat etmek diye bir laf var. Eşyaya harcayacağım paraya üzülürüm ama deneyimler asıl insanı zenginleştiren şeyler bence. Bir diğer sevdiğim laf da şu: Dünya bir kitapsa seyahat etmeyenler yalnızca bir sayfasını okuyor bu kitabın.

Akşamları genellikle arkadaşlarla, sevdiklerimle İstanbul’un capcanlı havasını solumak için yemeklerde, partilerde, konserlerde buluşuyoruz. Bazen beraber yemek yapıyor bazen film izliyoruz. Önemli olan birlikte olmak, sevdiklerine vakit ayırmak.

Plan pek yapmam, çok çalışırım ama ‘bu böyle olacak’ gibi kesin katı kurallarım yoktur. Hayatın çıkardığı fırsatlara hazır olmak benim mottom. İletişim teknolojilerinin bu denli geliştiği bu çağda bir ofise bağlı kalmadan kendi insiyatifimden çalışmaya devam edebilmek, daha çok insana ulaşmak, daha çok insana ilham vermek ve kocaman dünyada daha çok yer görebilmek, güzel müzikler dinlemek, iyi yemekler yemek, güzel insanlarla tanışmak kariyer hedefim diyebilirim.

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/cizenbayan-x-eastpak/feed/ 0
tat dedektifi’nden muhteşem öneriler http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/tat-dedektifinden-muhtesem-oneriler/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/tat-dedektifinden-muhtesem-oneriler/#comments Tue, 03 Feb 2015 10:28:13 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=5205 Devam et ]]> Her ne kadar Oğuz müthiş yemekler yapsa da bazen vakitsizlikten, bazen tembellikten bazen de yeni tatlar keşfetmek için sık sık dışarda yemek yiyoruz. Dışarda yemek yemeyi çok seviyoruz ama, kendi evimde yaşadığımdan beri dışarda yemek yemenin en güzel yanlarından birinin de sonradan sofra toplama ve bulaşık gibi dertler olmaması olduğunu farkettiğimi de itiraf edeyim. Neyse gelelim bu listenin nereden çıktığına.

tat-dedektifi-restoran-onerisi

Tat Dedektifi bir müddettir instagram‘da ağzımın suyu akarak takip ettiğim bir hesabı yönetiyor. Genelde İstanbul ekseninde (ama o da yemek için kilometrelerce uzağa gidebileceklerden) hangi restoranda ne yenir, neden gidilir, neden gidilmez gibi ulvi bilgiler paylaşıyor. Geçen gün Oğuz’la dışarı çıkalım dedikten sonra uzun uzun nereye gitsek diye düşündüm ve tabii ki tat dedektifine sormaya karar verdim: nerde yiyelim, nerde kahvaltı edelim, kahvemizi nerde içelim? Sonra dedim ki bu ulvi kaynağı neden sadece kendimize saklıyoruz ki. Dışarda kendine has bir ortamda lezzetli yemek yemek isteyen herkesin bu önerilere bayılacağına eminim.

O zaman sizleri sevgili tat dedektifi’nin beni kırmayıp hazırladığı müthiş listeyle baş başa bırakıyorum

KAHVALTI

Patiska Bozcaada Kahvaltısı

patiska-bozcaada-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Adakara’ya gitmişim gibi, her şey oradan geliyor. Domatesler, biberler, reçeller… Alishiro’nun kendi sosyal medya fenomeni olmuş ekşi mayalı ada ekmekleri ve Oya’nın sohbeti de cabası. Aralık’ta bile Bozcaada planı yapmama sebep oluyor.
Nesi Güzel: Ali’nin ekmekleri, Oya’nın domates sosları ve reçelleri, Bebek Steakhouse’da olması sebebiyle oranın pastırması ve sucuğu!
Fiyat Aralığı: Kişibaşı 50 TL
Not: Mayıs’a kadar İstanbul’da ayın ilk ve son haftasonu servis verecekler. Mayıs’tan sonra adaya dönüş var, bu sefer biz onlara misafir olacağız.
Adres: Cevdet Paşa Cad. Germencik Sok. No: 232/2 Bebek Mh. Beşiktaş Türkiye – İstanbul
Telefon: 02122635904

