cizenbayan » ilham http://www.cizenbayan.com müzik, seyahat, lifestyle, festivaller, yeni keşifler Sun, 10 May 2015 14:54:55 +0000 tr-TR hourly 1 http://wordpress.org/?v=4.1.4 mutluluğun formülü bu olabilir mi? http://www.cizenbayan.com/blog/mutlulugun-formulu-bu-olabilir-mi/ http://www.cizenbayan.com/blog/mutlulugun-formulu-bu-olabilir-mi/#comments Wed, 29 Apr 2015 06:21:07 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=5699 Günaydın!

4 gün İzmir’de İzmir’i dünyaya tanıtma misyonlu @cityofizmir projesinin parçası olduktan sonra dün konuşmacı olarak Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Smit Summit’teydim.

Öğrencilerin emeğiyle gerçekleşen organizasyon ve misafirperverlik kusursuzdu. Ilk başta gerçekten heyecan yapıp ufaktan korku sahibi olsam da dinlemeye gelen öğrencilerin ilgi, mutluluk, heyecan ve merakları bize de yansıdı. Tatlı tatlı sohbet ettik, bir sürü selfie çektik.

Neyse, Eskisehir’den akşam saatlerinde dönünce dün her haliyle Pazar gibi hissediyordum. O his bu sabaha da yansıdı, bugün benim için adeta bir Pazartesi sabahı. Ben Pazartesi’lerden hiç nefret etmiyorum. İşim gereği zaten haftanın 5 günü 9-5 değil haftanın 7 günü 7/24 çalışıyor sayılırım. Dolayısıyla pazartesi cumartesi farketmiyor. E bir de insan işini sevince çalışmak da külfet gibi gelmiyor.Bu güneşli çarşamba şuan bana pazartesi, halbuki 2 güncük daha “laptop” ile çalışıp toplantılara koşturup sonra 1 Mayıs’ta Dream Yoga Festival için Kabak’a uçuyorum.

Processed with VSCOcam with c3 preset

En çok duyduğum cümle “hayat sana güzel”. Tabii ki yine işim gereği ilham vermek için mutlu, pozitif anları daha çok paylaşıyorum. Bu lafı çok duymam normal olsa da,  benim “tatilim” bile iş aslında, nihayetinde yazı yazmak için seyahat ediyorum, sanmayın ki dinleniyorum. Hatta bu yüzden ben tatil değil seyahat diyorum, bir yere giderken bana ‘iyi tatiller’ diyenleri düzeltmeyi de adet edindim kendime. Şikayet ettiğimi sanmayın sakın. Gerçekten hayat bana güzel evet ama bu çabasiz emeksiz olmuyor. Her ay maaşının trink hesaba yatacağı güvencesinden, kurulu düzenden, bilindikten, yapması gereken işin kendisine belirli kalıplar çerçevesinde verilmesinden ve sorumluluğu paylaşıyor olmaktan öyle herkes kolay kolay vazgeçmiyor. Dışarıdan full tatil gibi görünen bu çalışma stilinin de kendince say say bitmez zorluklari var yani. Ama bir yandan işim olan şeyler tutku duyduklarım, çok çalışsam ve hatta yorulsam da tükenmiyorum veya gücümü hemen topluyorum.

Herkese tutku duyduğu, sevdiği inanarak yaptığı işler nasip olsun. Kendi öncelikleriniz, ihtiyaç ve başarı kavramınız, iç sesiniz rehberiniz olsun. Başkalarını mutlu etmek onlardan takdir almak için değil kendimiz için yaşamak. Galiba şu çok ulaşılmaz sanılan mutluluğun formüllerinden biri de bu ❤.

]]>
http://www.cizenbayan.com/blog/mutlulugun-formulu-bu-olabilir-mi/feed/ 1
gerçek anlamda bahar detoksu http://www.cizenbayan.com/blog/gercek-anlamda-bahar-detoksu/ http://www.cizenbayan.com/blog/gercek-anlamda-bahar-detoksu/#comments Thu, 16 Apr 2015 19:23:20 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=5606 hayatım bir süredir çalkantıdaydı. herkesin olur böyle dönemleri. çok şükür annem babam iyi, sağlığım sıhhatim yerinde. ilişki ve ev meseleleri beni salladı bu defa. yaklaşık 1 senedir yaşadığım evimden taşınma raddesine geldim. iki seyahat arası verilmiş bir karar, hindistan dönüşü toplanan eşyalar, hiçbir zaman eksik olmasınlar kötü günde kapısını açan eşin dostun evinde geçirilen bir hafta sonunda bir şans daha dedik, aşk kazandı ve ben bu ‘gidiyorum’ sürecinde eşyalarımı toplamış olduğumdan kendi evime bir daha taşınmam gerekti :)

girişte çok eski, hantal, kocaman bir dolabımız vardı, içi benim kışlıklarla falan dolu, hazır boşaltmışken onu atalım dedik, yerine açık raf sistemi, kutular falan, pinterestte gördüğümüz evler kafası. toplanan eşyalar, yeniden yerleştirmeden önce baya derinden bir temizlik ve hazır girişmişken bir takım ufak değişiklikler (mesela oğuzun davuluyla benim çalışma masamın yeri değişti, çok da güzel oldu) de yaptık. planlamadan bahar temizliği! detokssa detoks! değişim ve gerçekten sonuç almak için konfor alanından çıkmak gerek. evle ilgili bu detkosun sonu güzel oldu ama 1 haftası eş dostta, 1 haftası eve tekrar yerleşme telaşıyla 2 haftası istanbul’da olmak üzere seyahatleri de düşününce yaklaşık 2 aydır ben ‘evde yoktum’.

pazar günü çok değerli bir yoga hocası ve yazar olan Defne Suman Cihangir Yoga’da 2 saatte 5000 yıllık yoga tarihini masal gibi anlattı. neden merak ediyorsunuz yoga tarihini diye sordu anlatmaya başlamadan önce. sonra kendi cevapladı: kendimizi ait hissettiğimiz yoga ailesinin tarihini araştırmak, geçmişi bilmek; aslında şimdiyi anlamak, kendimizi tanımak ve köklenmek için…

köklenmek…

takip edenler bilir, 2 sene önce gezi zamanı, sosyal medya o dönem bir “acil durum haberleşme” ağına dönünce bir nevi ‘işsiz’ kalmış olmam bir de ‘burama’ kadar gelmesi sebebiyle bir süreliğine Şili’ye gitmiştim yaşamaya ve çalışmaya. 6 ay 1 sene kalırım heralde diyordum, 7 ay sonunda geri döndüm. geri döndüğümde ‘temelli mi döndün’ diye soranlara ‘ben bina mıyım ki benim temelim olsun’ diye cevap veriyordum. bu cevabıma çok benzer ecnebice bir söz var bir de ‘if you don’t like where you are, move, you’re not a tree’ minvalinde (yani olduğunuz yerden memnun değilseniz hareket edin, ağaç değilsiniz ya diyor yazar)

ağaç değiliz evet ama kök salmak gerekiyor bazen. yaşlanmak değil artık bu şekilde düşünmeme sebep olan, hala ayın 2 haftası ‘keşfetmeye’ gidiyorum bir yerlere, duramıyorum aslında yerimde. ama köklendiğim yer istanbul ve burada bir evim, ailem, arkadaşlarım olması bana ‘güven’ veriyor, son zamanlarda bunu farkettim. ayak bağı olabilen ‘şeylere’ fazla bağlı olmamaya çalışıyorum hep, ama üç beş anı ve insanı evinde hissettirecek eşyalar da olmazsa o dengemizi sağlayan köklenme hissi tümden kayboluyor.

geçtiğimiz haftanın bir bölümünde, onca ‘yeniden taşınma’ telaşı arasında bu hafta başlayacak bir yoga, pranayama ve detoks maratonunun ön hazırlık detoksunu yaptım. sabahları yulaflı müsli, sonra iki öğün lahana çorbası içmeli bir ön hazırlık detoksu bu. mutfakta yer olmadığı için soğanı kucağımda merdivende doğradım falan. öyle karmaşıktı durumlar.

evde detoksun ardından sıra zihin, beden ve duygusal düzeyde detoksa geldi ve 1 haftalık ön hazırlıktan sonra maraton başladı:

nasıl bir şey bu maraton onu anlatayım önce. Nisan ayı, ilk bahar gümbür gümbür gelirken, tüm kadın, moda, dekorasyon dergileri her sene başlarlar ‘detoks’ türküsünü okumaya. dolabınızda detoks, eski kıyafetleri atın yenilere yer açın, cildinizi şöyle yapın, şunları şunları yiyin, 5 günde 105 kilo verin’ler havada uçuşur. he bu maraton öyle bir şey değil işte. bir kere amacı kilo vermek değil. evet bir bahar temizliği söz konusu, ve bu temizlik sonucunda fazlalıklarınız da gidiyor, çünkü bahar doğanın da ‘detoks’ yaptığı zaman aslında, kendimizi doğaya uyumlamakta hiçbir sakınca yok, ama sadece fiziksel düşünmemek lazım bunu. fiziksel kısmıysa vücuttan su atıp 2 kilo vermekten çok daha derin düşünmek lazım.

bu maratonun amacı duygusal, fiziksel ve enerji olarak istenmeyenleri uzaklaştırmak. 6 gün boyunca vücudu derinlemesine temizleyecek besinlerle beslenirken, her sabah 7’den 8 buçuğa, yoga pozları yani asanalar, pranayama yani nefes çalışmaları, kriyalar, yani uzun süre tekrarlanan pozlar ve meditasyon yaparak fiziksel ve duygusal olarak istenmeyen ne varsa atıyoruz dışarı. her gün beslendiğimiz gibi beslenmediğimiz, her zaman yaptığımızdan daha derin bir yoga yaptığımız bu süreçte aslında o çok ünlü konfor alanından da çıkmış oluyoruz. günlerce lahana çorbası içmek, ya da ‘sevmediğimiz’ bir pozda uzun uzun kalmak buna güzel bir örnek. zaten eğer değişim istiyorsak konfor alanımızdan çıkmamız şart sözünü sık sık tekrar ediyor hocam Stephanie.

bu maraton boyunca çakralar üzerinde çalışıyoruz ve tıpkı bir bina inşa eder gibi kök çakradan başlıyoruz Pazartesi. kök çakranın, atalarımız, köklerimiz, güvende hissetmek, barınmak ve ev ile ilişkilendiğini ve bu çakradaki dengesizliğin insanın merkezinden çıkarabildiğini öğrenince, şu bahsettiğim ‘evsiz’ geçen 2 hafta neden dağıldığımı, neden toplantılarımı unuttuğumu, yorgun ve bitkin hissettiğimi de anlamış bulunuyorum. ve yine Pazar gününe dönersek tıpkı Defne hocanın söylediği gibi köklerini bilmenin getirdiği aidiyet hissi kavramı daha da oturuyor kafamda.

kök çakra toprakla, dünyayla ilişkimizi, bir yandan da en temel ihtiyaçlarımız ve içine doğduğumuz aile gibi değiştiremeyeceğimiz gerçekler, dolayısıyla kabullenme ile ilişkili.

Salı günü üzerinde durduğumuz ikinci çakra ise yaratıcılıkla, yaratmakla, doğurganlıkla, hayat vermeyle, tutkuyla ve cinsel enerjiyle ilişkilendiriliyor. Bu çakranın yer aldığı kalça bölgesinde çok fazla duygu da biriktiriyoruz. yoga derslerinde kalça açıcılarda hep öfkelenirim ben içten içe. (bazılarına gülme gelir mesela) gerçekten de öfkeyi burada biriktiriyormuşuz ve bir de hırsı. çok da yapıcı olmayan, birilerini manipüle ettiğin bir hırs bu çakradaki dengesizlik sonucu ortaya çıkabilirmiş.

Salı günü, ikinci çakraya odaklanan dersten sonra, bu hafta yiyeceğimiz kitchari’yi hazırladım. Kitchari maş fasülyesi, basmati pirinci ve daal’ın çeşitli sebzeler, tohumlar, baharatlar ve ghee denen hayvansal yağ ile wok’ta pilav gibi hazırlanmasıymış. Sebze, tohum, baharat seçimi size kaldığından çok esneksiniz. alışveriş yapmadan önce internetten birkaç tarif baktım, sonra gidip detoks etkisi en yüksek olan baharatlardan ve sebzelerden alıp evde tamamen doğaçlama bir şekilde, bazen tadını bile bilmediğim baharatları karıştırarak kendi kitcharimi yarattım. sarımsaklı, soğanlı, zencefilli, kimyonlu bu karışıma tarçını koyarken “yok şu an abarttım ve kesin berbat bir şey olacak” diye düşünürken sonuç baya sürpriz oldu. yaratıcılığıma güvenmem iyi olmuş, çünkü acayip lezzetli bir kitchari yapmış oldum:) (Edit: tarifi için buraya tıklayın)

kitchari-detoks-tarif-zayiflama

Çarşamba gününün odak noktası üçüncü çakra, aksiyonla, ‘commitment’la, hayalini kurduğumuz şeyleri hayata geçirme gücüyle, iyi egoyla, başarıyla ilgiliymiş. başarısızlık korkusu, yargılanma korkusu ise bu çakranın dengesiz olma durumunda ortaya çıkan olumsuz hisler haliyle. benim en kapalı çakramın bu olduğunu düşünüyorum. üzerine çalışmam gerek.

bir hafta hazırlık detoksu üstüne, 3 gün boyunca yoğun pranayama, asana, yeni diyet ve bir de özellikle üşüncü gün yaptığımız detoks etkisi olan çevrilme hareketleri ile ortaya çıkan toksinler gerçekten de insana yorgun hissettiriyor. Bolca su içmek ve terlemek gerekiyor

kalp çakrasına odaklanan dördüncü gün sabahı gerçekten tükenmiş bir halde çıksam da matın üzerine, hem enerji veren nefes egzersizleri hem de kalp açıcıların ve arkaya eğilmelerin ‘espresso shot’ etkisiyle kendime gelmem kısa sürüyor. hocalık eğitiminde şeyma o kadar güzel anlatmıştı ki kalp çakrasını, birşeyleri kalpten yapmayı, kalbi açmanın ne demek olduğunu, o zamandan beri kalp çakrası dünyevi ile ruhani arasındaki köprü oluşundan ve bir de çok sevdiğim bir poz grubuyla (arkaya eğilmeler) ilişkili olduğundan benim için oldukça anlam ifade ediyor.

