bu sene okuyup çok sevdiğim kitaplar

2014’ün en sevdiğim albümlerini sıralamıştım. Bir de bu sene çıkmasalar da bu sene okuyup çok ama çok sevdiğim kitapları paylaşmak istedim. Belli bir sırası yok. Varsa sizden de bunu sevdiysen bunu da seversin tarzı önerileri alırım :)

Ayn Rand – Hayatın Kaynağı (The Fountainhead)

Mimar olarak okuması ayrıca keyifli, ama mimar olmayanların da mimarlığı, mimarlıkta etik, doğruluk, dürüstlük, bozulmamışlık, bütünlük kavramlarını çok iyi anlayabilecekleri, bireyselciliği, tutkuyu öne çıkaran, birşey herkes tarafından beğeniliyorsa güzeldir anlayışına tokat gibi cevap veren, biraz uzun ama ilk 30-40 sayfayı atlattıktan sonra inanılmaz sürükleyici bir kitap. Ayn Rand bu kitabı yıllarca hiçbir yayın evine kabul ettirememiş bu arada. Kaderin cilvesi. Okurken günümüz medyasını, basını, Okan Bayülgen’i, Acun’u falan da anlamak mümkün. Kesinlikle tavsiye ederim.

Brandy Melville’den aldığım, çok sevdiğim bir t-shirt’üm var. Üzerinde Ayn Rand’ın The Fountainhead’den alınma şu sözleri yazıyor: the question isn’t who is going to let me it’s who is going to stop me (soru(n) bana kimin izin vereceği değil beni kimin durdurabileceği)

Hermann Hesse – Siddhartha

Nobel ödüllü yazar Hermann Hesse oldukça ‘ince’ bu kitabında lirik bir dille Buddha’nın hayatını, çocukluğundan beri geçtiği yolları anlatıyor. Yazıldığı zaman pek çok insana umut ışığı tutmuş, bir batılı gözüyle doğunun ruhaniliğini anlamamıza yardımcı olan, gözümüzün önünde olan gerçeği kavramamız için çok güzel bir anlatı. Lisedeyken Almancasına göz atmıştım, bu sene de yoga eğitmenlik eğitiminde ödev olarak okudum. Mutlaka okunmalı.

Eckhart Tolle – Şimdinin Gücü (The Power of Now)

Metroda okurken elimle ikiye katlıyordum kapağını saklamak için çünkü tam bir “çok yalnızım beni neden kimse sevmiyor” tarzı bir kişisel gelişim kitabı kapağı var. Kişisel gelişimin adı çıkmış yapacak bir şey yok. Ama hayata bakış açınızı değiştireceğini düşünüyorum bu kitabın, kişisel gelişim buysa, varsın olsun. Sürekli geçmişi kafamızda çevirerek, gelecek hakkında kaygılanarak anda olma hissini, içimizdeki yaşam mucizesini sık sık atlıyoruz ve hatta varlığını unutuyoruz. Şimdinin gücü Eckhart Tolle’nin konferanslarında, seanslarında en çok aldığı soruların derlenmiş hali. En kinik sorular bile var içinde ve Tolle tane tane açıklıyor şimdinin gücünü. Daha huzurlu bir hayat, daha panoramik bir bakış açısı için okumaya değer diye düşünüyorum.

Okurken bazen böyle içim mutlulukla dolduğundan göz yaşlarımı tutamadığımı itiraf edeyim. Altını çize çize okuduğum kitaptan en sevdiğim quote’lardan biri de şuydu: “I have lived with several Zen masters, all of them cats.” (Pek çok zen üstadıyla birlikte yaşadım, hepsi de kediydi)

Douglas Adams – Otostopçunun Galaksi Rehberi beşibiyerde (The Hitchhiker’s Guide To The Galaxy)

Dünyanın yok olmasıyla birlikte başlayıp evrenin ücra köşelerinde farklı galaksilerdeki ırkların birbirleriyle komik ilişkilerini konu alan inanılmaz eğlenceli – bu arada Türkçe çevirisi de baya baya başarılı- bir değil tam beş kitap. Douglas Adams, ön sözde de anlattığı gibi BBC’de sunduğu bilimkurgu komedi dalındaki radyo şovlarını kitaplaştırmış. “Otostopçunun Galaksi Rehberi”, “Evrenin Sonundaki Restoran”, “Hayat, Evren ve Her Şey”, “Elveda ve Bütün O Balıklar İçin Teşekkürler” ve “Çoğunlukla Zararsız” kitaplarının beşibiryerde versiyonunu okuyorum ben şuan ve henüz ikinci kitaptayım.  Tabii ki her şey kurma ama bir yandan hayatın anlamı gibi derin sorular üzerinde de oldukça enteresan fikirler yürüten bir kitap. Güldürürken düşündüren derler ya, hah öyle işte Ekşi Sözlük’ün fikir ve isim babası olan bu seri. Evrenin sonsuzluğundayız ama yaşadığımız dünyayla paralellikler de yok değil.

Sabahattin Ali – Kürk Mantolu Madonna

Sabahattin Ali 1943 yılında yazmış bu romanı. O yıllarda bir Türk erkeğinden beklenmeyecek kafalar diye düşündüm okurken. Berlin’de geçiyor olması, okuduğum dönem, ruh halim, çok etkilemişti beni (Ocak-Şubat gibi okudum kitabı, Şili’deki evimdeydim, Berlin’den henüz gelmiştim, ve sevdiğim adamdan çoook uzaktaydım) Çok naif, çok tatlı bir aşk hikayesi. Biraz hüzünlü ama mutlaka okunmalı.