Aheste

aheste-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Bit kadar dükkanda ayrı bir dünya yarattılar. Her şey basit ama detayda zengin. İstanbul’da başka nerede Zile pekmezi bulunabilir ki. Bu arada hala yemeyenlere tavsiye edilir!
Nesi Güzel: Koca tabak dolusu domates, biber, salatalık ve dilim simidi!
Fiyat Aralığı: Kişi başı 25 TL – 50 TL
Not: Akşamları meyhaneye dönüşmesiyle meşhur Aheste, 10 Şubat’ta Şişhane’de yeni şubesini açıyor ve meyhane oraya taşınıyor. Galata sadece sabah ve öğlen açık olacak. Vay ben duymadım, okumadım demeyin!
Adres: Hacımimi Mh. Serdar-ı Ekrem Cd No: 30A Doğan Ap., 34425 İstanbul / Beyoglu
Telefon: 0 212 245 43 45

Trabzon Kültür Derneği a.k.a Trabzonlular Lokali

trabzonlular-lokali-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Beylerbey’inde kahvaltı edip kendini Trabzon Maçka’da sanabilme potansiyeli! Her yer yemyeşil, baharda gökyüzü bile gözükmüyor olm!
Nesi Güzel: Kuymak, kavurmalı yumurta ortalamanın üzerinde.
Fiyat Aralığı: 14 TL – 40 TL
Not: Mekanın kitch olması yeşili, lezzetleri ve kapıdan çıktıktan sonra hemen karşınızda kalan bostandan toplanıp satılan pembe domateslerin güzelliğini gölgelemeye gayret gösteriyor.
Adres: Abdullahağa Mah. Fıstıklı Mescit Sokak No: 5Beylerbeyi / İSTANBUL
Telefon: 0216 422 45 55

KAHVE

Twins Coffee Roasters

twins-coffee-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Sahipleri Agah ve Cape Town’lu dostumuz Yosrie’nin muhabbetleri ile şehrin açık ara en iyi kruvasanını servis etmeleri
Nesi Güzel: Kendi imzaları olan çekirdek ve kavurma stilleri güzel ama asıl hikaye kruvasanlarında. Fransa’dan donmuş gelmesine rağmen Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde daha iyisi yapılana kadar en iyi kruvasan Twins’de!
Not: Kullandıkları sütler SEK’in cam şişesi ki benim yağ oranını en dengeli bulduğum ve en sevdiğim sütlerden. Bir de Kruvasan belli zamanlarda donmuş olarak fırına konulup tezgaha alınıyor. Yani günün herhangi bir saati sıcak olabilmeniz mümkün! Bir de Karaköy’de şube açtılar!
Fiyat Aralığı: 7 TL – 18 TL
Adres: Miralay Şefik Bey Sokak, No: 1/A, Gümüşsuyu – Beyoğlu / İstanbul
Telefon: 0543 925 28 24

Mandabatmaz

mandabatmaz-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: 3rd wave iyi hoş ama bu kültürün bir de hala doğrultamadığı Türk Kahvesi kültürü var. Ve bence şehrin en iyi Türk Kahvesi yapan mekanlarından biri de Mandabatmaz.
Nesi Güzel: Eskilerin “ismine müsemma” diyerek taçlandırdıkları, köpüğünün kalınlığı, yoğunluğu sebebiyle mandanın dahi batmayacağı mecazi bir yolla anlatılmaya çalışılan kahvesi
Fiyat Aralığı: < 10 TL
Adres: Olivia Geçidi, No:1/A, Beyoğlu/İstanbul

ÖĞLE YEMEĞİ

Bi Nevi

binevi-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Çok net “vegan lezzetsizdir” algısınıı kırıyor.
Nesi Güzel: Humus, Kabak Spaghetti, Vegan Burger
Fiyat Aralığı: 25 TL – 50 TL
Not: Minnak olduğu kadar da cüzdana sevgi göstermeyi henüz öğrenemeyen dükkan; bknz Vegan Burger 38 TL :O
Adres: Kemankeş Mah.Necatibey Cad.Karanlikfirin Sok no:5/AKaraköy / İSTANBUL
Telefon: 0212 249 68 80