günler ilerledikçe bu programa iyi ki başladım diyorum. sanki giderek taşlar yerine oturuyor. kendimle ilgili fiziksel, enerjetik ve psikolojik düzeyde yaptığım keşiflere, sabah erken uyanmanın verdiği mutluluk ve bir de toksinlerin atılmasıyla gelen zindelik eklenince ‘detoks dediğin böyle olur’ diyorum. maratonun 2 günü kaldı. iletişimle ilişkili boğaz çakrasından sonra son gün üçüncü göz ve crown çakrayı da elden geçirip bahara mis gibi başlayacağıma inanıyorum.

dipnot: yazıda sözü geçen bircher müsli, -pek tavsiye etmiyorum ama- lahana çorbası ve kendi versiyonum olan kitchari’nin tariflerini de çok yakında paylaşacağım

cizenbayan-bircher-musli

dipnot 2: yine yazıda sözü geçen, hani o leziz, duru bir su gibi akıp giden yoga tarihi anlatımını yapan Defne Suman ile bu sabah, aynı zamanda Yoga dersi de verdiği LiT’te kahvaltı edip tanışma şansı buldum. Bir süredir blog yazılarını hayranlıkla takip ediyordum. O yazıların arkasında başka türlü biri olamazdı zaten ama kendine hayran bırakacak şekilde içten, bilgili, hoşsohbet bir insanmış sevgili Defne Hoca. Muhabbetimiz de sular gibi aktı, sanki yıllardır tanışıyormuş gibi samimi. Saklambaç ve Mavi Orman kitaplarını imzalamış bana. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Bu gece Saklambaç’tan başlıyorum okumaya.

defne-suman-saklambac-mavi-orman-roman-yazar-yoga

e o zaman dipnot 3: Lit, Karaköy Bankalar Caddesi’nde alt katı cafe üst katı yoga stüdyosu olan bir mekan. Sanırım öyle drop in dersleri yok da hocaların sınıflarına kayıt olmanız gerekiyor. Mesela Defne Hoca 3 aylık kurslar açıyor. Alt kattaki cafe’de sabahları kahvaltı var. Öğlenleri ise çok leziz ve sağlıklı sebze yemekleri çıkıyor. Bir öğlen denenebilir.

karakoy-lit-cafe-vegan-yemek-saglikli-fit-yoga

dipnot 4: Stephanie benim Kanyon Mars Athletic’deki yoga hocalarımdan biri ve ben kendisine hayranım. Ben yogaya Eylül’de yeni başladım ama sanırım her sene böyle bir detoks programı açıyormuş. Dersler mac’de oluyor ama üye olmayan da gelebiliyor. Bu arada bugün instagram’da bir takipçim yazdı AVM, yoga ve detoks kelimeleri aynı cümlede çok acayip duruyor diye. Ben de öyle düşünüyordum aslında ilk başta ama hem trafikle uğraşmadan metroyla evimden rahatça kalkıp gidiyorum Kanyon’a. Benim yoga için geldiğim sabah ve öğlen saatlerinde, akşamları karınca yuvasına dönen ve insanların spordan çok networking yapmasıyla ünlü o spor salonu huzurlu sakin bir yer oluyor. Soyunma odasında meme memeye giyindiğin yoga merkezlerinden çok daha konforlu ve aylığı da daha ucuza geliyor. Şehirde hayatı hacklemek gerekiyor biraz da. Kanyon’da yoga benim için öyle bir şey işte :) Zaten matın üstüne çıkıp gözlerini kapadıktan sonra kendinle baş başasın. Stüdyolar zemin katta ve yeşil bahçe görüyor, hiç de fena değil :)

kanyon-mac-seyma-ozcan-yoga

vallahi son dipnot: mac’deki bir diğer süper hocam (aynı zamanda hocalık eğitimindeki de hocam) arkadaşım süper insan şeyma bu cumartesi çakraları ve yaşam enerjisini anlatacağı bir workshop verecek. bence kaçırmayın. ayrıntılar için tıklayın.

]]>
http://www.cizenbayan.com/blog/gercek-anlamda-bahar-detoksu/feed/ 1
instagram’ın en ilham veren yogileri http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/instagramin-en-ilham-veren-yogileri/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/instagramin-en-ilham-veren-yogileri/#comments Wed, 11 Feb 2015 16:12:21 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=5252 Bu aralar en sevdiğim sosyal ağ instagram ve neredeyse ilgimi çeken her konuda görsel ilham aldığım müthiş bir kaynak. Dünyanın her yerinden yetenekli insanları resmen parmağınızın ucuna getiren bir uygulama. Bugün ne giysem, nerde ne yesem, şuraya gittiğimde nereleri gezsem gibi konunlarda bu aralar ilk baktığım yer instagram oluyor. Bildiğiniz gibi son günlerde yoga’ya da iyice sardım ve hatta eğitmenlik eğitiminde yolu yarıladım. instagram’ı yoga pozları, akışları için ilham almak için de kullanıyorum. Bana ilham veren instagram yogi’lerini sizlerle de paylaşmak istedim!

Ashley Galvin

Özellikle giydikleri ve poz verdiği yerlerle diğer instoşçulardan bir adım önde benim için Ashley Galvin. Çok ünlü değil ama fotoğraf kalitesini göz önünde bulundurarak kendisini ilk sıraya aldım. Codyapp’de acro yoga dersleri veriyor bir yandan.

ashley-galvin

Kerri Verna (Beach Yoga Girl) 

Bir alt sırada yer alan kinoyoga ile her ay çeşitli challange’lara host’luk eden beachyogagirl, hareketlere giriş çıkışları da gösteren bolca video paylaşıyor. kinoyoga hareketlerin advanced versiyonlarını gösterirken, beachyogagirl aynı hareketlerin daha kolay / başlangıç seviyesi varyasyonlarını paylaşıyor. Aynı zamanda Florida’da haftanın 3 günü plajda halka açık yoga dersleri veriyor, seyahat ederek workshop’lar düzenliyor ve dünyanın dört bir yanından öğrencilerini yoga retreat’lerine götürüyor.

beachyogagirl

Kino MacGregor

beachyogagirl ile birlikte her ay çeşitli yoga challange’ları düzenleyen kino, kerri’nin başlangıç seviyesinde yaptığı pozların ileri seviye varyasyonlarıyla ‘oha ona nasıl yaptı ki şimdi’ dedirtiyor. Hindistan aşığı, yıl içinde Hindistan’da ve dünyanın farklı lokasyonlarında çeşitli kurslar düzenliyor, codyapp’de aylık tematik dersler veriyor. Henüz onun yaptıklarını yapacak seviyede olmasak da yoga felsefesi üzerine yazılarını okumak ve pozlara girerkenki rahat yüz ifadesini görmek ilham veriyor.

kinoyoga

Cuchira 

Yogance yani yoga + dance yani yoga pozlarının dans gibi bir akışla birbirine dönüştüğü tarzın yaratıcısı olan Cuchira instagram’dan enteresan pozlar, akışlar ve çok çok ilham verici yazılar paylaşıyor. Özellikle kendin olmak, orijinal olmakla ilgili söylediklerine kulak vermek gerek. Yoga pozlarıyla dans ettiği video’ları ve son zamanlarda çiftler için yarattığı koreografileri de muazzam.

cuchira

Laura Sykora

1 milyon takipçisiyle instagram yogileri arasında ipi göğüsleyen isim kendisi. Minik kızıyla yaptığı yoga pozları görülmeye değer. Bir de tüm bunların yanında yapabildikleri ve fiziğiyle de genç annelere ilham olacak cinsten.

laura-sykora

Megan Joy (shadesofjoy.co)

Dubai’de yaşayan 22 yaşındaki Megan’ın yoga temalı fotoğrafları insanı gaza getiriyor, çalışmaya teşvik ediyor.

shadesofjoy

Tara Stiles 

Modelken yoga ile tanışıp yoga öğretmeni olup, NY’da Strala Yoga’yı kurup şuan hayatına sponsorluklar, videolar falan derken yoga ile iç içe bir şekilde devam ediyor. Yoga Journal ile birlikte hazırladıkları öğretici videoları da var.

tara-stiles

Erica Tenggara

Singapur’lu yoga öğretmeni Erica çok güzel lokasyonlarda çok güzel pozlara giriyor, ilham veriyor.

erica-tenggara-yoga

Mother Approves

Caitlyn 22 yaşında ve şirin mi şirin bir oğlu var. Yoga konusundaki istikrarı, hayata bakışı, pozitif sözleriyle takip etmesi çok keyifli ütopik bir profil çiziyor.

mother-approves-instagram-yogini

 

Casa Colibri

Aşırı güzel taytları, gypsy-bohem tarzı, yüzüne yansımış iç güzelliği ve ‘bunu çok çalışıp ben de yapacağım’ dedirten pozlarıyla en keyifle takip ettiğim yoginilerden Austin’li Steph!

casa-colibri-instagram-yogini-yogi-yoga

 

Yogaflor 

Buenos Aires’li yoga öğretmeni Florencia’nın gelişimini izlemek de, anlattığı pozları denemek de ilham verici. Pozitif enerjisini km’lerce öteye ulaştırabilenlerden o da

yogaflor-instagram-yogi-yogini-buenos-aires

Türk insta-yogi’ler

Mey Elbi

Aynı zamanda hocalık eğitiminden hocam olan sevgili mey, pozların anlamlarını anlatıyor, ilham verici sözler paylaşıyor. Takip edilmeli :)

mey-elbi

Sevil Sert

instagram’da the girl in love with yoga adresinde paylaşım yapan yoga öğretmeni Sevil Türkiye’de bir yoga challange’ı host ediyor. Her gün challange’ın gerektirdiği poza giriş ve düzeltmeleri uzun uzun anlattığı için kesinlikle takip etmeye değer.

thegirlinlovewithyoga

Özlem (evesene)

Dubai’de yaşayan Özlem instagram’da ilk takip ettiğim yogi’lerden biri. Çok içten biri. Bolca ileri seviye poz paylaşıyor, hem Türkçe hem İngilizce açıklamalar yazıyor ve kendisinden özel olarak bir poz isterseniz çekip yollayacak kadar da ilgili ve cici bir insan. Hem ilham hem de güzel fotoğraflar için takipteyim!

ozlem-evesene-yoga

Gülçin Özsoy 

Yoga Journal Türkiye’de editör, uluslararası yoga topluluğu All You Can Yoga elçisi olan Gülçin Ankara’da yoga dersleri veriyor.

gulcin-ozsoy

Ateş (anikacmasin)

Bir diğer All You Can Yoga elçimiz Ateş instagram’da anikacmasin adresinde ikamet ediyor. Ankara’da Hatha ve Power yoga dersleri veriyor. Mayıs’ta benim de gideceğim Dream Yoga‘da da dersleri olacak.

anikacmasin-yoga

Yoga giyim markaları

Marka olmasına rağmen oldukça ilham verici içerik paylaşan instagram hesapları da werkshop ve onzie’ye ait :)

Werkshop

Werkshop’un taytlarına hastayım. Özellikle de lovebirds modeline

werkshop

Onzie

Hem paylaşımlar hem de koleksiyonlar takibi hakediyor =)

onzie-yogawear

Bonus: Bi de ben :P

Henüz çiçeği burnunda bir yogini olsam da ara ara yoga paylaşımlarımı eksik etmiyorum=)

cizenbayan-yoga

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/instagramin-en-ilham-veren-yogileri/feed/ 0
terrarium workshop http://www.cizenbayan.com/event/terrarium-workshop-2/ http://www.cizenbayan.com/event/terrarium-workshop-2/#comments Tue, 06 Jan 2015 16:39:50 +0000 http://www.cizenbayan.com/?post_type=event&p=5154 Benim yılbaşı öncesi katıldığım, sizlere de yeni açıklanan tarihleri haber vereceğim diye söz verdiğim terrarium workshop‘u 10 ve 31 Ocak günleri Saat 14:00-16:30 arası, Kalamış’ta Bee Design & Flower Shop’un aşırı şirin atölyesinde gerçekleşecek. Kayıt yaptırmak ve daha fazla bilgi için [email protected]’a bir mail atın. 

terrarium-workshop

]]>
http://www.cizenbayan.com/event/terrarium-workshop-2/feed/ 0
terrarium nasıl yapılır? http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/terrarium-nasil-yapilir/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/terrarium-nasil-yapilir/#comments Mon, 29 Dec 2014 09:45:41 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4978 Bir müddettir instagram’dan ve pinterest’ten hastası olduğum, allahım ne güzel şeyler bunlar dediğim Terrarium’larla sonunda yakından tanıştım. Geçtiğimiz hafta sonu 3 tatlı girişimci arkadaş Gözde, Zeynep ve İrem’in kurmuş olduğu Bee Flower & Design Shop’un aşırı güzel atölyelerinde ve müthiş misafirperverlikleri eşliğinde bir terrarium workshop’una katıldım.

terraryum workshop terraryum yapimi

Terrarium nedir diye soruyorsanız kısaca anlatayım. Terrarium aslında farklı iklimlerden bitkileri alıp kendi iklimimizde yetiştirebileceğimiz bir ortam sağlayan bir ekosistem. Günümüzde çok popülerler çünkü açık ya da kapalı terraryumlar, hem kişiselleştirilebilir olduklarından, hem bakımları kolay olduğundan, hem de çok şık ve sevimli olduklarından bir ev dekorasyonu öğesi haline geldiler. Bu işe merak salanlar öyle güzel öyle ince işler yaptılar ki bu trend dünyaya yayıldı. 

terrarium workshop terrarium workshop

Genellikle cam bir fanusun içine taş, toprak, kum, kaktüs, succulent, yosun, kurutulmuş bitkiler, yapraklar hatta minik figürler konularak ‘tasarlanıyorlar’. Hayal gücünüzün el verdiğince malzemeniz var, yapabilecekleriniz sonsuz. Bu yüzden de kendi terrariumunuzu yapmak çok ama çok zevkli.