Alexa Chung – It

Zaten muhteşem güzel bir hatun, bir de rahat, şirin ve komikmiş. Çok sade, samimi bir dille sevdiklerini, hayatını, komplekslerini, idollerini, kendine dair ne varsa anlatmış Alexa Chung. Bol fotoğraflı, keyifli bir kahve yanı kitabi.

Audrey Niffenegger – Zaman Yolcusunun Karısı (The Time Traveler’s Wife)

Ben bu kitabı okurken çok ağladım, yok artık bu nasıl aşk dedim, içimden sevgi taştı bazen, bazen oha bu kadın bu kitabı nasıl kurgulamış dedim, ben de ‘öyle bir aşk’ istedim, oğuz neden zamanda yolculuk etmiyor dedim, bitmesine yakın bitmesin diye okumaya kıyamadım, bitince bile uzun süre etkisinden çıkamadım. Filmini izleyenler hiç sevmiyor bu arada, o yüzden kitabını okumanızı özellikle tavsiye ediyorum. Adından da anlaşılacağı üzere zaman yolculuğu var kitapta, fantastik yani, ama gündelik hayata öyle güzel dahil edilmiş ki Twilight kafası değil. Ben bayıldım!

Tiddy Rowan – The Little Book of Mindfulness

Focus, slow down, de-stress… Aslında Şimdi’nin Gücü kafası bu da. Anda olmayla ilgili ufak egzersizler, özlü sözler falan içeren minnacık bir başucu kitabı. Arada sırada alıp rastgele bir sayfa açıp okumalık… (Fotoğrafı her paylaştığımda yastığı nereden aldığım soruluyor, geçen yaz Glastonbury‘ye gittiğimde Londra’daki bir Urban Outfitters’dan almıştım, artık yoktur sanıyorum, kitabı ise yine Londra’da bir mağaza zinciri olan Joy’dan temin ettim)

Murat Menteş – Ruhi Mücerret

Valla adam istediği gazetede yazsın, çok ama çok iyi roman yazıyor. Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varım’ı bayılarak okumuş, Murat Menteş’in kafası ve zekasından ciddi anlamda zevk almıştım. Ruhi Mücerret de 100 yaşında bir dedenin başından geçen komik olayları, acayip bir kurgu, manidar karakter isimleri, yine türlü türlü absürdlükler ve ilk iki romana göndermelerle çok eğlenceli ve şaşırtıcı bir dille anlatıyor. Okuyunuz:)

Ben Arjantin’den Şili’ye ilk kez giderken okumuştum bu kitabı. 24 saatlik bir otobüs yolculuğu. O zamanlar tumblr’ıma şöyle bir not düşmüşüm:

Saat 05:40. Yolda Murat Menteş’in Ruhi Mücerret’ini okuyorum. Kitapta tam ölülerin dirildiği sahnede kulaklığımda Feist’in Graveyard’i çalmaya başlıyor. Kitabın baş kahramanlarından Civan, büyüyle dirilttiği nişanlısının cesedine (bu sırada Zincirlikuyu’daki cesetlerin hepsi de diriliyor, büyünün menzili yanlış hesaplanmış) sevgilim sen misin diyor? İskelet cevap veriyor: her şeyimle daima ve yalnızca seninim sevgilim. Feist “bring them all back to life” diye şarkı söylemeye devam ediyor. Otobüsün camında muazzam manzara, güneş doğuyor, Şili yaklaşıyor. Dünyanın en ince-uzun ülkesine hayatımın en uzun otobüs yolculuğuyla gidiyorum.

Lonely Planet – You Only Live Once

A lifetime of Experiences for The Explorer In All Of Us. Bu kitap da İngilizce. Türkçesi var mı bilmiyorum. Özellikle Peru, Kuzey Şili ve Bolivya’yı gezerken oldukça işime yarayan Lonely Planet’ın, bir saatte, bir günde, bir haftada, bir ayda ve bir yılda yapılacak deneyimleri listelediği, çokça görselden oluşan, eğlenceli, içinizdeki maceracı ruha hitap edecek bir kitap. Mottosu YOLO! Madem bir kere yaşıyoruz, hakkını verelim diyorsanız tavsiyelere göz atın. Tam bir ecnebilerin coffee table book dediği tür kitap. Benim de hayalim bu kafada bir şeyler yazmak.

Bunu okuyan bunu da sevdi tarzı önerilerinizi beklerim. Bol kitaplı harika bir yıl dilerim!

terrarium nasıl yapılır?

terrarium nasıl yapılır?

2014’ün en sevdiğim albümlerini sıralamıştım. Bir de bu sene çıkmasalar da bu sene okuyup çok ama çok sevdiğim kitapları paylaşmak istedim. Belli bir sırası yok. Varsa sizden de bunu sevdiysen...

Önceki Yazı

moka pot ile nasıl kahve yapılır?

moka pot ile nasıl kahve yapılır?

2014’ün en sevdiğim albümlerini sıralamıştım. Bir de bu sene çıkmasalar da bu sene okuyup çok ama çok sevdiğim kitapları paylaşmak istedim. Belli bir sırası yok. Varsa sizden de bunu sevdiysen...

Sonraki Yazı