Pizzeria Pera

pizzeria-pera-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Mezzaluna ilk açıldığında İtalyan şeflerden Pizza’nın P’sini öğrenen Murat Şef harikalar yaratıyor.
Nesi Güzel: Carne Misto ve Calzone Muratti
Fiyat Aralığı: 22 TL – 24 TL
Not: Şarap olarak Suvla servis edip bel bükmüyorlar, hoşşşş!
Adres: Asmalı Mescit Mah. Gönül Sok. No: 6, 34430, Beyoğlu / İstanbul, Turkey
Telefon: 0212 243 86 43

Arruha

arruha-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Lahmacun’u İstanbul’un en iyileri arasında ve bunun için Fatih’e gitmenize gerek yok, Teşvikiye Camii’nin arkasına buyrun lütfen!
Nesi Güzel: Lahmacun is the best.
Fiyat Aralığı: 4 TL – 25 TL
Not: Lahmacun gerçekten iyi. Geri kalan her şey yanında sönük kalabilir.
Adres: Teşvikiye Mahallesi, Ahmet Fetgari Sokak, No 40/A, Şişli, İstanbul
Telefon: 0212 2327771

Dörtel Döner

dortel-doner-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Kavacık’taki Bayramoğlu’yla başlayan İstanbul’daki döner çılgınlığında başarılı son adres!
Nesi Güzel: 100 gr.’lık porsiyonlarla başlayıp kendinizi kaybettiğinizde 250 gr.’ları bulduğunuz döneri!
Fiyat Aralığı: 18 TL – 100 gr.
Not: Önden gelen patates el kesmesi, yiiiihuuuuu! İskenderi aynı dönerden yapıyorlar ama o döner İskender için uygun değil, tavsiye etmem.
Adres: Esentepe Mahallesi, Büyükdere Caddesi, No 149, Şişli, İstanbul
Telefon: 0212 2110642

Bosnjak Mutfak

bosnjak-mutfak-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Köfte işinde açık bir şekilde belli oluyor ki balkan tarzı, bol sulu ve yumuşak köfte bu memlekette çok tutuyor. Bosnjak Mutfak bu işi düzgün yapan işletmelerden
Nesi Güzel: 4 kişi gidin ve köftelerin tamamını deneyin derim. Pleskavica yani Boşnak Köftesi benim favorim. Önden mutlaka Soka söyleyin. Süt ve biberin toprak altında fermantasyonundan doğan müthiş bir lezzet. Tam bir ağız sulandırıcı, damak şaklatıcı, el çırpıtıcı!
Fiyat Aralığı: 25 TL – 50 TL
Not: Boşnak’lar sadece köfteyi değil mantıyı da iyi yapıyorlar, bir deneyin derim ama bence Pendik Marina’daki Sandzak mantıyı daha iyi yapıyor.
Adres: Nispetiye caddesi No:104 Etiler-Beşiktaş-İstanbul
Telefon: 0212 287 07 23

AKŞAM

Tabla Restaurant

tabla-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Menüsünde gastronomi konusunda iddialı illerin iddialı semtlerine atıfta bulunan mekan Aralık 2014’te alıçmasına rağmen, her tabağına kefil olabileceğim istanbul’daki çok az mekandan biri.
Nesi Güzel: İzmir – Kızlarağası (Kelle Kroket), Adana – Kiremithane (Ödrek’ten Adana Dürüm), Kayseri – Karpuzatan (Bonfile Carpacio)
Fiyat Aralığı: Başlangıçlar 18 TL – 25 TL, ana yemekler 32 TL – 44 TL
Not: Mönüde bir de Muğla’da yaka peyniri var ki, karakterli, küflü, güçlü peynir sevenler için eşsiz bir deneyim.
Adres: Asmalı Mescit Mahallesi, Meşrutiyet Caddesi, No 67, Beyoğlu, İstanbul
Telefon: 0212 2456080

Trattoria La Scarpetta

la-scarpetta-tatdedektifi

Ben Niye Seviyorum: Ocak 2015’te, en büyük rakibinin tam karşısına açarak ne kadar iddialı olduğunu gösterdi. Bana kalırsa şehrin en iyi İtalyanı olmaya aday!
Nesi Güzel: Stracciatella Pizza, Steak Tartare, Arancinileri, Linguine Alla Vongole’leri
Fiyat Aralığı: 28 TL – 75 TL
Not: Sevgililer günü yemeği için iyi bir alternatif olabilir ve öğlen dahi olsa rezervasyon yaptırmakta fayda var.
Adres: Etiler Mahallesi, Dilhayat Sokak, No 14, Beşiktaş, İstanbul
Telefon: 0212 2635353