bee design and flower shop

Fakat yazının başında da söylediğim gibi bir ekosistem oluşturma durumu söz konusu. Farklı ihtiyaçtaki bitkileri bir arada kullanırken dikkat etmemiz gereken o kadar çok nokta var ki… Sadece şık bir aranjman yapmak yeterli olmuyor haliyle.

ready terrarium

Biz de geçtiğimiz hafta sonu ucundan işin inceliklerini kapalım diye kendi deyimleriyle “yeşili tasarımla buluşturan”, terrarium’lar dışında kolyeler, yaka iğneleri, organizasyonlar için dekoratif öğeler tasarlayan Bee Design & Flower Shop’un Terrarium workshop’una katıldık. Kızıltoprak’da çok sevimli bir evde yer alan atölyeye gittiğimizde 10 kişilik masa ve ihtiyaç duyabileceğimiz tüm malzemeler hazırdı.

homemade terrarium terraryum yapimi

Workshop yeni yıla sayılı günler kala gerçekleştiği için yılbaşı temalı terrarium’lar hazırlayacaktık.  Masada kaktüs ve yosunun yanında bol bol çam yaprakları, kozalaklar, beyaz kum, taşlar ve mini mini noel baba figürlerimiz hazırdı:)

terraryum workshop

terrarium workshop

Ve tabii cam fanuslar, toprağı kullanmak için kürek, kaktüslerimizin üstündeki toprağı temizlememiz için fırça, toprağı bastırmak için bal kaşıkları, ince işçilikler için cımbız, makas, kumu güzel bir şekilde yerleştirmek için pastacılıkta kullanılan krema poşetleri, eldivenler, yani gerçekten ihtiyaç duyabileceğimiz her şey…

terraryum workshop

Kendimizi aslında iç mimar olan ama okurken çevreye, sürdürülebilir mimarlığa çok ilgi duymuş ve sonradan terrarium’da yetiştirebileceğimiz bitkilerle ilgili bilgileri kendi kendine araştırmış öğrenmiş ve sonradan da çok tecrübe edinmiş olan Gözde’nin ellerine teslim ettik. Gözde başladı bize katman katman anlatmaya…Önce drenaj için taşlarımızı yerleştirdik.

diy terrarium

Sonra taşların üstüne kaktüslerimizin yaşayacağı toprağımızı gönlümüzce topoğrafyalar oluşturarak yerleştirdik.

what's a terrarium

Kaktüsümüzü kendi saksısından çıkarıp kökündeki toprağını istediğimiz boyuta getirip istediğimiz yere otuttuk. Sonra da biraz daha toprakla yerini sağlamlaştırdık ve toprağı elimizle bastırdık.

how to make a terrarium

Daha sonra yosunlarımızı yerleştirdik. Ben özellikle yosuna bayıldım. Çimen gibi duruyor. Ancak yosun ve kaktüs çok farklı ortamlar isteyen bitkiler oldukları için dikkat etmek gereken pek çok nokta var.

diy terrarium

Yosunları da yerleştirdikten sonra toprağımızı son kez düzenleyip artık üstünü kumla kapattık. Tüm bu aşamalar sırasında Gözde yapmamız ve dikkat etmemiz gerekenleri tane tane anlattı.

diy terrarrium

Kumdan sonraysa en zevkli bölüm yani Terrarium’u süsleme kısmı başladı. Burada biz yılbaşı teması olduğumuz için çam kozalak şeklinde takıldık ama aslında uçmak serbest. Şu pinterest linkini şuraya bırakayım.

bee design and flower shop terrarium workshop

Elimizdeki malzemeler olan çamlar, kozalaklar, adaçayları, küçük taşlar, odun parçalarıyla herkes kendi dünyasını yarattı. Çok eğlenceli terrarium’lar çıktı ortaya.

terrarium workshop

Arada mola verip mis gibi tarçınlı çay ve kahve yanında el yapımı mozaik pasta götürdüğümüzü de belirtmeden edemeyeceğim. Ev sahipleri çok şeker, çok yardımcı ve ilgili. 2 buçuk saatlik workshop’un sonunda uzun vadede nasıl bakacağınızı bile size uzun uzun anlattıkları bir terrarium’unuz oluyor.

terrarium

Bir sonraki Workshop’ları ne zaman henüz belli değil ama bu 3 güzel insanı Facebook sayfalarından takipte olabilirsiniz. Ben workshop’la uğraşamam diyenler için hazır terrarium’lar,  kendi terrarium’unu yapmak isteyenler için terrarium kitleri, onun dışında bitkilerin baş rolü çaldığı pek çok tasarım ürünü yakında açılacak internet sayfaları üzerinden satışta olacakmış.

Bu minnak da benim terrarium’um :) Nasıl olmuş?

how to make terrarium

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/terrarium-nasil-yapilir/feed/ 1
2014 biterken http://www.cizenbayan.com/blog/ikibinondort-biterken/ http://www.cizenbayan.com/blog/ikibinondort-biterken/#comments Sat, 27 Dec 2014 00:03:32 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4919 Blogu açtığımdan beri 3. kez “yıl sonu yazısı” yazıyorum, o yüzden artık gelenekselleşmiş yıl sonu yazım diyebilirim buna sanırım.

2014 biterken koca bir yılı hatırlamak, hatta önceki senelerde yazdığım “2012 biterken ve “2013 biterken” yazılarına geri dönüp bakmak; bütün seneyi gözden geçirirken 2 senedir bu zamanlar yaptığım durum değerlendirmelerini okumak, geçmişte neleri ‘başarı’ olarak gördüğümü, bir sonraki seneden beklediklerimi hatırlamak ve belki de hayal ettiklerimin yanına tik atmak ya da artık benim için o kadar da önemli olmayan istekleri görmek çok güzel bir duygu. Kesinlikle size de böyle bir liste yapmanızı, 2014’te şükran duyduklarınızı, başardıklarınızı ve 2015’ten beklediklerinizi yazmanızı tavsiye ederim.

gulyabani bayrami ecemen

Gelelim benim 2014 biterken yazıma :)

Şimdi geçmiş yazılara dönüp bakınca farkettim ki 2 senedir bu yazılara ‘bu sene kilo aldım’ ya da ‘bu sene kilo verdim’ diye başlamışım. Bu sene ise ‘kilo alıp vermeyi kafaya takmamayı öğrendim’ diyebilirim öyleyse. Fiziksel görünümümle ilgili bir durum listenin başına koyacağım bir şey değil artık. İnsan hayatında kilo alıp veriyor. Bir ara baya takılıyordum bu duruma takıldıkça da daha kötüye gidiyordu. Halbuki önemli olan dengeli ve sağlıklı olmak. Kafaya takmayı, diyet yapmayı bıraktığım an rahatlamışım aslında. Bu sene de kilo aldım elbet, sonra düzenimi oturtunca da istediğim şekle şemale geldim. Ama en önemlisinin kendimi olduğum gibi sevmenin önemini çözmeye başlamışım sanırım bu sene:) Bu uzun bir yol. Ne mutlu!

elif tanverdi cizenbayan

Nasıl göründüğümden çok nasıl hissettiğime odaklandım biraz da. Mesela kola denen şeyi, ki çok içmezdim zaten, tamamen hayatımdan çıkardım. Paketlenmiş, gdo’lu, doğal olmayan gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmaya başladım. Yai temizliğe içten başladım. Hayatımda ilk kez detoks yaptım. 3 gün boyunca sadece posasız meyve suyuyla beslendim. İlk detoks deneyimime buradan göz atabilirsiniz. 3 ay sonra yaptığım 2. detoks hem vücudumda bu kez daha az toksin olduğundan hem de tecrübe kazandığımdan çoook rahat geçti. İçten temizlik hissi bambaşka.

juico juice cleanse

2012’de de 2013’de de bir sonraki yıldan yeni dövmeler istemişim. Bu sene 3 yeni dövmem daha oldu. Tik atalım. √ Her sene olduğu gibi daha çok müzik, seyahat ve festival dilemişim kendime. E sanırım bunun da yanına tik atabiliriz. √

sziget ecemen cizenbayan

Ben bu senenin başında çok küçüklükten beri hayalini kurduğum bir şeyi gerçekleştirdim. Güney Amerika’ya gittim! Nedendir bilinmez daha adımımı atmadan hastası olduğum bir ülke olan Şili’ye yaşamaya gittim Ocak ayında. Hayalini bile kuramayacağım bir senaryo ile hem de. Hikayesini buradan okuyabilirsiniz. Mimarlığı özledim yazmışım 2012 yazımda. Santiago’da Iragüen & Vinuela ve Del Rio Arquitectos gibi harika mimarlık ofislerinde çalıştım.

cizenbayan-mimar

İlk kez yaz mevsiminde doğum günü kutladım. 7 ay boyunca kış yaşamadım. Dünyanın en içten en güzel gülen insanlarıyla arkadaş oldum ve kısacık zamanda ailem oldular.

caro cizo

Santiago’da ev tuttum ve neredeyse sıfırdan bir hayat kurdum kendime orada. Sağlam dostluklar, yeni arkadaşlar edindim. İspanyolca biliyorum diye gittim ama bambaşka bir dil olan Şili İspanyolcası’nı da öğrendim. İşe bisikletle gidip gelmek gibi bir hayalim vardı. 3 aylığına da olsa onu da gerçekleştirdim.

friends

Güney Amerika’da sadece çalışmadım. Arjantin’de Buenos Aires’i, Şili’de Santiago, Valparaiso, Vina del Mar, İquique ve San Pedro de Atacama’yı; Peru’da Arequipa, Cusco, Calca ve Machu Picchu’yu, Bolivya’da Isla Del Sol, La Paz ve Salar de Uyuni’yi gezdim. 35 gün boyunca sırt çantamla, upuzun otobüs yolculuklarıyla tek başıma seyahat ederken kaç milyonda bir ihtimallerle ne hayatlarla kesişti yolum, hiç bilmediğim alemlere daldım.

salar de uyuni

Çok yol yürüdüm, Bolivya’da death road’dan bisikletle aşağıya indim, Atacama Çölü’nde sandboard yaptım, tuzdan batamadığım göllerde yüzdüm, ay vadisinde yürüdüm, kanyonlara gittim, termal sulara girdim, asma köprülerden geçtim, lamalar, akbabalar gördüm, yerel yemekler, içecekler denedim. Benim pusulam, rehberim, fotoğraf makinam olan cep telefonumu bu yolculuk esnasında baya pis bir tuvalete düşürdüm, çalışmaya devam ettiği için şükrettim. Seyahatin başında kaldığım hostelde trekking montumu unuttum. Machu Picchu yollarında donuma kadar ıslandım. Montu Santiago’ya dönünce hostelde tanıştığım bir çocuktan geri aldım. İnsanlara ve en çok da şansıma güvendim.

cizenbayan-ay-vadisi

Peru’da, Machu Picchu’dan önce bir ara durak olsun diye Kutsal Vadi’de ‘deki “arkadaşlarımın arkadaşlarının” evine  2 günlüğüne gidip 3 hafta kaldım. İnanılmaz bir aile hayatının ortasına düştüm. Başka gezginlerle ve kutsal bitkilerle tanışım. Yolculuğa çıkmadan ‘kendimi bulacağım’ diyordum ama nasıl olacağını bilmiyordum. Gerçekten de gerçek üstü tecrübeler yaşadım.

peru ailem

Blog’umun yenilenmesi biraz uzun sürdüğü için tüm bu seyahatlerimi ve tecrübelerimi günü gününe yazamadım. Ama olsun içimden geçenleri yine de kısa kısa olsa da çok sevdiğim instagram hesabımdan, tumblr’dan ordan burdan bir şekilde paylaştım. Güney Amerika maceraları ve rehberleri yazılacak daha. 2015 hedeflerimden… :)

1888489_10151830513411572_1635819291_n

Mayıs ayında ne kadar kalacağımı bilmeden gittiğim Güney Amerika’dan radikal bir kararla Türkiye’ye geri döndüm. Bu sefer başka bir hayalimi gerçekleştirmek, İstanbul’da ilk kez kendi evime çıkıp sevdiğim insanla yaşamak için. Galata’da cici mi cici bir ev tuttuk. Her şeyini kendimiz yaptık. Yavaş yavaş bir hayat kurduk. Sonra da Sofar’a ev sahibi olduk. Bir ara ev çökecek sandım ama çökmedi, her şey çok güzeldi.

nu-park-sofar

Gezi’den sonra internet başka bir şeye dönüşmüştü, hepimizin başka dertleri vardı, artık bitti diyordum ama Türkiye’ye dönünce, hem uzakta olduğum, hem de yenilenmesi biraz uzun sürdüğü için bir süredir çok aktif tutamadığım blog’uma yeniden yazmaya ve projeler yapmaya başladım.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA          Processed with VSCOcam with a5 preset

Türkiye’ye dönmemden birkaç hafta sonra özlediğim herkesle buluşmak hem de yeni evi kutlamak için çok eğlenceli bir ev partisi verdik. Ses sitemleri, barlar falan kuruldu eve, çok eğlendik, hasret giderdik!

10373726_10152055517976572_6393873126944945201_n

2014’te de yine festivalsiz kalmadım. Mart ayında Şili’de Lollapalooza, sonra dönünce İstanbul’da Soundgarden, Chill Out, One Love%100 Fest, Minipax, Midtown Fest, Budapeşte’de Sziget, İngiltere’de Glastonbury‘ye gittim, bol bol müzik dinledim yine bu sene.

Aslında tam bana göre olan bir işe girdim. HighFive Travel‘da görevim yurtdışındaki festival ve konserlere özel paket turlar yapmaktı. Hem seyahat hem müzik benden soruluyordu yani! Ama blog işleri, toplantılar, seyahatler çok yoğun olduğu için ikisine birden yetişemedim ve 2 ay içinde tüm yıllık izinlerim bitince tercihimi blog’umdan yana kullanıp işten ayrılmak zorunda kaldım. 2 aylık ofis tecrübemde aslında bir daha klasik anlamda ofislere dönmek istemediğimi de anlamış oldum. İşte karşımda oturan adamla bile skype’tan konuştuğum bir düzende, yapacaklarımı zamanında yetiştirmeme rağmen neden 9-5 ofiste oturmam gerektiğini bir türlü anlayamadım. Ama olsun, bu arada 2 aycık çalıştığım ofisim Kanyon’a yakın olduğu için burada spora kaydolmuş bulundum ve aslında farkında olmadan hayatımı değiştiren bir adım atmış oldum.

yoga

Kanyon’daki spor merkezi akşamları çoooooooook kalabalık oluyor diye öğlenleri Yoga derslerine girmeye başladım ve uzun lafın kısası burada tanıdığım Yoga hocaları sayesinde Yoga hayatımı değiştirdi / değiştiriyor. Kasım ayında 6 ay sürecek bir Yoga hocalık kursuna başladım. Eğer başarılı olursam Haziran itibariyle Yoga dersleri verebilecek bir sertifikam olacak. Şu an hayatımın en heyecanlı ve aynı zamanda huzurlu şeylerinden biri bu! Bir kendini keşfetme ve kendimden çıkarak olan biteni anlamaya çalışma yolu diyebiliriz buna. Yoga ile tanışma hikayemi buradan okuyabilirsiniz.

yoga-hocalik-egitimi

2 aylık kısacık iş denemesi sona erdikten sonra iyice blog’a odaklandım ve yine çok keyif alarak çok sevdiğim markalarla projeler, işbirlikleri yaptım. H&M’le çok eğlenceli bir festivale hazırlık videosu çektik. Levis ile #liveinlevis yani başka jean’leri giyersin, Levis ile yaşarsın dedik.

cizenbayan x liveinlevis

Çok Gezenler Kulübü’yle Budapeşte sokaklarını avucumuzun içine yazdık, Sziget’te partiledik, Prag’da restoranları, bar ve kahvecileri ezberledik. Philips ile hayata ses kattık. Minipax Festivali için hayalimizdeki festival videosunu çektik. Avrupa’nın en genç parkı olan Vialand’in davetlisi olarak Amsterdam’da Efterling Parkı’nı gezdik. Red Bull Warm Up On Campus Turnesiyle şehir şehir dolaştık. HTC ile Çeşme’de Babylon Soundgarden festivalini boomsound’ladık.

cizenbayan ecemen anlamarama

Almanlar Kazanınca Vestel’in 100 talihlisiyle Berlin ve Hamburg sokaklarını karış karış gezdik.

hamburg

Rocco’lu Gulyabani Bayramı’nda kılıktan kılığa girdik. Akbank Caz Festivali boyunca birbirinden iyi konserler izledik. Sarı Karavan’la Kasım’da Aşk Başkadır dedik ve Roma’nın en romantik noktalarını keşfettik. BeCool App sponsorluğunda İTÜ’de keşfetmek üzerine konuştuk.

sari karavan

Tektekçi, Propaganda, Viento Alaçatı, Hacımemiş Palas davet etti, harika ekibimizle sık sık Çeşme’ye gittik.

mark ferhan audiosoup cizenbayan

Denizli’nin Güney adlı köyünde çok tatlı bir aile şirketi olan Pamukkale şaraplarının bağ bozumuna gittik. Bağ evinde kocaman bir sofrada kocaman bir aile olduk. Lipton vesile oldu Refika Birgül’le birlikte yemek yapma şerefine nail olduk. Armani Si ile bir yılbaşı hikayesini yeniden yazdık.

cizenbayan-armani-si

P&G ve Vogue ile ayakkabıma, kıyafetime, süsüme püsüme değil, düşüncelerime, yapabildiklerime, yani kısaca bana bak dedik. Lenovo’yla hayatı yogaladık. The Away Days’le İstanbul’da, Ankara’da, Çanakkale’de, Eskişehir’de, Londra’da, Brighton ve Bournemouth’ta 10’larca konser verdik.

the away days

Küçük Oteller seçkisiyle Ekim ayında Kelebekler Vadisi’nde senenin son denizine girdiğimiz mis gibi bir hafta sonu geçirdik. Sosyal Medya Ödülleri’nde en iyi blog kategorisinde aday gösterildim. Gittiğim her şehirden instagram takipçilerime kartpostallar attım.

kartpostal

Ayşe Arman ve Bilgi Üniversitesi Röpart dersinden öğrencileriyle, D&R Life’la, Bast Home’la, Instyle Home’la çok keyifli röportajlar yaptık.

ayşe arman cizenbayan röportajı

Bir liseden 2 de üniversiteden 3 tane çok yakın arkadaşım evlendi. Şehir dışındaki işlerim yüzünden ikisinin düğününe gidemedim. Biraz trip yedim ama sonra affedildim :) Sziget festivali’nde Eda ve Taylan’ın şahitliğinde Ecemen’le şakacıktan evlendik. Hazal’la Oğuz bize çok kızdı. Şakacıktan yüzüklerimize el koydular.

fountainhead

Bu sene birazcık ukulele çalmayı öğrendim. İnsanların dans etmek yerine sağa sola ve ellerindeki telefonlarına baktığı, pek çok mekanda sigara içme yasakları delindiği için doğru düzgün nefes alamadığım ve bir de mutsuz insanların enerjisinden yorulduğum İstanbul gece hayatından biraz uzaklaştım ve akşamları evimin tadını çıkardım. Ev partilerinin ardından yapış yapış olsa da salonun yerleri, yaşanmışlık hijyenden öndedir dedim. Bol bol kitap okudum. Yıl sonuna doğru bir mini minnacık simsiyah bir kedinin insanları olduk Oğuz’la. Kiti’yle tanışma hikayemizi buradan okuyabilirsiniz.

cizenbayanin-kedisi

Bu sene pek çok arkadaşımla ilişkim farklı boyutlara geldi, can sıkıcı enerji düşüren kişileri net bir şekilde uzaklaştırdım, canıma can katanları daha da yamacıma aldım. İlk defa erkek arkadaşımla beraber aynı evde yaşadım, yaşıyorum ve uzun zaman sonra biriyle 1 seneden uzun süredir beraberim :) 7 ay başka kıtalarda uzak kaldıktan sonra böyle bir şey yaşamak çok değişik ve güzel geliyor.

elif tanverdi oguz kont

Harika müzikler dinledim yine bu sene, Türkiye’den pek çok süper yerli müzisyenle tanıştım. Yine pek çok tasarımcı ile mail yoluyla ya da minik etkinliklerde tanıştım, fikir ve ilham değiş tokuşları yapıldı. Aklıma pek çok fikir geldi. Bir kısmınını not aldım ve sonra yaptım. Bir kısmınıysa yazmadım ve sonra unuttum.

great ideas notebook

Bu sene facebook cici bir uygulama yapmış ve o sene çok paylaştığımız fotoğrafları bir timeline düzeninde bir sunum haline getirmiş. Geriye dönüp güzel anıları hatırlamak da, insanların bu mini sunumlarına bakmak da benim çok hoşuma gitti. Her sene Aralık ayı facebook statüleri genelde hep ‘öfff 2013 berbattın artık bit ve 2014 gelsin!’ benzeri söylemlerle dolar. Berbat olan yıl değil de bakış açısı gibime geliyor. Her sene iyisiyle ve kötüsüyle geçiyor aslında. Her şeyin tıkırında gittiği bir yıl olabileceği gibi o sene işimizi, sağlığımızı hatta belki de sevdiklerimizi kaybettiğimiz yıl da olabiliyor. Hayat bu. Tek değişmez gerçek her şeyin geçici olduğu zaten. Duygular da, seneler de, hayatlar da başlayacak ve bitecek.

do-more-of-what-makes-you-happy

Madem ki hayattayız, iyi anıları hatırlayalım, anda mutlu olalım ve şükredelim. Çok tatlı bir yoga öğretmenim “teşekkür ettiğinde evrene ‘bana daha fazlasını ver’ dersin” (whenever you say thank you you say more please to the universe) diyor. 2014 sonunda bu sene başımıza gelen güzel şeyleri hatırlayalım, teşekkür ederek 2015’e daha fazlasını daha güzelini isteyerek başlayalım. Özellikle ‘hayat sana güzel’ diyenlerinize benim sırrım bu diyebilirim:) Bol bol ‘ulan ne şanslı kızım’ demek ve teşekkür etmek.

Çocukluğumdan beri olduğu gibi yine aldım kalemi kağıdı elime 2014’te şükran duyduğum olayları ve 2015’ten beklentilerimi yazdım. Size de tavsiye ederim.

 

IMG_0487.JPG

2014’te müteşekkir olduklarım iyi ki dediklerim:
Evim
Oğuz
Yoga
Kiti
Blog’um
Yeni fotoğraf makinem
Okuduğum kitaplar
Seyahatlerim
The Away Days
Arkadaşlarım
Hocalık eğitimi

2015’ten beklediklerim:
Daha çok müzik
Daha çok seyahat
Daha fazla farkındalık
Blog’umu daha düzenli yazabilmek
Sevdiğim işler almaya devam etmek
İyi bir yoga hocası olmak
Ailemle dostlarımla kaliteli vakit geçirebilmek

]]>
http://www.cizenbayan.com/blog/ikibinondort-biterken/feed/ 18
Anne ben yogini oluyorum! http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/anne-ben-yogini-oluyorum/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/anne-ben-yogini-oluyorum/#comments Tue, 02 Dec 2014 19:45:54 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4752 Kasım ayında yepyeni bir yola çıktım. 6 ay sürecek bir Yoga hocalığı kursuna başladım.

Hem Yoga uygulamasını daha iyi öğrenmek, kendi pratiğimi geliştirmek, hem de kimbilir kendimi yeterli hissedersem ders vermek istiyorum. Kendime muhteşem faydası olan bir yola çıkmış olmanın dışında, sadece İstanbul’da da değil, dünyanın her yerinde yapabileceğim bir iş bu aynı zamanda. O yüzden çok heyecanlıyım.

keep-calm-and-carry-om

Yıllarca Pilates yaptım. Çok da severim. Vücudu esneten, uzatan, güçlendiren, incelten, yağ yakan müthiş bir egzersiz sistemi. Bazen ipin ucunu kaçırıp sapıttığımda kısa sürede toparlar beni Pilates. Joseph Pilates’in ruhu şad olsun! Yoga ise daha yeni benim için. Geçen sene (2013) Ekim’de Almanya’ya taşındığımda (İstanbul’da gym lansmanı gibi etkinliklerde bir iki kez yalandan denemenin dışında) denedim ilk kez Yoga’yı. Pilates’e gittiğim yerde Yoga dersleri de vardı, onu da denemek istedim ve ben de böylece Yoga ile tanışmış oldum.

elif-yoga

Yoga bir öğreti, bir felsefe, bir yaşam biçimi. Farklı farklı uygulama tarzları, farklı yorumlamaları var. Yogayla tanıştım demek de çok doğru değil belki bu yüzden. Yani Yoga’yla hala tanışıyorum. O yüzden ilk fiziksel Yoga uygulamamı geçen sene Ekim’de yaptım diyelim. Ve dersin sonunda, dinlenme esnasında gözlerimden yaşlar aktı. Dersin zorluğundan değil, duygu seli manasına. Pilates’te daha önce başıma gelmemiş, yeni bir şey benim için. Çok etkilendim. Daha o ilk derste Yoga’nın başka bir şey olduğunu sezdim, henüz ne olduğunu çözemesem de ağzıma bir parmak bal çalmıştım artık bir kere.

yoga-mati

Pilates kadar sık Yoga’ya gider oldum önce. Pilates’te kazandığım fiziksel esneklik, güç gibi faydalar Yoga’da da var, e bir de dersin başında sonunda yapılan meditasyon sayesinde ruhen, kalben de iyi hissediyorum.

Sonra farklı tarzlarını denemeye başladım. Berlin’de bir Bikram Yoga stüdyosuna gittim. 1.5 saat, 40 derece sıcaklıkta, vücudundan terler damlayarak, her gün 26 hareketin aynı sırayla yapıldığı bir Yoga türü. O zaman da şu bilinç uyandı bende: Bu beden üzerinde ciddi araştırmalar yapılarak keşfedilmiş, her pozun sırasının, süresinin bile önemli olduğu bir şifalanma yöntemi. Bikram Yoga’yı da deneyimledikten sonra Yoga mucizesine karşı ilgim daha da arttı.

çakralar

Batı’da, Amerika’da daha egzersize dayalı, fiziksel yanı; Doğu’da, Hindistan’da ise daha meditatif, spiritüel yanı ağır basan bu öğreti herkes için başka bir şey ifade edebilir. Sadece bu neymiş diye deneyen, ya da sadece spor olsun diye Yoga yapan kişileri de spiritüel tarafına çekebilen bir gücü var Yoga’nın. Dengeleyici, hem ayakları yere basan hem ruhani.

midfulness

Benim için şimdilik ‘bedensel farkındalık yoluyla içimde ve dışımda olan biteni kavramaya’ yarıyor. Geçmişten, gelecek kaygılarından koparıp şimdinin tadını çıkarmama, içimdeki hayat enerjisinden güç bulmama vesile oluyor. Ne sadece fit olmak ne de sadece kafamı boşaltmak için yapıyorum Yoga’yı. İkisinin güzel bir kombinasyonu. Bu dünyadaki evim olan vücuduma iyi bakarken, bir yandan zihnimden uzaklaşıyor, sürekli kafamda evirip çevirdiğim düşüncelerden, günlük hayyataki koşuşturmacalarım ve endişelerimden bir saatlik bir mola sunuyor bana gün içinde. Hayatım boyunca özellikle sportif aktivitelerde (voleybol, masa tenisi, snowboard, pilates) hırslı olan, hareketi en muntazam yapmak isteyen, kendiyle ve insanlarla yarışan benim gibi biri için hırslardan arınmak, zorlamamak, kendine dönmek, yarışmamak yepyeni bir bakış açısı ve sırf bunun için bile minnettarım Yoga’ya.