Lokanta Armut

lokanta-armut

Ben Niye Seviyorum: İstanbul’da düzgün ve makul bir fiyata lezzetli ve eşine zor rastlandır türden yemekler yiyebileceğiniz bir mekan.
Nesi Güzel: İşletmenin adını aldığı semt olan Armutlu’ya gönderme yapan Izgara Armutlu Körpe Ispanak Salatası, Ördek Ciğer Pate, Pancarlı Ilık Humus, Kuzu Pirzola ve Elmalı Çıtır Baklava
Fiyat Aralığı: En pahalı yemekleri 50 TL’den ucuz, iki kişi 150 TL’ye kadeh şarap dahil yemek yenilebilir.
Not: Sevgililer günü okazyonları yok, sakin kafayla yemek isteyenler de buraya!
Adres: Fatih Sultan Mehmet Mahallesi, Atatürk Caddesi, No 6, Küçük Armutlu, Sarıyer, İstanbul
Telefon: 0212 2292225

Tat Dedektifi’nin önerdiği mekanların foursquare listesi de burada: https://tr.foursquare.com/cizenbayan/list/tat-dedektifi-önerdi

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/tat-dedektifinden-muhtesem-oneriler/feed/ 1
askıda ne var? http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/askida-ne-var/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/askida-ne-var/#comments Fri, 02 Jan 2015 14:02:03 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=5070 Devam et ]]> Askıda Ne Var, Bilgi Üniversitesi ve Haliç Üniversitesi tarafından yılın en iyi sosyal girişimi seçilmiş, “Tübitak Sosyal Girişimcilik” yarışmasında ise 3.lük ödülü almış; üniversite öğrencilerine ücretsiz yemek, etkinlik bileti, kıyafet ve kitap sağlayan sosyal bir dayanışma.

Türkiye’de kültür ve sanatın, eğlencenin başkenti İstanbul’da ya da yine pek çok etkinliğin gerçekleştiği Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da üniversite okuyor olmak güzel de, birçok üniversiteli de ailesinden uzakta, maddi sıkıntılar içinde olduğundan yanıbaşında olan bu imkanlardan faydalanamıyor. Askıda Ne Var projesi sayesinde; isteyenler üniversiteli kardeşlerini bir konsere götürmüş, ona bir kitap hediye etmiş ya da ona yemek ısmarlamış oluyor.

askidanevar

Peki sistem nasıl işliyor?

Şuan İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir ve Bolu’da  yer alan üye mekanlarda, Askıda Ne Var’ı anlatan pano ve broşürler bulunuyor. Örneğin, Çukurcuma’daki 7Gr Art Cafe üye cafelerden biri. Gittiniz, 1 kahve içtiniz ve proje broşürlerini gördünüz ve üniversitelilere 1 kahve de siz ısmarlamak istediniz. Ismarlamak istediğiniz kahvenin ücretini ödeyip Askıda Ne Var panosuna fişi asıyorsunuz ve gelen üniversiteli öğrenci kimliği gösterip, sizin ısmarladığınız kahveyi içiyor. Bu sayede üniversitelilerin hem yemek, içmek ve giyinmek gibi temel ihtiyaçlarını hem de konsere ve tiyatroya gitmek gibi sosyal ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı oluyorsunuz.

Öğrenci olaraksa şu adresten bir defaya mahsus kayıt olmak gerekiyor anladığım kadarıyla. Sonra size bırakılan ücretsiz imkanlardan faydalanabiliyorsunuz.

Projenin kurumsal destekçileri de var. Zorlu PSM, BKM Mutfak Sahne, Hayal Kahvesi Beyoğlu, IF Performance Hall, Bronx Pi Sahne, Kadıköy Sahne gibi mekanlar ünlü grupların sahne aldığı mekanlarında her konser için ücretsiz bilet sunuyorlar. Bunun yanında Ceylan Ertem, Mehmet Erdem, Jehan Babur, Birsen Tezer gibi isimler de her konserleri için Askıda Ne Var’a ücretsiz bilet veriyorlar. KAFT ise Askı’ya her hafta ücretsiz özel tasarım t-shirt bırakıyor.

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/askida-ne-var/feed/ 1