do-more-of-what-makes-you-happy

Hal böyle olunca bu işin daha derinine inmek istedim. Berlin’den sonra Şili’ve ve sonra Güney Amerika’da seyahat ederken çok fazla Yoga yapma fırsatım olmadı. Ama Türkiye’ye dönünce düzenimi oturttuktan birkaç ay sonra Vinyasa Yoga’ya başladım ve düzenli olarak Yoga yaptım. 1-2 ay sonrasında da yoga hocam Şeyma, Mey hoca ile vercekleri bir eğitmenlik kursundan bahsetti. Ben daha 1 sene önce tanıştım Yoga’yla çok uzun süre yapmadım, yaşım da çok genç değil yine de yapabilir miyim diye endişelerim vardı. Şeyma Hoca kendi de 29 yaşında başlamış Yoga’ya ve çok yüreklendirdi beni (29 yaşından bile küçük görünüyor bu arada Şeyma Hoca hala bu durum daha da yüreklendirdi beni)

mey elbi ile yoga hocalık eğitimi

6 ay boyunca her ay bir hafta sonu, Mey ya da Şeyma hoca ile, Cumartesi, Pazar sabahtan akşama kadar 2 saat Yoga ile başlayıp sonra işin teorisine, felsefesine girdiğimiz dersler yapacağız. Hocalarla bu yoğun hafta sonları dışında, eğitim boyunca haftada en az 2 kere yoga derslerine gitmek, verilen ödevleri, okumaları yapmak ve kursun sonunda bir Yoga kampında artık işin en derinine indikten sonra eğitmenlik sertifikası almak mümkün. (Yukarıdakı fotoğrafta sevgili Mey Hoca, bize Kosha’ları yani katmanları Matruşka bebekler üzerinden anlatıyor:) )

yoga eğitimi

İlk hafta sonunu 2 hafta önce geride bıraktık. Kursta 9 kişiydik. 27 yaş geç mi diyordum ama en genç benmişim. Herkes süper enerjili çok tatlı insanlar. Kız kızayız. İlk hafta sonu Mey Hoca ile başladık. Harika bir öğretmen kendisi. Kurs tam hayal ettiğim gibi geçti. Sadece mekanik bir öğrenme değil bir içselleştirme, kavrama söz konusu. Ben de şimdi bir sonraki hafta sonu buluşmasına kadar bol bol kitap okuyorum, bol bol yoga yapıyorum ve her gün yepyeni şeyler keşfediyorum. Oturup ders çalışıyorum. Yoga pozlarının adlarını, her bir pozun inceliklerini öğreniyorum. Bir yandan yoganın felsefesini, manasını kavramaya çalışıyorum.

herman-hesse-siddharta

Çevremdeki insanlar Yoga’nın üzerimdeki sakinleştirici, tamamlayıcı etkisini gözle görebildiklerini söylüyorlar. Fiziksel olarak başlayan bir iş insanın hayatını dönüştürmeye kadar gidebiliyor. Bu bence bir mucize. Şimdilik durum böyle. Heyecanlı, sadece varması değil yürümesi zevkli bir yol bu! Bakalım bu 6 ay içinde ve sonrasında neler olacak… Kim bilir belki bir gün beraber Yoga yaparız =)

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/anne-ben-yogini-oluyorum/feed/ 6
beCOOL talks: Keşfet! http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/becool-talks-kesfet/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/becool-talks-kesfet/#comments Sun, 30 Nov 2014 14:36:45 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4741 5 Aralık Cuma Günü, Bilişim Teknolojileri Zirvesi kapsamında İTÜ Maçka Kampüsü Mustafa Kemal Amfisi’nde BeCOOL sponsorluğunda, Oben Budak moderatörlüğünde, bendeniz, Hazal Yılmaz, Onur Yüksel ve Ece Çelebioğlu Keşfet teması çerçevesinde konuşacak, sizi dinleyecek, sorularınızı yanıtlayacağız. Birbirini tanıyan, brilikte gezen eğlenen, seyahat eden bir ekip olduğumuz çok keyifli geçeceğine eminim.

Eğer o gün amfide olamayacaksanız, merak ettiğiniz konuları etkinlik öncesi #becooltalks etiketi ile @becoolapp’e tweet atabilirsiniz. Konuşmayı da paylas.com’dan canlı olarak izleyebilirsiniz.

becool talks cizenbayan

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/becool-talks-kesfet/feed/ 0
beCOOL talks: Keşfet http://www.cizenbayan.com/event/becool-talks-kesfet/ http://www.cizenbayan.com/event/becool-talks-kesfet/#comments Sun, 30 Nov 2014 14:28:23 +0000 http://www.cizenbayan.com/?post_type=event&p=4740 becooltalksblogger_instagram-01

5 Aralık Cuma Günü, Bilişim Teknolojileri Zirvesi kapsamında İTÜ Maçka Kampüsü Mustafa Kemal Amfisi’nde BeCOOL sponsorluğunda, Oben Budak moderatörlüğünde, bendeniz, Hazal Yılmaz, Onur Yüksel ve Ece Çelebioğlu Keşfet teması çerçevesinde konuşacak, sizi dinleyecek, sorularınızı yanıtlayacağız. Birbirini tanıyan, brilikte gezen eğlenen, seyahat eden bir ekip olduğumuz çok keyifli geçeceğine eminim. 

Eğer o gün amfide olamayacaksanız, merak ettiğiniz konuları etkinlik öncesi #becooltalks etiketi ile @becoolapp’e tweet atabilirsiniz. Konuşmayı da paylas.com’dan canlı olarak izleyebilirsiniz. 

 

]]>
http://www.cizenbayan.com/event/becool-talks-kesfet/feed/ 0
Bireysellik ve kollektivizm üzerine http://www.cizenbayan.com/blog/bireysellik-ve-kollektivizm-uzerine/ http://www.cizenbayan.com/blog/bireysellik-ve-kollektivizm-uzerine/#comments Sat, 18 Oct 2014 13:23:30 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4531 Demin bir yazı okudum, üç ölüm üç nokta diye, belki denk gelmişsinizdir. Yazının sonunda, hayata tutunmak için bireysel değil kollektif olarak anlamlar yaratmalıyız diyor. Hayatı tekil olarak sevmek üretmeye eğlenmeye çalışmak değil, birlikte bir anlam yaratmaktan bahsediyor. Çok cici bir cümle gibi görünüyor ama bence öyle değil. Kollektivizme inancım kalmadı benim (özellikle de bire bir yaşadığım gezi sürecinden sonra) Kollektivizm kendi yapmaya üşendiği yapamadığı şeyi, onların da yapmayacağını bilerek başkalarından bekleme, karar verememe ve harekete geçememe hali gibi geliyor bana. Ne varsa bireyde var. Birlikten kuvvet doğmuyor bence. Birbirinin kopyası fikirler asıl fikri değersizleştiriyor hatta. “Nasılsa biri yapar ben yapmasam da olur” tam olarak kollektivizmden doğmuş bir kafa bana göre. Bir şeyin doğru yapıldığından emin olmak için kendin yapacaksın. Dolayısıyla şu hayata tutunmak için birilerinin kollektif bir anlam yaratmasını beklemek gerçekçi değil. Herkes kendi içinde mutlu huzurlu olsa dünya nasıl bir yer olurdu bir düşünün.

]]>
http://www.cizenbayan.com/blog/bireysellik-ve-kollektivizm-uzerine/feed/ 3
cizenbayan.com “En İyi Bireysel Blog” kategorisinde aday http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/cizenbayan-com-en-iyi-bireysel-blog-kategorisinde-aday/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/cizenbayan-com-en-iyi-bireysel-blog-kategorisinde-aday/#comments Fri, 17 Oct 2014 11:44:00 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4518 cizenbayan.com Turkcell Superonline Sosyal Medya Ödüllerinde “En İyi Bireysel Blog” kategorisinde aday gösterildi.  bit.ly/cizen linkine tıklayıp FB ile giriş yaparak kolayca oy vermek mümkün. Şimdiden çok teşekkürler!

 

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/cizenbayan-com-en-iyi-bireysel-blog-kategorisinde-aday/feed/ 0
Juice Cleanse ile yenilenin http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/juice-cleanse/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/juice-cleanse/#comments Fri, 26 Sep 2014 07:27:19 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=4423 Juice Cleanse’i ilk kez bir arkadaşımdan duydum. Akşam beraber konsere gidecektik. Önden bizim evde buluştuk. Hemen dolaba 2 tane şişe koydurdu Nisa. Bunlar ne dedim, akşam yemeğim dedi. Detoks yapıyormuş. Şehirde yaşayan ve şehrin yıpratıcı etkilerinin farkında olan herkesin ‘to do’ ya da ‘wish list’indeki detoks kelimesini duyunca radarlarım açılıyor. Neymiş diyorum. Juico diyor. Eğer sizin de radarlarınız açıldıysa, bu yazıda juice cleanse’in ne olduğunu, Juico markasını yaratan Deniz ve Sedef’in hikayesini ve benim ilk juice cleanse deneyimimi, esnasında ve sonrasında neler yaşadığımı okuyacaksınız. Hadi başlayalım!

Biri benim gibi Avusturya Liseli, biri Robert Kolejli, üniversite eğitimini yurt dışında almış, ciddi yıpratıcı işlerde de senelerce çalışmış 2 genç kadın var işin arkasında. Türkiye’de; kendi hayatlarında çok faydasını gördükleri, iyice içine girip, her şeyini öğrenip gerekli tüm sertifikalarını aldıkları bir juice cleanse markası yaratmak için işlerini bırakıp tam zamanlı bu projeye odaklanmışlar. Böyle doğmuş Juico. Türkiye’de, meyve ve sebze sularını cold press yöntemiyle hazırlayan tek cleanse markası.

Siteye girip sıkça sorulan soruları da okuduktan sonra akılda soru kalması mümkün değil zaten ama juice cleanse’i kendim denemeden önce bu iki ilham verici kadınla sohbet etmek hikayeyi onlardan dinlemek istiyorum. Beni kırmıyorlar. Juico’nun, juice cleanse’in ne olduğunu, bu markayı nasıl ve neden kurduklarını, birebir onlardan dinliyorum.

Ekran Resmi 2014-09-18 20.39.11

Amerika’da geç saatlere kadar çalıştığı ve sağlıksız beslendiği yoğun iş hayatı sağlığını bozunca beslenme şeklini kökten değiştirmiş Sedef. İlk kez yaptığı 3 günlük bir juice cleanse’den sonra o kadar süper ve iyi hissetmiş ki düzenli olarak yapmaya başlamış. Hatta işin iyice derinine inerek Beslenme Danışmanlığı Sertifikası almış. 2013 yılında Türkiye’ye dönerek senelerce çalıştığı kurumsal hayatı bırakıp tüm enerjisini, kendi hayatını değiştiren ve geliştiren Juico markasına yöneltmeye hazır görümcesi Deniz ile birlikte ortak iş kurmuşlar. İkisinin de kurumsal hayatta edindikleri tecrübeleri birleşince fıstık gibi bir marka çıkmış ortaya!

İlk başlarda evin mutfağında küçük bir cold press makinasıyla yapıp eşe dosta hazırladıkları Juico’ların ünü kulaktan kulağa yayılmış. Talep artınca evin mutfağı Deniz ve Sedef’e yetmemeye başlamış. Önce bir arkadaşlarının catering şirketindeki mutfakta kendilerine bir tezgah kiralamışlar. Bir süre; güne pazara gidip ham maddeyi satın alıp mutfakta meyve suyu haline getirip şişeleyip, siparişleri arabanın bagajına atıp tek tek adreslere götürdükleri; kısacası supply chain’in bire bir her halkasında yer aldıkları bir tempoda çalıştıktan sonra tam anlamıyla ellerinde büyüttükleri Juico markasını bugüne getirmişler. Bu yüzden de heyecanları sonsuz ve yaptıkları işin her ince ayrıntısına yansıyor.

Ekran Resmi 2014-09-26 10.07.39

Bugün, Seyrantepe’de 11 kişilik Juico ekibi, üretim yerinde incelenip özenle seçilen taptaze meyve ve sebzeleri içinde sindirim sisteminin iyice dinlenmesi amacıyla hiç lif kalmayacak şekilde özel bir yöntemle sıktıktan sonra -şimdilik- İstanbul’un 6 bölgesine, kendini yenilemek isteyenlerin adreslerine servis yapıyorlar. Bir de Deniz ve Sedef kendilerine gelen tüm mailleri, mesajları, soruları yanıtlayıp, detoks boyunca yanınızda oluyorlar.

Bana da hiç sıkılmadan uzun uzun anlattıkları juice cleanse’i, neden detoks yapmamız gerektiğini, hayatımıza nasıl entegre edebileceğimizi ben de sizlere aktarmaya çalışayım.

Juice Cleanse nedir?

Amerika’da büyük şehirlerde doğmuş bir ihtiyaçmış aslında detoks. Düşününce; evet insan vücudunun kendi arınma mekanizması var ama şehir hayatı, hızla yediğimiz kötü gıdalar, hava kirliliği, stres bu mekanizmayı fazla yoruyor ve arada sırada böyle köklü temizliklere ihitiyaç duyuyoruz.

Juice cleanse; insan vücudunun ihtiyacı olan enzim, mineral ve vitaminleri yüksek oranda içeren; arındırma, yenileme gibi faydaları olan taptaze ve çiğ meyve ve sebzelerin cold press yöntemiyle meyve suyu haline getirilip, şişelenip; gün içinde hiçbir katı gıda almaksızın, ana ve ara öğünler yerine sadece bu meyve sularının içilmesi şeklinde yapılıyor. Katı gıdalar tüketmediğimiz bu sürede sindirim sistemi dinlenirken, vücut da toksinlerden arınmaya ve yeniden yapılanmaya odaklanıyor. Hamileler, çocuklar, kalp veya şeker rahatsızlığı olanlar ve meyve sularının içindeki herhangi bir şeye alerjisi olanlar dışında herkes yapabiliyor.

Juice cleanse’i sağlıksız diyetlerle ya da bilinçsizce kulaktan dolma bilgilerle yapılan radikal cleanse’lerle karıştırmamak lazım. Juico gün içinde tüketmeniz gereken cold press yöntemiyle sıkılmış çiğ meyve sebzeleri şişeleyip içmeniz gereken sıraya göre numaralandırarak evinize, iş yerinize teslim ediyor (ya da isterseniz siz de gidip teslim alabilirsiniz)

Ekran Resmi 2014-09-26 10.18.13

Hangi Juico programını kaç gün yapacağınıza siz karar veriyorsunuz. Düğünden önce 3 kilo vermem lazım diyerek yapan da varmış Juico’yu, yalnızca kendi kendine iyi bir şey yapmak için yapan da. 1 günlük de 3 günlük ya da daha uzun detoks yapabilirsiniz. Ben bütün gün bir şey yemeden duramam diyenler, juico’ları tekli satın alıp meyve suyu gibi de tüketebilirler. Tamamen size ve ihtiyacınıza kalmış.

Nasıl ki motivasyonlar değişkense etkileri de kişiden kişiye değişiyor detoksun haliyle. Ancak uyku düzenine, cilde iyi gelmesi, daha dinç ve hafiflemiş hissiyatı beklenebilecek etkiler arasında. Niyeti olanların zararlı alışkanlıklarını bırakmasında da etkisi büyükmüş. Örneğin sigara içen biri detoks yaptığında bu kadar gün içmedim yapabiliyorum diyip daha kolay bırakabiliyormuş. Yine yeme alışkanlıklarını düzenlemenize faydası oluyor. Hem o hafifleme hissiyle hem de bu kadar gün dikkat ettim, zararlı şeyler yemeyeyim artık psikolojik eşiğiyle. Gelelim benim Juice Cleanse deneyimime.

Benim Juice Cleanse deneyimim

Yaz tatili dönüşü annem beni evde zeytinyağlı enginar ile karşılardı. Çok içmişsindir, karaciğerine faydalı diye 1 tencere enginarı bana yedirirdi. Hayatımda şimdiye kadar detoks namına yaptığım tek şey buydu.

Meyve sebze seven, karbonhidratı az tüketmeye çalışan, bolca salata yiyen, ara ara sapıtan, hele hele sporu bıraktığım ya da çok seyahat ettiğim zamanlar sağlıksız beslendiğim için kilo alıp yine düzenli hayata geçince ideal kiloma geri dönen bir yapım var. Ancak bir müddettir ‘insanlık’ olarak ne kadar sağlıksız ve yapay beslendiğimizi farkedip mümkün olduğunca doğal beslenmeye, işlenmiş paketlenmiş gıdaları mümkün olduğunca tüketmemeye başladım. Kilo almayayım motivasyonuyla yapılan ‘dengeli’ beslenmektense, daha ‘sağlıklı’ ve samimi, gerçek bir dengeli beslenmeye evrildi yani durum. Vücuduma sağlıksız, yapay şeyler sokmamaya çalışıyorum.

Sigara kullanmıyorum, black out’lar olacak kadar içtiğim dev bir sarhoşluk deneyiminden sonra bir müddettir içkiye de mesafeliyim, yemeklerle 1 kadehten öteye gitmiyorum.

IMG_7373

Beslenme şeklimi, alışkanlıklarımı da konuştuğumuz sohbetimizden sonra Deniz ve Sedef 3 günlük bir programın bana uygun olacağını söylüyorlar. Gerçi sipariş verdikten sonra, gece değil sabah uçtuğumu öğrendiğim bir Amsterdam seyahati sebebiyle 2.5 gün yapabiliyorum detoksu ama yine de o kadar faydasını görüyorum ki en kısa zamanda tekrar yapacağım.

Yağ, tuz, şeker, beyaz un, kırmızı et gibi besinlerden uzak durduğum hazırlık evresinden sonra ilk detoksuma hazırım.

İstediğiniz gün kadar Juico’yu bir kerede sipariş ediyorsunuz. Juico’lar dolapta 3 gün dayanıyor. Teslimat yaptıkları günlere göre teslim aldığınız şişenin dolapta 3 günden uzun kalmayacağı şekilde size 1 veya daha çok defa teslimat yapıyorlar. Öncesinde ve sonrasında neler yapmanız gerektiğini anlatan samimi bir mail alıyorsunuz. Siparişiniz gelince ilk yapmanız gereken şey hemen paketi açıp şişeleri dolaba yerleştirmek!

1. Gün: URBAN

Birinci gün Urban günü. Sırasıyla Yeşil, Tatlı Sarı, Yeşil, Pembe, Kırmızı, Beyaz içeceğim. (içinde karpuz, çilek olan pembe sadece yazın taze olduğu için urban artık siteden kalkmış durumda)

Güne önerildiği gibi bir bardak limonlu ılık su içerek başlıyorum.

Saat 9:30’da ilk tanıştığım Juico Yeşil oluyor. İçinde ıspanak, maydonoz, kara lahana, limon, salatalık var. Yemyeşil bır sıvı. Sanırım en faydalı Juico oluyor kendisi çünkü her programda bolca var. Tadı fena değil ama bütün şişeyi bitirmesi çok zor.

IMG_2505

Yeşil bittikten sonra hafif bir baş ağrısı ve biraz halsizlik, yorgunluk hissetmeye başlıyorum. Ofisteyim. Baş ağrısı konusunda uyarılmıştım. Bol su içmek lazım. Ancak ben gün ortasına doğru acıkınca baş ağrısı yapacak sanıyordum. Daha ilk Juico’dan baş ağrısı demek bu iksir ciddi anlamda işe yarıyor demek. Çünkü dürüst olmak gerekirse bazen yoğunluktan öğlene kadar birşey yemediğim de oluyor. Bu başka bir şey yani. Açlıktan değil, vücudun bu ilk kez içtiği şeye verdiği tepki olmalı bu baş ağrısının sebebi!

2 saat sonra saat 11:30’da Tatlı Sarı ile tanışıyoruz. İçinde ananas, elma, nane ve su var. Tadı nefis. Limonata gibi! Yeşil’den daha az yoğun olduğu için içmesi de kolay.

IMG_2524

Öğlen Yoga’ya gidiyorum. Juice Cleanse yaparken ağır değil, Yoga, pilates, yürüyüş gibi nispeten hafif sporlar yapılmasında sakınca yok, hatta öneriliyor. (Eğer daha ağır sporlar yapıyorsanız günde 8 şişeden oluşan Active adlı daha çok kalori içeren bir programın mevcut olduğunu da belirteyim bu arada) Ben dynamic Vinyasa yoga yapıyorum bu arada ve bence öyle çok da hafif bir spor değil. Neyse, normale göre bu ders enerjim daha az. Kendimi çok zorlamadan yapmaya çalışıyorum. Sağlam bir şekilde yoruluyorum. Detoks sırasında terlemek iyi, toksinlerin vücuttan çıkması amaç ne de olsa! Mümkünse buhar banyosu falan öneriliyor.

Saat 2 civarı öğle yemeği niyetine ikinci Yeşil beni bekliyor. Yeşili içince feci uyku bastırıyor ve hatta üşümeye başlıyorum. Gözlerim bilgisayarda ama uyudum uyuyacağım. Zaten Deniz ve Sedef’le konuştuğumda en güzel detoks haftasonu evde bol bol dinlenerek yapılıyor demişlerdi. Bugün Cuma, yarını iple çekiyorum:)

Hiç katı bir şey yemememe rağmen normalden de fazla bir boşaltım söz konusu. Şaşkınım. E detoks bu, terleyerek, kusarak, belki sivilce çıkararak, nasıl atması gerekiyorsa atıyor vücut birikmiş toksinleri. Eğer verecek fazla kilonuz varsa, vücudunuz su tutuyorsa en az 1-2 kilo vermeniz garanti.

Processed with VSCOcam with a2 preset

Saat 4 buçuk civarı yaza özel bir Juico olan Pembe var sırada. İyi ki detoksa hemen başlamışım. Çünkü bu yazıyı yazdığım sıralarda Pembe artık Juico web sitesinde yok. İçinde karpuz, çilek, zencefil ve limon olan pembeye, karpuz ve çileğin mevsimi geçince önümüzdeki yaza kadar veda etmişiz meğer. (Bugün yaptığım programın aynısı, ama içinde Pembe yerine Sarı olan başka bir program mevcut bu arada, benim de yarın yapacağım Balanced)

Bu arada Pazar günü akşam sandığım Amsterdam uçağımın sabah olduğunu öğreniyorum. 3. gün detoksumu yapmam neredeyse imkansız. Uçaklardaki sıvı kısıtlamalarını da düşününce 6 tane şişeyi bozulmadan Amsterdam’a götürmem mümkün değil. Evdeki bu leziz ve şifalı karışımlar ziyan olsun asla istemiyorum. Oğuz senin 3. gün içeceğin Juico’ları yarın ben içeyim, Cumartesi evde beraber detoks yapalım diyor.

IMG_2474

Saat 19:30 civarı ben içinde pancar, havuç, elma, zencefil ve limon olan Kırmızı’yı içerken o da yarın başlayacağı detoksa hazırlık olsun diye yağsız, tuzsuz, etsiz, karbonhidratsız bir gıdayla besleniyor: etsiz çiğ köfte:)) (yanımda yedirmiyorum tabii, bütün gün meyve suyu içtiğimden)

Normale göre yorgunum, ama tatlı bir yorgunluk. Saat 9 buçuk civarı içtiğim, gece yatmadan en az iki saat önce içilmesi önerilen proteince zengin ve diğer juicolara göre daha ‘katı’ diyebileceğimiz leziz Beyaz’ın tadına da mideye verdiği rahatlama hissine de bayılıyorum. Vitaminler, enzimler vücutta işlerini yapıyorlar. Gün içinde toplam 1085 kalori aldım ve Yoga yaptım. Saat 12 olmadan gözlerimi kapayıp mışıl mışıl uyuyorum.

IMG_2478

2. Gün: BALANCED

Cumartesi evde dinlenerek detoks keyfi :P Günlerden BALANCED yani Sırasıyla Yeşil, Tatlı Sarı, Yeşil, Sarı, Kırmızı ve Beyaz içeceğim. Tabii aralarda da bol bol su!

Bugün gerçekten ekstra enerjik uyanıyorum. Bu kadar hızlı bir efekt beklemiyordum. Dünün yorgunluğundan eser yok. Atom karınca gibiyim. Erkenden kalkıp evde yapmam gereken ne varsa bir çırpıda yapıyorum. Yeşili bir dikişte bitiriyorum falan. Hiç zorlanmadan (ama hala en az sevdiğim Juico)

IMG_2506

Ben Balanced’a başlıyorum, Oğuz da benim normalde 3. gün yapmam gereken Guru’ya. Aralarındaki tek fark Guru’da akşamki kırmızı yerine de yeşil olması. Yeşili lıkır lıkır içmeyi başarabilen gurular için yani bu program. Gün içinde acıkmıyorum kesinlikle. Vücudum hazırlık evresini doğru bir şekilde yaptığım için hızlıca bu yeni beslenme şekline uyum sağladı sanırım.

11 civarı bu sefer daha az zorlanarak Yoga yapıyorum. Çok enerjik ve hafif hissediyorum.

Ben yeni tanıştığım lezzetli Sarı ve 2. Yeşil’i de sorunsuz içerken Oğuz 2. yeşili içmeye çalışırken kusuyor, ve inanılmaz başı ağrıyor. Sabah benle çok gaz bir şekilde başladığı detoks macerası midesini bastırsın diye yediği tostla son buluyor. Ben de o sırada Kırmızı ile haşır neşirim. Hani içinde pancar olan.

Cumartesi evde sabahtan akşama kadar dövme yaptırırken 2 saatte bir ara verip Juicolarımı içiyorum. Günün en çok beklenen Juico’su protein dolu Beyaz’ı içip, sabah Amsterdam’a gitmek üzere yatıp uyuyorum.

3. Gün: Seferi olduğumdan Guru’dan normal beslenmeye geçiş

Sabah erkenden uyanıyorum. 2 tam gün detoksun ardından kahvaltı edesim katı bir şey yiyesim gelmiyor. Vücudum ciddi anlamda alışmış detoksa. 11 uçağıyla Amsterdam’a gideceğim. Detoksu devam ettiremem ama bir yandan da Oğuz’dan kalan Yeşil, sarı ve beyaz dolapta. Canımın hiç çekmediği katı bir şeyler yemek yerine geçişi yumuşatmak amacıyla saat 8 civarı yeşilin yarısını içiyorum hiç zorlanmadan üstüne de sarının yarısını. Elime beyazı alıp havaalanına gidiyorum.

2 Saat sonra beyazı bitirip biniyorum uçağa. İlk katı yemeğimi uçakta yemem gerekecek (Şu aşağıda görmüş olduğunuz aslında gayet sağlıklı görünen tabak) Her şey aşırı yağlı geliyor, yağlı yiyemiyorum, midem almıyor. Biraz salata ve balık yiyebiliyorum.. Midemi çok zorlamıyorum.

IMG_2555

Fakat halsizim. Belki de proteince beyazı gün ortasında içmek çok da iyi bir fikir değildi bilmiyorum. Amsterdam’a variyoruz. Otelde bir saat uyuduktan sonra dışarı çıkıyorum. Metronun orda kiosktan bir muz alıp şehre iniyorum. Metrodan indiğimde başım dönmeye kalbim hızlı hızlı atmaya başlıyor ve istifra ediyorum. Geçişi pek beceremedim anlaşılan. Web sitesinde yazdığı, siparişten sonra Deniz ve Sedef’in özenle kaleme aldığı detoks öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gerekenlerde yazdığı gibi ilk gün sabah meyve öğlen salata falan hafif beslenmem gerekiyordu. Seferi şartlar fena, ne yapalım. Neyse ki afedersiniz kustuktan sonra rahatlayıp kendime geliyorum. Midem hassas ama ben incelmiş hafiflemiş hissediyorum. Keşke şu 3. günü de hakkını vererek sonrasında da güzel bir geçiş yapabilseydim diyorum. Olsun Juico ile tanıştım ve 1 kısacık günde bile vücuda etkilerini bizat görmüş oldum.

Sonuç:

Herkes kendi hayat tarzına uygun sürede bir Juico programı seçmeli.

Vücudun detoks sırasında ve sonrasında gösterdiği tepkiler herkeste farklı şekilde oluyor.

Önden hazırlığınızı ne kadar iyi yaparsanız o kadar rahat geçiyor detoks. Detoksa başlamadan en az bir iki gün önce kırmızı et, beyaz un, yağ, tuz, şeker gibi gıdalara ara vermek gerekiyor.

Ekran Resmi 2014-09-26 11.09.32

Aynı şekilde detokstan çıkarken de yumuşak bir geçiş yapmak gerekiyor. Katı gıdaya ilk geçişte hafif yiyecekler tercih etmek mideye hemen çok yüklenmemek gerekiyor. İlk gün kahvaltıda meyve öğlen salata şeklinde beslenmek gerekiyor.

Juico’nun bendeki en güzel kazanımı vücuda sağlıksız şeyleri almayı midemin artık kaldırmaması oldu. Gerçekten içim temizlenmiş, arınmış gibi hissediyorum. Muhteşem bir detoks yapıp üstüne Amsterdam’a gitmek pek olmadı gerçi, Retoks yapıo geldim ama bu ilk tecrübe yine de yanıma kar bence. Juico mucizesiyle tanıştım ve en kısa zamanda detoksu hayatıma düzenli bir şekilde adapte edeceğim.

Sonuç olarak eğer vücudunuza bir mola vermek, bizi ayakta tutmak için çok direnen mekanizmaları dinlendirmek, yenilenmek isterseniz kendi hayat tarzınıza uygun bir Juico programıyla juice cleanse’le tanışmanızı tavsiye ediyorum. Hem de mevsim geçişi dönemleri detoksun tam sırası! İncelemek ve sipariş vermek için http://www.juico.com.tr/tr/

Deniz ve Sedef’e hem zaman ayırdıkları hem de bu muhteşem şeyle beni tanıştırdıkları için teşekkürü bir borç bilirim!

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/juice-cleanse/feed/ 0
Ev partisi yapmayı biz biliriz http://www.cizenbayan.com/blog/ev-partisi-yapmayi-biz-biliriz/ http://www.cizenbayan.com/blog/ev-partisi-yapmayi-biz-biliriz/#comments Sun, 01 Jun 2014 22:04:47 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=3373 7 aylık bir Avrupa ve Güney Amerika macerasından sonra yine buradayım. Giderken gündemden uzaklaşmak kaçmak değildi hiç amacım. Çalışmaya, deneyim edinmeye, keşfetmeye diye çıktım yola. Beklediğimden fazlasını buldum, mutlu oldum, sıfırdan başladım, sevdim, sevildim, zorlandım, hayat boyu benimle olacak anılar edindim. Ama gelin görün ki 12bin km uzakta da olsam, Lollapalooza‘da sahnede Arcade Fire varken ben elimde telefonla seçim sonuçlarını takip ediyordum.

Nihayet Mayıs başı, tam da elimdeki bir proje bitmiş yenisine başlayıp başlamama konusunda karar vermeye çalışırken, aman buralara kış geliyor, Mayıs’ta erguvanlar açar şimdi diyerekten kendimi İstanbul’a attım. Gezi’nin yıl dönümü geliyor, Cumhurbaşkanlığı seçimleri var, ülke karışık, dönme dediler dinlemedim. Hepimiz aynı gemideyiz. Yanacaksak beraber yanalım, sokağa çıkıp gurur duyacağımız geleceğimizin mimarı olacaksak da beraber olalım istedim. Sonuçta, işte geldim burdayım.

Geçtiğimiz Perşembe günü, döner dönmez taşındığım evimde hem “ülkeye hoş geldin”, hem “yeni evin hayırlı olsun” gibi anlamlara gelebilecek ama asıl maksadı “uzun zaman oldu görüşelim”, “teras sezonunu açalım”, “iki lafın belini kıralım”, “içelim, dans edelim, hasret giderelim” olan minik bir ev toplaşması düzenledim.

Partiye henüz güneş batmadan terasta başladık. ‘Kısmi’ manzaraya karşı biralarımızı yudumlarken Tektekçi ekibi yavaş yavaş shot’ları servis etmeye başladı. Ortam kalabalıklaştı. Gece yarısına doğru yağmur başladı. Parti terastan salona taşındı. Güzel müzik hiç susmadı. Zaten şok soğuk biraları, iyi müziği, güzel insanları bir araya getirince terasmış, mekanmış bahane, otomatikman güzel bir parti oluyor.

4 kişilik ekibiyle eve gelip bar kurup bütün gece kusursuz servis yapıp giderken de çalıştığı alanı tertemiz bırakan Göçebe Tektekçi ekibine, madem parti veriyorsun müziğe el atalım o zaman diyen Kemal ve Harun’a, cici fotoğraflar yakalayan canım sanatçım Emir Yargın’a, yeni evimdeki ilk partimde beni yalnız bırakmayan, gelip bizimle eğlenen dostlara bin bir teşekkür.

10432287_10203426857007335_1802146271_n 10370530_10203426857047336_711640830_n

 1466175_10151997757506572_4010024394119819691_n 1891197_10151997759006572_6601649050227436600_n 10329304_10151997837161572_5228077965459462182_n 10339682_10151997837221572_3909982556935663373_n 10305331_10151997837316572_8317519168743564553_n 10399445_10151997837781572_2135589561499212423_n 10384113_10151997838536572_3151578745534163261_n 10440258_10152000731891572_7060288167122800848_n 10374510_10152000731976572_7031666966757729088_n 10339665_10152001181276572_5567956993213311605_n 10410585_10152001182956572_3829276620409308324_n 10393669_10152001188386572_8828033917039924308_n 10390342_10152001188541572_7627859791238702871_n

10369722_10151997754156572_1258452655072416990_n 10371654_10151997754286572_3042271070550819842_n 10356398_10151997755231572_878984498062126108_n 10351175_10151997756746572_1585604907936521327_n 10325229_10151997758031572_6919251405908879452_n 10337730_10151997758426572_6532584102658001242_n 10346655_10151997759356572_5356265023761690454_n 10301122_10151997839171572_6749218317510458877_n

Daha fazla fotoğraf için Facebook albümüne de göz atın.

]]>
http://www.cizenbayan.com/blog/ev-partisi-yapmayi-biz-biliriz/feed/ 1
Yaz Gelmeden Şekle Şemale Girmenizi Sağlayacak 9 Yöntem http://www.cizenbayan.com/blog/yaz-gelmeden-sekle-semale-girmenizi-saglayacak-9-yontem/ http://www.cizenbayan.com/blog/yaz-gelmeden-sekle-semale-girmenizi-saglayacak-9-yontem/#comments Thu, 15 May 2014 07:24:11 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=3180 Yaz geliyor da bana mı geliyor demeyin, siz de biliyorsunuz ki hepimize geliyor. Listelist için hazırladığım, hızla gelen yaza gönül rahatlığıyla hoş geldin diyebilmeniz için şekle şemale girmenizi sağlayacak 9 yöntem huzurlarınızda.

Pilates

timthumb.php-3

Alman Joseph Pilates tarafından geliştirilmiş bir egzersiz sistemi olan Pilates’i Plates diye yazma gafletinde bulunursanız yaktığınız kaloriler hanenize geri yazılıyor, aman dikkat. Pilates ile hem yağ yakmak hem de beden olarak küçülmek, incelmek, uzamak ve esnemek mümkün.

Bu egzersiz sisteminde doğru bir şekilde nefes alıp vermek ve çalıştırılmak istenen kaslara yoğunlaşmak çok önemli. Yaparken pek terlemiyorsunuz ve hatta dışardan çok kolay gözüküyor ama o işler öyle olmuyor işte: Her şey içte olup bitiyor. Aletle veya toplarla falan yapılması şart değil. Hiçbir aksesuar olmadan sadece mat üzerinde (hatta o bile yoksa çimende yapın) ya da bant, çember, büyük ya da küçük top gibi aksesuarlar ile yapılabilir.

Bir de makinalı versiyonu var ona da reformer deniyor. Hızlı bir şekilde sonuç almak için düzgün beslenme ile birlikte haftada 3-4 kez 1 saat Pilates yapmanız tavsiye olunur.

Gyrotonic

gyritronic-Cori_split

Gyrotonic henüz Türkiye’de çok bilinmeyen ve çok yerde olmayan, Pilates’in daha ritmik, estetik ve dansa benzeyen hali diyebileceğimiz bir antrenman sistemi. Aletle yapılıyor ve aleti bile estetik. Gyrotonic ile zaman içinde şekle girerken inanılmaz şekilde esnemek mümkün. Gyrotonic’in muciti dansçı ve jimnastikçi Julie Horvart bu sistemi hala geliştiriyor. Bu nedenle mükemmele doğru giden bir egzersiz sistemi denebilir. Doktorlar tarafından hastalara fizik tedavi olarak da öneriliyor.

Crossfit

crossfit

Vücudunuzu yaz için dengeli bir forma sokarken aynı zamanda güçlenip, hızlanıp ve dayanıklılığınızı artıracağınız oldukça zor ve kişinin sürekli kendini aştığı değişken bir antrenman sistemi. Gerçekten zor olduğu için kısa sürede yapmanız yeterlidir, yani çalışan, zamanı az olan kişiler için de oldukça uygun.

Anti Gravity Yoga

Anti-Gravity-Yoga

Tavandan sarkan hamak benzeri iplerle Cirque du Soleil ile Pole Dance karışımı hareketler yaparken hem esnemek, hem bolca kalori yakmak hem de eğlenmek mümkün.

Bikram Yoga

Bikram-Yoga

1 buçuk saat süren Hatha Yoga serisini 40 Derece sıcaklıkta bir odada dersin sonunda havuzdan çıkmış gibi görünecek kadar terleyerek yaptığınız, son derece sağlıklı, ısı sayesinde iyice esneyerek kendi sınırlarınızı zorlamanızı kolaylaştıran, dayanıklılık ve konsantrasyonunuzu artırırken daha doğru nefes almayı öğrendiğiniz ve antioksidan bu Yoga türü ile yaza sağlıklı ve fit girmemeniz mümkün değil.

Koşu

kos

En klasik cardio yöntemi olan koşuyu bir hayat stili haline getirin, spor salonlarında yürüyüş bantları üzerinde değil açık havada arkadaşlarınızla beraber koşun, hem mutlu olun, hem rahatlayın, hem yağ yakarak kilo vermenizi hızlandırın.

Yüzme

deniz-baykal-yuzuyor-2

Düzenli bir şekilde haftada 2-4 gün 1.5 saat. İlk yarım saat ısınma, sonra 15 dakika kol, 15 dakika bacak ve 15 dakika tempolu ve 15 dakika nefes kontrollü esnemeye yönelik bir yüzme antrenmanı ile sıkılaşmak ve forma girmek mümkün.

Diyetler

doktor-oz

Dr. Öz’ün tavsiyeleri, Karatay diyeti, Dukan diyeti, Hollywood diyeti, ünlülerin inanılmaz zayıflama yöntemleri… Yarısından fazlası uydurma binlerce çeşit diyet var. Sağlıksız ve bıraktığınız an size verdiğinizden fazlasını geri aldıran şok diyetlerden uzak durarak, en önemlisi uzun süre devam edebileceğiniz ve kendi hayat stilinize uygun, acayip malzemeler aramanız ya da kibrit kutularıyla ölçüm yapmanız gerekmeyen uygulaması kolay diyetleri tercih ederek fazla kilolarınızı daha hızlı bir şekilde def edebilirsiniz.

Ne yaparsanız yapın, şu altın kuralı unutmayın bonusu:

AoCRVlgCQAACUSS

 

 

]]>
http://www.cizenbayan.com/blog/yaz-gelmeden-sekle-semale-girmenizi-saglayacak-9-yontem/feed/ 0
Kutsal Vadi http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/peru/kutsal-vadi/ http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/peru/kutsal-vadi/#comments Wed, 12 Mar 2014 22:49:52 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=2318 Machu Picchu’yu göreyim diye birkaç günlüğüne geldiğim Peru’da iyileştirme gücü olan Ayahuasca, San Pedro gibi kutsal bitkilerle tanıştım, yola plan yapmadan çıktığım için de bu değişik enerjili muhteşem güzellikteki topraklarda biraz daha uzun süre kalmaya, hem de bu bahaneyle bu ilaçları biraz daha yakından tanımaya karar verdim ve Kutsal Vadi’de tam 2 hafta geçirdim.

Hayatımda bulunduğum yer, sorguladıklarım, isteklerim, beni neyin mutlu edeceğiyle ilgili arayışlarım, hayatın anlamıyla ilgili sorularım, sevgi ve aşkı anlama çabam, inandıklarım, kaçtıkların, yorulduklarım, özlediklerim, aradıklarım, tüm bu kafamdakiler beni, benim haberim olmadan Kutsal Vadi’ye getirmiş meğer, Machu Picchu sadece bir bahaneymiş.

calcafamily

Kutsal Vadi ya da Urubamba Vadisi, Pisac ile Machu Picchu arasında yer alan Urubamba ve Wilkamayu nehirleri arasında kalan ve yerel halkın yaşadığı bir bölge. Göz acıtan güzellikte, yağmurlu sezonda yemyeşil olan dağların arasında birbiri ardına sıralanan neredeyse tüm köy ve kasabalarda İnka kalıntıları yani arkeolojik sit alanları var ve bu toprakların kutsal olduğuna, kendine has bir enerjisi ve iyileştirici bir gücü olduğuna inanılıyor. Şimdi Pisac’dan Machu Picchu’ya doğru sırayla gördüğüm kasabaları biraz anlatayım.

Pisac

Ruhani seremonileri, yoga kampları ile ünlü Pisac, Kutsal Vadi’de gringo‘ların yani yabancıların en yoğunlukla yaşadığı köylerden biri, bu nedenle burada bolca hostel ve Avrupa tarzı cafeler bulunuyor.

Pisac Pazarı

Meydanda yani Plaza de Armas’da incik boncuk, taş, doğal ve antik kumaşlardan rengarenk panço, alpaca yürününden battaniye, halı gibi yerel el yapımı ürünlerin satıldığı çok güzel bir pazar var. Bu Pazar Salı ve Perşembe günleri daha büyük oluyor ve Pazar günleri meydandan taşıp tüm sokaklara yayılıyor. Dikkat her şeyi satın almak isteyebilirsiniz.

Casa de Maria

Burada harika pançolar ve takılar bulabilirsiniz.

casademaria

Pisac Kalıntıları

panaroma

Pisac’da, tarım teraslamasının en güzel örneklerinden birini görebileceğiniz İnka kalıntıları var. Pisac Kalıntıları, Machu Picchu kadar ünlü ve büyük değil ama çok güzel bir arkeolojik sit alanı. Fiyatı Machu Picchu’ya oranla uygun ve tabii ki daha az turist tarafından ziyaret ediliyor, daha sakin. Özellikle manzaralar, dik uçurumun kenarından devam eden heyecanlı merdivenler ve vadiyi iki yandan saran iki nehrin oluşturduğu şelaleler muhteşem güzellikte. Cennet gibi.

Girişi 70sol. (1 Dolar = 2.8 Sol) Pisac’tan collectivo denen dolmuşlarla ya da taksiyle 15-20 dk’da yukarı çıkıp kalıntıları gezmek için 2 saat kadar bir süre ayırıp 1 saatte de yamaca paralel inen yol ve merdivenlerden Plaza de Armas’a yani Pisac’ın içine inmek mümkün. Araçla çıkmak yerine yine aşağıdaki bu kapıdan merdivenleri tırmanarak da çıkabilirsiniz. Taksi buraya 20 Sol’e gidiyor.

Ulrike’s Cafe

ulrikes

Kutsal Vadi’de uzun zaman geçirip canınız Avrupa tarzı yemek ya da bir ortam isterse adresiniz Urike’s. Bu 2 katlı şirin cafe’de hem Pisac ve çevresinden sizin gringo yani yabancılarla tanışabilir hem lezzetli ve sağlıklı yemekler yiyebilir, hem de wifi’den faydalanabilirsiniz.

Sapo’s Lounge

IMG_6382

Bu civarlarda yiyebileceğiniz en lezzetli pizzalar Sapo’s Lounge’da. Yanında İnka Kola tavsiye ederim. Kurbağa şeklindeki fırına göz atmayı ihmal etmeyin.

Pisac Karnavalı

pisackarnaval2

Çok şanslıyım ki 2 Mart tarihinde Pisac karnavalına denk geldim. Calca, Urubamba hatta Cusco gibi civar köy ve şehirlerde de kutlanan bu karnavalda çocuk büyük herkesin elinde sprey şeklinde renkli köpük ve içi su dolu balonlar oluyor ve tüm sokaklarda bir su savaşı oluyor.

pisackarnavali

Çatılardan arabaların üstüne içi su dolu balonlar atılıyor, bir kamyonetin arkasına doluşmuş eli su tabancalı gençler yoldan geçenleri ıslatıyor, herkesin üstü başı ıslak ve köpük.

Bir de civar köylerden gelen yerel halk zaten normalde de giydikleri rengarenk geleneksel kostümlerini daha da süsleyip yerel danslar yapıyorlar. Çok ama çok keyifli.

Sacred Valley Tribe

Ayahuasca / San Pedro

Pisac’da bir Ayahuasca ya da San Pedro seremonisine katılmak isterseniz Sacred Valley Tribe adlı community’yi öneririm. Her Cuma akşamı Diego, her Pazartesi Eduardo adlı şamanla yaklaşık 30 kişilik seremoniler düzenleniyor. Seremoninin düzenlendiği tapınak, bahçesi, seremoni esnasında çalınan müzikler falan çok güzel. Bir de dolunay zamanı daha kalabalık bir seremoni yapılıyor.

diego

Katılmak isterseniz önceden [email protected] adresine İngilizce ya da İspanyolca mail atarak rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Seremoninin düzenlendiği tapınak Pisac’ta Melissa Wasi adlı evde yer alıyor. Pisac’taki bütün taksiler bu evi biliyor ve aşağıdan eve taksi 3-4 Sol civarı tutuyor. Ayahuasca ile ilgili daha ayrıntılı bilgiyi Ayahuasca post’unda okuyabilirsiniz.

Sweat Lodge / Temascal

Bir Lakota geleneği olan Temascal’i yine Sacred Valley Tribe community’si her pazar Royal Inca Hotel’in karşısında, Leticia’nın evinde düzenliyor. Katılmak için Facebook’taki Sacred Valley Spirit Events grubundan takipte olmak gerekiyor. Temascal’i de ayrıca bir post’ta anlatıyorum.

sweatlodge

Calca

IMG_62931

Calca köyü, Kutsal Vadi’de kendisine 2 saat uzaklıktaki Cusco şehri ve ünlü Inka kalintilari Machu Picchu arasında deniz seviyesinden 3000 metre yukarda yer alıyor. Bu yükseklikten dolayı oluşan nefes darlığını (ispanyolca: soroche) önlemenin en iyi yolu coca yaprağı çayı içmek (mate de coca).

Her şeyin aşırı sağlıklı ve taptaze olduğu meyve sebze ve et pazarı (tavuk kafalarının işkembelerin açıkta satılması ve koku biraz garip ama), geleneksel giysili yerel halkı, horozları, koyunları, at, eşek, inek ve cins cins sokak köpekleri, tek katlı kerpiç evleri, kafanı ne yana çevirsen gördüğün yemyeşil ve sisli vadi manzaraları, motordan bozma minik taksileri ile Calca huzurlu, şirin bir köy.

Ben burada, Calca köyünde, kıtayı çok iyi bilen ve kurdukları Vamoss Experience adlı oluşumla kişiye / gruba özel Güney Amerika deneyimleri / seyahatleri planlayan ve dileyene eşlik de eden, benim arkadaşımın arkadaşımın arkadaşı şeklinde tanışıp şuan ailenin bir üyesi gibi hissettiğim 3 ortak Arda, Selin ve Doruk’un muhteşem şirin evlerinde başka gezginlerle birlikte misafir olarak kaldım ve harika zaman geçirdim.

Kutsal bitki seremonilerine, yoga veya meditasyon kamplarına katılmak, Machu Picchu’ya gitmek, diğer ören yerlerini görmek için civardaki ‘turistik’ yerleşim yerlerine göre daha huzurlu ve daha ucuz olan Calca’da kalmak oldukça mantıklı. Ayrıca burada da 10 günlük iletişim kurmadan meditasyon yapılan Vipassana kampına katılmak mümkün.

Urubamba

Urubamba Kutsal Vadi’deki en büyük şehir. Pazarı Calca ve Pisac’ınkinden çok daha büyük ve envai çeşit meyve sebze ve ıvır zıvır satın alıp rengarenk evler sokaklar görmek mümkün. Urubamba’dan Machu Picchu için trene binmek ya da collectivo’larla Ollanta’ya gidip buradan otobüsle Machu Picchu köyü olarak bilinen Aguas Calientes’e yürümek üzere Hidroelektrika’ya ulaşmak veya yine (daha sık olan) trenle direkt olarak Aguas Calientes’e gitmek mümkün.

Kaia

Urubamba’da şirin mi şirin, sağlıklı ve mutlu yemekler yapan, Hint ve Peru mistisizmi sembolleri ile donatılmış bir cafe. Sahibi çok tatlı, güleryüzlü ve güzel bir kadın, iki minik çocuğu etrafa koşturuyor. Bu rengarenk minik kafede 2 3 şarkıda bir mutlaka Bob Marley olmak üzere güzel müzikler çalıyor ve bahçesi acayip keyifli. Aynı zamanda sağdan soldan sarkan el yapımı süslerden, hindistan cevizi yağı, kinoa gibi doğal ürünlerden satın almak da mümkün.

Çılgın Victoria ile San Pedro ve Ayahuasca Keyfi

IMG_7396

İkinci Ayahuasca deneyimimi Urubamba’da, kutsal bitkiler konusunda uzman Amerikalı dünya tatlısı bir şaman olan Victoria ile teke tek gerçekleştirdim. Maksimum 12 kişiyle Ayahuasca ve San Pedro seremonileri yapan, daha küçük gruplarla ya da teke tek süresi tamamen size bağlı detoks ya da konuşmama kampları yapabileceğiniz Victoria’ya ulaşmak, soru sormak için [email protected] adresine mail atın, benden de çok ama çok selam söyleyin.

Ollantaytambo

ollanta

Machu Picchu’ya gitmek için trene ya da otobüse binebileceğiniz bir hub olan Ollantaytambo’da İspanyol işgali sırasında ufak da olsa bir zafer kazanılmış ve İspanyollar bu minik köyü bozamamış; dolayısıyla sokak yapısıyla evleriyle Ollantaytambo ya da kısaca Ollanta İnca’lardan beri en az değişmiş köylerden biri.

Plaza de Armas

Machu Picchu’ya yaklaştıkça turistiklik oranı ve fiyatlar artıyor. Ollanta da bu durumdan nasibini almış. Plaza de Armas hostel ve turistlere hizmet veren cafelerle dolu.

El Sanatları Pazarı

elsanat

Meydandan (Plaza de Armas’dan) Ollantaytambo Kalıntıları’na doğru kıvrılan yokuşu inince panço, halı, takı satın alabileceğiniz dükkanlar başlıyor ve harabelerin girişindeki tamamen hediyelik eşya pazarı kurulmuş olan el sanatları pazarına bağlanıyor. Satıcılar çok cici, sizinle muhabbet ediyor, sorularınızı cevaplıyorlar. Fiyatını sorduğunuz her ürün için sizden önce pazarlığa onlar başlıyorlar.

Hostal Plaza Cafe

hostalplaza

Giriş katı cafe olarak hizmet veren bir hostel. Cafe kısmındakiler inanılmaz yardımsever, wifi çok iyi (deli gibi wifi yazıyorum ama seyahat ederken çok gerekiyor gerçekten) yemekler güzel. Hostel kısmını bilemiyorum.

]]>
http://www.cizenbayan.com/gezenbayan/peru/kutsal-vadi/feed/ 2
Latin Amerika’ya mutlaka gitmeniz için 13 sebep http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/latin-amerikaya-mutlaka-gitmeniz-icin-13-sebep/ http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/latin-amerikaya-mutlaka-gitmeniz-icin-13-sebep/#comments Mon, 03 Feb 2014 23:44:18 +0000 http://www.cizenbayan.com/?p=2351 Yeni Dünya, Amerika kıtasının Latin dilleri konuşulan Orta ve Güney Kısmı ve Karayipler; yani Latin Amerika, doğal güzellikleri, kültürü ve sıcak kanlı insanlarıyla dünyanın her yerinden gezginin hayallerini süsleyen bir coğrafya.
Ülkemizden Latin Amerika’da sadece Buenos Aires ve Sao Paulo’ya direkt uçuş var. Güney Amerika içinde ise charter uçak firmaları bulunmadığından uçuşlar oldukça pahalı. Bu iki şehirden birinden başlayacağınız yolculuğunuzun devamını otobüsle yapmak, göreceğiniz güzellikler ve otobüsün spontane karar vermeye yatkınlığı sebebiyle tercih edilesi.
Bavul yerine sırt çantası ve öyle bir hafta değil belki de aylar sürecek, yeni yerler keşfedeceğiniz, arkadaşlar edineceğiniz bu maceranızda mutlaka görmeniz gereken 13 yer ise şöyle:

Machu Picchu

machu-picchu
Peru
Dünyanın 7 harikasından biri olan antik İnka şehrine otobüsle değil de birkaç gün süren Camino Inca yolundan yürüyerek ulaşmak, coğrafyayı ve doğal güzellikleri algılamak açısından eşsiz bir deneyim.

Salar de Uyuni

salar-de-uyuni
Bolivya
Dünyanın en büyük tuz göllerinden biri olan uçsuz bucaksız Salar de Uyuni ve çevresindeki doğal coğrafi güzellikler görülmeye değerdir. Özellikle gezginlerin beyaz fon ve perspektif sayesinde Pisa Kulesi devirme, güneş tutma tarzı şakalı fotoğraflar çekmesine olanak veren bir yapısı vardır.

İguazu Şelalesi

iguazu-selalesi
Arjantin – Brezilya Sınırı
Brezilya Arjantin sınırında bulunan büyüleyici İguazu şelalesi dünyanın 7 doğal harikasından biri.

Cartagena

cartagena
Kolombiya
Marquez’in en sevdiğim romanlarından Aşk Ve Öbür Cinler’e ev sahipliği yapan Kolombiya’nın masalsı ve tarihi Karayip limanı bugün ülkenin en önemli tatil merkezlerinden biri ve oldukça kaliteli bir gece hayatı var.

Cancun

cancun
Meksika
Bembeyaz kum, yemyeşil berrak bir deniz, palmiyeler, hindistan cevizi, mercan kayalıkları, kısaca dünya üzerinde bir cennet.

Chichen Itza

chichen-itza
Meksika
Yucatan Yarımadası’nda kolonyal dönem öncesi bulunmuş Maya tapınaklarından El Castillo dünyanın 7 harikasından biri.

Valparaiso

valparaiso
Şili
İspanyolca cennet vadi anlamına gelen, Şili’nin Büyük Okyanus’tan dünyaya açılan en önemli limanı; kendine has mimarisi ve rengarenk evleri, tepeleri, füniküleri ile Pablo Neruda ve Jules Verne’in eserlerine konu olmuş Valparaiso mutlaka görülmeli.

La Habana

la-habana
Küba
Bir ülkeye kapitalizm uğramaz, vatandaşları tüketim toplumu haline gelmezse ne olur gidip yerinde görmek lazım

Rio de Jenario

rio-de-jenario
Brezilya
Dünyanın 7 harikasından biri sayılan Kurtarıcı İsa heykeli, İpenama, Copacabana, Prainha, karnaval, ve hatta dünya kupası, daha bir şey söylemeye gerek yok, Rio de Jenario ölmeden mutlaka görülmeli.

El Calafate

el-calafate
Arjantin
Arjantin hep sıcak ülke izlenimi yaratsa da güney kutbuna çok yakın olan Patagonya bölgesindeki El Calafate, yaz kış erimeyen Perito Moreno buzulu, şirin mi şirin penguenleri, inanılmaz güzellikteki manzaralarıyla ülkenin en turistik yerlerinden.

El Nicho

el-nicho
Küba
Burası gerçek mi bilmiyorum gidip görmeden de inanmayacağım.

Atacama Çölü

atacama-colu
Şili
Şili’nin kuzeyinde yer alan dünyanın en kurak çölü olarak bilinen Atacama çevresinde hiç elektrik olmadığı için gece yıldızlar büyüleyici bir hal alıyor.

Galapagos Adası

galapagos-adasi
Ekvator
Galapagos Adası’nda dev kaplumbağalarla, marine kertenkeleleriyle, deniz aslanlarıyla ve daha bilumum tür hayvanla arkadaş olabilirsiniz. Ada özellikle soyu tükenen hayvan türleri bakımından önemli bir yere sahip.

]]>
http://www.cizenbayan.com/sehir-hayati/latin-amerikaya-mutlaka-gitmeniz-icin-13-sebep/feed/ 0